4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1709
Okunma

Aradan günler, aylar geçmiş kış bastırmış, ortalığı insanın içini karartan apak karlar kaplamıştı. Börtü böcek kaybolmuş, çatal kuyruklu kırlangıçlar, nazlı leylekler sıcaklara uçmuşlar, kargalar, serçeler soğuktan, açlıktan pat pat düşüp ölmüşlerdi.
Köylü birbirinden un alıp vermişti. Sabırsızlıkla güneşin toprağı ısıtmasını, suların tütmesini, ağaçların, otların çatlamasını bekliyordu.
Bahar" Geldim , geliyorum. Elim kulağımda..." der gibiydi.
İtlerde kızana gelmişti. Bekir’in iti de artık sarmıyor, diğer itlerle oynaşıyordu. Köylü itleri çoktan unutmuş, can derdine düşmüştü.
Ama unutmayan biri vardı. Gök Kamil...
" Bu Bekir’in iti itse elbet kızana gelecek." Diyor, iti yanında fırsat kolluyordu.
Sonunda Karaahmet pınarının oralarda gördü Bekir’in itini. Dişi it erkek iti görünce uyumlu uyumlu kuyruk salladı. Gök Kamilin yüreği hızlandı. Gözleri ışıdı.
" Haydi koçum, göreyim seni.Yediklerini inkar etme... Haydi... Haydi..."
İtler bir zaman oynaştılar.Olacakları iyice kestiren Gök Kamil pınara sığır sulamaya gelen çocuklara bağırdı.
" Gidin ulan Bekiri bulun. İtini Karaahmet pınarında öldürüyorlar deyin"
Çocuklar bağırarak girdiler köye. Kahvede buldular Bekiri.Hep bir ağızdan, bir solukta Gök Kamilin dediklerini anlattılar.
Bekir, peşinden kahvedekiler, peşinden köylü Karaahmet pınarına doluştular.
Gök Kamil hem gülüyor- ne gülmesi- bir acayip sesler çıkarıyor, parmağıyla da itleri gösterip bağırıyordu.
" Bekirrr... Gördün mü benim iti Bekir...Bak itinin haline Bekirr... İtci Bekirr...Bir daha bak hele.. Bekirrr..."
Kadınlar utandılar.Arkalarını döndüler. çocuklarının başlarını şalvarlarına bastırdılar. Bakmasınlar diye.Erkeklerden biri taş attı. Ayrılmadı hırladı itler...
Bekir donmuştu ha taş ha Bekir. Benzi sararmıştı yüzü harmanlık buğday. Çek vur Bekiri damla kanı akmaz.
Gök Kamil yerlerde yuvarlanıyodu.Çamura belenmişti. Farkında değildi.
" Bekirr... Ben adamda ahımı komam Bekirr...İtci Bekirrr..."
Köylüden çıt çıkmadı. Yeni yetmelerden biri sesli sesli gülecek oldu. Hemen sustu. Nice sonra Bekir’in koluna girip köye götürdüler.
İşte ne olduysa Bekir’e o gün oldu.Aldı başını Mercimektepeye gitti.Babası, anası köyün ileri gelenleri ne dedi, ne ettiyse onu razı edemediler. Mercimektepeden inmedi.Çoban sığınağından yaptığı evinde yattı kalktı. Küskündü Bekir.Neye küstüğünü kendide bilmiyordu. Köyün gençleri en çokta Abdi evlerden verilen yiyecekleri götürüyorlar, Bekir’e Mercimek tepede bakılıyordu artık...
5 EYLÜL 2010 ISPARTA