- 1488 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Alkol/sensizlik sayıklamaları 2
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Akşam oluyor ya, yine aklıma düşüyorsun.
Sensizlik; üstü açık mezar,
Zaman; akbaba,
Leşimi yiyor.
Ben bir Aralık düşlüyorum, sen üşüyorsun
Yoksun ya güzel ellim.
Hem iklimlere, hem aylara sövüyorum.
Akşam olunca koyu bir efkâr bağdaş kuruyor yüreğime ve biliyorum ki bu davetsiz misafirliği şafak sökene kadardır. Aslında misafirliğinin süresi şafağın sökmesinden ziyade bedenimin ve ruhumun direnciyle alakalı.
Bir süredir sabah ezanlarını dinlemek gibi bir adet edindim. Belki de yokluğunun tek iyi yanıdır. Dualar geliyor dilimin ucuna fakat vazgeçiyorum. Son nefesteki imanın beyhudeliği gibi bir his engel oluyor, beklide gurur. Bir aralar alkollü ezan dinlemenin günah olup olmayacağı gibi aptalca bir endişeye de kapılmıştım. Sonra kuşku götürmeyen günahlarımın çokluğu yanında bu endişemin gereksizliğine güldüm... Sevişmelerimizin günahları örneğin, Allahın gücüne gitmesin ama bir bilsen öyle bir günahı ne çok istiyorum şimdi.
Yokluğuna alışmaya tüm hücrelerimle hazırım.
Umut, zamanının rahminde,
Dölleyemiyorsa vuslatı,
Beklemeyi benden bekleme.
Öl ya da öleyim.
Şimdi yoksa, bana gelecekten de bahsetme.
İsteklerim mi büyük, ben mi küçüğüm? Aşk mı zalim, ben mi zayıfım? Tüm doğrular mı yanlış, sen mi yalansın? Her sorunun cevabımı yok, ben mi anlayışsızım?
Ulaşabileceğim kadar yakınımda olduğunu düşündükçe, içimdeki binlerce serçenin kanat çırpışlarını duyuyorum. Sesleri müjde oluyor, gagalarıyla yolumun üstündeki olmazları taşırken… Ulaşmak ve yakınlığın sahiplik olmadığı gerçeği topuklarımdan ısırıyor, çöküyorum. Boyları kadar mavzer mermileriyle vuruluyor serçelerim birer birer. Sesleri çığlık oluyor ve ben bu karabasana, bu kısır döngüye hala serçeler feda ediyorum, serçelerin hayallerim olduğunu bilerek.
Beklenmedik anlarda gözüme kaçıyorsun.
Markette, kasiyer kızın saçları…
Bankada, memurun elleri…
Kaç dişi, bir sen yapar?
Dört işlem de biçare
Bölünüyor, toplanmıyorsun.
Ne şikayet ediyorum ne de sitem. Kahrıma neden, yokluğun, oda senden ya kabulümdür. Lambanın cini ölmüş, dilekler bitmişse bu senin suçun değil. Namussuzum zerre pişmanlığım varsa vurgunluğumdan yana. Varlığınla mutluyum yeter ki durulmayayım. Yürek kafesinde çarpıyor, henüz tüm serçelerde ölmedi. Kim bilir belki bir gün, cini ölmemiş yeni bir lamba buluruz, bitmemiş dileklerle birlikte. Gelirsin serçelerle nefes nefese ve dudaklarında dört mevsim gülümsemenle. Yaşamı türkü yaparız dillerimize. İşte o zaman kopsun isterse kızılca kıyamet.
Sen sonsuz, ben sonsuz…
YORUMLAR
İsteklerim mi büyük, ben mi küçüğüm? Aşk mı zalim, ben mi zayıfım? Tüm doğrular mı yanlış, sen mi yalansın? Her sorunun cevabımı yok, ben mi anlayışsızım?
Sanırım yazıyı sabırla değil, sabırsızlıkla bekliyordum. genelde beklentilerimin hep tersi çıkar, hayal kırıklığına uğrarım -ki bu film olur, yazı olur, ya da beklenen olur-
Ama bu yazıda hayal kırıklığı yaşamadım. O kadar ilgi çekici cümleler vardı ki; kimininin altında tamamen ben yatıyordu, kiminin altındaysa hiç de tasvip etmediğim, benim zıttım uyanıyordu.
Beklenmedik anlarda gözüme kaçıyorsun.
Markette, kasiyer kızın saçları…
Bankada, memurun elleri…
Kaç dişi, bir sen yapar?
Dört işlem de biçare
Bölünüyor, toplanmıyorsun.
Bilinç akımıydı galiba yanlış hatırlamıyorsam, kişinin aklından düşüncelerin birbirinden bağımsız geçmesi...
tebrikler, beklediğime değdi...