EŞYA
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
EŞYA
Klişe ağızların bitişik serzenişinden çıkan yorumların usülsüz duruşundan çıkar bazen gölgeli edebiyat yığınları.Latifkar bir gelişmenin en umulmadığından yekün olur bazı sanatsal kaygıların insan için mi yoksa sanat için mi insanla var olan sorusu.Spekülatif subjenin adım adım mantık dairesinde edebi hayata girişi bazen akım olur da çıkar karşımıza ders kitaplarında.Fakat ilahlaştırılan adlar asıl içlerinde yoğun bir insanlık ,emek taşır.Misal;klasikler dediğimiz yüz binlerce yek ahenk kelimenin izdivacından mamur,şiir ,roman ,tiyatral,hikaye dört başlılığı aslında kişilerin aidiyet hislerini toplumun paylaşım değirmenlerine sunmalarıdır.Kimisi değirmende öğütülür yem olur,kimi ayrışır aş olur insanlık tarihine.
Aykırı yaşamlar aslında bir nevi aykırılıklarıyla ya da toplumdan dışlanmışlıklarıyla ürettiler edebiyatı çoğu zaman mesela ;Alexander Duma gibi.Catherine labay adında bir terzi kadının gayri meşru çocuğuydu,koyu esmer bir teni vardı,baba tarafından ailesinde bulunan Haitili bir kadının genleri ona tesadüf etmişti etkin olmak için.Yani yaşamak için çok çalışmalı kendini ispatla bu taraflarını nötürüze etmeliydi.Fakat o tutkusal derecede yazmaya merak salmıştı.21 yaşında kendi gücünü aşan borçları onu intiharın eşiğine getirmişti,sonrasında tanıştığı Laye adlı zengin kadın hayatını değiştirdi ,onu anlattığı Kamelyalı kadın romanı zamanına damgasını vurdu.Verdi ‘nin 1853 tarihli isimli La Traviata operasına da kaynaklık etti.Çehov bir tüccarın oğluydu ,tıb eğitimi gördü fakat bu onun 6.koğuşu,Vişne bahçesini,Vanya Dayıyı yazmasına engel teşkil etmedi.Topraklarında çalışan babasını öldürdüklerinde Dostoyevski İnsancıkları,kazandığı parayı içkiye kumara verirken Kumarbazı,kendini ararken Yer altından Notları yazdı.Turgenyev çocukluğunda şahit olduğu şiddeti sonradan nihilizmin temel taşı sayılan Babalar ve Oğullar’da yazarken nasılda karşı olabilmiştir kendisini var eden insana ;annesine.
Erken edebiyatla başlayıp günümüz modern yazın dünyasına kadar ki zaman diliminde klasikler kadar okunası ve adını anmaya zaman yettiremiyeceğimiz eserlerin de kendi içlerinde taşıdıkları serzenişleri tahayyül etmek nezaketi elimizden gelmeli.Şu nokta ki, tanrısallaştırılmayan tüm eser ve eser yazarlarını insan olmak adına bize atlattıkları hendekler adına hatırlamalı.
İyi eğitim almış olmak,dil bilgisini ezber etmek vesaire iç huzuru veren maddeselin dışında ,rölantilerden nasipsizlenemeyenlerin işi edebiyat.Neden sorunsuna cevap bulmaktan ziyade kafasındaki yüreğindeki ötekiyi en iyi anlatma refleksi.Refleksi,zira biçimlerin iç huzuru adına katlanılmışlık dışında bir öze hitap şekli.Vesaire yazım denemeleri yada şair olma takıntılı insanların cirit attığı toplumlardan biriyiz.Binlerce yıllık bir edebiyat tarihimizle övünür özgüvensiz kendisiyle karşılaşmaktan korkan tarih özürlü tarihçiler.Fakat daha dün tescillendi Türkçe edebiyat dili olarak dünyada Nobel ile.Böylesi vahimlerle sınanırken 21.asrı yedi geçe ,uğramadı şair-yazar özentili şiarsızlar ne yazık ki klasiklerin babında bir erdeme.Daha dün almışken edebiyatımızın ebediliğini ,bugünde kovduk bize kapıyı açanı öldürmesinler diye.
İş bu halde kıvranırken tezatlar ülkesi ön asya da,zifiri cahilliğin elinde oyuncak olmuşken edebi hayal, çok da beklentili olmamalı her an bir Dostoyevski,Duma,Turgenyev çıkmasından.Ama bu kadar aykırı yaşamların tezatların ,şiddetin ,ötekinin var olma mücadelesinin yoğun olduğu dönemlerde neden kaybedildi genel kötünün karar kıvamında ki zarif kalemleri.
Garip bir heyecanla olacakmış gibi duran bazı eklentili hayallerin bir süre sonra uçup gittiği vaha alanımızdan umut ediyorum; özlemle anılmış insan aydınlara kavuşmayı.Eşyalaşmamış yüreklerde bereket nasipli aykırı yaşamlara tanık olmayı.Amasız bir cümlem olsun istedim bu başlığında ki tersi farkeden habersiz yazımda.
Ufuk Ataman
YORUMLAR
Güzel bir düşünce aritmetiği. Ancak Nobel'le ilgili birkaç noktaya katılamayacağım: 1) Türkçe'yi tescilleyecek kurum değildir, ilgili merci. 2) Zaten tescillenen de Türkçe değildir. 3) Bu, vahim değildir. Ayrıca; 'yazım denemeleri yada şair olma takıntılı insanların cirit attığı toplumlardan' biri olmak, kötü değildir, bu ciritler hedefi bulabilir. Aksi, kısırlık olabilir... Edebiyat, edebiyatçı, aykırı yaşam ve eşya dörtgeninde eleştirel bir yazı. Katıldığımız, katılmadığımız yönlerine rağmen, asıl, emek ve arayışıyla tebriği hak ediyor. Özellikle de umuduyla... Teşekkür...
Garip bir heyecanla olacakmış gibi duran bazı eklentili hayallerin bir süre sonra uçup gittiği vaha alanımızdan umut ediyorum; özlemle anılmış insan aydınlara kavuşmayı.Eşyalaşmamış yüreklerde bereket nasipli aykırı yaşamlara tanık olmayı.Amasız bir cümlem olsun istedim bu başlığında ki tersi farkeden habersiz yazımda.
Anlaması gerekenleri anladık bu derin yazında .yüreğine sağlık ufuk