SİZİN ADINIZ KİM?
![SİZİN ADINIZ KİM?](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/resimli_yazi/buyuk/63521.jpg)
Güneydoğulu bir ağa THY uçağıyla yolculuk ediyormuş. Hostes sormuş:
“Ne alırsınız? Çay mı kahve mi?”
Ağa soruya soruyla cevap vermiş:
“Çayınız kaçak mı?”
Şişede ne varsa dışına da o sızar, testini neyle doldurmuşsan bardağını da o doldurur. Bal küpü bal sızdırır, sirke şişesi sirke… Sîreten de sûreten de güzel memleket insanları ve onların ağzından çıkan berceste addedebileceğimiz inci taneleri…
Sevdam kaçak yıllar ben kaçak. Ha bir de sigaram kaçak.
Giriş kısmını bir yetişkinin başından geçen hikâyecikle yaptık- ki bu manideki doldurma kısma benzedi- bundan sonraki kısımlarda 4 yaşındaki Yiğit KARAN’IN ağzından dökülen incilerle süslenecektir.
Çocuktan al haberi derler ya aynen öyle. Onlar masum onlar saf onlar yalan dolandan ve her türlü alavereden uzak. Ve bazen öyle laflar ederler ki aklınız durur bunu nasıl ifade ettiğinin derdine düşersiniz. Büyümüş de küçülmüş dersiniz ya öyle. İşte Yiğit KARAN’DA bazen öylesine laflar ortaya döküyor ki o lafları yerlere saçılmış inci taneleri gibi toplamak ve onlardan birer kolye yapmak kaçınılmaz oluyor.
Yiğit KARAN 4 yaşında bir çocuk… Denizi mavisi gözleri var ve deniz mavisi gözlerin arkasında eşsiz bir espri yeteneği var. Büyümüş de küçülmüş derler ya; işte o!
Bostanda yerlerde yatan kocaman kocaman kabakları görünce seslendi: “Baba, bak ne ka büyük elma!” Elma niyetine baktığım yerde kabakları görünce gülmeye başladım ve Küçük Yiğit’i gözlerinden öptüm. Baktım o da hınzır hınzır gülüyor. Ne ka güzel bir çocuk ne ka harika bir üslup. Ve ne ka büyük bir elma!
Bazen önümüzdeki ufacık, minnacık bir elma kadar derdi kocaman bir kabak kadar problem haline getiren yetişkinleri gördükçe - teşbihte hata olmasın habbeyi kubbe yaparken- Yiğit KARAN’IN bu ifadesi bana çok samimi ve çok sıcak geldi. Büyüklerinde bundan bir ders çıkaracağını umut ediyorum.
“Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın!
Çünkü bir çocuğun, bir yetişkine her zaman öğretebileceği 3 şey vardır:
1-Nedensiz yere mutlu olmak,
2-Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak,
3-Ve elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak.”
Bütün gün oruçtan dolayı bir şeyler yiyip içmediğimi gören Yiğit Karan iftardan sonra yanıma yaklaşıp elindeki bisküviyi uzatır: “Baba yer misin?” diye. Bisküviyi alıp ağzıma götürdüğümde Yiğit KARAN büyük bir sevinçle haykırdı: “Baba sen oruçtun iyileştin değil mi?” diye…Meğer “Ben oruçluyum” dediğimde çocukcağız beni hasta biliyormuş.
Söz oruçtan açılmışken şu fıkrayı da hoş görünüze sığınarak sizlerle paylaşmak istiyorum: “Temel, Ramazan günü Sultan Ahmet Meydanı’nda aç susuz ve sabırsızlıkla biran önce iftar vaktinin gelmesini beklemektedir. Güneş tepede, Temel’in dilini damağını kurutmaktadır. Derken bir turist kafilesi gelir içlerinden birkaçı oradaki satıcılardan irice bir karpuz alır ve Temel’in gözü önünde şapır şupur yemeye başlarlar. Bir süre sonra bizimki yerinden kalkar usulca yanlarına yaklaşır ve kulaklarına eğilerek "Uy, dininizun kıymetini pilesinuz ha!" der.
Sahiden biz neyin kıymetini biliyoruz?
Neye değer veriyoruz?
“Kıymetlimsin” desek hepinize nasıl karşılarsınız acaba bu söylemimizi?
Evet sayın okuyucu kıymetlimsiniz.
Yiğit Karan aynanın karşısında durup kendisine seslenir bir yabancıymış gibi: “Yiğit Karan çık dışarı” diye… Belki de kendisiyle oynamak istemiş ne dersiniz? Ama aynadaki Yiğit Karan bir türlü dışarı çıkmamış. Bu kadar da mızıkçılık olmaz değil mi? Mesela Yiğit KARAN işin içine biraz espri serpiştirip şöyle seslenseydi nasıl olurdu acaba?
“Yiğit KARAN pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım!"
Bir ara şöyle bir slogan duymuştum ve çok gülmüştüm:
"IMF pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım!"
Bizler farklılaştırabiliriz bunu… IMF’NİN yerine ne getirseniz uyar sanırım.
Karşı balkondaki yaşıtı seslenir Yiğit Karan’a. Bunun üzerine Yiğit Karan koşarak içeri girer ve “Baba balkondaki çocuk bana dedi ki: Senin adın kim?” Nedense aklıma Aziz NESİN’İN “Şimdiki Çocuklar Harika” adlı kitabı geldi. Her anne babanın çocuğuna alacağı ilk kitap olmalıdır diye düşünüyorum bunları yazarken.
Sahiden sizin adınız kim?
Sahiden çocuk olmak güzel değil mi?
Büyüklerin ettiği haltları, kırdığı potları, yediği naneleri görünce Yiğit KARAN’IN şahsında bütün çocuklar gözümde birer devdir artık.