1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ VE ÇOCUKLARIMIZ
DÜNYA BARIŞ GÜNÜ VE ÇOCUKLARIMIZ
Bu gün 1 EYLÜL 2010 Dünya Barış Günü, Basın birkaç yazıdan biri Cumhuriyet Gazete’sinde Ertuğrul Kazancı’nın Olaylar ve Görüşler köşesindeki “1 Eylül 1939 ve Dünya Barış Günü” Ertuğrul Kazancı yazısının sonuç bölümünü Nazım Hikmet’in bir şiiri ile bitirmiş “Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne / Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığını..” Eline koluna sağlık Sayın Kazancı’nın. Birden irkiliyorum.
Ne büyük tesadüf ayni gün bütün gazetelerde Konya’nın Kulu ilçesine bir dram yaşanmaktadır. 4 küçük kardeş terk edilmiş sanayi tipi bir buzdolabın içinde havasızlıktan boğularak ölmüşler. Bu okuduğum kaçıncı ayni haber, gazete arşivlerinde olsam da tarasam saysam. Ya gazeteler girmeyen benzer olaylar. Onların sayını da çabası. Gazeteler konuya oldukça yer ayırmışlar. Yıllarca bu ve benzeri olaylar yaşanırken, her şeye maydanoz olan köşe yazarları bu konuya parmak basmazlar. Gazetelerde olayın ilk günü bu tip haberlerden yemlenip, ertesi gün konuyu unuturlar.
Aslında olay, kel başa şimşir tarak misali. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; deme gitsin. Bu kavurucu sıcaklarda özellikle doğu ve güneydoğu da insanlar damlarda yatıyorlar. Uykuda düşüp sakat kalanlardan tutunda, ölenler de mevcut ve sayı hayli kalabalık. Ayrıca özellikle köylerde ve kırsal kesimde tandıra düşüp kaşı gözü kolu kanadı yanmış çocuklar da oldukça çoktur. Bütün bunlara rağmen yöre insanları, geleneksel yöntemleri terk edipte daha güvenli bir yol seçemezler. Oysa dama yapılan basit bir çit, düşmeleri önler. Yine farklı bir tandırla çocuk yanmalarını önlemek mümkündür. Ama maalesef bir çözüm bulunmamaktadır. Kaderci ve Malthus’cu bir anlayışa sahibiz. Bilmem Malthus’culuk ağır bir suçlama olur. Onu da tartışmak gerekir.
Oysa konu günlerce gazete ve televizyonlarda tartışılacak kadar vahim. Bu ülkede insan hayatını ilgilendiren her olay diğer olaylardan önce geldiğinden konuya eğilemiyoruz. Özellikle ekonomik krizlerin yaşandığı bir dönemde bu tip kazaların meydana gelmesi muhtemeldir. İflas eden, kapanan ticaret haneler bu tip buzdolaplarını ulu orta yerlere bırakmaktalar. Oysa belli kuruluşlara mühürletmek veya daha başka önlemler alarak en azından bu tip olayların önüne geçebilirler. En iyi çözüm bu tip buzdolaplarının kapağının sökülmesidir. Konu tartışıldığında çok daha fazla seçenek ortaya çıkacaktır.
Maalesef ülke olarak her şeyimiz böyle. Asıl mesele yıllardan beri çözülmeyen bir eğitim sorununda yatmaktadır. Düşünün; Köy Endüstrileri varlığını devam etseydi. Orada yetişen insanlar, çocuklarını sakatlamayan tandırlar yapacaktı. Damdan düşmelere de bir çare bulacaktı. Çocuklarına çok daha güzel oyuncaklar yapacaktı ve çocuklar o oyuncaklarla oynayacaktı. Ama sömürgen kenelerin işine gelmez. Kimin sırtından geçinecekler, kimden oy alacaklar, kimi sömürecekler. Sonra bu bezirgân saltanatı nasıl devam edecek. Yani bütün mesele sisteminden kaynaklanmaktadır. Ama bütün sucu sisteme yıkmakta, akıl karı değildir. Sistemi değiştirmek bir devrimse, bu da bir evrimdir. Evrim de bir eylem gerektirir. Devrimden korkanların evrimden korkması kadar doğal bir şey yoktur.
1 Eylül Dünya Barış günde çocuklarıyla barışamamış bir ülke, nasıl barışa katkı sunabilir. Oysa dünyada; Yurtta Barış, Dünya da Barış diyen bir ülkeyiz. Ayrıca dünya da ilk olarak çocuklara 23 Nisan günü armağan etmiş bir ülkeyiz. Ama gel gör ki; bugün çocuk ölümlerinde de listenin başındayız. Çocuklarımızı koruyamadığımız gibi, gençlerimizi de koruyamıyoruz. Gençlerimizde yıllardan beri ve bugün de birbirlerini öldürmekle yarışmaktadırlar. Bu konuda da kaderci ve Malthus’ca anlayış devam etmektedir.
Çağdaş bir ülkenin yapması gereken, yetiştirdiği insanlardan yararlanmasını bilmesi gerekir. Bu konularda fikir üreten bilim adamlarını cezaevlerine atmış bir ülke, ne konuya çözüm bulabilir ne de barışa katkı sunabilir. 1 Eylül Dünya Barış gününde Ertuğrul Kazancı gibi Nazım Hikmet’in dizeleriyle çocuklara, sadece çocuklara değil, gençlere ve bütün insanlığa güzel barış dolu günler dileyelim. Güzel dizelerle başladığımız yazımızı güzel dizeyle noktalayalım “Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne / Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığını..”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.