DENİZE 'BAĞIRMAMI' SATACAKTIM.....!
yorulan yağmur ayaklarıma kadar indi..ben her şeyin sustuğu kadar var olduğunu düşündüm.sustum ve ilerledim .bazen ayaklarından daha hızlıdır düşündüklerin.düşündüm.hep aynı yerde kaybolan bir çocuk gibi dünyaya baktım ,baktıkça her yanım acemileşti ..güldüm güldükçe büyüdüm.karşıdan orta yaşlı bir adam ,suratında küskünlükle geliyordu ona doğru ahmakça gülümsedim ,sokaktaki bütün sarhoşlar ayıktı , birden babam sandım ve küstüm...ilerledim çiçekçilerin yanından kıvrılırken sahte inceliklerini hissettim..denize beş vardı kendime hiç....istanbul tomurcuklu bir çaydı ben ümitlerim ve şüphelerimle hayalden bardak....içiyordum kanıma karışıyordu ıhlamur sokakları , dost suskunlukları, akraba davetleri...bir gülü tutuyordum bütün çingeneler kırmıızı....yaklaştım sesimin pencerelerini açtım gökyüzü dalında ter-ü taze...artık zamanı gelmişti benim gibi ölenler böyle olmalıydı ,daha dün kollarımı eskiciye vermiştim ne de az para vermişti hınzır...hele gözlerimi komşumuzun kör kedisine verdiğimde arkadaşlarım ne kadar kızmıştı...boş veeer aldırma ...ölüsün işte şehirli...ama en çok ta bacaklarımı bizim arka mahalledeki ayağı olmayan gaziye verdiğime sevindim..aslında yalnızca koşmalarımı kiraladım..bedenimizin de kiracı oluşu gibi.....işte şimdi burdaydım yanlış bir orkestra ve bir dua gibiydim sesim yanlış yerlere alaturka ...evet her yerimi verdiğimde rahatladım aslında ..zaten bbenim olan bir şey yok ki ..bunu neden yaptığımı sorduklarında ,’insan acılarını unutamıyorsa asıl yalnızlık odur ’ dedim ’yalnızlık ölümün kara kutusudur ...arkadaşım ,insan iç seslerini durduramayan müzik kutusudur demişti , evet şimdi bunu yapmaya geldim bağırmamı denize satacağım daha doğrusu ısmarlayacağım , denize beş var ’’kendimi’ geçti...
..aaaa martılar izin vermiyor pınar... ...ne yapiiimmm..
ömür...
2010
istanbul...