- 557 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yunuslar Sokulsun Yüreğine
Yenilgiler, karşı koyamadığımız bir düş kırıklığıdır
Bundandır yanılgılara katlanışımız, aşkı aramamız
Hayallerimiz incinmeyi hiç sevmez, aşk saklanamaz
Bundandır terkedilmiş bir bedende aşkı taramamız
Aklının bakir ormanlarına dalıp seni bulamamak kaçışlara sardı beni. Bir yangın mavisi yaladı yüreğimi. Dolanmadan ellerin boynuma ve öpemeden nemli dudaklarını denizlerinden aman dilemedim. Ben kirli kaldırımlarda sevdayı süpürürüm er sabahlarda ve apaktır ellerim. Hasret acıtınca canımı kabuğuma döner, soğuktan üşümüş dudaklarımı sevda şiirleriyle ısıtırım.
Sevdanın ritmik kulaçlarıyla yunuslarım okyanuslarında gezer. Yaşlı bir balıkçının derinliklere sakladığı ’aşk incisi’ni ararlar durmaksızın. Mavi ve gizemli denizlerinde sevmelere sabıkalı korsanlar gezer korkusuzca. Mutlu gülüşler umarım yaşamdan, kahkahan gibi. Sevgiler beklerim hayattan adın gibi ve dolaşırım denizlerinde incine sevdalı özgür yunuslar gibi.
Sevmenin iki kişilik bir ilişki olduğunu düşünmüşümdür hep. Aldanmak, ya da aldatılmak o sevgiyi kaybetmektir bir anlamda. Sevgiden aşk’a geçiş kimsenin hayır diyemeyeceği bir şölene dönüşünce, tek sözcüğe sığmayacak bir cümle kendi içerisinde yalnızlığı oynar. Bu şöleni masum yalanlarla süslemek ve aynı pastadan bir dilim beklemek ise hasreti doğurur, beklemenin gün doğumlarında.
Yenilgiler karşı koymayı asla düşünmediğimiz bir düş kırıklığıdır. Hayallerimiz incinmeyi hiç sevmez ve zoraki gülümsemelerde bile aşk saklanacak yer bulamaz. Bundandır yanılgılara katlanışımız ve bundandır terkedilmiş bir bedende tekrar aşkı aramamız. Yüreğimize bir bıçak saplanır arada bir ve kanar sözlerimiz.
Oysa cebimizde taşıdığımız kimlik bile kırkbir yerinden kırıklara dönüşmüştür. Yenilenmedikçe eskiyen sevdalar gibi onarımını bekler cüzdanlarımızda. Bir merhabanın ışık sunan aydınlıklarında belki de en olmadık kişiye, en umulmadık birine sevdalanmaktan ibarettir hayat. Defalarca denenmiş aşkların hüzün tortularında kendimizi yargılamamız, sevdalarımızı darağaçlarına göndermelerimiz hiç bitmeden, yeni aşklara mendil sallarız. En görkemli düşünceler mahzeninden yeniden çıkar, bir bakışta başlayacak bir serüvene hayır diyemeyiz.
Ve ardından yüreğe dalar ansızın aşk. Senaryoda aldanmalar, çelişkili hikâyeler, zaman zaman göz yaşı ve heyecan elbette vardır. Tüm yıkımları hiçe sayarak eller birleşir bir müddet sonra. Masum bir sevginin gong’u çalar. Sevgiye yeniden yöneliş, kişiyi iç çatışmalarından uzağa sürükler bir zaman. Bundan sonrası sevme vaktidir ve yeryüzü bir başkadır, ağaçlar, kuşlar insanlar bulutların tepesine yükselmiştir.
Belki de hiç bitmeyecek bir hikâyenin satır aralarında olacaksın bundan böyle. Adın yaşanmışlığın kapsül uçlarında tetikte duracak her zaman. Ben denizlere elimi uzattığımda bir deniz kızı bakacak gözlerime. Buncadır hiç yaşlanmayan, hiç sevgiden uzak durmayan bir bilgenin sözlerini indireceğim göklerden sana. Tüm uzaklıkları hiçe sayarak seninle olma çabalarımı yine sürdüreceğim. Ruhumdaki müzikler yıldızlarına değecek ve hasretin mabetlerinde belki de senin şiirini yazacağım hiç bıkmadan.
Günler, aylar, yıllar sonra yüreğinin dalgaları durulduğunda, bildik bir finalde yalnız kaldığında yine beni arayacaksın gizemin kızı. Yüreğimdeki yüzün yüzüme doğacak ve bir bilmecenin dal uçlarında ellerime dokunacaksın titreyerek. Yeni başlangıçlar için geç, sonlar için erken olacak o zaman. Her aşkın bir hikâyesi vardır ve bizim hikâyemiz olmayacak asla. Korsanların denizlerinden çekilmeden ve gözlerin gözlerime cesaretle bakmadan bu aşkın da bir ismi olmayacak. Anlayacağın gizemin kızı; sen ve ben yıllardır birbirimizin ülkelerine gürül gürül akan iki ırmağız ve düşlediğimiz mavi denizlere ulaşmaktan çok, ama çok uzağız.
Selahattin Yetgin