- 1803 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
karanfil dergisi sayı 1
YENİ TOPLUMCU GERÇEKÇİ SANAT ANLAYIŞI
Toplumcu gerçekçi sanatın kısa tarihi:19.yüzyılda ortaya çıkmıştır, ilk belirgin eserlerini Maksim Gorki verdiği toplumcu gerçekçi sanatta içerik biçimden önce gelir. Stalin” sanatçılar insan ruhunun mimarıdır” demiş bu sözle birlikte Sovyet yazarlarının birinci toplantısında jdanova tarafında 1934’te toplumcu gerçekçilik yeni bir sanat akımı olarak belirlenmiş, ideolojik içerikli Materyalist ve Marksist bir dünya görüşü üzerinde temellendirilmiştir. Hayattı gerçeğe uygun yansıtmak olarak ifade edilmiştir.
“İnsanı insanlaştıran eylem doğada bulduğunu tüketmesi değil, üretim etkinliğine girişmesidir”. Son zamanlarda vahşice bir tüketim hastalığının baş gösterdiği ve mevcut değerlerin içini boşaltıp yok edilmesini sağlayan sanat adı altında faaliyet yürüten sözde toplumcu olduğunu iddia eden, kendilerine toplumcu etiketi vuran sanat anlayışlarını anlaşılmayana sürükleyip; insani olan sanatı insandan uzaklaştırma çabasıdır. Bu çaba bilinçli ve sistemli bir şekilde toplumu geriletme amacı gütmektedir. Bütün sosyal faaliyetleri çürütüp bireyciliğe yönlendirmek, yozlaştırıp modern çağda ilkel köleler yaratmaktır. Geçmişteki toplumcu birikim sahiplenilip daha ileri taşınması sanatı yaşamın içinde yaşamla bütünleştirip toplumun beğenisine sunulmasını sağlamalıyız.
Sanattan kopmadan halkın düzeyini, halktan kopmadan sanatın düzeyini; karşılıklı etkileşim içinde hedefimizi belirlemeliyiz. Sanatçı halka tepeden bakan değil, halkın içinde halktan birisi olarak görülmelidir. Sanatın gücüne inanıp sosyal yaşamla bütünlüğü sağlanmalı, toplumu değiştirme bilinçli bir toplum çabasıyla yaratılan değerleri eksik yönlerini araştırıp, toplumun sanatını toplumla buluşturmak kolektif dayanışma ile mümkün olacağını kavramak kavratmak gereğini benimsetmelidir.
Yaşadığımız coğrafyadaki farklı kültürlerin, dillerin, ulusların sanatını hassasiyetle işlemeli, topluma büyük bir zenginlik olarak kazandırmalıyız. Egemenlerin ve ezilenlerin sanat anlayışının farklılığını kavramalı kavratmalıyız.
Toplumcu gerçekçi sanat anlayışı: insanı sadece belli bir çevre içinde göstermekle kalmaz, çevreyi ve dünyayı değiştirecek olan itici güçler, ileri yönlerini tüm çıplaklığıyla ortaya döker. Bilimsel toplumcu sanat anlayışıyla hareket eden insanların, günlük bilinçlenmesinde belirgin bir dönüşüm ortaya çıkarır. Günlük bilinç kendini sadece şimdiyle sınırlandırmaz geleceği bilimsel bakış açısıyla analiz eder; sonucunu sanatıyla halka bildirir.
Toplumcu gerçekçi sanat mücadele sanatıdır. Emeğin yüce değer olarak algılayan toplumsal kurtuluş kavgasının sanatıdır. Yeni bir toplumun köklü değişimle mümkün olacağı ve bu değişimde en büyük rolün toplumcu sanat anlayışını geliştirmekten geçtiği bilinmeli, günümüzün koşullarında artık kitle imha silahlarının yerini bireyci çevrelerin olanaklarıyla yaratığı sözde sanatla kitleleri zehirleyip, yozlaştırıp çürütmektedir; yozlaşmanın her geçen gün daha etkili olduğunu, toplumun büyük bir kaosa sürüklediğini, açık ve net ortadayken kendini ütopyalarla avutanlara karşı; biz insanlık mücadelemizi: toplumcu gerçekçi sanat anlayışla bilimsel bakış açımızla ileriyi görebildiğimizi sanatın büyük bir güç olduğunun bilinciyle dünyayı pratik, dolaysız eylemlerle değiştirebileceğimizi ortaya koyacağız. Teorilerimizin pratiğe uygulanmasında bütün sorunları ortadan kaldırmalı; bunu derin araştırmalarla o araştırmalarımızı iyi algılayıp kolektif fikir birliğiyle gerçekleştirmeli, kitlelerin desteğiyle bilinci insanlığa sıcak bir ekmek gibi sunmalıyız.
Sanatın gelişimi ve değişimi toplumun gelişimi değişimini yansıtır. Çağının tanığı olan geleceği görebilen sanat edebiyat anlayışı kendini sürekli yenilemeli ve birikimlerden faydalanmalıdır. İnsana dair olan her şeyi güncelliğiyle işlemeli, bireysel bir aşkı toplumsal bakış acısıyla zenginleştirmelidir. Geleneksel ön yargıları yıkıp gelişimin önünü açacak olan yeni toplumcu sanatın rolünü belirlemeli akışını sağlamalıyız. Akıcı ilerici fikirlerin kolektif dayanışmasıyla mümkün olacağının bilinciyle ifade özgürlüğünü halka ulaştıracak bir araca ihtiyaç duyulduğunu ve bu aracın kitlelere ulaşa bilecek toplumda değişim hareketinin ilk kıvılcımlarını yaratacak önümüze büyük bir hedef olarak insanlığın kurtuluşunu koyabilmeli inancımızı özveriyle güçlendirmeliyiz. Unutmayalım ”kayayı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir” kendimizi bilinçle donatmalı sürekliliği sağlayacak damlalar gibi iradeli olmalıyız. Sanatın bütün alanlarını insanlığın kurtuluşuna insani değerlerin olgunlaşmasına sunmalı, gelişmeli – geliştirmeliyiz. Özgür bir yayın aracı oluşturma gereğini kaçınılmazdır. Bunun bir dergi olabileceği ancak dergi gibi bir yayın aracı, özgür ve kolektif çalışma alanı yaratacağı düşüncesiyle, yazar kadromuzun herhangi bir siyasetin temsilcisi değil siyasi fikirleri olan toplumun aynası olarak bireyin kendini görebilmesini sağlamalı, gelişmesi için halkın anlayacağı dilli belirlemeli akıcılığını o yönde güçlendirmeli geliştirmelidir. Halkın diliyle yazılan sanat eseri estetik hatları korunmalı bu kaygılar göz önüne alınarak yeni bir biçim çabasına girilmeli; yayın aşamasından sonra gelen tepkiler çerçevesinde yeniliği sürekliliğe dönüştürme imkanları yaratmalıyız. Sanat her yerde olmalı fabrikada tarlada şehirde kırda yaşamın olduğu her yerde yaşamın anlamı olmalı.
Kazım DEMİR 01.08.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.