- 562 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dilinde aşk vardı. Yüreğinde ihanet-2/ Bir sevda masalıydı bizimki bölüm-17
Bir sevda masalıydı bizimki- Bölüm–17
Bir hafta göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Sanki ben Şirvan’ı tanıyalı iki, üç gün değil de yıllarca olmuştu. Bu günün Cuma olması Eyüp sultan hazretlerini ziyaret etmemize vesile oldu. Ben içerde Cuma namazını eda ederken Şirvan da Evliyaların türbelerini ziyaret etti. Bugünkü gezilerimiz camiler oldu elimden geldiği kadar bilgilendirmeye çalıştım. Akşama doğru eve döndüğümüzde yorgunluktan ölüyorduk. Hemen ikimizde banyo yaparak birazda olsa yorgunluğumuzu üzerimizden atmaya çalıştık. Bu akşam Deniz ablalara son defa gidecektik. Yarın akşamı Şirvan’a kendime ayırdım. Pazar günü öğleden sonra Şirvan İzmir’e hareket edecek. Bavuldan Veda ya ait birkaç resim alarak yola çıktık. Allahtan şansımıza yollar açıktı kısa zamanda Deniz ablanın kapısını çaldık Onlarda sofrayı hazırlamışlar bizi bekliyorlarmış. Kurt gibi acıkmıştık neşe ile yemeğimizi yedikten sonra sıra çay faslına geldi Deniz abla burada lafa girdi
_ Bir bölüm okuyalım çaylarımızı ondan sonra içeriz. Nasıl olsa gece uzun olacak.
Şirvan:
_ Tamam, o zaman herkes bir tarafa otursun bu akşam okuma sırası bende.
Şirvan Defteri eline alarak kaldığımız yeri buldu ve okumaya başladı.
_ Ağustosun on sekizi Elçin’in doğum günü kız kar…
1
Ağustosun on sekizi Elçin’in doğum günü Kız kardeşime sürpriz yapmak ve doğum gününe yetişebilmek için on yedi Ağustos Perşembe sabahı saat sıfır dokuz otuzda oto gardan İstanbul istikametine hareket edecek olan otobüse bilet alındı. Hastalığımı öğrendikten sonra geçen kısa zaman süresi içinde kendimi toparlamaya Muaffak oldum. Akdeniz anemisi denilen bu hastalık beni asla yıkamayacak. Son birkaç aydır başıma gelen belalarla nasıl baş ettiysem bu hastalıkla da baş edeceğim. Bütün bu olaylara rağmen hep beraber yaşadığımız birkaç günüm belki de geçirdiğim en güzel günlerim oldu. Seyfi ağabey bile en küçük fırsatı değerlendirmek için yanımıza gelip vaktini bizlerle geçiriyordu. Son üç günümde Bana İzmir’in her yerini gezdirdiler. Fuara gittik Bu iyi insanların hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim galiba.
Nihayet ayrılık zamanı geldi. Necmi ağabeyle kucaklaştık. Koca adam küçük bir çocuk gibi ağlıyordu. Seyfi ağabeyimin de Necmi ağabeyden kalır tarafı yoktu. Nihayet vedalaşma sırası Feyza abla ve Şirvan’a geldi. Şirvan’ sarılıp öperken gözyaşlarımı tutamaz duruma geldim. Nihayet Feyza ablayla karşı karşıyaydık. Bakıştık gözlerimiz buluştu. Birkaç saniyede bir birimize o kadar çok şey anlattık ki bunu ikimizden başka kimse anlayamaz. Feyza abladan ayrılırken içime sönmeyen bir ateşin düştüğünü fark ettim. İçimi müthiş bir korku sardı. Bu güzel insanlarla bir daha buluşup görüşmek kısmet olacak mı Allah’ım.
Otobüse binip yerime otururken rüyada gibiydim bütün hareketlerimi bilinç dışı bir robot gibi yapıyordum. Hareket edip yola koyulunca gözden kayboluncaya kadar geriye dönüp el salladım. Yerime iyice yerleşip başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Nihayet kendi başıma kalmıştım parasal açıdan korkum yoktu. Necmi Ağabey yola çıkmadan evvel bir bankamatik kartını elime tutuşturdu. Benim adıma açılmış bir hesaptı. Bu hesaba beni bir müddet geçindirecek kadar para yatırmış olduğunu söyledi. Benimle yapmış olduğu son konuşma hala kulağımda yankılanıyordu.
_ Sen bize Allah’ın bahşetmiş olduğu birisin. Bizim Şirvan’dan sonra ikinci kızımızsın. Ve bu hep böyle kalacak Veda bunu hiç aklından çıkarma. İrtibatımızı hiç kesmeyelim en ufak bir sıkıntında beni veya Feyza ablanı ara kızım. En kısa zamanda yanında oluruz.
2
Kâbus yeniden başladı
Beni İstanbul’a götürecek otobüs oto gardan çıkıp Manisa’ya doğru yol almaya başladığında içimde ne bir sevinç ne de bir üzüntü vardı. Sadece geçen zamanın benden neleri alıp götürdüğünü, geleceğin neler getireceğini düşünüyordum. Aslında yaşadığım hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. Bundan sonraki yaşantım bir boşluk içinde, bir o yana bir bu yana akıp gidecekti. Aynı mecrasını bulamayan su gibi. Düşüncelerime o kadar dalmışım ki, yanımdaki boş koltuğa birinin oturduğunu fark etmemiştim. Başımı hafifçe çevirip yan gözle baktığım anda kanımın çekildiğini hissettim. Kâbus yeniden başlıyordu. O Reşat denilen soysuz yanı başımda oturuyordu. Ve ben bayılmak üzereydim. Ama bayılmadım bütün cesaretimi toplayarak
_ Sen ha! Hangi cesaretle nasıl karşıma çıkarsın. Nasıl?
Reşat:
_ Lütfen beni sadece birkaç dakika dinle. Sonra hayatından çıkacağım bir daha beni görmeyeceksin. Bu gün beni son görüşün olacak. Eğer benden korkuyorsan buna hiç gerek yok. Benim burada olduğumdan Necmi Bey ve Seyfi beyin haberi var. Ayrıca arkamdaki koltukta oturan adam Seyfi beyin kardeşi. Anlıyorsun değil mi korkmana gerek yok. Sadece beni dinle yeter. Bir de senden istemeye hakkım yok ama yapabilirsen beni affet.
Veda:
_ Ben bunların hiç birini hak etmemiştim. Neden bana reva gördün?
Reşat:
_ Seni sevmiştim, hem de delicesine. Beni birden bire ortada bırakınca çılgına döndüm. Günlerce ortada serseri mayın gibi dolaştım. Birine çarpmak ve onda patlamak istiyordum. Sabah akşam içiyordum. Bir gün aynaya baktım. Karşımdaki adam ben değildim. Büyük ve altından kalkılması zor bir yemin ettim. Benim hayatımı mahveden kadının hayatını da ben mahvedecektim intikam planları yapmaya başladım. Ama daha önce yaşantımı kökünden değiştirdim. En önce içkiyi bıraktım, tesadüflerin yardımı ile de iyi bir işe girdim. Hayatımdaki bazı şeyler yoluna girdikçe içimdeki intikam alevi daha fazla yanmaya başladı. Önce Denize yanaştım senin hakkında bilgi alabilmek için ama uyanık çıktı ne kadar uğraştıysam bir şey elde edemedim. Elçin’e yanaştım başarılıda oldum. Sana kızgınlığından olsa gerek bildiği her şeyi anlattı. Hatta daha fazlasını da. Çimenlik kasabasına geldim oradan bir adam vasıtasıyla yazdığım tehdit mektuplarının eline geçmesini garanti altına aldım. Ama hesaplayamadığım bir şey vardı senin inançların ve o adama olan sevgin. Otel odasında tokadı yedikten sonra hala o adamın adını sayıklıyordun Kendi hayatını ortaya koyacağını hiç tahmin edemedim. Otel odasından kaçtıktan sonra saklandığım otelin odasında günlerce düşündüm, hep düşündüm. Sen seçtiğin hayatta mutluydun. Şunu bil ki artık benden sana zarar gelmez zaten beni son görüşün olacak.
Veda gözünden yuvarlanıp inen bir damla yaşı elinin tersiyle silerek cevap verdi.
_ Artık çok geç geri dönemem
Dönsem de o beni kabul etmez. Bu saatten sonra ben ona ancak yük olurum. Seni affettiğimi söyledim sanıyorum. Git artık ve bir daha asla karşıma çıkma.
Reşat ayağa kalkar kalkmaz muavin, şoföre inecek olduğunu söyledi. Artık Reşat’ın hayatımdan tamamen çıkıp gittiğine inandım.
Sizleri çok seviyorum Necmi ağabey, Feyza abla, Seyfi ağabey ve Şirvan çok seviyorum.
Tuğrul Ahmet Pekel 2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.