- 567 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEVLETİM, MİLLETİM İÇİN NELER YAPABİLİRİM DİYENLER, DEVLETTEN, MİLLETTEN NE KAPABİLİRİM DİYENLER
Geçen gün bir arkadaşıma, yeni memurların, yeni kamu görevlilerinin “vermeye değil de, almaya odaklı” olduklarından, “Devletim için ne yapabilirim kaygısından çok, nerde daha fazla maaşlı bir iş bulabilirim kaygısı içinde olduklarından” bahsetmiştim. Bu durumun şahsımı, gelecek açısından kaygılandırdığını ifade etmiştim. Genç memurların, genç kamu görevlilerin içinde hiç mi idealist yok? Elbette var. Elbette “Devletine hizmet vermeye odaklı” genç kamu görevlileri var. Sözüm onlar için değil. Ancak, “almaya odaklı kamu görevlisi tipi yeni nesiller arasında çok bulunduğu için eleştirim bunlar üzerine”.
Tabi, şimdi okuyucularım, genç kamu görevlilerinin “vermeye değil de, almaya odaklı” olduklarını sonucuna nasıl vardığımı merak edebilirler. Hemen açıklayayım. Önce, yaşadığım bir olayı anlatmakla başlayayım. Bundan birkaç sene önceydi. Çalıştığım Bakanlığa yeni eleman alındı. Yeni alınan elemanlarla, hasbelkader karşılaştığımız ortamlarda, kendilerine, “Bakanlığımız şu şu mevzuatları var, bunlara çalışın, bunları öğrenin diye safça tavsiyelerde bulunuyordum”. Baktım, bir çoğu tavsiyelerimi dinlemiyor bile. Kendi kendime sordum, “acaba, bir yanlışlık mı yapıyorum. Arkadaşları çok mu sıkıyordum.” Sonra, işin rengi anlaşıldı. Öğüt verdiğim bir genç kamu görevlisi: “Abi, sen niye bu mevzuata çalış diyorsun ki, ben burada çalışmayacağım ki, daha yüksek maaş veren yerler var. O görevlerin peşindeyim. Bu mevzuatı öğrenip de ne yapacağım” demez mi? Evet, işe giren birçok yeni personel, hangi kamu kurumunda olursa olsun, kulaklarını kabartmış, yüksek maaşlı başka kamu kurumlarının sınavlarının peşinde. Kısacası, “almaya odaklanmışlar, vermeye değil”. Nitekim yüksek maaşlı görevlere kaçabilenler kaçıyor. Kaçamayanlar da, kaçmak için plan kuruyorlar. Yani, onlar da, Kurumun mevzuatını öğrenmek ve Devlete hizmet vermek derdinde değiller. Tabi, burada kesinlikle bir genelleme yapmıyorum. Hepsinin değil, birçok yeni memurun, birçok kamu görevlisinin bu şekilde düşündüğünü, “vermeye değil, almaya odaklı” olduğunu müşahede ediyorum.
Kamu görevlerindeki sırf gençler mi, “almaya odaklı?” Eski memurlar, yaşlı kamu görevlileri “çok mu idealist?” Asla böyle bir sonuca varmam! Onların içerisinde de, “almaya odaklılar çoğunlukta”. Eskileri tartışmanın bir mânâsı yok. Mühim olan gençlerdir. Eskileri değiştirmenin mümkünatı da yok. Gençleri eğitebilirsek ve “Devlete, Millete hizmet vermeye odaklı” bir nesil yetiştirebilirsek, ne mutlu Bize.
Yazımın konusu, “almaya ya da vermeye odaklılık” olunca, biraz bu husus üzerinde yoğunlaşmak istedim. Düşününce, “bazı hayvanların vermeye, bazı hayvanların da almaya odaklı” oldukları sonucuna vardım. Mesela, keçi, koyun, inek, at, eşek, arı, ipek böceği ve benzeri hayvanların, Allah (cc) tarafından “vermeye odaklı” özellikte yaratıldıklarını fark ettim. Kaplan, aslan, kurt, tilki, sırtlan, çakal ve benzeri hayvanların da “almaya odaklı” özellikte yaratıldığını düşündüm.
Teşbihte hata olmasın, bazı İnsanlar huy, ahlak, karakter ve zihniyet olarak “vermeye odaklıdır.” Bu insanlar, keçi, koyun, inek, at, eşek, arı, ipek böceği ve benzeri hayvanlar gibi İnsanlığa hep faydalı olmuşlardır. Yine teşbihte hata olmasın, bazı İnsanlar da, huy, ahlak, karakter ve zihniyet olarak “almaya odaklıdır.” Bu insanlar da, kaplan, aslan, kurt, tilki, sırtlan, çakal ve benzeri hayvanların grubuna girerek İnsanlığa zararlı olmuşlardır. Birinci kısımdaki İnsanlara, “hasbi İnsanlar” denilir. İkinci kısımdakilere de “hesabi İnsanlar” denilir.
Şimdi, yukarıdaki bu teşbihime bazı hayvanseverler kızabilir ve “niye kaplan, aslan, kurt, tilki, sırtlan, çakal ve benzeri hayvanları zararlı gruba soktunuz. Onlar kendi hayatını yaşıyorlar. Kime ne zararı var” diyebilirler. Hatta, bu hayvanların da derilerinden ve başka organlarından insanlar faydalanmıyor mu? Doğrudur. Bu hayvanlar dahi, esasında İnsanlığa zararlı değildir. Elbette, faydalıdır. Ben yalnızca bir teşbihte bulundum. Esasında, menfaatçi ve almaya odaklı insanlar, haksız yere vurup kırarak başkasının haklarını gasp ediyorlarsa, “elbette tüm hayvanlardan da daha aşağı bir derekededir.” Allah (cc) muhafaza buyursun.
Esasında, konu dönüp dolaşıp şu iki tip insana dayanıyor: “Devletim, Milletim için neler yapabilirim diyenler, Devletten, Milletten ne kapabilirim diyenler!” Allah (cc) Bizleri birinci kısımdaki İnsanlardan eylesin. Amin.
Yazımın sonunda şunu ifade etmeliyim. “Almaya ya da vermeye odaklı olmak, bir idealizm ya da idealsizlik meselesidir. Gençlikle ya da yaşlılıkla alakası yoktur.” Buna rağmen, yeni nesil kamu görevlileri arasında almaya odaklılık daha fazla müşahede edilmektedir. Yeni nesil memurlar işe girdiği andan itibaren, hemen kendisini Kuruma adapte etmiyor ve yüksek maaşlı kamu kurumlarına göz dikiyor. Bunda kamu kurumları arasında ücret farklılıklarının ve ücret uçurumlarının fazla olmasının, elbette büyük payı vardır”. Belki de sorun “sistem sorunudur.” (Sistem sorunu deyince durmak gerek. Almaya ya da vermeye odaklı olmak konusu, aile, okul ve toplum üçgeninde sorgulanmalıdır. Araştırmacılara görev düşüyor.)
Ahmet SANDAL
Kamu Yönetimi Uzmanı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.