- 621 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SİYAH-BEYAZ FİLMDEN PARÇALAR....1
Ilık bir Eylül sabahı...Anadolunun nadide bir kasabası..Çığlıklar,gümüşten gökyüzüne yükseliyor...Mübadelede rumların terkettiği iki katlı güzel bir evin arka tarafına düşen,kurnalı hamamın içinde bir erkek bebek dünyaya geliyor...Ebesi,babaannesi...Anne rahatlamış,yanı başında gözlerini sıkıca kapıyan küçük misafir iştahla sesler çıkararak karnını doyuruyor..Babada gelince;asil terbiye gereği soru soruluyor...
-Anne!torununun adı ne olsun...?
Tecrübeli kadın sanki bu soruyu bekliyormuş gibi...Doğduğu günün KLASİK ayını kasdederek..
-O adıyla dünyaya geldi...Bize ne düşer ki...
Küçük bebeğe adı veriliyor...
............................
Baba bir kat daha keyifle sarılıyor hayata..Kendi gayretleri ile öğrendiği oto elektrik tamirciliğini heyecanla sürdürüyor...Göze kolay,babasının çifliğine gelip traktörleri tamir eden ustaya bakarak elde edilen altın bilezik...Kasabada kardeşleri ile açtığı küçük dükkan..İstanbulda bir bankada memur olarak çalışan ağabeyin ısrarlarına dayanamıyor,babasının kırgın bakışlarına rağmen İstanbulun yolu tutuluyor...
Bebek daha altı aylık...Şirin mi şirin bir çocuk...
Stabilize yollarda iki gün burunlu otobüsle yapılan yolculuk..Heygidi taşı toprağı altın olan İSTANBUL...Merhaba güzel kent...Yıl 1956 ilkbaharı...
Hemen ağabeyin babalığına ait Süleymaniyedeki ahşap evin ikinci katına yerleşiliyor...Teras katından Halicin bitiş noktası ve Marmarayı gören muhteşem manzaralı bir yapı...Küçük bebek kendinden onbir ay büyük kuzeni ile büyümeye başlıyor....
En çok sevdiği evin arka bahçesinde topraklarla oynamak..
İstanbula geleli bir sene dolduğunda,konuşma İstanbul Türkçesi ile mükemmel...Kuzen zaten Coğrafya öğretmeni anneden aldığı eğitimle mükemmelin üstünde...
Sen gelde üç yaşına merdiven dayıyan kuzene adıyla hitab et...Mümkün mü.?Ben senden büyüğüm bana abla diyeceksin...Diretiyor..Ama direnç var..
Aile meclisi toplanıyor oy birliği ile karar alınıyor...
Abla mutluluktan havalarda....
Ülkerin Bisküvi Dağıtım arabaları,Şehremindeki Mıgırdıç Usta ile ortak OTO ELEKTRİK
DÜKKANINDA itina ile tamir ediliyor..Baba evi bisküvi dükkanına çevirmiş üç buçuk kğ
teneke kutuyla dolu bir oda..Asım Beyin,Sabri Beyin ısrarlarına dayanamayıp sabahlara
kadar sarılan şarj dinamo bobinleri..Aneninin kendini yıpratma ikazları..
Hey gidi İstanbul,nüfüsün o gün sadece 1.3 milyon...Batı yönünde en son gidilebilecek yer Taşlıtarla,bugünkü Gazi Osman Paşa..Doğuda da Üsküdar...
Ne şirindi o İstanbul ne tatlı idi... Hiç unutamıyorum...
Ha bir de özlüyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.