- 6994 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Eski Komşuluklar!
Nüfusun hızla artması, kentlerin kalabalıklaşması, yüksek binaların çoğalmasına, bir çok ailenin, oturdukları apartmanlardaki komşularını tanımamasına sebep oluyor.
Bilhassa büyük şehirlere bakıldığında, yirmi otuz yıl önce bahçeli olan evlerin yıkılıp, yerine koca koca apartmanların dikildiğini görüyoruz.
Yeni binalar şehirlere yeni bir çehre ve güzellik katsa da, park ve bahçe alanlarının kalmamasını, içim ezilerek izliyorum.
Çocukluğum gözlerimin önüne geliyor. Güzel İstanbul’umun yemyeşil bahçeli, çiçekli iki üç katlı evlerinin olduğu mahalleleri, birer birer tarihin tozlu sayfalarındaki yerini aldılar. Her mahallede en az iki üç arsa, ilkbaharda bembeyaz papatya ve kırmızı gelincikleriyle, oyun oynayan çocuklara hoş geldin derdi.
Şimdi sadece, siyah beyaz eski Türk filmlerinde görebildiğimiz Arnavut kaldırımlı sokakları, cumbalı evleri, o evlerin pencerelerindeki sakız sardunyalı, fesleğenli, karanfilli saksıları hiç olmamış, o evlerde o güzel komşuluklar hiç yaşanmamış gibi…
Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane! Öz deyişinde olduğu gibi, gönlümüz o cumbalı evlerin olduğu dönemlerdeki komşulukları, sımsıcak dostlukları özlüyor.
Altmışlı yılların İstanbul’unda Fatih ilçesinde, sıcacık komşulukların yaşandığı güzel bir mahallede geçti çocukluğum. Komşular birbirlerini tanır, yeni gelenlere topluca hoş geldine gidilirdi. O yıllardan apartman komşularımız olanların çocuklarıyla hala akrabamız gibi görüşüyoruz.
Komşularımızla hazırlanan yiyeceklerle gittiğimiz piknikler, deniz gezmeleri çok uzaklarda kaldı.
Şimdi oturduğumuz bina, beş bloklu bir sitede. On üç yıldır oturmamıza rağmen, on yedi dairenin bazıları, sürekli değişen kiracılar yüzünden bizlere yabancı.
Eskiler, ev alma komşu al derlerdi. Şimdi ayni bahçeyi, ayni giriş kapısını kullandığımız binada, birbirine yabancı kişilerle karşılaşmak çok acı. Bizim taşındığımız dönemden, mal sahibi olan eski komşularımızla da o eski komşulukları yakalamak zor. Karşılaştığımızda verilen selamdan, hayırlı günler dileklerinden, ara sıra kahve içmeye uğramaktan öteye geçmiyor, görüşmelerimiz.
İnsanlar mı gitgide kopuyorlar çevrelerinden, ya da komşuluk anlayışı mı değişti?
Genç kızlığımın geçtiği mahallede oturuyorum, eskilerden olan tanıdıklarımızla hala görüşüyoruz. İyi ya da acılı günlerimizde birbirimizi arayıp soruyoruz. Demek ki değişiklik
bizlerde değil, yaşam şartları farklılaştı.
Çok sevdiğim, her gün birbirimizi görmeden duramadığımız, değer verdiğim komşum da beş yıl önce eşinin işi dolayısıyla Anadolu yakasına taşınınca, uzun süre o dairenin camlarına baktıkça üzüldüm. İnsanoğlu her duruma alışıp , kabulleniyor. Çaresizce bunu kabullenip, katlandık.
Sevdiğin, değer verdiğin, bir tane de olsa dostum diyebileceğin komşunun olması çok önemli.
Sabah uyandığında, teklifsizce kahve içmeye davet edebileceğin candan bir arkadaş…
Kardeş, akraba, eş dost yetişip de gelene kadar insana en yakın alt üst komşularıdır.
Ayni binada çok candan birinin özlemi düştü yine aklıma. Yoksa arkadaş, görüştüğümüz tanıdık ve akrabalar çok. Herhalde Asiye’ciğimin burada oturduğu günler geldi aklıma, beni böyle mahzun ve hüzünlü yaptı.
Sizi, canı gibi art niyetsiz ve çıkarsızca seven komşularınız olması dileklerimle, güzel bir sonbahar akşamına uğurluyorum.
YORUMLAR
Nice birbirine yabancı kocaman şehirler ve içindekiler...Günaydın diyemediğimiz,samimiyetinden emin olmadığımız,evimize davet etmeye çekindiğimiz,biri giden diğeri gelen komşularımız ile yaşamak; mecburiyet sebebiyle ne kadar zor...Geleceğimiz ne kadar karamsarlaşıyor değil mi?
Kalabalıklar içinde yalnızız;
Yüreğiniz dert görmesin çok güzel bir konuya değinmişsiniz...Teşekkürler..
Ayrıca resimde bu yazıya çok uygun düşmüş... yazıyı okumadan önce ve sonra uzun uzun keyifle baktım.
handan akbaş
Haklısınız bunca kalabalık içinde ne kadar yalnızlaşıyoruz.Resmin yazıya uyumlu olması için biraz araştırdım, beğenmenize sevindim, selam ve saygılarımla.
Özlemlerimize tercüman olmuş yazınız. Yıllar önce müstakil evlerin olduğu bir mahallede yaşıyorduk. Herkes herkesi tanır, derdiyle dertlenir, neşesiyle neşelenirdi. Sonra o tek katlı evler yıkılıp, yerine medeniyetin maneviyatı yok eden o koca binaları dikilmeye başlandı. Ve o tek katlı evlerle beraber o güzelim komşuluklarda yok olup gitti.
Güzeldi yazınız, hem de çok güzel.
Tebrik ve teşekkürler sizin için.
handan akbaş
Çocukluğum İstanbul Fatih'te beş katlı bir apartmanda geçti. Mahallemizde genelde yeni yapılmış yüksek binalar vardı.Yine de etrafta iki üç katlı veya bahçeli evler çoğunluktaydı.
Mahallemizde en az üç beş oyun oynayabileceğimiz, papatya ve gelinciklerin açtığı arsalar mevcuttu.
Artık çocuklarımız papatyaları yalnız çiçekçi vitrinleri ve t.v. lerde görüyor.
Komşuluklar çok sıcak ve candandı. Hep geçmişe özlem var hayatımızda.
Selam ve saygılar...
Mustafa Sakarya
binalar ne kadar yükseliyorsa dostluklarda bir o kadar yere gömülüyor......çok hoş bir yazı.....tebrikler
handan akbaş
Cok güzeldi insanin bir komsusu olmali evet cok önemli.
Yüreginize saglik sevgili handan güzeldi her zamanki gibi.
Sonsuz sevgimle
handan akbaş
handan akbaş
Evet çok haklısınız. Nerede o eski komşuluklar.. Şimdi insanlar kapıyı bile yarım aralıyorlar açarken.. Üzücü ama maalesef dedikleriniz çok doğru. Keşke herşey eskisi gibi olabilse diyorum ben de.. Güzel bir anlatımdı ben de çocukluk ve genç kızlık dönemlerimi geçirdiğim mahallemi özledim şimdi..
Sevgilerimle.. Herşey gönlünüzce olsun..
handan akbaş
Evet
Teknolojinin ve yaşam standartlarının değişmesiyle birlikte
Değişmemesi gereken şeyler de değişti
İnsanlık, dostluk, arkadaşlık
Ve bahsettiğiniz komşuluk gibi...
Geçmişi geri getiremeyeceğimiz
Ve hali hazırdaki durumu da değiştiremeyeceğimiz için
Hiç değilse olanına dört elle sarılmamız lazım galiba
Yoksa onlarda kalmayacak.
Bir hazin yıkılışa ve acı gerçeğe ışık tutan yazınızla
Hüzünlendirdiniz
Selam ve saygımla.
handan akbaş
Elimizde olanların kıymetini bilmek gerekiyor, selam ve saygılarımla.
Evetttt... Kardeşim hep çektik, hep çekmiyor muyuz...? Hep özledik... Hep özlemiyormuyuz...?
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaşta...
Şimdi yetmişbeş milyon olduk ... Çıkabiliyorsan çık başa...?
Selam ve saygılarımla...
handan akbaş
Okuyup, değerli yorumunuzu bıraktığınız için teşekkür ederim, selam ve saygılar.