- 5256 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MECNUNDA OLMASAYDI MEYLİ,TABAĞI NİÇİN KIRARDI LEYLİ
Tarihimizde leyla ile mecnun hakkında söylene gelen değişik kaynaklardan bir sürü anılar hikayeler ve makaleler vardır .Gerçek olanı bilmek vaya bulmak o kadarda kolay değildir.Gerçek olan bir şey vardır ki o da birbirlerine olan aşkları ve sevgileridir.Aşk onları öyle hale getirmiş ki Sanki nefesleri ’İsa’nın nefesi olmuştur.’Hani o cansız bedenlere can verenen nefes var ya işte o nefes.Sanki Mecnun,Mecnun değil,Leyla leyla değil.ikiside kutsi nefes olmuşlar.Necit dağında oturan mecnunun nefesi çölde fırtınalar çıkarıyor,kumları savuruyor.Bölgedeki tüm hayvanlar sanki onun halinde anlıyor,sanki dilini konuşuyordu.Yada o hayvanların dilini konuşuyordu .Süleyman peygamberden mires mı kalmıştı bilmiyorum.Onlarla oturur halka olur,onlara sohbet ederdi.Uzakta olsalar da insanlar onu konuşur, onların kirli duyguları ok gibi kalbine saplanırdı.onun ızdırabını yaşar acısını çekerdi.Yanına ne zaman ki bir adem gelse yükü ile gelir çilesini getirirdi.Mecnu mahlukatla beraber olmaktan ne kadar mutlu ise ademle o kadar karamsar sıkıntılı idi.Bazen mecnun çöllerde koşar bazen çölden gelen insanlarla konuşurdu, ama onun esas derdi leyladan haber olmak, onun adını zikretmekti.İşte her gelen Leyla dedikçe mecnunun kalbine bir ok saplardı sanki.
Leyla;mecnunu hiç unutmadı aslında anlatılanların aksine o da mecnuna aşıktı.Onlar birbirleriyle aşk dili ıle konuşurlar öyle anlaşırlardı.Mecnunun mizacı itibariyle çıkıp dolaşabiliyordu. Derdini kurtlara kuşlara açabiliyordu.Onlarla yarenlik yapabiliyordu. Necef onlarla sabah aydın başlar onlarla güzel olurdu. Leyla’nın dışarı çıkma imkanı yoktu;nihayetinde kadındıi ayıp sayılırdı,günah sayılırdı, kadın evinde oturmalı pek dışarı çıkmamalıydı.Halbu ki gönlü sevgi ateşiyle yanıyordu yanmaktan öte cismini kora çevirmişti,Kime söylemeli,kime anlatmalıydı. Bu yanan aşk ateşini,kim anlardı Mecnun’dan gayri. Gönlünün ateşinin yanında,yemen yıldızı sönük kalır, hicabından ziyasını saklardı. Züleyhanın;Yusuf’ta gördüğünü görür, elde edememenin, kavuşamamanın çilesini çekerdi. Volkanlar onun gönlündeki, volkandan daha hafif kalır, ateşi onunkinden daha çok yakardı. Her nefesi bin canlıyı diriltecek kadarda isa’ydı.Boyu elif,zülfü cim,ağzı mim gibi bir peri olmasa da gören göze çok güzeldi,yani Yusuf sanki Leyla’da aksetmişti.Züleyha’nın halsizliğini, ateşini yaşıyordu.Herkes Mecnun’a deli derken ,Leyla Mecnun yüzünden bin deliye dönmüştü.Göz yaşlarını içine akıtır, içindeki ateş göz yaşı damlalarıyle benzin dökülmüş alev gibi parlar ve cismini esmerleştirirdi.Ağlamaktan göz pınarları kurumuş, suyu çekilen dere yatağına dönmüştü.Kim Mecnun’dan bahsetse; ciğerinin yarasına tuz eker eritir,tüketirdi. Bir yanda etrafına hükmeden babasının gücü ,diğer tarafta çığırtkanların dedi kodusu, bir yandan da Mecnun’un hasreti;Boynunu büküyor,bastona çeviriyor,belini büküyor,dal’a benzetiyor,usunu yıkıp dilini lal ediyor.Leyla mecnundan daha meczup,halk diliyle daha deli oluyordu.İffetin lekesi,zehirin şerbeti,kuru dalların örttüğü cehennemi yaşıyor.İçin için yanıyordu.
Leyla bir yandan Yusuf’u temsil eden Mecnun’un ateşiyle yanarken,diğer yandan iktidar sahibi babasının baskısına dayanmaya çalışmakta, ızdırabını yaşamaktaydı.Babasının göz hapsi, çevresinin keskin bakışları ,Leyla’yı sindirmiş içinden nil gibi kaynayıp coşuyor , dışında ise volkan kırateri gibi kararmıştı. Bazen mecnunun sevgisi cezbeder gitmek ister,bazen namus düşüncesi ağır basar oturmak ister,iki kıskacı aynı anda yaşar.Bazen kendini keklik gibi düşünür özgürlüğe mecnuna uçmak ister,bazende babasını şahine benzetir ;Şahin keklikten daha güçlüdür, kekliği yakalar der otururdu.Bazen gam libasını giyer kendini avutmak için, maiyetindekilere ziyafetler verir, bazende çekilir köşesine mecnunun hasretini yudumlardı. Derdine kimse ilaç olamaz halini kimse soramazdı.Çünkü derdi mecnunun cesedi değildi,sevgisi kırık dökük ceset aşkı değildi, onda olana aşık olmuştu.
Derdime derman arardım
Derdim bana derman imiş.
Aslıma burhan arardım,
Aslım bana burhan imiş.
Beyiti tam Leyla için söylenmiş olsa gerekti.Mecnun ise Leyla’dan haber almak ister arar ama bulamazdı .Çünkü aradığı ceset değildi.Yusuf’ta kim göründü ise Leyla’da da o görünmüştü.Leyla karşısına gelse kendine sorardı ,bu Leyla ise bendeki kim,bendeki Leyla ise bu kara kız kim.Mecunun Leyladakinden başkasını gözü görmez ve anlamazdı.Bedeni olmuştu Leyla. Leyla ise aklını yağmaya vermiş, olmuştu Mecnun.Leyla çevresine her zaman yaptığı gibi pilav dağıtmak ister .Pilavlar pişirilir.Tabağını alan Leylanın elinden pilav alabilmek için sıraya girer.Herkesin tabağına pilav koyan Leyla ,Mecnun gelince kepçesini vurur ve tabağını kırar.Halk anlar ki leylada Mecnun’u seviyor.Ve şu beyit tarihe düşer.
Mecnun’da olmasydı meyli,
Tabağını niçin kırardı Leyli.
==================================AR===============================
YORUMLAR
:) Ben hep şey düşünürüm, mitolojik aşklar yalan yaa... Sen hiç kavuşup mutlu olan mutlu yaşayan aşık gördün mü? Valla ben görmedim. Seviyorum aşığım diye senelerce çıkıp sonra evleniyolar, aradan 2 sene geçiyor 'Bitti' diyorlar.:)))) Evlilik aşkı öldürüyor mu diye de düşünmeden edemiyorum. Demem o ki; dillere destan bu aşıklar evlenebilseydi aşkları sürer miydi :)))hayırrrr :))) Beni bu kadar uzun cümleler kurmaya mahkum ettiğine göre güzel bir yazı olmuş. Yüreğine sağlık Sayın Yazarım. Sevgiler.