BİR GÜN BENİ ÖZLERSEN...bölüm 11
Kadir Bey’le Melek yanlarına gelince onları uyur buldu. Karı koca birbirilerine baktı; “Dur bu anı ebedileştirelim, hatıra olsun” deyip resimlerini çektiler. Karşılarına oturdular. Kadir Bey;
“Ne güzel bir çift olur bunlar. Ayşe’nin ağzını arasan, ben de doktorla konuşayım ne dersin? Bak birbirilerine çok yakışıyorlar.”
Melek biraz muammalı;
“Doktoru bilmem ama Ayşe den şüphe ederim. Bu kızın bir derdi var ve gizliyor, ilaç içiyor ve saklıyor. Sürekli baş ağrılarından şikâyetçi. Doktor bunu takip edelim dedi. O da huylanıyor, baş ağrılarını beğenmiyor. Bak (Ayşe’nin kolunu açtı yavaşça) bu ne ya kan alındı ya damardan ilaç bilmiyorum. Lavobada gördüm, “bu ne?” dedim “bir yere vurmuşum dur” dedi sakladı. Hiçbir şey anlatmıyor, yalnız çok yorgun ve mutsuz. Galiba doktora da aşık mı ne hiç sır vermiyor, hep uzak duruyor.”
Onlar böyle konuşurken Kamuran uyandı, belli kolu uyuşmuştu. Yavaşça düzeltti. Melek; “Yardım edeyim mi?” Doktor; “Yok, siz ne zaman geldiniz?” “Eh, epey oluyor, artık gitsek.” “Olur da, Ayşe’yi nasıl uyandırırız, biraz daha uyusa?”
Ayşe’nin bluzunun kolu sıvanmıştı. Düzelteyim derken kolunu morluğunu gördü. Melek yavaşça açtı “bak, bu ne?” der gibi. Kamuran Meleğe baktı. Melek omuz silkti; “ Lavaboda gördüm, bir yere vurmuşumdur deyip geçiştirdi. Belli ki geçen haftaki özel işi bu imiş.” Kamuran’a işaretle “Çantasına bak” dedi.
Çantanın içinde bir şey yoktu. Doktorun canı iyice sıkıldı. “Neden ama neden bir şey söylemiyor?” Melek; “Ben de bilmiyorum. Bildiğim çok üzgün.”
”Evet bu gece saat 12 yi vurunca ağladı. Niye? Dedim. Annemleri özledim dedi ama mazeret bu inanmıyorum. Bak Melek, bu gün sen onu oyala ben odasını arayacağım. Hafta içinde küçük bir paket geldi. Benden sakladı, açmadı.
Ne? Dedim. Özel eşyam dedi. Benimle anlaşma yaptı. Hiçbir şey sorma diye çok üzülüyorum.”
”Köye gidelim.”
”Bak aklıma ne geldi. Bu gün köyde erzak dağıtımı varmış.”
”Biliyorum, geçen yılda yaptı. Fakirlere kömür odun erzak dağıtıyor.”
”İşte tam sırası. O, onlarla ilgilenirken ben evini arayacağım. Bana ister kızsın, ister darılsın. Ne derse desin, içtiği hapları görmem lazım.”
”Tamam anlaştık.”
Yavaşça saçlarını okşayarak “AYŞE” diye seslendi Kamuran.
”Hı” deyip gözlerini açtı. Melek’le Kadir’e “Geldiniz mi?” Sonra yattığı yere baktı. Kamuran’ın kollarındaydı. Hemen toparlandı; “ Özür dilerim.”
”Niye özür diledin?”
”Ben koltuğa yatmıştım, iyi hatırlıyorum.”
”Evet ama ben aldım seni koluma. Ne var bunda, üşüme diye sardım. Haydi gidiyoruz.”
Ayşe biraz şaşkın, biraz uykulu ayağa kalktı. Sendeledi, Kamuran tuttu;” dayan bana.”
Aşağıya indiler, her yer boştu. Millet dağılmış, garsonlar ortalığı toparlıyorlardı. Arabaya bindiler. Ayşe hala kendine gelememiş, yine uyumuştu. Köye kadar uyudu. Sabah olmak üzere idi. Önce Ayşe’yi yatırdılar, Kamuran onu bırakmamıştı, üstünü örttü. Melek’te gelmişti, sessizce etrafı aradılar. Ama ortalarda hiçbir şey yoktu. Ne hap, ne de kutusu. ”Nereye koydun be kız!” diye söylendi. Kamuran öfke ile “nereye koydun? Neyse, sonra bir daha bakarız.” Deyip çıktılar.
Ayşe öyle dalgın uyumuştu, kapısının çalınması ile uyandı. Gelen muhtardı;
”Kızım kusura bakma seni kaldırdım, kamyon geldi, seni soruyor.”
Ayşe;” Tamam geliyorum.” Elini yüzünü yıkadı, üstünü değiştirdi. Olduğu gibi yatmıştı.”Of!! Şu halime bak” diye söylendi. Hem üşümüştü. Sırtına kalın bir manto giydi. Muhtarın ardından gitti. Elinde liste vardı. Muhtar listedeki isimleri okuyor, onlara kömür odun ve erzaklarını veriyordu. Erzaklar sakin sakin dağıtıldı. Bitmek üzere iken Kamuran göründü;
”Niye seslenmedin? Yardım ederdim” diye sitem etti.
”Gerek yoktu, biz hallettik. Bunlar da sonu.”
”Rengin solmuş, ne oldu?”
”Üşüdüm birazcık.”
”Hadi sen git, biz tamamlarız.”
”Olur mu?”
”Niye olmasın. Bak üşümüşsün.”
”Sağol. Ben muhtarlardayım, orada görüşürüz.”
Ayşe çok üşümüştü. Muhtarın karısı sobaya odun attı, “şimdi ısıtırım ben kızımı” diyerek. İçerisi hamam gibi olmuştu; “Isındın mı kızım?”
”Sağ ol anam, ısındım.”
”İstediğin bir şey var mı?”
”Canım tarhana çorbası istedi.”
”Gelin kızım, hadi ediver de içi ısınsın. Ee… gece nasıl geçti, eğlendiniz mi?”
”Güzeldi, iyi geçti. Sonunda ben uyumuşum, eve nasıl geldik hatırlamıyorum.”
Çorba pişip geldiğinde Ayşe;
“Yok, yalnız içmem. Bekleyelim muhtar babayı, doktor da gelecek. Beraber yeriz.”
”O zaman sofrayı kuralım da hazır olsun. Kuru fasulye de pişirmiştik.”
”Turşu var mı?”
”Var var, senin başka istediğin var mı?”
”Yok sağ olun. Başka yok istediğim.”
Uzanmıştı Ayşe. Muhtarın karısı;
”Uyuyucan mı?” diye sordu.
”Yok öyle uzandım, sıcak mayıştırdı.” Geceyi düşündü, yüzüğe baktı. “Bunu doktor verdi” diyemezdi. İnsanlar ne düşünürdü. “Soran olursa kendim aldım yahut hatıra derim.” Ayşe öyle düşünceler içerisinde iken, Muhtar ve Kamuran içeri girdi. Kamuran; “ Oh sıcacıkmış” diye söylendi. Ayşe’yi yatarken gördü;
”Oh! Buldun sıcak odayı yat bakalım, doymadın mı uykuya?”
”Uyumuyorum, bitti mi?” diye ayağa kalktı.
”Bitti kızım bitti. Sağ ol, onca insanı sevindirdin yine. Allah razı olsun senden.”
”Önemli değil, boşver ben acıktım. Hadi yemek yiyelim.”
Kamuran; “Yine lafı karıştırdın.” Ayşe muzipçe bakıp güldü; “iyi de ettim, sana da teşekkür ederim yardımına.”
”Bir şey değil.” Bakışları dik dikti. Kamuran’ı kızdırmaya bayılıyordu, her fırsatta dalına basıyordu.
İştahla yemek yediler. “Acıkmışım, çorba iyi geldi. Bu günü de geçirdik, yarının sahibi var.”
”Tatile az kaldı, ne yapacaksın kızım?”
”A muhtar baba İstanbul’a gideceğim.” Gözleri dalgınlaştı. “Ailemi çok özledim, onlar da beni özledi tabi.”
”Ha bak, mektupların var kaç tane.”
Baktı. Annesinden, doktorundan ve arkadaşlarından yeni yıl tebrikleriydi. Gülümsedi ve açtı. Hepsi karttı ve “sömestre de bekliyoruz” diyorlardı. Kamuran belki bir iz bulurum umuduyla; “ Görebilir miyim?”
”Tabi” diye uzattı. Çok güzellerdi. Hepsi baharı simgeleyen kartlardı. Çiçekler açmış, canlı ve neşeliydiler. Ayşe’yi yine üzgün bir hal almıştı. Kamuran’a dönüp; “ Gidelim mi? Eve gitmek istiyorum.”
”İyi, gidelim.” Diye kalktılar, dışarısı çok soğuktu. Mantosuna sıkıca sarıldı. “Allah’a ısmarladık,her şey için teşekkürler.”
Sokağa çıkınca hızlı hızlı yürüdüler, hava karamıştı. Kamuran;
”Ne yapacaksın?”
”Hiç…”
”Hadi bana gel. Benim evim daha sıcak.”
”Yok, önce eve gireyim. Belki sonra düşünürüm.”
”Sonrası ne, gel işte.”
”Eve girmem lazım. Sen sobanı yak, ısına dursun. Ben de üstümü değiştireyim.”
”Evin buz gibi, nasıl değişirsin.”
”Tamam Kamuran, tamam geliyorum. Sen benden de aksi olmaya başladın. İlle dediğin olsun, erkek milleti ya!”
Deyip hızla merdivenleri çıktı. Kapıda beklemeğe başladı. Kamuran öfkeli kapıyı açtı, içerisi soğuktu. Soba hazırdı ve hemen yaktı. Kömür sobası kullanıyordu, gitmeden hazırlatmıştı. Evine kadın tutmuştu, gelip işlerini görüyordu. Kuru odunlar çıtır çıtır yanmaya başladı. Ayşe koltuğa oturmuş, öyle dalgın duruyordu. Oda ısınmaya başlamıştı bile. Kamuran odada, mutfakta gezinip duruyor, temiz ve düzenliydi her şey. Ayşe eşyaya hiç aldırmıyordu. İçeriye seslendi; “ Kestanen var mı?”
”Yok”
”Ay, canım çekti. Ne güzel pişerdi şimdi. Melek’te var mı acaba? Sende de bir şey bulunmuyor.”
”Sende bulunuyorsa getirsene!”
”Dalga geçme benimkilerini iki gün önce yedik, ne çabuk unuttun.”
Bu sırada kapı çalındı. Ayşe; “ Kim geldi ki?”
”Bilmiyorum” diye kapıyı açtı Kamuran. Gelen yakın komşularının kızıydı. Doktor bey ışığınızı gördük, ebe hanımlar bizde, sizde gelin. Annem mısır patlattı, kestane kavurdu sizi bekliyorlar.
”Bakayım, belki gelirim.”
“Öğretmeni de getirecenmiş.”
”Tamam, öğretmeni de getirecem.” Kız gidince Kamuran; “Duydun mu, ne yapalım?”
”Ben gidiyorum, duyduklarım beni çekiyor.” Ayşe ayağa kalktı;
”Ben eve uğrayayım, sen gelince gideriz.”
”Niye beraber gitmiyoruz? Evinde ne var ki?”
”Sabahtan beri üstüm başım değişmedi, sıkıldım. Gidip eşofman giyeceğim.”
”İyi, ben de iniyorum. Sobayı kapatayım.”
Ayşe merdivenlerden hızla indi, ilaç alması lazımdı. Kapısını kapatıp, kilidini çevirdi. “Soyunacağım, geliverir. “
İlk işi ilacını almak oldu. Eşofmanlarını giydi. Evi çok soğuktu, “sobayı yanık bıraksam nasıl olur?” diye içinden konuştu.
Kamuran kapıyı yoklamıştı.
”Kim o?”
”Benim, geldim.”
Laf karıştırmak için “sobayı açık bıraksam nasıl olur, tek çubuğunu? Ev ısınır, çok soğuk.”
”Olmaz tehlikeli, elektrik bu şakaya gelmez.”
Dışarı çıktı kapıyı kapattı “Dondum” diye hızlı hızlı yürüdüler, ev yakındı. Ev sahibi kapıda karşıladı;” buyurun hoş geldiniz.”
Oda sıcacıktı. Kestane, mısır kokuları içeriye yayılmış, mis gibi kokuyordu. Selam verip, yer minderlerine oturdular. Ayşe sobaya yakın oturdu.”Çok üşüdüm, benim ev soğuk.”
”Kızım, Kadir bey’e niye soba kurdurmuyorsun ki?”
”Aman, kim uğraşacak onunla. Ben idare ediyorum, neresi sıcak ben oradayım.”
Kestaneleri yemeye başlamıştı. Melek ebe şakasına;
”Aa.. kıza bak, biz onu bekledik, o sormadan yiyor.”
Kamuran; “ Canı çekmişti, iyi ki çağırdınız, yoksa bana kestane bulduracaktı.”
Hepsi güldüler. Ayşe hiç oralı olmuyor, sadece gülümsüyordu. Gece güzel geçti. Komşuları çok iyi insanlardı. Ayşe o gece orada kaldı. “Evim çok soğuk, gitmeyeceğim.” Evlerinde kaldığı böyle sevdiği insanlar vardı. Sıcacık sobanın yanında yattı; “Oh… İliğim, kemiğim ısındı” diyerek…
Devam edecek.
HACI AYŞE KARAN
YORUMLAR
Canım ablam, hikayelerinin en öönemli özelliği
diyalogların çok doğal ve akıxı olması. Çok güzel bir anlatımdı. Sevgilerimle ABLACIM.
AYSE 09
sevgim saygım la her daimsin
Çok güzel bir anlatımdı bir tanem.Sen gibi senin içinden gelen samimi söylemler.Yüreğine sağlık.Rabbime emanetsin anacığım.Hayırlı cumaların olsun inşaALLAH.
AYSE 09
sevgim saygım la her daim
sultanım
Ayşe'ciğim dizi öyküne uzun bir ara vermiştin, özledik, devamını merakla bekliyorum.
Öyle güzel yazıyorsun ki, hiç bitmesin istiyorum, roman tadında.
Sevgilerimi serdim sayfana...
AYSE 09
Yine güzel bir bölümdü severek okudum canım. Tebrik ederim. Sevgilerimle..
AYSE 09
sağ olasın sevgimlesin her daim
hayırlı cumalar
AYSE 09
öyle anlaşılıyorki yeni bir öykünün birinci bölümünü okudum.Sürükleyiciydi.
Yalnız fazla karşılıklı konuşmalar yapılmış.Biraz çevre betimlemesi ve kahramanların içsel dünyalarına girilse iyi olacak diye düşünmekteyim.
Tebrikler Ayşe hanım!
Selam ve saygımla efendim.
AYSE 09
gerilere bakarsanız öncekilerle biraz bilginiz olur
saygılarımla