- 1457 Okunma
- 25 Yorum
- 0 Beğeni
Özel Edebiyat Lisesi- 3
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Özel Edebiyat Lisesi
Yapım yılı = 2010
Süresi = 30 dakika
Oyuncular = Tüm Edebiyat Defteri Üyeleri
Özel Edebiyat lisesi geçen yıl karşılaştığı haciz sıkıntısını, gerek katıldıkları yarışmada birinci olup,aldıkları para ve diğer maddi takviyelerle nihayet atlatabilmişti. Şu an okulun konferans salonunda büyük bir coşku vardı. Okulun sahibi Habip Bey, Müdürü Tacettin Bey, bütün öğretmenler, öğrenciler ve velileri bu yılki yeni öğretim dönem açılışı için bir araya gelmişlerdi.
Tacettin Bey kürsüden az önce inmiş, büyük bir ilgiyle şimdi konuşma yapan diğer öğretmen arkadaşlarını dinliyordu. O sırada konferans salonunun kapısından içeri giren okulun hizmetlisi Mustafa gözüne ilişti. Köyünde işleri olduğu için kendisinden bir kaç gün izin istemişti. Ona doğru bakarak, eliyle yanıma gel işareti yaptı. Mustafa kalabalığın arasındam yavaş yavaş geçerek Tacettin Bey’in yanına geldi.
“Merhaba Müdür Bey”
“Hoş geldin Mustafa. Ne yaptın halettin mi işlerini?
“Evet Müdürüm çok sağolun hallettim.”
Fakat Tacettin Bey, Mustafa’yla konuşurken onun yüzündeki durgunluğu hemen sezmişti.
“Ne oldu Mustafa pek keyfin yok gibi”
“Yok Müdürüm iyiyim şükür.” Sadece buradaki ortamı görünce, bizim köy aklıma geldi de!.”
“Hayırdır! Köyde bir sorun mu var?”
“Yok Müdürüm bir sorun yokta..Yalnız buradaki öğrenciler ve öğretmenlerimiz çok şanslılar biliyor musunuz? Her imkan ayaklarının altında. Oysa bizim köyün kerpiçten yapılma okulunu bir görseniz, ya o çocukların fakirliklerini. O çocukların kaderi daha şimdiden belli be Müdürüm.
O imkanlarla adam mı olunur hiç? Keşke buradaki olanakların bir kısmı benim köyümde de olsaydı. Çocukların ne doğru ders görebilecekleri bir sınıfları var, ne bilgilenecekleri bir kütüphaneleri.”
Az önce bir hayli keyifli olan Tacettin Bey’in yüzünü buruk bir hal almıştı. Haklıydı Mustafa. Çocuklar imkanlar dahilinde iyi yada kötü, başarılı yada başarısız oluyorlardı.
Mustafa sitemkar bir şekilde konuşmasına devam etti.
“Müdürüm gelirken yolda bir şey düşündüm. Ama size açıklamaya çekiniyorum şimdi açıkçası!”
Tacettin Bey merakla Mustafa’nın gözlerine baktı:
“Çekinecek ne var Mustafa’m.. Bak şimdi beni çok merak ettirdin.”
Bu konuşmalar olurken salondaki coşkulu açılış programı da aynen devam ediyordu.
“Müdürüm be” dedi Mustafa. “Hani diyorum ki bizim okulda bir kampanya başlatsak, hani bizim köyün okuluna yardım için ne dersiniz?”
Tacettin Bey’in yüzünde anlamlı bir tebessüm oldu. Gözleri parlamaya başladı.
Birden yerinden kalkarak Mustafa’nın elinden tuttu ve onu kürsüye getirdi.
Kürsüde konuşma yapan Öğretmen arkadaşından mikrofunu kendisine vermesini rica etti. Şimdi salonda herkes hayret dolu gözlerle Tacettin Bey ve onun yanında mahçupça duran Mustafa’ya bakıyordu.
Tacettin Bey hararetli bir şekilde “Arkadaşlar” dedi ve konuşmasına neşeli bir şekilde devam etti.
Mustafa’yı hepimiz yakından tanıyoruz ve seviyoruz. Fakat bizim Mustafa’nın bir derdi var ve bizden yardım istiyor. Şimdi mikrofonu ona veriyorum. Bakalım bize neler söyleyecek.
Bu sözler Mustafa’nın yüzünü kıpkırmızı yapmıştı.
“Müdürüm siz ne yaptınız ben hayatta konuşamam bu kadar insanın önünde. Rica ederim siz bir ara açarsınız bu olayı öğretmenlerime yada unutun gitsin. Hadi bana eyvallah.” Mustafa bunları söylerken sırıl sıklam ter içinde kalmıştı.
Tacettin Bey, babacan bir tavırla mikrofonu Mustafa’nın eline tutuşturdu.
“Hadi bakalım bunda çekinecek bir şey yok. Burada biz bizeyiz. Hem bunu köyündeki o garip çocuklar için yapacaksın. Az önce bana anlattığın her şeyi, aynen burada da tekrarla.”
Mustafa’nın heyecandan her yeri tir tir titriyordu. Sanki ayakları yerden kesilmiş gibiydi. Ama bir an köyünün o masum çocuklarını düşündü. Bunu düşündüğünde de içinde büyük bir cesaret oluştu. Boğazını temizledi. Kürsüye iyice yanaştı ve hafif titreyen sesiyle konuşmaya başladı.
“Çok değerli Müdürüm, Sayın Hocalarım ve Sevgili Öğrenci kardeşlerim.
Öncelikle arada bir dilim sürçerse bundan dolayı şimdiden özür dilerim. Çünkü ben böyle konuşmalara hiç alışık birisi değilim. Uzunca süredir ben de bu okulda sizlerle birlikteyim. Ve bundan dolayı kendimi çok şanslı görüyorum. Her ne kadar burada bir hademe olsam da, başta müdürüm olmak üzere, öğretmenlerimden ve de öğrenci kardeşlerimden çok şey öğrendim. Daha doğrusu okulumda öğrenemedim bilgileri burada sizlerden öğrendim. Keşke ben de çocukken böyle bir okulda okuyabilseydim. Keşke benimde böyle imkanlarım olabilseydi. Oysa bu imkanların nerdeyse hiç biri yoktu bizim köyün okulunda. Köyde iki kardeştik, anam beni sabahçı, abimi öğlenci yazdırırdı.Çünkü bir tane önlüğümüz bir tane okula giyilecek sağlam ayakkabımız vardı. Bırakın bizim bu okuldaki dev kütüphaneyi, okuyacak bir kitabımız bile olmazdıki…. Bazen davarları güderken rüzgarın nereden getirdiğini bilmediğimiz gazete veya mecbua bulduk mu bayram ederdik. Oysa kitapsız yaşamanın kör, sağır, dilsiz yaşamaktan ne farkı varki.
Bu duygusal konuşma salondaki herkesi hüzünlendirmişti.
Mustafa konuşmasına üzgün bir halle devam ediyordu.
“Köyümden daha yeni geldim. Maalesef köydeki çocuklar, bizim zamanımızdaki kötü kadere teslim durumdalar. Ben biliyorum ki onlara biraz yardım edebilsek içinden bir çoğu ellerine vurulan prangaları parçalayabilecek azimde. Ve ben yine biliyorum ki bizim okulumuzun her bir ferdi duyarlı, hassas merhametli……Gelin başka okullara örnek olalım. İlahaki benim köyüm olması gerekmez. Yardıma ihtiyacı olan bir köye nasıl da büyük bir okul olduğumuzu gösterelim. Gelin çocuklarımıza, torunlarımıza, eşimize, dostumuza gurur duyacakları bir anımızı bırakalım. Gelin insan olmanın gerekliliğini yerine getirdiğimizi gösterelim. Çocuklarımıza gereken eğitimi vermeden yarınlarımızdan nasıl umutlu olabileceğiz..Şu cahil Mustafa haddi olmayarak der ki gelin bir kampanya başlatalım okulumuzda. Dedim ya benim köyümün okulu olması gerekmez, ihtiyacı olan bir köye kütüphane kuralım. En azından bir okulun sınıfını biz yeniden düzenleyelim, ve yapılacak bu kütüphane ya da düzenlenen sınıfa “Edebiyat Defteri” adını verelim.”
Mustafa’nın bu konuşması Tacettin Bey’in gözlerini dolu dolu yapmıştı. Heyecan içinde kürsüye geldi. Mustafa’nın elinden mikrofunu nazikçe eline aldı.
“Evet arkadaşlar okulumuzun büyüklüğünü Mustafa’nın ağzından bir kere daha dinledik. Ama beni asıl coşkuya sevk eden bu kampanya meselesi oldu. Hadi bakalım arkadaşlar şimdiden kolları sıvayalım ve bu kutsal işe bir an önce başlayalım. Lütfen herkes bu ulvi oluşuma katkı yapacak fikrini beyan etsin şimdi aşağıya…”
YORUMLAR
Mustafa Bey, neye ihtiyaç varsa söyleyin Büyükşehir Belediyesi olarak hepsini karşılamaya hazırız :) İlk yorumumda sadece tebrikle yetindim. Ama vijdanım el vermedi. Okulun sıfırcı hocası olarak ben de katkıda bulunayım....SİZ LİSTEYİ FAKSLAYIN YETER...
Sevgiler....
tacettin yıldırım
Mustafa Sakarya
Aynur Engindeniz
Mustafa Sakarya
Sevgili kardeşim : bu dizi öykü güzel gidiyor. İnanıyorum ki çok güzel sonuçları da olacak.
Mustafa Sakarya
Güne gelen yazınızı ve sizi kutluyorum.Geciktiğim için kusura bakmayın. Çok güzel bir proje olur.
Başlatılırsa bizler de kitap toplayarak yardımcı olmaya çalışırız.Başarılar, selamlar.
Mustafa Sakarya
"Üçünçü bölümde benden bahsedilmediği için yorum yazmadım."
Aman ha... Sakın ha... Yorumda geç kaldım diye kimse böyle düşünmesin...
Mustafam büyük torun yanımda misafir. Sabah kalkıyor, gece yatıncaya kadar bu aletin başında. Oyun oynuyor. Arada bir " Oğlum şu bizim siteye bir baksak" diyorum. Giriyor. " Dede sana mesaj ve bildiri yok" deyip çıkıyor. Bilmiyorum seninde varmı? Torun canların canı...Onu üzmek istemiyorum. Kısacası bu aralar siteden uzağım. Yazını gördüm gururlandım. Kampanya fikrinle duygulandım.
Tacettin Müdür doktorunu arar. Ona gerekli talimatı verir. Doktorda " Başım gözüm üstüne" der. Seve seve yapılması gerekeni yapar.
Mustafam...Gözlerinden sevgiyle, hürmetle öpüyorum. Seni yürekten kutluyorum. yorumda geç kaldığım için özür diliyorum. Kal sağlıcakla...
Mustafa Sakarya
ustam pek uğrayamasam da bir selam vermek istedim... ve tebrikler :))
tebessümle :))
Mustafa Sakarya
kutlarım " günün yazısı" ve " yazarı" nı,teşekkürler, saygımla,selamlar...
Mustafa Sakarya
Sevgili Mustafa öncelikle duyarlılığın için takdir ve tebrik ediyorum.
Maalesef bizim insanımıza yardım(gıda, giyecek, kitap vs) kampanyası denildiğinde ilk iş olarak evde divan altında, tavan arasında, balkonda, atıl, eskimiş, miadını doldurmuş, güncelliğini yitirmiş, fazlalık olarak ne varsa onlardan bir nevi kurtulma telaşı olarak görülüyor.
Konu giyim yardımıysa, modası geçmiş, solmuş, sökülmüşleri tercih edilir, diğerlerine kıyılamaz. Gıda yardımında ise dikkatle balıkldığında son kullanma tarihine saatler kalmış kelepir, makarnalar, çaylar, çorbalar revaçtadır. Hele, hele bu kitap kampanyası olunca akla ilk olarak yıllar önce kupon karşılığı olarak gazetelerin memleket kültürüne katkısımı yoksa kazığımı belli olmayan 3.hamur kağıda basılmış hantal ansiklopedi müsveddeleri gelir. Eksik ve güncelliğini yitirmiş bilgileri ile anca atık kağıt vazifesi görebilecekken utanmadan köy kütüphanelerine gönderilir.
Şayet böyle ulvi bir kampanyaya kalkışacaksan öncelikle gazan mübarek, Allah yardımcın olsun, sonrasında yardımda bulunacak şahıslara bu kıstasları hatırlacak bir uyarı notu yazarsan işin selameti açısından daha hayırlı olur. Zira geçmişte böyle bir kampanyada öncü olmasamda yancı olarak rol almıştım. Sütten dilim yanmaya ramak kalmıştı.
Kolay gele
Saygılar, selamlar
Mustafa Sakarya
bu günüm çok anlamlı geçtiki.....nasıl anlatayım...heyecanım dahada arttı.....güne düşen bu kalemin yüreğine kurban olayım....yorumlardanda anlaşıldığı gibi.....hepimiz hazırız....bizede bu yakışır........hepinize saygılar
Mustafa Sakarya
Değerli dost, güne gelen yazınızı ve sizi kutlarım. Saygı ve selamlarımla... Bu projenin hayata geçirilmesi dileklerimle
Mustafa Sakarya
Güzel anlatım.
İyi niyetli düşünce ve çabalar.
Öğrenci öğretmen dayanışması.
Aşılacak zorluklar.
Arka sıradakiler gibi.
İzlemedeyiz.
Tebrikler.
Selamlar.
Mustafa Sakarya
Sevgili Mustafa, değerli düşüncene ben de gönülden katılıyorum. Ben küçükken okulumuza bir kütüphane kurup, bütün sınıfların kitaplarını topaldım ve arkadaşlarımdan da istemiştim. Aynı şeyi yine yapabiliriz. Hem de daha profesyonel olarak.
Hem ben bu seriyi çok tuttum. Sakın bitireyim deme, ara sıra yaz ki okuyalım.
sevgilerimle...
Mustafa Sakarya
değerli Mustafa beyin düşündüğünü daha düşünemeyen,düşünmek istemeyen maalesef bir yığın eğitimci var ki onların gözleri okey masalarından başka bir şey görmüyor öğretmenevlerinde genelde, tabi duyarlı olanları tenzih ediyorum bundan fakat bir çoğu bu şekilde, eğitimci dediğin edebiyatla ilgilenmeli,şiir yazamasa da okumalı okumuyorsa öğrencisine okutmalı fakat okullarda Maalesef bir kitap okutma saati var so 15 dakika gibi ki bu da bence çok komik ve yanlış,insana zorla kitap okutturulur mu? dayatmalarla olmaz bu iş, önce Edebiyat ve Türkçe öğretmenlerini eğiteceksin,onlara şiir,hikaye,roman ve benzeri edebi yayınların önemini anlatacaksın ki onlar da seve seve öğrencilerine bunu benimsetsin,sevdirebilsin,şimdi o sözünü ettiğim son 15 dakikada öğrencinin gözü kitapta fakat kulağı sadece zilde oluyor,halbuki bunu eğitsel bir ders gibi bir saate yaysalar ve sadece kitap okumayla değil mesela bir şiir kitabı okuyan öğrenci okuduğu şiirlerden beğendiği birini kalkıp o anda arkadaşlarına okusa ve paylaşsa,bir diğeri okuduğu hikaye ya da başka bir türdeki yazıyı özetlese veya bir kısım örnek verse,ve sınıfta o saatte bir karşılıklı görüş olsa,tartışılsa daha iyi sonuçlar alınır kanaatindeyim,bu vesileyle Mustafa beyi yürekten kutlar,verilecek bir adrese ben de kitap yollamak isterim,teşekkürler,önerisi de gurur vericiydi gerçekten,inşallah amacına ulaşır,saygımla,selamlar...
oktayzerrin tarafından 8/14/2010 2:59:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mustafa Sakarya
habamam sınıfı serisi gibi :)
edebiyat (defterinin) lisesinin yapacağı daha çok şey var....yolun açık olsun diyorum
tkipteyiz şair...
dostça :)
Mustafa Sakarya
BU İŞ İYİDEN İYİYE CİDDİYE BİNİYOR BENCE...
DEVAM DEĞERLİ KALEM...
Mustafa Sakarya
can mustafa yine beni canevinden vurdunki.....sorma....senin gibi düşünen insanların önünde eğilir yaşı küçük olsada ellerinden öperim....yazın çok içten ve hüzün dolu biz bu müstesna kalemi biliyoruz...çok hoş bir başlangıçla bizleri nerelere getirdin....artık büyük düşünelim.....neden olmasınki....bir okulu olmasada bir sınıfı tefriş edip kapının önüne bu sınıf edebiyat defteri yazar ve şairleri tarafında düzenlenmiştir demiyelim.....bizler gitsekte o kalır okuyan yurdum çocukları bizleri tanımasada dua edip minnettar kalırlar....daha kapsamlı düşünüp çok güzel bir sonuca varalım form açalım konuşalım..... mesajlaşalım....büyük yangınlar çok küçük bir kıvılcımla başlamazmı neden olmasın....bu hayırlı günde ....yorumu şimdi yazdım ama inan beni çok heyecanlandırdın......bu güzel yazını kutluyor gözlerinden öpüyorum.....saygılar
Mustafa Sakarya
Mustafa bey çok düşünceli ve duyarlısınız. Toplumumuzda; bir sürü imkanı varken okumayan diğer tarafta bir kitap alıp okuyabilmek için can atan insanlar mevcut. Gönül ister ki herkesin elinde okuyabileceği bir kitabı olsun. Tebrik ederim çok hassas bir konuyu çok güzel kaleme almışsınız. Tebrik ediyorum. Saygı ve selamlarımla..
Mustafa Sakarya
Duyarlı yüreğin güzel düşünceleri yansımış kaleme. Eminim herkes seve seve katılacaktır bu kampanya ya. Kendi adıma bende elimden geleni yaparım.Planlı bir organizasyon ile Özel Edebiyat Lisesi layıkı ile yapacaktır bu kampanyayı. Teşkkürler bu güzel düşünce için.
Yalnız 2. cisi yayınlanmış mıydı? Sanırım kaçırmış olmalıyım. Bulur okurum seriyi tam olarak takip etmek lâzım. Yoksa çok şey kaçıracağız belliki.
Duyarlı yüreğiniz var olsun Mustafa bey.
Mustafa Sakarya
tacettin yıldırım
Mustafa Sakarya
Tacettin Müdürüm; benim bir fikrim var. Edebiyat Defteri olarak, kitap kampanyasını hemen başlatalım. Elimizdeki kitaplarımızı Mustafa Beye gönderelim. Bu çok bir şey değil. Ben elimden geleni yapacağım. Bütün arkadaşlarımın da elinden geleni yapacaklarından eminim.
Değil mi arkadaşlar. Haydi, eğitime sizin de katkınız olun. Haydi ! Kitap kampanyasına .
Nermin Kaçar tarafından 8/14/2010 10:00:09 AM zamanında düzenlenmiştir.