- 895 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DERVİŞ VE ÇAM AĞACI
İhlaslı bir dervişle, delidoş ve düzenbaz adam köyün birinde yaşıyorlarmış.
Bunlar, günün birinde odun ihtiyaçlarını gidermek için eşekleriyle ormana gitmişler. Ormanda bulunan kuru odunları toplamaya başlamışlar. Eskiden sobada odunu tutuşturmak için çıra yararlardı. Çıra elde etmek için de çam ağcı gerekirdi. Köylüler çıra elde etmek için çamın birini bayağı yaralamışlar. Sizin anlayacağınız çam ağacığının yere devrilmesi bir balta ağzına bakar. Delidoş düzenbaz adamın aklına şeytanca bir fikir gelir.
Derviş adama der ki:
“Ya derviş efendi! Ağaçlar da Allah’ı zikreder mi? Der.
Derviş efendi:
“Tabi efendim.” der.
Düzenbaz adam der ki:
“Öyleyse şu ağaç da Allah’ı zikreder mi?
“Evet, efendim.” der.
“O zaman bu ağaca tırman da ağaçla birlikte zikir çek.” Der.
Saf gönüllü derviş bu söze kanar ve ağaca tırmanır. Ağaç, yar kenarındadır ve bayağı da yüksektir. Derviş efendi ağacın doruğuna kadar tırmanır. Gözlerini kapatır ve başlar zikir çekmeye. Derviş zikir çekerken kendinden geçer. Dervişin kendinden geçtiğini gören düzenbaz adam, baltayla ağacın yaralı gövdesine öyle bir vurur ki, metrelerce yükseklikteki ağaç dereyi boylamaya başlar. Bu esnada derviş efendi de eriştim de uçuyorum diye sevinir, daha çok cezbe gelir. Sonunda derviş efendi, kendini derenin dibinde eli, yüzü yaralı; kolları kırık olarak bulur. Düzenbaz, hilekâr adam, dervişin bu elim ahvaline bakarak kahkahadan kendini alamaz…
27.06.2010
Kadıköy/Yıldızeli
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.