- 1553 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yar dediğin !!!
Yar dediğin !
Seni sımsıkı sarmalı
Yarınında seni yarı yolda bırakmamalı
Gerektiğinde sıcacık bir simidi paylaşmalı
ölümde bile seninle birlikte olmalı.
Yar dediğin !
Küçücük bir çocuk gibi masum olmalı
Gözleri’nin en kuytusundan sevgi akmalı
Hayat vermeli.
Yar Dediğin Senin Gibi oLmaLı.. Kendine esir etmeli
Gülümsemeli
Güldürmeli.
Yar dedigin!
Burcu burcu kokusunu salmalı
Bütün gûlleri kıskandırmalı
Bulutlari çarpıstırıp
Yagmur yagdırmalı.
Yar dedigin!
Sevdigine vakti bol olmalı
O saate degil
Saat ona uymali
Yeri geldiginde zamanı durdurmalı.
Yar dedigin!
Yürekten akmalı
Sımsıkı sarmalı
Bogmadan yavasca yaklasmalı
Askını kilime dokumalı.
Yar dedigin!
Geceyi gündüz gündüzü gece yapmalı
Hergece yıldızları saydırtmalı
Yakomozlarin ışığında
Deniz kızlarını oynatmalı.
Yar dedigin!
Destanlari okutmalı
Ask kitabları yazdırmalı
Muhtesem askları geride bırakıp
Dillere destan askini yaratmalı.
Yar dedigin!
Kalbini kalbime eklemeli
Deli gibi sevmeli
Geceleri bitirmeyip
Sabahları beklememeli..
Yar dedigin!
Gözbebeklerine bakmalı
Bagirmali cagirmali
Seni seviyorum deyip
Saatlerce haykırmalı
Yar dedigin !
Sevgi dolu olmalı
Tertemiz ellerini
Avuçlarımdan bırakmamalı
Yar dediğin !
Her daim yanımda olmalı
Kötü günümde terketmemeli
Hayatın her saniyesinde sevgiyi artırmalı
Yar dediğin !
Senin gibi olmalı öykü..........
YORUMLAR
sana gelmişsem ben bu ıslak adayı bırakmış ve
sana gelmişsem daha gençken ve
parmaklarımda gücüm varken sana
seni sevdiğimi söylemek için gelmişsem
ve üstelik henüz seni tanıdığımı bile
söyleyemezken. Benim ne kadarımı
anlayabilirsin sen? (Yalnızca renkleri
eylemi ve açık geceleri ya da senin
tanınabilir yönlerini sevdiğimi mi?)
Bizler yalnızca kahramanları severiz. Ve şanlı
ölümleri savaşlarda. İnemeyeceğimiz duvarlara
tırmanmayı ardımızdaki bütün köprüleri
bütün dönüşlerimizi havaya
uçurmayı severiz. Bütün geri çekilişleri. Sanki
bir şeyler sonsuza dek değişmez
kalacaklarmış gibi. Ay sanki her gece
yeniden bizim için doğacakmış da (biz de
onu siperlerimizden seyredebilecekmişiz) gibi.
Sanki sanki kesin ya da tatlı bir şeyler
varmış gibi hayatlarımızda.
Uzun kederli nefesi havanın
yüzümü yalamakta şimdi. Yalanlar
güçsüzlük ve kendime nefretim.
Sana nefretim anlayamadığın
için ya da beni yanlış
nedenlerle aşağıladığın için.
Doğru nedenlerin de vardı. Ve işte hastayım.
Oh tanrım ağrılı geceler gibi hastayım. Kararıp sönen
yaşlı kış günleri gibi.
Bir dans düşünüyorum. Biraz müziğim
olsaydı benim yazabileceğim
bir dans. Ya da sen bana
bir parça yumuşacık müzik
çalabilseydin. Altın rengi
yamaçlarıyla bir Couperin. Saçlarını
kokladığım bir Ravel ya da
parfüm kokuları arasında bir Debussy.
Neydi beni harekete geçiren? Kendi
sızlanışlarıma kızgın; sakin tadı kederimin.
Rüzgarın dövdüğü yüzüm başka yüzler
istek ve etekleri yerleri süpüren tatlı
kibar çinli hanımefendilerle örülü kederim.Ve
bu benim anlatmak istediğim değildi işte. Ve
ne de senin için istediğim. Müzik bile
değildi yalnızca alelacele karalanmış bir günün terörü.
Arzular. Sözcükler.umutlar
Parmaklarımın altı tamamen ışıksız. Oda
duvarlar; sessiz ve ölümcül.
Müzik yok.
Eğer bir dans
olsaydı. Bizim için
bir dans; ellerin
yüzümde yüzün ıslak
gözyaşlarından ya da sessizlik. Bizi
havanın ağırlığında kuşatabilecek. Sessizliğin
yırtılışı kıpırdayışlarımızın rengiyle
karanlığın yaralanışı! Çıplaklık?
Havaya büyük sıçrayışlar? Geniş ve keskin dönüşler; yaşlı
bir gölün suyunda ayın
bulanık yansıması. İncecik kornet
sesleri ve kahkahalar.
Bunu duyabiliyor musun? Sana
kimin seslendiğini biliyor musun? Beni
tanıyor musun? Senin
sevgilin bile değilim. Senden apansız
karmaşandan korkan biri. Yüzüksüz
ellerinden. Gizlenmiş
saçlarından. Sesinden
gerçek bile olmayan sesinden. Ya da
güzel.
Şimdiye dek
nelerimiz olduğunu söyleyebilecek
durumda bile değilim. Bir şeyler
sürekli sarmaktalar senin
sözcüklerini. umutsuzluk
gibi bir şeyler.
bürüyor çevreni. Ve müzik bile
değil bu sözcükler. Hiç bir hareket
yaratamıyorlar bir dans için. Pencerede
acemice ayakta ayı
seyrediyorum. Şekilsiz bir duman
gecenin kurşun
rengi zarına
karşı yükseliyor.
Titrek zayıf sözcükler dökülüyor
dudaklarından zorlukla duyuyorum. Yüzün
sözcüklere dönüşüyor. “Sev beni hadi
sev beni.” Pencere geceyi
karşılıyor ve her zaman.
Bizim konuşamadığımız zamanlar.
Camın içinden geçen akıyı ne biçimlendirir?
Yalnızca duvardaki
gölgeler. Parmaklarımın
ardında arduvaz üzerinde
kayan bir cam sesiyle
beni izliyorlar. Sen gecede
haykırıyorsun
ve yalnızca ay
ses veriyor.
Kırmızı binaların
arasında sıkışmış bir ev. Ve
gecenin soğuğunda bir çan vuruyor. Ay
Kuzey ırmağının üzerine
kurulmuş hemen altında
mavi bir köprü. Karanlığın içinden
mavnalar ve yaşlıca adamlar
süzülüyorlar. Gözlere
gereksinimleri yok. Usulca
şafağın uzun kara çizgisinde
yitiyorlar. Ayak sesleri kırılan
kirli dalgalar kıyıda. Karanlıkta
çakan deniz kuşları.
İçerde yalnız oturmaktayım düşüncelerim
yok. Sana seni düşündüğümü de
söyleyemem. acıdan. Öylece
oturuyorum ve gitgide yorgun
düşüyorum. Göğün sabahla
aydınlandığını bile seyretmeye gücüm yok...