YANGIN 4. Bölüm
Kadir öğretmen derme çatma yapılmış ve dolap süsü verilmiş yere eşyalarını yerleştirirken İbrahim aklına geldi. Gözleri tekrar dolu dolu oldu. Kendine kızdı bir kez daha; “ Ben bu hataya nasıl düştüm?” diye.
Bir an evvel sabah olsa da İbrahim hakkında bilgi alabileceğim birilerini bulsam diye düşündü. İlk amcasından bilgi almak istemedi. Sebebini kendiside bilmiyordu ama İbrahim’in amcasından hoşlanmamıştı. Daha onu tanımadan neden bu kanıya vardığını düşündü ama bulamadı. Bulamazdı da zaten! Bir insan birini görmeden, bilmeden sevmemezlik edebilir miydi? Sevmemişti işte!
Düşüncelerinden sıyrılıp tekrar eşyalarını yerleştirmeye başladı.
Bir taraftan eşyalarını yerleştiriyor, bir taraftan da; “ Daha yapılacak çok iş var. Kış gelmeden evin içini badana yapmalıyım. En büyük sorun da banyo. Ahmet öğretmen bu ihtiyacını nasıl gideriyordu ki? Yarından tezi yok kolları sıvayıp kendi imkânlarımla şu evi bir düzene sokmalıyım. Ben burada, bu şekilde iki günden fazla kalamam. Mutfak neyse ama banyo önemli benim için.” Diyordu.
O gece doğru dürüst uyuyamadı Kadir öğretmen. Ne zaman uykuya dalacak olsa gözünün önüne İbrahim ve kendi anne ve babası geliyordu. Kendini İbrahim’in yerinde görüyor ve ter içinde uyanıyordu. Babası yıllardır yatalak olmasına rağmen varlığını bilmek bile Kadir’e güç veriyordu. Babasıydı o! Yıllardır ona kol kanat geren, onu küçüklüğünde kötülüklerden koruyan. Varsın yine yatalak olsundu ama sağ olsundu.
Anne ve babasının ölümünü düşünmek bile soğuk terler dökmesine neden oluyordu. Onlarsız bir hayatı ve bir gün her ikisinin de hayatından tamamen çıkacakları düşüncesi onu ürkütüyordu.
Doğru dürüst uyuyamadığı bir gecenin ardından, sabahın ilk ışıklarıyla yatağından kalktı.
Her yeni doğan güneş onun için yeni bir umudun başlangıcı gibiydi!
Odadan dışarıya çıktı. Önce derin bir nefes aldı! Temiz havayı ciğerlerinde solumak istiyordu. Sonra evin hemen yanındaki çeşmeden buz gibi suyla elini yüzünü yıkadı. “ Su hakikaten kendine getiriyor insanı. Ne kadar soğuk böyle!” diye geçirdi içinden.
Akşamdan beri hiç bir şey yemediğini ve karnının acıktığını hissetti.
Köye gelirken mutfak işini hiç düşünmemişti. Kızdı kendi kendine; “ Buraya hazır eve geleceğini mi sandın? Tedbirini neden almazsın ki!” diye.
Elinde bir tepsi börekle köy muhtarının annesi geldi. Onu görünce dünyaları vermişlercesine sevinmişti.
_ Günaydın oğul! Acıkmışsındır. Sabah sabah sıcacık ye diye börek getirdim sana.
_ Çok sağ olun efendim. Acıkmıştım gerçekten.
_ Sen yenisin şimdi köyde, yabancılık çekersin. Şehirden köye gelmek sıkar adamı ama alışırsan çok seversin buraları.
_ Ben köy yaşantısını hep sevmişimdir zaten. Şehrin gürültüsünden, trafiğinden bunaldıkça köy özlemi çekerdim. Zaten o yüzden kendim istedim buraya gelmeyi. Biraz alışayım buralara, düzenimi kurayım annemi ve babamı da getireceğim yanıma.
_ İyi edersin tabi! Bekârlık zordur. Hele ki köy yerinde! Ahmet öğretmen iki sene zor dayandı. Börekleri soğutmadan ye hadi. Sabah sabah ayran olmaz ama bende çayı sevemedim bir türlü. Kahvaltıda da ayran içiyorum çay niyetine. Belki sen de seversin diye ayran getirdim böreğin yanında.
_ Şu an öyle açım ki! Ne bulsam yerim.
Dışarısı serin olmasına rağmen temiz havayı iyice soluyabilmek için masa ve iki tane sandalyeyi kapının önüne çıkarmıştı Kadir öğretmen. Sohbet ede ede kahvaltılarını yapmışlardı.
Muhtarın annesi ne tatlı dilli kadın, tıpkı annem gibi diye düşündü. Annesini ne çok özlediği aklına geldi. Üniversite yıllarında bile ana oğul birbirlerinin hasretine dayanamamış, okulun olduğu şehre taşınmışlardı. Okulun son günlerinde babası iyice rahatsızlanınca, doktor temiz havayı tavsiye etmiş, Kadir de mezun olur olmaz hiç düşünmeden hangi köy olursa olsun tayinini istemişti.
_ Ne kadar şanslıyım ki havası böylesine güzel ve tertemiz bu köye geldim.
_ Bak göreceksin biraz alış buralardan kopamayacaksın. Ahmet öğretmen mesela! İlk geldiğinde suratsızın biriydi. Kimseyle ne konuşur, ne merhabalaşırdı. İki sene de alıştı köye. Şimdi eşini de getirdi. Köyün içlerinde kullanılmayan bir ev vardı. Bahçesiyle orayı satın aldı. Emekli olunca da burada kalacaklarmış. Hem artık eskisi gibi öyle vara yoğa da köpürmüyor.
Ooo! Vakit hayli geç oldu. Sen de okula gideceksin. Ben yavaş yavaş kalkayım artık.
Her ikisi de konuşmaktan ve birbirlerini tanımaya çalışmaktan vaktin geçtiğini anlayamamışlardı. Kadir her şey için bir kez daha teşekkür edip okul için hazırlanmaya başladı.
Okula gider gitmez önce Ahmet öğretmenden banyo sorununu nasıl hallettiğini öğrenecekti.
Bu soruyu sorduğu zaman Ahmet öğretmen o kadar keyifli bir kahkaha atmıştı ki! Okul bahçesinde yavaş yavaş toplanan çocuklar da merak etmişlerdi ne olduğunu.
_ Tüm her şey tam da bir banyo mu sorun oldu yani? Orasını zamanında okulu yaparken depo niyetine kullanılır diye tek göz oda yapmışlar. İlk öğretmenleri de köyden birinin oğlu olunca dışarıdan gelecek öğretmenleri düşünememişler. Sonra ben geldim. Şimdiye kadar tüm sınıflar bir arada okuyorlardı ama artık sınıf kalabalıklaştı. Bizde sınıfları bölmeye karar verdik bu sene.
Banyo ihtiyacını sormuştun. Sobada suyu ısıtır leğende yıkanırsın. Ben pek sorun etmezdim mutfakmış banyoymuş ama sen bayağı zorlanacağa benzersin.
_ Zor olacak hakikaten benim için. Buna bir çözüm bulmam lazım.
_ Dert etme. Köy muhtarı ve azalar karar aldılar. Bu sene öğretmen evi yapacaklar. Şu okulun arka tarafındaki inşaat var ya! İşte o öğretmen evi. Geçici bir süre idare et! Az bir işi kaldı inşaatın.
_ Aman öyle olsun da. Ben de koca bir sene ne yaparım diye kahırlanmıştım. Ben neyse önemli değil de annemi ve babamı da getireceğim.
Bu arada bir şey soracaktım. Şu birinci sınıfa başlayan İbrahim!
_ Ne olmuş İbrahim’e?
_ Onun hakkında ve ailesi hakkında kimden sağlıklı bir bilgi alırım?
_ Amcasına sorsana.
_ Yok! Şimdilik onunla bu konuda konuşmak istemiyorum. Belki daha sonra!
_ O zaman en iyi bilgiyi muhtardan başka kim verecek. Ona sor.
_ Haklısın! Ben en iyisi okulu tatil ettikten sonra muhtara bir uğrayım!
Kadir öğretmen sınıfa girdiğinde tüm öğrencileri ayakta hazır ol vaziyette onu bekliyorlardı!
_ Günaydın çocuklar!
YORUMLAR
Daha onu tanımadan neden bu kanıya vardığını düşündü ama bulamadı. Bulamazdı da zaten! Bir insan birini görmeden, bilmeden sevmemezlik edebilir miydi? Sevmemişti işte!
bu tuhaf ama evet bazen bende de böyle birsey oluyor.
sanki tanimadan da bir ruhtan olumsuz birseyler hissediyor insan ve uzak kaliyor.
Yarından tezi yok kolları sıvayıp kendi imkânlarımla şu evi bir düzene sokmalıyım.
Cok örnek alinmasi gerekir.
Hic bitmesin istiyorum bazi yazilari okurken.
Yüregine saglik canim benim cok güzel.
Sonsuz sevgimle
N. B. Ç.
Sevgim sonsuz...
Günaydın öğretmenim...
Canım benim ben de bir öğretmenin kızııyım...Rahmetli babamın dönemine benzettim lojmanı...Babacığım da okulu sınıfı lojmanı çiçek gibi yapardı...
Okul bitirip ilk öğretmen olarak bir köye atandığında lojmanın tavanı akıyormuş."Yattığımızda gökteki yıldızları seyrederdik" diye anlatırlardı annemle babam...Sonra orasını oturulacak hale getirmiş...O köyde 6 yıl kalmasına rağmen, köylülerle akraba gibi olduk.Hâlâ arayıp sorarlar bizleri.Hatta Bandırma'da babamın öğrencisinin oğlu ve gelini sahip çıktı bize...Gerisini sen düşün artık...En kutsal görevlerden ilk sıralarda öğretmenlik gelir bence...
Bakalım Kadir Öğretmen İbrahim hakkında nasıl bilgilere ulaşacak, amcasıyla diyologları ne olacak.Meraktayım canım...
Çok uzattım.Yüreğine sağlık.Öpüyorum...
N. B. Ç.
İnanırr mısın ben ilkokul birinci sınıfta nefret etmiştim okumaktan. "R" harfini söyleyemez, onun yerine ağzımdan hep "L" çıkardı. Öğretmenimde tüm sınıfın önünde tahtaya diker oturmama izin vermezdi "R" diyene kadar burada dikileceksin diye.
Aslında uzun ve acı bir anı benim için ve halen hatırladıkça canımı yakan.
:)) Ben de uzattım farkında olmadan...
Yorumun için çok teşekkür ederim canım ablam.
Sevgim sonsuz...
iyi gidiyor...
serilere kalemim uzak ama sizin devamı var yazılarınız ilgimi hep çekiyor....
kutladım...
N. B. Ç.
Sevgilerimle...
Yazının konusundan çok anlatım tarzınıza dikkat ettim. Gerçekten çok başarılısınız. Çünkü bana göre yazıyı okutturan en önemli unsur, ne konusu, ne teması, direk yazarın üslubu.
Tebrik ederim.
N. B. Ç.
Sizlerden taktir görmek bir gurudur benim için.
Saygılarımla...
Canım, ben bir öğretmen kızıydım. Çocukluğum, o lojmanların içinde ve okul ile lojmanın bulunduğu yerde geçti dolayısıyla. Öykünün içine girdim kendi kimliğimle. Devamını bekliyorum. Çok başarılı bir bölümdü. Sevgiyle öpüyorum yanaklarından.
N. B. Ç.
Sevgim sonsuz...
Sevgili Nurcan,son günlerde siteye giremediğim için öykünü baştan başlayarak okudum.
İçeriği acıklı, anlatımın güzel bir öyküye başlamışsın, hayırlı olsun.
Devamını takipteyim arkadaşım, selam ve sevgiler.
N. B. Ç.
Teşekkürler...
Sevgim sonsuz...
N. B. Ç.
Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle...