- 964 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANOĞLUNUN MİTOLOJİK ÖYKÜSÜ
İNSANOĞLUNUN MİTOLOJİK ÖYKÜSÜ
İnsanoğlu dünyanın var oluşundan bu yana, hep bir arayış içinde olmuştur. İnsanoğlu dünyadaki tek rasyonel (akli) varlık olarak, tarih sahnesindeki rolü ile doğal hayat konusunda belirleyici unsur taşımıştır. Realiteyi anlamak ve kendine has bir tabiatı ve ihtiyaçları olmuştur. Hayatta kalabilmek adına, tek temel aracı olan aklını kullanmıştır.
“Akıl” dediğimiz şey beynin var oluş tarzından başka bir şey değildir. Milyonlarca yıllık bir evrim sürecinin ve bu sürecin ürünü olan muazzam ölçüde karmaşık bir olgudur.
İnsanoğlunun, bu günkü biyolojik yapısına, ellibin yıl önce, iki milyon yıl süren bir evrim sürecinin sonunda ulaşmış olduğu bir gerçektir. Bu gerçek bir oluşumun ve toplumsal değişimin bir süreci olmuştur.
İşte tam bu noktada felsefe kavramının varlığı devreye girmiştir. İnsanoğlu, var oluşlarının ilk dönemlerinde tıpkı hayvanlar gibi, doğadan beslenerek ya da avlanarak yaşamını sürdürmüştür. Fakat insan rasyonel varlık olarak aklını kullanmıştır. Allah tarafından verilen bu özelliği sayesinde, doğaya egemen olmuştur. Her gün gelişen teknoloji ile kendini yeniçağa adapte etmiştir.
Barbarlar ve uygarlar iki farklı kültür olarak, günümüzden 5000 yıl önce, Mezopotamya’da ortak bir üretim süreci oluşturmuşlardır. Bu oluşum insanoğlunun meraklı yapısıyla sürekli araştırmasına ve yeni keşifler bulmasına neden olmuştur.
Mitolojik bir öyküsü olan insanoğlu, metafizik konularında da sadece akılları ile yol almıştır. Aklın talebeleri olan felsefeciler, filozoflar, insanoğlunun tarihinde önemli bir yer tutmuştur.
YORUMLAR
Yazınızı kutlarım. Bilimsel kurgusu ve kronolojisi dogru.
İzin verirseniz bir iki konuda katkı yapmak istiyorum (uzmanlık konum olması yonuyle)
“Akıl” dediğimiz şey beynin var oluş tarzından başka bir şey değildir. Milyonlarca yıllık bir evrim sürecinin ve bu sürecin ürünü olan muazzam ölçüde karmaşık bir olgudur.
Çok guzel özetlemişsiniz. Bu evrimin temel ögesi insanda ianılmaz boyutta konservatif gelişmiş olan sinir sistemidir. Akıl bu gelişmiş yapıda akswettirilen birikim ve konnekif katılımlarının oluşturdugu yapıdır.
"İnsanoğlunun, bu günkü biyolojik yapısına, ellibin yıl önce, iki milyon yıl süren bir evrim sürecinin sonunda ulaşmış olduğu bir gerçektir"
yazının en can alıcı kısmı, özeti anafikri olabilir.
Felsefemi, fen bilimlerimi... Yaşamın itici gücü hangisi, yaşamı biçimlendiren şekillendiren dah çok hangisi, düşünelim mi ? Tavuk ve yumurta paradoksu gibi algılamadan.
Kutlarım