- 640 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Resimler Resimler Resimler
Eskisi kadar olmasa da bazen karıştırıyorum resim albümlerini. Ne çok hatıra canlanarak geliyor sararmış ucuz naylon muhafazalı sayfalardan. O siyah beyaz fotoğraflar bakana ne çok şey söyler ve nasıl da içine doğru çeker insanı. Öyle ki o fotoğrafın içinden çıkarak gelmiş olan bizler yeniden o kareye girebilmenin bir yolunu arar dururuz elimizde olmayarak. Bedenlerimiz zamanlar ötesinde o karenin dışında olsa da ruhlarımız bütün zamanları aşarak oralarda bir yerlerde duruyordur hala…
Kare kare çalmış bizden, önce siyah beyaz sonra da renkli fotoğraflar hayatımızı. Tıpkı o şarkıdaki gibi:
” Resimler, resimler, resimler; Zamanımı almış gibi; Resimler, resimler, resimler; Devamı varmış gibi”.
İnsanın “Fotoğraf makinesi icad oldu mertlik bozuldu” diyesi geliyor, elinden uçup giden zamanlarını acımasızca teyid eden o resimlere baktığında. Sahi kim icad etti bu fotoğraf makinesini!?
Ordu’ nun o yıllarda tek fotoğrafçısıydı (Rahmetli) Ersan Bacınoğlu. Eski tabirle, haza beyefendi , dudaklarından tebessüm eksik olmayan, sakin, işini özenle yapan bir insan olduğunu hatırlıyorum. O bizi siyah beyaz kartlar üzerine usulca ve özenle düşürürken biz de onun resmini hafıza makinemize çoktan kaydetmişiz meğer. “Ersan abi” nin çektiği çocukluk ve evlilik resimleri ile sık sık o yıllara giden kaç Ordu’ ludan biriyim kimbilir?
Daha sonraki dönemler herkesin elinde birer ucuz Kodak fotoğraf makinesi ile hayatının neredeyse her anını kaydettiği dönemlerdir. 36’ lık filmler kartlara, kartlar albümlere girerek iyi kötü bu dijital çağa ulaşabildi anılar. Kaç mevsim anı var o acemice çekilmiş karelerde.
Geçmişi eldeki teknolojik imkanlarla kurtarma, kaydetme merakı hala devam etmekte. Hepimizin kişisel bir tarihi var şüphesiz ki; ve bu kişisel tarihimizi ne kadar geleceğe taşıyabilirsek o kadar hayatta kalıyoruz sanki.
Babaannemin bir sararmış zarf içerisinde kendi odasında sakladığı resimler gelir aklıma bazen. Herhalde o resimlerle tutunuyordu geçmişine o günlerden her gün biraz daha uzaklaştıkça. Annesi, babası, kardeşleri ve genç yaşta kaybettiği eşini yani dedemi siyah beyaz karelerden çıkararak yürek sızılarında ağırlarken gördüm onu kaç kere. Cahit Sıtkı’ nın dediği gibi "sevgililer dönmeyecekler" belki ama hiç ölmeyecekler de aynı zamanda. Sevgileri yaşatacak onları, bir de siyah beyaz fotoğraflar.
Asılları yok olup gitse bile suretlerini geride bırakmaktaki gayesi ne olabilir insanoğlunun sizce ölüme meydan okumaktan başka ? Sonlu bir dünyadan sonsuzluğu çıkarmak yaratılışında var insanın. Ve sonsuzluğa daha bu dünyadan talip olduğunu da kanıtlamıştır fotoğraf makinesini icad ederek.
4 eylül 2010
YORUMLAR
Yazınız beni aldı yıllar yıllar öncesine götürdü...Ben o yılları daha çok seviyorum... yazınızda değindiğiniz gibi siyah beyaz fotoğraflarımız, cilt cilt albümlerimiz vardı...ya şimdi?...Lütfen teknolajiye karşı olduğumu sanmayın. Ama teknoloji ilerledikce insanlar devreden çıkıyorlar... Güzel bir yazıydı... Tebrikler....