- 3311 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şiir-Toplum Etkileşimi'ne Dair Bir İrdeleme Denemesi
Bu yazıdaki amacımız, şiirin işlevinden hareketle şiir-toplum irtibatını irdelemek olacağından, şiirin ne olup olmadığı hususu üzerinde durmayı gerekli görmediğimizi peşinen ifade edelim. Kalmış ki, şiirin mahiyeti konusunda zaten her şair veya şiirseverin oluşmuş bir kanaati bulunmaktadır.
Şiirin (ve genelde edebiyatın) uygarlık ve kültür değerlerine köprü olmak işlevini gözönünde bulundurursak, şiir alanında sanatçılar tarafından ortaya konan eserlerin nesiller arasında bir köprü, bir aktarım görevi üstlendiğini söylememiz elzemdir.
Günümüz nesillerinin mevcut ve geçmiş zamanlardaki insanların hayat kültürü ya da uygarlık değerlerini eserlerine yansıtmaları, sözgelimi şiirlerinin muhtevasında malzeme olarak kullanmaları çok tabiidir. Tıpkı mimari eserler gibi yazınsal eserler de gelecek nesillere miras olarak devredilmiş olacaktır. Buna bağlı olarak, yeni nesillerin oluşturacağı kendi kültür ve uygarlıkları tebarüz edecek, bu böylece sürüp gidecektir.
Edebiyat ve şiirden yararlanan toplum kitlesini oluşturan fertler, hangi saikle olursa olsun edebi eserler ve şiirden yararlanıyorlarsa, anlayarak okumak durumundadırlar. Bir eserden yararlanmanın yolu, o eseri anlamaktan geçer çünkü. Bir eseri anlamanın ön koşulu ise, o eserin temasının, okuyucunun içinde bulunduğu toplum kültüründen neşvü nema bulmuş olmasıdır. Bize yabancı kültürlerin eserlerinden ne dereceye kadar zevk alabiliriz ki?.. Bir eserin ancak özüyle kendi ruhumuz arasında bağ kurabildiğimiz ölçüde, muhtevasını benimsediğimiz oranda o eserden zevk alır, yararlanmış oluruz. Yabancı eserler de insana zevk verebilir elbette.. ama bu zevk, o eserin muhtevasıyla, özüyle kurduğumuz bağdan değil, eserin tabiri caizse kabuğuyla, dış görünüşüyle yani şekliyle ilgili estetik bağdan kaynaklanacak, sınırlı kalacaktır.
Edebiyat ve şiir, bir rabıta aracı olarak toplum-kişi, toplum-tarih, toplum-kültür, toplum-uygarlık ilişkisi sağlar ve bu ilişki, sayılan tüm bu değerleri hem canlı tutar ve hem geliştirip yüceltir.
En sıradan bir edebî çalışma bile, toplum değerlerini yansıtmaklığıyla hem kendi değer bulacak hem toplumun değerlerini başarılılığı oranında yükseltecektir.
Belki söylediklerimizi, bir edebî eser veya şiiri, kendi değerlerimizi yansıtan bir aynaya teşbih edersek daha net anlatmış oluruz. İnsan aynaya bakarak kendini görür. Çeki düzen verir kendine. Aynaya bakmaktan zevk alan bir insan, aslında aynada kendini ne kadar net görüyorsa aynaya bakmaktan o derecede zevk alıyor demektir. Böyle bir yargıda bulunmamız, sanırım yanlış olmaz. Kendi değerlerimizi yansıtan bir ayna yani şiir, ne kadar net yansıtıyorsa o kadar sevimli gelir bize. Aynada kendi değerlerimizi görmüyorsak belki çerçevesini hoş bulduğumuz bir eserle karşı karşıyayız demektir. Şiir, şairini veya toplumunu yansıtan bir ayna olarak hem değer kazanır hem değer katar.
Toplumumuzun değil yabancı toplumların değer unsurlarını muhtevasında barındıran eserlerse, haliyle, özelliklerini yansıttıkları toplum ve insanlarca beğenilecek, bize yad ve yabancı kalacaktır.
Şiir, işlenişinin başarılılığı oranında toplumun en yüksek değerlerini yansıtıp toplumun kalitesini kendi seviyesine çekecektir zaman içinde.
Toplumun kalitesi şiirin kalitesini yükseltecek, şiirdeki kalite yüksekliği de toplumun yücelmesine katkı sağlıyacaktır biteviye. Bu böyle sürüp gidecektir toplum ve şiir var oldukça.
Salim Kanat