- 602 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
" Babamın da goru, babayında" Ardahan öyküleri 120 (kitap)
Ellerinde çıngıraklarla camlı kapıyı açıp içeri doluştu çocuklar.
"Babamın da goru babayın da."
Oturşmuş heriflerin takım elbiselisi; başında ki asılı söz balonunda : " Babayın da goru babamın da." yazıyordu.
Beyazkaş Bakkal’ın başında ki balonda ise: İkinci satırda yazan cümle söylenmiş, bitmişti; balona asılı sallanıyordu.
Çocuklar gözlerine inanamadılar. Öykünün kurgusudur deyip geçtiler.
Sarıbaş çocuk cin gibiydi. Çok okurdu. Annesi kitap okumasın diye erken yatırır; erken kaldırmazdı ki kütüphaneden aldıklarını okuyamasın. Kütüphaneci; ihtiyar hoca vardı. Her istediğini Sarıbaş’a esirgemezden verirdi.
Öykünün hal almazlığı çocuğun başının altından çıkmıştı.
Zavallı bakkal nereden becersin söz balonunu kellesinin üstüne lehva gibi koymayı.
Ta o zaman uşak kısmı belliklenmeye yüz tutmuştu. İnteraktiflik vs..!
Çizgi romanlar dünyası kubbe salmıştı. Bütün şehirlerin gökselinde. Tommix, Zagor, Tarkan, Karaoğlan, Teksas... siyah-beyaz çizilmiş hikayeler. Çocukların sevdiği edebiyattı.
Alıp, satardılar. Değiştirme ederdiler.
Yaz serini geceler; sabaha kadar demesek te geç saatlere değin okunurdu.
Kahvaltıya, şehir çocukları; oturduğumuzda. Köyden mal meydanı’na malkara ( inek ve koyun) getiren yaştaşlarımız üzüm-ekmek, sigara, üç beş kuruşta ellerine tutuşturulmuş olaraktan Kasap Dervişgilin köşeyi dönmek üzere olurdu.
İddiaya: bes’e (bahse) girmişti, iki çizgi romancı çocuk.
Televizyondan evvel: Bir de sinema çocukları vardır. Ardahan çocuklarının, onu da sırası gelsin gelmesin yazacağız.
Besçiler: Okudukları bir sayıda Ardahan ağzının bir ibaresini gördüklerini iddia ediyorlar. Diğeri: " Benim sayfa da aynı laf geçiyor." dedi. Çizgi roman dergilerini çıkardılar. Önce Teksas’ın sayfaları çevrildi. Doğrudan... ki varmış.
Tommiks’te buldukları resimde aynı söz, laf... peki Ardahan lafı dediğimizi merak ediyor musunuz?
Şimdi inanmayan olur. İnanan olur. Lafı bir söz balonun da adını zikreylediğimiz kahramanlarımızın ağzına sakkız balonu kimi çıkıp şüşürmüşcesine şöyleydi:
" BABAN DA GORU BABAMIN DA."
...
Çarşıya çıktı.
"Kim çıktı?"
Bakkaldan çocukları gazete almaya gönderdiler. İsmet Avşar’ın, Orhan Avşar’a devrettiği gazete bayiine gideceklerdi. Keseden (kestrimeden) olsun diye Nalbantların gazete bayiine gitmeye karar verdiler. Şube’nin köşeyi döndüler. Bankamatikler daha kurulmamıştı. Yeni yüzyıl ve Tercüman gazetelerini aldı; bakkala getirdiler.
Başlarında söz balonları yeni gelinlerin khalagheylerine okşayan gibi ’ölüm Allah..’ kaldıramazsın yerleşmişti. Neyse, emanetleri verdiler.. harçlık, ikibuçuk ( 2/1) lirayı aldılar.
Ne görsünler? Özlerini halden hale salan; Ardahan ağzında ki cümle: İki gazetenin sekiz sütununa manşet:
" BABAMIN GORU BABAYIN DA."
Herif herslendi. Teppikleyerek iki uşağı kapıya attı.
- Gülmeyin ola cırbağalar!
Daha çocukları alıkoya mı bilirsin:
- Baban da goru babamın da...
- Yok öyle değildi.. Babamın goru, babayın da.
Yürüyen herkesin konuşmasında: "BABAMIN DA GORU BABAYIN DA." Bir yer de illam ki geçiyordu.
Onu keşfettiler. Gözlediler de desek olacak ya.
Yemin, billah konuşma tarzı Ardahan’a özgüdür. Yemin ant vererek konuşunca Ardahan’lı çocuklar da buna aşina kesildiler. Çocuk dikkatini çeken şeyi belleyinceye kadar irdeler, izler ve peşini bırakmaz. Hoşlarına gittiğinden ağızlarında:
" BABAN DA GORU, BABAMIN DA GORU."
" BABAYIN DA GORU, BABAMIN DA."
Başımı kaldırdım. Kalemimin ucu son kelimeyi, son harfle bitirmiştim.
Kahvehanede yazıyordum: BABAMIN GOR... nu. Ardahandayım. Çaycı- çırak:
- Abi çayın bitmiş. Bir tane daha iç! Baban gorunu seversen. dedi.
- Baban da goru; babamın da goru. Çok içtim. Mal Meydanından beri iç ha iç, şiştim. dedim
Tamam abi, dedi, çırak!
Bozulmuştu.
Kendine aht verdi sanki içinden: " Bir daha çay ikram edersem..." dedi gibi geldi bana.
Yeminli antlı konuşma iletişimde ikna edici... tercih ediliyor Ardahan da. Araştırmayla saikleri hakkında yorum yapılabilir. Neden ve niçinine yanıtlar oluşturulabilir. Bilim yapanlara ne zorluk çıkacak ki. Bilimsel çalışmalar kolaylandı. Yöntem öğretiyorlar. Araştırma tekniği öğretiyorlar. Kitap yazmanın kalıbı varmış. Bu hususlara riayet eden herkes kitap yazarmış diyorlar.
Ardahan’ın yemin- ant olgusunu bilim insanları mı, sanatçıları mı inceleyecek? Sabırsızlığa gerek olmasa. Birilerine elbette kısmet olur. Yemin-ant içmeler her köşede filvakidir. Ardahanınkini sevimli farklı kılan ne?
Sempozyum: Şu tarihler arasında. Şurada. Ehlivukuf katılımcılarla iki gün sürecek sempozyumun konusu: Ardahan’ın yemin ve antları...
Bilim insanları bildirilerini sunacaklar. Sonra da panel ve forum yapılacaktır... gibi.
Acaba neler konuşulur neler?
GOR’u ele alırlar mı?
Arkadan bir panel.
Yetmedi bir de forum...
Gor kelimesini o kadar işitmişimdir ki. Ekseriyatla dilimin ucuna her zaman gelmiştir. Zihnimi yazılım gibi farzedersek, tıklasam da; tıklamasam da, GOR kelimesi çıkıp gelir.
"Hoş geldiniz bay GOR kelimesi." demesem de. Tekerleme gibi, konuşmaların bir yerlerinde kullanılır. Ardahan’lı alıştığından, sevdiğinden kültür kodu olduğundansa; onu çok kullanır. Bu kelime veya seetakslar başka muhitlerde vardır.
İzmir’de "BAYIR" kelimesi bu haldedir. İstanbul ve Erzurum’da: KISIK, SAPAK kelimeleri geçmişin büyük bir sembolüyle dudaklardan dökülür. Bunlar etnografik ve antropolojik kodlardır.
Herkesin gor’u kendine...
- Baban gorunu seversen? Tiflis’te edebiyatçıların kafede gor’u sormuştun onu anlat!
- He o mesel. İnternet’ten almıştım; o adres’e gittim. Tiflis edebiyatçıları kafesi...Tiflis’in edebiyat ehlivukuflar hep burdaydı.
Ne bilmiyorlar ki. Yaman sanat adamları. Vur ha vur; konuştuk! Ola bunlar bizi aşuka atışmasına sokmuşlara.
Birden GOR’U sorem dedim. Herifler zınk dedi, saplandılar. Gor ne zormuş?..
Kurt biri vardı. İşi telafi etti. ARA kelimesini devreye soktu.
Sormadığım şeyi açıkladı; ama babasının goruna rahmet. "Ara kelimesi hayır anlamına gelir." dedi.
"He herkesin ağzında ARA, doğru. Bu kelime aynı sizin GOR gibidir, efendi!"
"ARA, hayır manası değil sadece; ola, gibi seslenme nidasıdır. Olmaz manasını alır bazen, yani gibi edattır yeri gelir."
"Çok anlamlar taşıyan çağ aşırı kodife kelimedir. Bravo iyi tespit etmişsiniz. Ardahan üniversitesinde karşılaştırmalı edebiyat var. Heralde, ordan öğreniyorsunuz bu karşılaştırma sanatını." dedi.
Gürcü edebiyatçı:
" Babamın da goru, babayın da. ARA’yı ben sekiz buçuk sene araştırdım. demez mi?"
Ben:
" Ne! "
- İnanın beyefendi öyle.
- Karşılaştırmada hangi dillerde gördünüz ARA’yı?
- Bütün Kafkasların lisanlarında ARA sözünü bulursunuz. Azerbaycan’da: ARA; AYA’dır.
- Yok yahu, demiştim.
Gürcü edebiyatçı devam ediyor:
- ARA; EYE’dir, ERE’dir. Bazı muhitlerde ORO’dur.
" Bu şimdi karşılaştırmalı edebiyat mı oluyor?" demişim. O kadar etkilenmiştim ki.
İlk defa karşılaştırmanın anlamını duyuyordum. "Allah hoydu Allah!" Duymuştum fakat şiirselliği içinde idare ettirip idare ediyorduk. Jargon, argo ile çaktırmadan.
Tabii ben de teşekküre ilaveten adama :
" BABAN GORUNU SEVERSEN Ardahan’a beklerim." dedim.
Gürcü de tınaz ve mağsara adam:
- Babamın da gor’u babayın da, yolum düşende gelecem. Babamın gor’u...Niye gelmeyim komşu?!.
YALÇINER YILMAZ
06-08-2010 ÇANAKKALE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.