- 529 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ruhumuzdaki Umutlarla Sarılalım Gecelere
Gönlümüzün yasaklı odalarında aşk beklerken ikimizi
Aydınlık sabahlar da gelecek, saracak üşümüş ellerimizi
Oyulmuş yüreklerimiz mutlanacak, ısıtacak bedenlerimizi
Sevgimizin haritalarıyla geçeceğiz dalgalı denizlerimizi
Saklı tutkuların birikmiş sarılışlarıyla geçerdi yorgun günümüz, gecenin kapkara kuşaklarına sarılarak söz olurduk birbirimize. Ağır bir bulut çökerdi sonra üzerimize, yağmur yüreğimizle anılara tutunurduk. Islak gece kurur, sular gizli yarıklardan yatağını bulur, özlem yeniden sancımız olurdu. Sökülürdü düşlerimizin iplikleri sonra, uzaklardan hıçkırığın duyulur, sıkılmış parmaklarıma prangalar vurulurdu.
Sargıların kapatamadığı en sızılı yerlerimizden kan sızınca içlenişlerimizle ağrılı bir yüreğe geçmez olurdu sözümüz. Özlemler düşürürdüm sana, düşlerindeki yemyeşil çimenlerin gülüşlerinden. Yanağına gün düşer, uzak nehirlere ulaşırdı gözyaşın, nur inerdi yüreğinden, gönlümü okşardı kadın ellerin. Gülüm derdim, çiçekler boynunu bükerdi, çiçeğim desem, menekşe gözlerin üzüntüyle narin üç beş yaprağını terk ederdi.
Ellerindeki gizli dünyanın saklılarını aradıkça ben ruhunun en kutsal odalarını keşfettim. En güzel dünya sözlerindi, seni dinledikçe bambaşka iklimlerden geçerek kendimi bulurdum. Yürürdüm yolunda şiir olurdum, yoğrulur, aşk olurdum, sevgi olurdum, en yaşanası yerlerinde seni solurdum. Kimi çocuk, kimi aşık, kimi dargındım, kimi barışık. Seni sevdikçe olurdum altın bir kaşık.
Her gece aynı uykulardır koynuna sokulduğumuz ayrı dünya. Her uykuda en yaşanası özlemlerin dileğiyle savruluruz dayanılmaz mutluluklara. Aklımız firari bir sarılışla karışırken tutkulara, üfleriz hayatın kandillerini yaşanmamış anlara. Kanatlarımız vardır açacak ölümsüz bulutlara ve ağarız sarmaşıklar gibi yıldızlara. Gecenin meleği sen ol yine kadınım, en güzel düşlerinde al götür beni çok, ama çok uzaklara.
Değişik rollerle tırmandığımız sevda merdivenlerinden çılgın yanılgılarla inince, göğsümüzdeki ağrılara bir daha sığınırız. Kaynayan kazanlara gözyaşımızı akıtmazsak ve özlemin bahar dallarını atmazsak soframızın tadı tuzu olmaz gül yüreklim. Kımız içkilerle hayatı içmezsek, yağız güçlerle soyumuzdaki kudret anlamsız kalır. Bunun için göğsümüzde hiddet ve yüreğimizde nefret en ihtişamlı apolet gibi yansır. Aşk, dumanını özünde saklayan suskun bir yanardağdır.
Mavi yüreğindeki yemyeşil ormanlarda, sana kurduğum mor saraylarda ellerinin ılık okşayışlarıyla var olmayı diledim bir an tanrıdan. Okşayışlarınla geçecek bir ömürle, öpüşlerinle dolacak günlerimle, sarılışlarınla renklenecek düşlerimle ve yalnız seni anlatacak, aşkını yaşatacak şiirlerimle varlığını istedim yaratandan. Sen ömrümün en güzel rastlantısı, sen düşlerimin en kutsal tanrıçası. Sen varlığıma anlam katan en güzel anımsın bir tanem.
Göğsündeki denizlerle vurunca dalgalarını kıyılarıma, bir garip sızıyla paralanıyor yüreğim. Kirpiklerime tuzun ağıyor, gözlerime özlemin dolarak yaşa dönüştürüyor. Seni düşündüğüm anlarda, seni bağrıma bastırdığım zamanlarda kıyımlarla parsellere bölünüyor, sancılı bir düşün içinde kendimi buluyorum. Canımdan bir parçasın sen, her anımdasın ve bahar sevinçleriyle göçlerin tespihini çekiyorum sevdalı voltalarla.
Uzun yolculukların henüz yazılmamış sapaklarında her düşünüş hedefi daha yaşanır kılar sevda bakışlım. Birbirini özleyen kuşların göğsündeki yaşam aşkı bundandır ve bunun için her mevsim bulutları aşarak yaşam sularına inerler. Sen, kırık bekleyişlerle günler devirirken dört köşeli bir odada, ben avuçlarımdaki bahar sevinçleriyle yürüyorum umutların ışıdığı uzak ülkelerine.
Düşlerin en kusursuzunu bedenine sürmeden önce bir gülüşün resmini çiz dudaklarına. Yankın bana uzansın, ruhundaki kayıp kentler avuçlarında toplansın, sevdalı bakışlarının uzak ormanlarında en ölümsüz aşklar saklansın dilerim. Seninle aşkın en bilinmez diyarlarına varayım ve ruhundaki kutsal hazineleri bulayım. Aşkın en yaman şarkılarıyla sonsuza kadar sana serenada durayım.
Selahattin Yetgin