- ne zaman gittin?-
sessizliğimin bilmem kaçıncı günü. hissetmiyorum.
sadece süzülüyor usul usul... iki ılık, tuzlu su damlası aşağı.
usul usul.
değse belki bir ipek, bir şey tenime...acıtacak, yakacak canımı.
çığlığı basacağım belki de;
- dokunma, acıyor. çok acıyor.
bir şey beni konuşturmayı başaracak.
...
sessizleştim yine. (acelesi yok!)
yaptığım hata, gibi görünen hatalar ya da umrumda bile değil gibi bir şeyler hissediyorum. belki. şuan.
biran aklımdan çıkmazken yitirdi önemini yine herşey.
göz bebeklerim daha da karardı, umursuzum. yıkılsın...varsın.
dünya rotasından çıktı, süzülüyor yine boşlukta. belirsiz hedeflerde.
tek istediğim birisi beni konuştursun, otursun dünya yörüngesine. ama daha sonra öldürmem lazım o kişiyi.
neyse acelesi yok yine!
kemirilmekten dudaklarımdan kan sızıyor. ağzımda tadı. birbirine işledi işleyecek iki yakası.
kalemi kağıda vurmakla soluksuz kalmak arası bir yerelerdeyim. yer çekimini iptal ettim. garip düşüncelerdeyim.
burada gülümsüyorum işte. benden bir iz var bende.
-anne!diyebiliyorum sadece. başka bişey yok. küs bir anne var elimde şimdi, bir tek.
birde boğazımda o her zaman ki tıkanıklık. büyüyor gibi.
sesimi yitirdim sanki.
uçmayı kestim bahçede, binalar arasında. telefonu kaldırıp attım geçerken.
havuzun suyu pis, dibi yok. çocuk sesleri azaldı. salıncaklar sakin sallanıyor... bir ileri bir geri.
biliyorum ben geri çekilenlerdenim.
rüzgar savuruyor arada..sonbahar geldi.
deniz bile sisli, karşı kıyı yok artık. sesimi yitirdim sanki.
sessizleştim yine.
dönüp şöyle bir etrafıma bakasım geliyor. günler sonra kafamı kaldırasım.
hangi ara oldu bunlar, kim yaptı. yine kim dağıttı bu odayı? gözlerimi bu sefer uyku bağlamış, uykusuzluğa inat çapaklar örtmüş. belli ki korumuş beni.
huzur saklamış, ilk defa sarmalamış.. aylar sonra. acımış bana belli.
zaman akmış gitmiş.
sen;
- ne zaman gittin?
...
belki yıllar sonra anlatabileceğm seni. sensiz, karşılığında olmayan ’bizi’.
ya da; ne bilim kelime oyunlarısız olanları.
olamayanları yani.
yağmurlu bir marmara akşamında belki, akıntıya bırakılan bir yalova vapurunda. kabataştan.
başım dönerken, yalnız bir martıya anlatabileceğim belki. ve o daha bitmeden, yani ben bitiremeden. neyse acelesi yok.
korkuluklardan destek alırken. benim gibi.
kim bilir, daha bitmeden hikaye o da gitmiş olacak hayatımdan. bir bakmışım ki sol yanım ıslak. yine.
serpintilerden.
sadece su olacak, saracak her yanı. bir anda dediğin gibi.. denizde bitecek...
anlattım, ve belki de atladım ya da atlattım suya. akacak bu da bitecek. geçecek.
nitekim rahatlık çökmeye başladı bile.
... ve bitmiş olacak ’zaman’ daha gemiden inmeden.
gülden***
1ekim’07_bilmemkaçıncıgününde..._
deli saçması yazıyorum yine.
rahatlatıyor olmasa sorun olurdu belki..
neyse acelesi yok! :)
YORUMLAR
Salina,
nasıl sıkılmışım anlatamam bugün. dersler bir yandan bunaltmış, yaşam yormuş, hırpalamış...
aklıma geliverdi birden yazıların. bir gireyim ,okuyayım dedim... okumaz olaydım ile iyi ki okumuşum arasında bocalayıp durdum. Nasıl yapıyorsun da tanımadan bu kadar kolay tanımlayabiliyorsun içimdekileri?
"sessizleştim yine.
dönüp şöyle bir etrafıma bakasım geliyor. günler sonra kafamı kaldırasım.
hangi ara oldu bunlar, kim yaptı. yine kim dağıttı bu odayı? gözlerimi bu sefer uyku bağlamış, uykusuzluğa inat çapaklar örtmüş. belli ki korumuş beni.
huzur saklamış, ilk defa sarmalamış.. aylar sonra. acımış bana belli.
zaman akmış gitmiş.
sen;
- ne zaman gittin? "
İyi bulmuşsun, iyi yakalamışsın kanadımdan beni...
Tebrik etmek, az gelir yazılarına. Kendimi okumayalı uzun zaman olmuş ya...
aşık oluyor insan satırlarına...
aydın tarafından 10/6/2007 3:10:12 PM zamanında düzenlenmiştir.