- 1027 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MADEN İŞÇİLERİ NEREDE
4-8 ocak 1991 tarihlerinde maden işçilerinin öncülüğünde gerçekleştirilen Zonguldak
Ankara yürüyüşü o dönem büyük ses getirmişti. Aynı anda büyük bir işçi dayanışması
sergilenmiş ve genel grevde yapılmıştı. Ancak ardından Körfez Savaşı’nın patlak vermesi
istenen sonuçların alınmasına engel olmuştu.
Gelelim günümüze 1991 den günümüze birçok maden kazası yaşandı ve birçok maden
işçisi hayatını kaybetti. Elimde yürek parçalayıcı bir rakam var, 1941 yılından günümüze
maden kazalarında 3 bin 712 kişi hayatını kaybetmiş, 373 bin 484 kişi ise yaralanmış.
Bu vahim tabloya rağmen maden işçileri örgütlendikleri sendikalarda seslerini
yükseltmekten uzak bir şekilde ekmek kavgalarını sürdürüyorlar. Bakınız Tekel
işçilerine destek vermek amacıyla 4 Şubat 2010 da greve çıkan Milas Yeniköy Linyit
İşletmesi’nde çalışan işçilere ağır bir ceza verildi.
Kendi sorunları için bile değil Tekel işçisi kardeşlerine destek için grev yapan işçilere
bu derece baskı uygulanması bile gösteriyor ki maden işçileri siyasi kıskaç altında
haklarını arama hürriyetleri ellerinden neredeyse alınmış. Baskı ile işçi ölümlerinin
üzeri kapatılmaya, ihmaller örtbas edilmeye çalışılıyor.
Bunca işçinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan ihmaller silsilesi bugün hala
devam etmekte işçilerimiz hala hayatlarını kaybetmeye devam etmektedirler. Bu
durum nereye kadar devam edecektir? maden işçileri 1991 yılında yaptıkları ve
sonuçları açısından tatmin edici olmayan o büyük eylemi hatırlatacak yeni
eylemler ne zaman yapacaklardır?
Dünya sınıf hareketleri tarihinde işçiler haklarını kaderlerine razı olarak, baskılara
boyun eğerek değil mücadele ederek, baskıları kırarak elde etmişlerdir. 1831 yılında
Lyonlu dokuma işçileri bunun ilk ve en önemli örneklerinden biridir. Mücadele
olmadan hak kazanılamayacağı açık bir gerçektir.
Bugün art arda gelen maden kazalarına karşı işçi sınıfının ve özellikle maden
işçilerinin sessiz kalışı bu sorunun hükümetin insafına kaldığını göstermektedir.
Geçmişten günümüze Cumhuriyet hükümetlerinin bu konuda yaptıkları baz
alındığında hükümetlerin bu konuda karnelerinin zayıf olduğu açıkça görülmektedir.
Tek çözüm Tekel işçilerinin örneğinde görüldüğü gibi yurt çapında ses getirecek,
halkın maden işçilerinin sesini duymasını sağlayacak örgütlü eylemlere gidilmesidir.
Artık kaybedecek tek canın, kaybedilecek tek saniyenin olmadığı açıkça görülmektedir.
Kara elması topraktan çıkaran maden işçileri artık kendi sorunlarını ülke gündeminin
ve hükümet gündeminin en tepesine çıkarmaldırlar. Mücadelenin sonunda bugün
kara bulutların arkasına saklanmış hak güneşi emekçilere pırıl pırıl ve sıcak
yüzünü gösterecektir, inancımız bu yöndedir...