- 1344 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hamit Amca ve Zanaat'ı/ Ardahan Öyküleri / 132 (kitap)
Zanaat; sadren hüküm sürdü...
Fabrikalar yoktu. Zanaat ve zanaatkarlar çoktular.
Ardahan’da her yöre gibi bir memleketti.
Bursa fabrikalarıysa yeni yeniydi...
Doğalgaz ise pişman etti mesleği. Soba, maşınga, kuzine bırakmadı. Zanaatı bitirdi.
Ardahan’ın meşhur sobacısı: Hamit Sural’dı.
Hikaye onundur: Rahmetli Bahattin anlatmıştı... bense toparlamış oldum.
Ardahan’ın; sonbaharın sezon, soba zamanıdır. Hamit Amca’nın atölyesi saç ve teneke sesiyle çalkalanırdı. Çalışanlar: Çocukları ve kendisiydi. Yirmi dört saatle düz ve bir karar çalışılıyordu.
Perçinlenerek saç bloklar monteleniyordu...
Prova edilen takım elbiselerin kesimleriyle; sobanın patronu (haritası) bana ilişkiliymiş gibi gelirdi. Terzilerin biçtiği kumaşlar. Sobacı demir makasla saç tenekeyi keser. Kumaşın çizimleri sabunladır. Sobanınsa pergelle cetvelle işaretlerdiler.
Saçın çizimini pergelin uçuyla çizliyordu Bahattin. Aydın Abi, büyük oğlu; tam zanaatkardı. Hamit Amca’ya el vurdurtmuyordu. Bahattin ve Sadrettin yetişmişlerdi. Usta olmasalar da, kalfaydılar çıraklık evresini geçmiştiler. O kademeydiler.
Kadir Ağa’nın Oğlu Tevfik Özer’in dükkanın altındaki dar ve uzun bu badval üretim yeriydi.
Bizlerse Bahattin’in arkadaşlarıydık. Çocuk parkımız gibiydi burası. Bahattin’in can severliği mutlaka gitmemizi gerekli kılıyordu. Çocukların dünyasında arkadaş bağı karşılıksız ve çıkarsızdı. Yetişkin insanların arkadaşlıkları gibi değildi.
Sadrettin ustalıkta kendine has anlayışı ve sakinliğiyle dikkat çekerdi. Ersalan, Erkan’dan büyüktür. Saçların üstünde oyunla karışık şekilde ama yine de küçük işleri çıkarabiliyordu.
Zanaat ve sanat, senelerce okullarda öğrencilere açıklanmıştır, öğretilmiştir.
Zanaat: İşlevi olan nesnelerin üretimine denirmiş. Böyle öğrendik. Masa zanaat eseridir; üstünde ekmek yeriz, ders çalışırız. İşimize kullanırız, bu yüzden faydalıdır deriz. Masanın resmi ve ya fotoğrafı, ona söylenmiş şarkısı işimizi görmez. Manevi ihtiyacımızı karşılar. Ruhumuzun açlığını giderir. Masa resminin üstüne sürahi koyamayız; zanatkarın yaptığı masaya sürahi ve su bardağını koyabiliriz.
İkisi arasında ki fark; İngilizce sanata: ART. Zanaataysa: ARTİSAN dedikleri kadar.
Erkan’ın eline aldığı saç teneke parçasının yarısını ben elime almıştım. Bahattin de, Aydın Abi... Sadrettin, Ersalan da...
Oyun, zanaat, sanat, tasarım... derken, düşünceler türlü türlü; işlemeler başka başkaymış..!
Hero filmin yönetmeni: Yimou Zhang. Çinlilerin 2002’ de çektiği filmdir.
Filmin oyuncuları yerçekimi yasasından muaflar film boyunca. Hindistanlıların levitasyonu bununla kıyaslayamazsınız!
Oyuncular filmde: Havada uçuşuyorlar, ağaçlara konuyorlar. patogalardan atlaşıyorlardı. Kanatsız kuş uçuşu havaya zıplıyorlar. Bir müddet ağıyor bilahare yere iniyorlardı.
Bahattinleri... o dönem. Kendi dilinden dinlediğimdir:
O jimnastik takımı Ardahan’ın en menşur spor- performans takımıydı. İsim yapmıştılar. Nadia Comanici süksesi gibi bir sükse yapmıştılar.
Mahalli ve ya yöreldi. Ardahanlılar şöhretlendirmiş değer vermiştiler. Jimnastik takımımız şehire; şenliği uygun görmüştü."
Jimnastikçiler beş, altı sene 19 Mayıs bayramlarında gösteri yaptılar. Kasa- minder hareketi ile başlar... Menderes Aydın en ufaklarıydı önden giderek salto atardı. Kartfil atmayla merak ve heyecan dorukta olurdu. Erbay Kara, Bahattin Sural, Erdoğan Özkan, Kemal Özkan, Oğuz Çiftçi.. kule yaparak gösterilerini bitirirdiler.
Beyaz gömlek eğinlerinde kemer, pantalon, çorapları ve illahım ayakkabları bütün bütün beyazdı. Bembeyazlı uçan çocuklar: Ardahan’ın ilk jimnastik takımıydı.
Bir üsteğmenin kurduğu takım: " Better not.." yani daha iyisi olamazdı.
Bahattin ve arkadaşları top sahasında elleri üzerinde yürümeğe çalışırken onları üstteğmen görmüş. Üç yıl hazırlayarak askeriyenin maskotu olarak çıkartmıştı bayramlarda."
Sonra liseye gelen ünlü Bedenci Ali Rana Saatçi isimli öğretmen yeni katkılarla ve yeni proğramla çıkarttı 19 Mayıslarda.
Beyaz bir ipek, bir tül, bir gibi, bir uçan, bir çocuklar...
Ardahan’ın ilk jimnastik takımıydı.
Öne arkaya salto, parende, arka arkaya kartfil atlıyordular.
Kelebek gibi leçekten daha narin iniyordu jimnastikciler zir-i zemine.
Albert Einstein:
"Yerçekiminden uzaklaştıkça yaşlanırız. Yere yakın oldukça gençleşiriz." demiş.
Bahattingil çocuktular ve yere o yüzden iniyordular. İsteseler uçan balon gibi basıp giderdiler...Uçan balonu Michael Faraday bulmuştu; çocuklar sevinsin diyedir berkem!
Adam ne bilsin uçan çocukları? Ama!
"Newton yer yasasını bulmasaydı hoş insanlar havaya fırraşacaktılar?"
" Ya Mal Meydanı’nı bir düşün, mal, koyun, dana, mozik birden berhava oluyor. Havaya çıkıyorlar!.."
Hikayemiz bitirmezden. Hamit Sural eğitime çok meraklıydı.
Okuyacakken okuyamaz olmuştu.
Büyükleri, CEZO DEDE aniden Kars’tan ayrılma kararı almıştı. Oysa Hamit Amca beş, altı yaşında Kars Valisine çıkmıştı. Maruzatını: Okumak istediğini arz etmişti. Valinin çok hoşuna gitmiş. Araştırtarak istemin ciddiyetini öğrenmişti.
Bir çocuğun... bir istemi... bir ümitle... bir defa... bir daha... bir devrana... bir devir... bir zamanlar da oluyordu.
Yiğidin gönlünde aslan yatar; Onun gönlünde subay olmak varmış.
Bütün çocuklarını zanaatıyla çekiçin her vuruluşundan akan kazançla geçindirdi. Çocuklarını okuttu. Dört kız, dört oğlan. En büyüğü öğretmenlikten emekli oldu. Bahattin kendi imalet hanesinde... Sadrettin dersa’ne kurdu Gaziantep’tedir ve öğretmenliğine devam ediyor. Ersalan Ardahan’da kendi işinde... Erkan Tarım Müdürü, Çorlu’da annesi yanındadır...Büyük kızı Şavşat’a gelin gitti. Hemşiredir. Onun ufağı zabıtadan emekli, Ramazan Beyle evli ve oğulları Antep’in ünlü avukatlarındandır. Diğer iki kızı da okumuştur ve evlidir.
Kardeşi oğlu Latifşah Sural da yanında okudu ve çalıştı. Latifşah Sural; Ardahan Ticaret Odası’na yıllarca emek vermiş herkesin sevdiği kişidir.
Ömerağa köyünden Ardahan’a gelmedirler. Hamit Amca’nın kardeşi Mecit Efendi’nin köyde manifaturası vardı. İyi mağazaydı. Ardahan’a gelince lokanta açtılar, ardından soba işine girdiler. Latifşah Sural ise ticaretle uğraştı ve halen Ardahandadır.
Günler, güneş altında sararıp gitti.
Ardahan’da sadece Ersalan oturuyor.
Hamit Sural Hakkın rahmetine beş yıl önce kavuştu.
Kimsenin kalbini kırmaz insandı.
Çocuktuk ve dükkanına teklifsizce giderdik. Tek laf etmemiştir.
Sağduyulu ve kamil insandı.
Allah rahmet etsin. Nur gölünde uyusun inşallah!
yalçıner yılmaz
01-10-2010
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.