TESADÜFE BIRAKMAYALIM!
Çok özgür olarak yaşarken bir anda ne zaman kavuşacağınızı bilmediğiniz özgürlüğünüzü kaybettiniz mi? Ya da hiç kavuşamadığınız özgürlüğü merak ettiniz mi?
İşte Türkiye Organ Nakil derneği (Tod) aldığım bilgilere göre Özgürlüğünü bir şekilde kaybetmiş yeniden özgür olabilmek için umut bekleyen insanlarımızın sayısı;
Dünyada, organ nakli yapılmazsa yaşamı ölümcül bir tehlike altında olan 1 milyara yakın insan yaşamaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre, bu sayının 40 binini ülkemiz insanları oluşturmaktadır.
Hayatta onlar başka bir sınavı içindeler o sınav tekrar hayata ve sevdikleriyle hayatın içine dahil olma savaşındalar…Bu hayatta kimsenin bir dakika sonrasını garantisi yokken sağlıklı insanlar bu düşünmez ama organlarından birini kaybetmiş bir insan ölümü ensesinde, bir dakika yaşam umudunu yüreğinde yaşar…o yüzdendir ki geleceğe dair planları olmaz,sevdikleri onlarla yakın tarihe dahi bir program yapamaz dillerinde umut olsun diye sevdiği insanı programa dahil eder ama yüreklerinde onlar da umut arar.Aslında organ bekleyen insanları tek saymayacaklar,dört kişilk bir hanade 4 kişi organ beklemektedir.O zaman bu rakamlar 3 katına çıkar! Biz Türk toplumu olarak sağlıklı bir geleceğe sahip olmak için yapmamız gereken çok fazla olay yok. Empati duygumuzu kötü olaylar başımıza gelmeden geliştirmeliyiz.
Organ bekleyen insanlarımızın çaresi dünyada modern anlamda ilk kez Macar kökenli bir cerrah olan Dr. Ullman tarafından Viyana’da 1902 yılında hayvanlar üzerinde böbrek nakli ile denenmişti. Daha sonra 1933 yılında Dr. Voronov tarafından Sovyetler Birliği’nde, kadavra böbrek (ölü organı) ile gerçekleştirildi. Bu alandaki çalışmalara 1950’li yıllarda hız veren ABD bilim adamları başarılı organ nakilleri yaparak, organ naklini normal bir tıbbi uygulamaya dönüştürmüşler.
Türkiye’de : ise, ilk kez 1969 yılında Ankara ve İstanbul’da iki kalp nakli yapıldı, ancak başarılı sonuç alınamadı. İlk başarılı organ nakli ise 3 kasım 1975 yılında Dr. Haberal ve ekibince Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde bir anneden oğluna yapılan canlıdan canlıya böbrek nakli olmuştur. 1978 yılında ise, ülkemizin en çağdaş yasalarından biri olan Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakline İlişkin 2238 sayılı yasa çıkarılmış ve organ naklinin yasal çerçevesi belirlenmiştir. Yasanın yürürlüğe girmesinden bir ay sonra ilk kadavradan böbrek nakli gerçekleştirildi. 1990 yılında ise birer ay arayla Avrupa ülkeleri arasında ilk kez ülkemizde çocuklarda akrabalararası karaciğer nakli ile, dünyada ilk kez yetişkenlerde akrabalararası karaciğer nakli gerçekleştirildi.
Düşünün ki 1950 de organ nakli tıbbı alana dönüştürülmüşken,Türkiye de 1975 yılında başarılı bir ekiple ilk organ nakli yapılmıştır.Artık birçok hastalığın çaresi olan nakil işlemi dünyada birçok insanın umudu olmuştur. Daha sağlıklı bir toplum oluşturmak için Tıp bu konuda elinden geleni yapmaktadır. Henry Ford ‘’Bir araya gelmek bir başlangıçtır, beraberliği sürdürmek bir ilerleme... Beraber çalışmaksa gerçek başarıdır’’.demiş . Hayatta hiçbir olay yalnız başına başarılmaz . Daha çok insanı hayata kavuşturmak için tıp elinden geleni yapıyorsa bizlerde birlik içinde olup daha sağlıklı toplum için elimizden geleni yapmalıyız.Çünkü bu hastalığın ne zaman, kimin başına geleceğini bilmiyoruz.Kendi başımıza gelmesini beklediğimizde belki sizin içinde geç olabilir.O yüzdendir ki organ bağışı hakkında bilgilendirilmeye daha önem verilmelidir. Türkiye organ bağışı konusunda hem bilinçsiz hem de yapılan çalışmalar yetersiz.
Milyon nüfus başına ülkelere göre organ bağışı sayıları ise:
•İspanya 34,6
•İtalya 21,1
•Fransa 20,9
•ABD 20,0
•Almanya 13,8
•İngiltere 12,3
•Yunanistan 6,2
•Türkiye 2,0
•Romanya 0,4
Yukarıdaki tablo yazık kı insanlığımızın kanıtı..
Aslında İstanbul ve Antalya organ nakli konusunda uluslar arası başarılar göstermektedir. Ama gelin görün ki bağış olmadığı zaman da elinlerinde ki imkanlar kısıtlı oluyor.Organ bekleyen ailerin gelecek umutları sönüyor,Doktorların eli kolu bağlı kalıyor…Yasalarımızın uygun ve dinimizde de insan kurtarmanın sevap olduğu söylenmesine ,yazılmasına rağmen ülkemiz göz göre göre hasta ve ölümü bekleyen insanlar için bir çaba harçamıyor. Ülke olarak dünya da organ bagışı konusunda sınıfta kalmış durumdayız.Konuşarak insan dersi vermekte ön sıradayızda uygulamalara gelince bahanemiz çok !!!
Organlar toprak olmasın umut arayan insanlarda can olsun…
ORGAN BEKLEYEN HASTALARIN YAŞAM SAVAŞANI KAZANMALARINI VE SEVDİKLERİNİN UMUTLARINI TESADÜFE BIRAKMAYALIM!
Dilek AKINCILAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.