- 1567 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Şairlerin Yozgat Buluşması
Şairlerin Yozgat buluşması
11. Uluslararası Sürmeli Festivali yoğun bir çalışmanın sonucunda gerçekleşecekken, ne yazık ki, bir şehit cenazesinin Yozgat’a gelişi ile tüm morallerimizi bozarak festivale gölge düşürdü... Ocağımıza düşen bu hain ateş inşallah son olur diyoruz...
Festivalde düzenleyeceğimiz “Sürmeli Şiir Şölenine” bu yılda ilimize çok sayıda Gazeteci, Şair, Yazar davet ettik. Davetli sayısını sınırlı tutmayı düşünsek de, yine eş dost hatrıyla bu sayı 70’lere ulaşıp yoğun bir katılıma dönüştü...
Elbetteki bu yoğunluktan ve ilgiden bir rahatsızlığımız olamazdı. Ancak onların konaklamasını, organizesini, memnun edilmelerini düşündüğünüzde bu sayının az olması gerektiği kanaatine ulaşıyoruz. Herkesi davet etmek kolay, ama onları ağırlamak ve memnun ayrılmalarını sağlamak çok zor bunun farkındaydık...
Çağrımızın üzerine bir çok arkadaşımız Sürmeli Festivaline katılmak istediklerini beyan ettiler.
Biz onların bir kısmına üzelerek yerimizin ve imkanımızın sınırlı olduğunu ifade edip nazik bir dille, başka bir zamanda sizi Yozgat’ta konuk edelim dedik.
Ayrıca hazırladığımız Kültür projesine olumlu cevap verileceğini umut edip yol paralarını, masraflarını da biz karşılayacağız dedik. Bir de yarışma açtık. “Medeniyetlerin Buluştuğu kent Yozgat!” diye yarışmaya ilgide bizi mutlu ediciydi. Tek sıkıntımız ekonomik şartlarımızdı... Bu sıkıntıları malesef aşamadık, ödeneceğimizde çıkaramadık. (Pek çok ilin bu ödeneği almış olduğunu bildiğimiz halde)
Bu bizim Yozgatlının kaderi olmalı dedik yılmadan, usanmadan çalışmalarımıza devam ettik.
70’e yakın şair-yazar bu davetimize cevap verdiler. Onlara bile rica edip, yerimiz yok, imkanlarımız kısıtlı ne olur yanınızda birilerini getirmeyin dedik. Hatıralar çoğaldı ve sayı bir anda 70’e ulaşıverdi. 9 Temmuz 2010 Cuma sabahı erkenden misafirler Yozgat’a gelmeye başladılar. Öğretmen evinde ve kalacağımız yurtta kısa süreli bir tartışmalı sorun yaşasak da, sorunu giderip onları odalarına yerleştirmeyi başardık!...
Kendinlerin den Allah razı olsun (Ben onlardan memnunum) Yozgatlı Şairlerden Osman Yüksel, Salim Gülbahçe, Nuh Şahin, Yaşar Yiğitsoy konuklara sahip çıkarak onları yalnız bırakmadılar. İlk gün heyecanı ile ordan oraya koşturup tatlı bir telaşla günü merhabe demiştik.
Toplanma ve tanışma yeri olarak Merkezi bir alan olduğu için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü salonunu seçtik. Gelen konukları burada toplayıp, Yozgat’ın sıcak çöreği parmak çörekle, sıcacık buğulu çaylarla onları ısıtmaya çalıştık.
Saatler ilerledikçe konuklar arttı, kucalaşmalar çoğaldı. tatlı bir muhabbet başladı. Ellerinde valizlerle İl Kültür Müdürlüğü Salonunu dolduran şair-yazar ve gazeteci dostlarımız burada yorgunluklarını atmaya çalıştılar. Hoş güzel bir karşılaşma, anlamlı bir buluşmaydı bu. Aralarında tanışmadığımız çok arkadaşımız vardı. Onları şiir sitelerinden, eserlerinden ve karşılıklı attığımız mesajlardan tanışıyorduk.
Kültür elçileri olarak nitelendiriğimiz bu arkadaşlarımızın her biri kendi ilini temsil ediyor, geldikleri yerden selam ulaştırıyorlardı.
Aldığım notlara göre:
Ankara, İstanbul, Mersin, Adana, Nevşehir, Tokat, Isparta, Kayseri, Kırşehir, Muğla, Tekirdağ, Kırıkkale,, Bursa, Denizli, Kastamonu, Kütahya, Sivas, Çorum, Malatya gibi değişik illerden gelip aramızda bulunanlar vardı.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Salonunda kaynaşma, kucaklaşma ve buluşma yaşanırken bizlerde halen eksik kalan işlerimizi tamamlamaya çalışıyorduk. Bu nedenle arkadaşları Kültür Müdürlüğümüzün daveti ile şehir gezisine çıkarıp biz salonda ki işlerimize devam ettik. Malesef onlarla şehir içi gezilerine katılamadık.
Gezi planımızda, Askerlik Şubesi, Saat Kulesi, Çapanoğlu Camii, Hayri İnal Konağı, Karslıoğlu Konağı, Başçavuşoğlu Cami ve son olarak da Yozgat Müzesi vardı. Bir gezi rehberi eşliğinde konuklarımız buraları gezmeye çıktılar.
İlk günün şiir dinletisi İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Salonunda yapılacaktı. Bu nedenle bir kaç arkadaşımızla birlikte kalıp salon düzeni ile ilgilendik. Tatlı bir telaş, hoş bir koşuşturma, nedeni belli olan bir heyecan vardı. Kültür sevdasıyla çırpınıp duruyorduk.
.............................................................................................
11. Sürmeli Festivali Şiir Şöleninde söz ediyorduk. Büyük bir heyecanla hazırlandığımız gün gelip çatmıştı. Kendimizi 9 Temmuz 2010 Cuma gününe şartlanmış yoğun şekilde çalışıyorduk. 9 Temmuz Cuma günü sabahı başlayan tatlı telaş bizi program saatine taşıdı. Şairlerin Yozgat gezisinden sonra hazırlıklarımızı tamamlayarak Kültür Müdürlüğü salonuna geçtik.
Yozgat Valisi Sayın Necati Şentürk ve Belediye Başkanı Yusuf Başer’in de katılımlarıyla şiir şöleni programımız başlamış oldu.
Karşınızda sizin gibi düşünen, sizin gibi gönlü sevda ateşiyle çarpan insanları görünce elbette heyecanlanıyorsunuz. Bizi de böyle bir tatlı heyecan kaplayı verdi. Salonun kalabalık olup olmaması beni ilgilendimiyordu. Çünkü ben görevimi yapmıştım ve kültüre sevdalı insanlarla Yozgat halkını buluşturmuştum.
Şairlerin gözlerindeki parıltılar, Yozgatlı bürokratların memnun bakışları arasında konuşmamı tamamladım. Aslında söylenecek çok şey vardı. İşsizlikten, çaresizlikten, çileden, sıkıntıdan söz edip kimsenin kafasını da karıştırmak istemedim. Yozgat’ın tanıtımı adına nice çilelere katlandığımızı, bir avuç insanla nasıl mücadele ettiğimiz anlatmak isterdim. Ama nafile yanlış anlaşılır diye sözünü bile edemedim.
Vali Bey’in ilgisiz beni son dere mutlu etti. Salonda 70’e yakın şair-yazar-gazeteci dostumuz vardı. Hepsini sabırla dinledi, ilgi gösterdi, alkışladı. Bizim için takdire şayan bir konudur bu. Arkadaşlarımızın haber yaptıkları gibi bu yıl gerçekten de Şairler Festivale damgasını vurmuşlardır. Ah bir de şehit cenazesi olmasaydı.
Hainlerin düşmanlıkları bitmiyor. Hainler Ülkemizi karıştırmaya devam ediyorlar. İnşallah bunlarda bitecek ondan da eminiz. Ateş düştüğü yeni değil, tüm gönülleri yakıyor. Şerefsiz hainler şunu iyi bilsinler ki, bu millet öyle üç-beş çapulcuya boyun eğmeyecek kadar güçlüdür...
11. Sürmeli Festivali Şiir Şöleni gerçekten görkemli başlamış oldu. Şair arkadaşlarımın kahramanlık-vatan sevgisi ve şehitlik üzerine şiirler okudular. O gün Yozgat’ta İl Kültür Müdürlüğü Salonunda kahramanlık rüzgarları esti... Biz öyle istemiştik, şehit cenazesi var, arkadaşlar, kahramanlık şiirlerini getiren, okuyan demiştik.Salon istediğimiz gibi olmasa da, şölene bürokratlarımızın, yöneticilerimizin ilgi göstermeleri bizleri mutlu etti. Şiirler okundu, konuşmalar yapıldı, hoş güzel, tatlı bir program sunuldu. Sunucu arkadaşlarımızın (Kelami Akdemir ve Süreyya Kaya’nın) beyefendi-hanımefendi tavırları dikkatleri çekti. Okunan şiirlerle sımsıcak duygularla gönüllere akıverdi.
İşin doğrusu şu; biz kültüre gönül vermiş insanlarız, biz bu işi seviyoruz. Kültür elçiliğini seve seve yerine getirmeye çalışıyoruz. Kısacası sevdiğimiz işi yapıyoruz. Halk kültürünü yaşatma adına, kültün alış verişinde bulunma, adına çağırılan yere seve seve koşup gidiyoruz. Bülbül misali güzel terennümler sunmaya çalışıyoruz. 9 Temmuz 2010 Cuma günü kültür sevdalısı 70 dost Yozgat’ta buluştu. Biz onlara gönüllerimizi, sofralarımızı, hanelerimizi açtık. Onlar da bize güzel demeti sundular. Güler yüzle birleşen bu güzel duygular Yozgat’a renk kattı.
Tabiki, program salonla sınırlı kalamdı. onlara Yozgat’ın en meşhur yemeği Testi Kebabını ikram ettik. Onları en güzel yerlerde ağırladık, Kent parkta, Çamlık Milli Parkında Yozgat Müzesinde, Yozgat’ın o güzel havasını teneffüs ettirdik. Sonra, Sorgun Belediye Başkanı Ahmet Şimşek’in dutluk parkında misafiri oldular. Yozgatlı halk ozanı Sefil Döndü’nün mekanı ziyaret ettiler. Sarıkaya Belediye Başkanı Ali Osman Erbir’in akşam yemeğinde konuğu oldular. oldukça kalabalık bir gruba hita ederek Sarıkaya halkı ile kaynaştılar. Kaplıcanın Şifalı sularından banyo yaptılar. Tarihi Roma Hamamı kalıntılarını gezdiler, incelemelerde bulundular.
11 Temmuz Pazar günü veda vakti gelip çatınca da Kent Parkta İş Adımı Ayhan Çelik’le sabah kahvaltısını yapıp Yozgat’a veda ettiler. Hepsi memnun ve mutlu ayrıldı aramızdan...
Yozgat adına hoş, güzel, şahane bir buluşmaydı bu!.. Bu tür programlarda tek sıkıntımız maddiyet, bürokratlarımız bize destek verirlerse, biz bu programların alasını yaparız; ilimizi de dünyaya tanıtırız. Galiba Yozgat’ı sevmek lafla olmuyor, ne dersiniz?
.................................................................................................
TEŞEKKÜRLER
11. Uluslararası Sürmeli Festivali kapsamında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile
Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği tarafından düzenlenen
" SÜRMELİ ŞİİR ŞÖLENİ" programına verilen desdek ve katkılarından dolayı:
..............................................................................
Yozgat Valisi
Necati ŞENTÜRK’ e,
Belediye Başkanı:
Yusuf BAŞER’ e,
Vali Yardımcıları. Hüseyin KONAK ve
Atilla Selami ABBAN’a
Sorgun Belediye Başkanı:
Ahmet ŞİMŞEK’ e,
Sarıkaya Belediye Başkanı:
Ali Osman ERBİR’e,
Yozgat Belediye Başkan Yardımcıları:
Tevfik BOZKURT ve Mehmet TAŞDEMİR’e,
Yozgat Ticaret Sanayi Odası Başkanlığı ve
Başkan Metin ÖZIŞIK’a
İl Kültür Ve Turizm Müdürü:
Bahri AKBULUT’a,
Avukat- İş Adamı : Hayrullah BAŞER’e,
Sarıkaya Belediye Başkan Yardımcısı: Sadarettin ÖZTÜRK’e,
Yozgat Serbest Muhs. Mali Müş. Odası Başk. Mehmet DOĞAN’a,
İleri Gazetesi Sahibi Mükremin KAYHAN ve İleri Gazetesi Ekibine,
Türk Eğitim Sen ve Başkanı: Seyfi BAYRAK’a
Eğitim Bir Sen ve Başkanı: Yusuf TÜRKMEN’e
Yozgat Kredi Yurtlar Kurm. Müd. Rasim PARLAK’a
49. Bölge Yozgat Eczacı Odası Başklğı. ve
Ecz. Harun LEKESİZ’e,
Yerköy Genç İş Adamları Derneği Başkanı
İş Adamı: Ayhan ÇELİK’e
Mali Müşavir: Selahattin ŞENLİLER’e,
Mali Müşavir Edip ERSÖZ’e,
CHP İl Başkanı- İş Adamı: Ali KEVEN’e,
Eczacı Mehmet Ali ÇAKIR’a,
Mali Müşavir -Muhasebeci: Hüseyin DURUSOY’a,
Matbacı ve Gazeteci: Yusuf ALTUNOK’a,
Özel Ergin Kolejine ve Müd. Ali ACAR’a,
Çağlayan Tanzim’e,
Kule Restaurant’a
Sebzeci İsmail YİĞİTALP’e,
Emekli Öğretmen: Yakup ARSLAN’a
Bağrıaçık Sebze Pazarı ve Selami YİĞİTALP’e,
..........................................................
Şiir ve Makale Yarışmasında Jüri üyeliği görevini yapan:
Fen Lisesi Müdürü: Mustafa ÖZEL’e,
Zübeyde Hanım Kız Mes. Lis. Müd. Yard. Ruhi BAKIR’a,
Sağlık Mesk. Lis. Ed. Öğrt. İbrahim CEYLAN’a,
Kız Teknik. Meslk. Lis. Ed. Öğret. Murat DURNA’ ya,
Emekli Öğretmen: Nuh ŞAHİN’e,
................................................................
Şiir Şöleninde fedakarca çalışıp misafirlere gönlünü, yüreğini açan
Şair Osman Yüksel, Salim Gülbahçe, Nuh ŞAHİN ve
Yaşar Yiğitsoy’a, Şiir Programının sunucuları
Şair Kelami Akdemir ve Tokatlı Şair Süreyya Kaya’ya,
Şiir Programına katılarak bizleri onure eden tüm şair konuklara,
............................................................................
- Abdullah ÇAĞRI ERGÜN- ANKA- Ahmet YILDIZ--ALMANYA - Afet KIRAT -- MERSİN
- Ahmet DİVRİKLİOGLU-- TOKAT- Ali SARI-- KIRŞEHİR
- Arzu ALTUNÇİÇEK---İSTANBUL- Asım KISPET-- KÜTAHYA - Aysel AL-- ANKARA
- Ayşe PASLANMAZ---NEVŞEHİR- Abdulkadir--KAYSERİ
- Bahri ÇAVUŞOGLU--MALATYA- Bedri TOKUL --ISPARTA- Duran TAMER --KAYSERİ
-Emine GÜNER… -Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOGLU---ALMANYA BERLİN
-Gül ÖZGÜN --SİNOP -Habib DAĞ--ANKARA -Hacer ALİOĞLU --KASTAMONU
-Halil GÜRKAN-- ESKİŞEHİR -Halise TEKBAŞ-- ADANA -Harika UFUK --- ADANA
- Hasan ÖZTÜRK- Hikmet OKUYAR ---GİRESUN -Hayrunnisa ŞENEL--MERSİN
-Hilmi CAN--- ESKİŞEHİR -Hikmet ÖZKUL--MUGLA -İbrahim ALTIKULAÇ --ANKARA
-İbrahim SAĞIR-- ESKİŞEHİR -İbrahim ÖZDEMİR--KIRŞEHİR
-Kenan YAŞAR- Avukat-- ÇORUM -Köksal AKÇALI--KAYSERİa
-Mehmet Demirel BABACANOĞLU--ADAN -Münevver DÜVER-- ADANA
-Mümin DÜZENLİ-- İSTANBUL
-Neslihan YAZICILAR --TEKİRDAĞ -Pakize ALTAN-- ANKARA
-Pehlivan UZUN-- İLESAM TEMSİLCİSİ -Sabiha SERİN-- SİVAS
-Sadık DAĞDEVİREN--- DENİZLİ -Sena MORKAL---ADANA
-Sergül VURAL---- KAYSERİ -Sinan CAN -Süreyya KAYA--BURSA
-Süleyman KARACABEY-- KAYSERİ-Secaattin ÖZTÜRK --ANKARA
-Tacettin YILDIRIM-- ANKARA -Vedat ÇALIK-Ozan Erbabi-- KAYSERİ
-Yavuz KAYACIK---ANKARA -Zafer KAZANCI-- BURSA,
Gazeteci, Şair -Sanatçı dostlarımıza teşekkürlerimizi arz ediyoruz.
Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği
Yönetim Kurulu Adına Başkan
Ahmet SARGIN
YORUMLAR
Yozgat sevdası bitmez
29 Eylül 2010, 12:5012141618
Ahmet Sargın Yozgat Sevdası ile yazdığım yazıyorumlarıma bir yenisini daha ekliyorum.Bu defa XI.Ulusal Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni için çok önemli katkılar yapacağım öncülerle öncülük edeceğim diye söz vermiştim kendi kendime.
Marmara Denizi çevresindeki Hikmet Okuyar Yaz Etkinlikleri'nden 3 gün zaman ayırıp Yozgat yollarına düşmek için Esenler otogarı peronlarına uğradığımda çok heyecanlandım.Çok korktum.Tüm yerler dolmuştu.
Zar zor aktarmalarla sanal koltuk numaralarıyla biraz ayakta biraz çömelerek taaaaa Yozgat'a kadar uzun soluklu bir yolculuk yaptım.
Gün doğarken girdim Yozgat'a.Yozgat meydanına yakın bir yerde bulunan Aynalı Kıraathane'de selamladım ilk müşterileri.İyice tanıyamayanlara Yozgat Sevdası yazarı olduğumu söyledim.Çok mutlu olarak aldılar selamımı ve bana yağlı ile çay ikram ettiler.
Bendeki heyecan daha da artmıştı.Bu defa yeni yüzler görecektim yeni isimler yeni eserler görecektim.
Fakat bu isimler arasında iki önemli isim daha var ki beni daha da heyecanlandırıyordu.
Bu süper isimlerden birisi Yozgat İl Kültür ve Turizm Müdürü Bayburtlu Bahri Akbulut; Biri de Eyüplü Şair Şiir Yorumcusu olarak bilinen Yozgat Valisi Necati Şentürk ile tanışma şansı yakalayacaktım.
Herşey yolculuktan daha farklı başladı. yüküm çok ağırdı.
Topanma saatine kadar meraklılara daha önceden fotokopi ile çoğaltıp hazır ettiğim Yozgat Sevdası isimli eserimi armağan olarak verdim kıraathaneci işci memur imam öğretmen berber marangoz inşaatçı memur esnaf kıraathanede kim varsa.
Tertip Komitesi sanki gece uyumamıştı.Her yer amatörce hazırlanmış afişlerle doluydu.Osman Yüksel yöreyle has Nasrettin Hoca tarzı nüktedan ifadelerle karşıladı beni.Bir bakıma Ben de Yozgatlı bilinirim çok yerde.Çok sormuşlardır bazı ortamlarda konu açıldığında '' Sen Yozgat'ın neresindensin? diye.Yozgatşat Başkanı Ahmet Sargın günün ilk ışıklarıyla Yozgat Otogarı içinde bir o tobüse bir bu otobüsü beklerlen Nuh Şahin geldi. Bir çay içimi sonunda toplanma yerine vardık.Selamladım herkesi tek tek tokalaştım. Adanalı Harika Şair Harika Ufuk, Tokatlı Şair Şiir Yorumcusu Şiir Proğramları Suncusu Süreyya Aydın, Yozgatşat Başkanı Ahmet Sargın başta olmak üzere salonda yer alan aşık ozan şair şiir yorumcusu; gazete dergi eser site sahibi şiir dostu ile bir güzel ortammda şiir güzelliğinde buluştuk.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahri Akbulut ile tanışmamız da çok ilginç oldu.
Konuklarla gerçekten Yozgat saygınlığında ilgilendi.3 gün 3 gece süre ile her güzel ortamda yakınımızda oldu.Bazen de telefonla elamanları ile katkı yaptı gücü ve imkanları nispetinde.
Şair Şiir Yorumcusu Yozgat Valisi Necati Şentürk ile özellikle makamında görüşmeyi Yozgat Sevdası, Türkiye Sevdası, Şebingülü vermeyi çok isterken proğram yoğunluğu yüzünden bu isteklerin önemli kısmı net olarak gerçekleşemedi..
XI. Ulusal Yozgat Sürmeli Şiir Dinletisi, Sorgun Sarıkaya etkinlikleri ile ilgili daha çok yazacağım.Sorgun'daki ve Sarıkaya'daki şiir sohbeti imza günü gençlerle esnaflarla halk temsilcileri ile görüşmeler çok ilginç yönleriyle değerlendirilecek.Semra Doğru başta olmak üzere Yozgatlı Şiir Yorumcusu gençler ayrı yazı konusu olacak.
Yozgatlı Şiir yorumcuları seneye 3-5 misli artacak.Oğuzhan Yüksel, Nurbanu Sargın gibi yeni yeni Şiir Yorumcusu Genç Yozgatlılar ile tanışacağım seneye.Okulların açılması ile çok farklı şiir güzelikleri yaşanacak Yozgat saygınlığında yeni bir etkinliğe kadar.
Etkinlikler sonunda11.07.2010 günü Yozgat Kültürpark'ta yaptığım değerlendirme konuşması aynen geçerlidi
Yeni etkinlikler için hazırlıklar derhal başlamalı.
Yozgat Valisi, Şair Şiir Yorumcusu Necati Şentürk şahsında; Tertip komitesine, katılımcılara, şiirsevenlere ve yozgat ve ilçeleri için yayın yapan medya mensubu meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.
Sunucuları gönülden kutluyorum.
Zamanı iyi kullandığımızda, imkanlar elverdiğinde Valilik ve belediye konuya Yozgat Sevdası ile ekonomik destek sağladığında ve bizzat organizasyonda aktif rol üstlenerek şiir etkinliklerine şiire sevgi şaire saygı ilkesiyle öncülük ettiğinde inanıyorumki herşey daha güzel olacak.Şüsiyad Başkanı olarak şiirin ve ustaların parlak geleceğinden çok umutluyum..
Netice itibariyle; etkinliklere bir bütün olarak bakarken; duygu ve düşüncelerimi de önceki yazdıklarıma ilave olarak Yozgat Sevdası Bitmez diyerek paylaşıyorum..
ŞAİR, YAZAR, HİKMET OKUYAR/
ŞEBİNKARAHİSAR
Yozgat sevdası ile Sargın şair
28 Eylül 2010, 12:2912141618
Ahmet Sargın Özellikleri ve Güzellikleri ile Yozgat ve İlçeleri'ni şiirlerde aksttirmek için 2009 yılında Türkiye genelinde tertiplediğimiz 12. Hikmet Okuyar Ödüllü Şiir Yarışması'na Yozgat Güzellemesi ile katılıp 7 Gün 7 Gece şebinkale Şiir Şenlikleri kapsamımda 19 Mayıs 2009 Günü Şebinkarahisar Kalesi tören alanında 2009 Hikmet Okuyar Türkiye Birincilik Ödülü aldığında eseri Türkiye genelinde Türkiye Sevdası ile tantacağımızı bildirmiştik gereğini de yapmıştık.Yoşaybir Başkanı Eğtimci Şair Yazar Gazeteci Ahmet Sargın; Şebingülü Dostu Yozgatlı Şair Gülbahçe'nin bu başarısını önemseyip takdir ederken, eserin çok okunduğunu ve çok beğenildiğini görünce X1.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şairler Şöleni kapsamında Yozgat ve ilçeleri'nin tanıtımı için bir şiir ve makale yarışması açmayı kararrlaştırmış yarışmaya gelen ve dereceye giren eserleri de diğer Yozgat güzellemeleri ve fotoğrafları ile birleştirerek YOZGAT SEVDASI isimli eserde yayınlayacağını bana bildirmişti.
Ben de YOZGAT SEVDASI isimli şiirimi yayınladıktan sonraki yazılarımda birkaç kez üstü örtülü olarak yazdığım yazılarda YOZGAT SEVDASI sadece Hikmet Okuyar imzali bir özlem şiiri değil aynı zamanda Yozgatlı Halkblimcisi Şair Yazar Gazeteci Ahmet Sargın tarafından hazırlanan Tanıtım Turizm Kültür Sanat Eseri'nin adı olduğunu vurgulayarak konuyu kayıt altına almaya çalışmıştım.
X1.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöeleni'ne katılan konuların onuruna Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer tarafından Kule'de verilen akşam yemeğinde testi kırlırken verilen sözün çok büyük anlam ifade ettiğini bu ifadenin ancak Yozgat Sevdası ile hayata geçirildiğinde yüreklere su serpilmiş olacağını hissettik.
Böyle engin duygular içinde Yozgat Valisi Şair Şiir Yorumcusu Necati Şentürk tarafından kırılan testi şıngırtısıyla alkışlara karışıp da unutulmayan sözlerin 2011 Temmuz' da müjdeli eylemle hizmete dönüşmesini; yeni Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni davetlilerinin, Özel Jüri Ödülü kazanan aşık ozan şair ve yazarların ödül töreninde verilecek ödüllerden birinin de Ahmet Sargın İmzalı YOZGAT SEVDASI isimli Tanıtım Turizm Kültür Sanat Eseri olmasını diliyoruz.
Ciddi masraflar yapılarak Eğtimci Şair Yazar Ahmet Sargın tarafından azimle özenle sürdürülen çalışmaların hızlandırılması için Valilik ve Belediye tanıtım fonlarından gerekli maddi kaynakların eser basımına kadar kademeli olarak ödenmesini temenni ediyoruz.
Yozgat Sevdası; Köprübaşı'nda, Şebinkarahisar Vilayet Meydanı'nda, 2200 rakımlı gizemli Eğribel Tepesi'ndeki Çobanlar Çesmesi'nde, Kınık Obası'nda, Bozok Yaylası'nda dillendirildi.Şimdi hizmete dönüştürülsün diye bekliyor.
Su gibi akıp giden zaman içinde bir dakika bile çok önemli.Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni'ne geçen yıllarda katılan aşık, ozan şair şiir yorumcusu bestekar medya mensubu ses sanatçısı ve şiir programları sunucusu şiir dostlarından bazıları sık sık beni arayarak
Eserde bizim toplu fotoğraflarımız da yayınlanacak mı?
Eser söz verildiği gibi gerçekten 2011 Temmuz'daki şölene yetiştirilebilecek mi diye soruyorlar.
Hatta eserin basımında kullanılacak kağıt kalitesinin iyi olmasını isteyenler bile var.
Ramazan öncesinde rahatsızlığında yataklara düşünce beni çok korkutan ve Yozgat Sevdası yayınlanıncaya kadar sakın hasta olma dediğim, sağlık sorunun da Yogat'taki tüm Sargın hayranlarınca, sağlık dostlarınca şifa ile sonuçlandırılmasını istediğim Candost Halkbilimcisi Eğitimci Şair Yazar Ahmet Sargın'ın içindeki yangını çok iyi anlıyorum.
Şiir yaşı bayanlarda 14 erkeklerde 17 olsa da; şiir kitabı, albüm, cd çıkarırken; ayakları yerden kesecek bir araba sahibi olmak isterken, Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da belediyelerin teşvikleriyle bir konut sahibi olmak özlemleriyle dertlenirken beklenen şans ben geldim deyip kapıyı öyle hemen çalmıyor.
Ağlatıyor,acıtıyor bekletiyor sarsıyor yakıyor.
Sevdalar dindiriyor çok kez daha büyük dertleri.. sorunları..acıları.
Netice itibariyle;
Yozgat Sevdası mutlaka yayınlanacak müjdesini versin diye beklerken içim yanıyor!...diyen Garip Ozan Ahmet Sargın bakalım neler söylemiş dizelerinde:
İÇİM YANIYOR !...
Unutamaz oldum güzelim seni,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!.
Ateş almış, inan yakıyor teni,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!.
Yüreğim yaralı, içim kanıyor,
Halimi görenler deli sanıyor,
Aşk sırrın bilmeyen hep aldanıyor,
Bu nasıl sevdadır, içim yanıyor!.
Alemin dilinde oyuncak oldum,
Gül kurusu gibi sararıp soldum,
Gülmeyi unuttum, hüzünle doldum,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!.
Delice sevmiştim, sonu bilmeden,
Koşup geldim sana, kimse gelmeden,
Göreyim cananı dedim ölmeden,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!.
Uğraştım gönlümü avutamadım,
Söz verdim sözümü de tutamadım,
Acıyla kıvrandım gam atamadım,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!.
Yağmur olup aktı gözlerimden yaş,
Haksız karşısında eğilmedi baş,
Nefsimle uğraştım bitmedi savaş,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!.
Ağır geldi yükü dağıttı bizi,
Gönül sevdamızın ateştir közü,
Aşk ağlatır derler, atalar sözü,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!.
Günlerce sersefil ağlayıp gezdim,
Umutsuz kalınca eceli sezdim,
Sıkıntılar çöktü canımdan bezdim,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor !.
Ağlattığın yeter dile güleyim,
Gözlerimden akan yaşı sileyim,
Hasret bitti de ki, cana geleyim,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!.
Garip Ozan, sen de gülmedin bir gün,
Aşk esiri olup gidersin sürgün,
Onulmaz derttedir, neylesin SARGIN,
Bu nasıl sevdadır, içim Yanıyor!...
Ahmet SARGIN
Yozgat Şairler Yazarlar Birliği Başkanı
YOZGAT 11.SÜRMELİ ŞİİR ŞÖLENİ
YOZGAT 11.SÜRMELİ ŞİİR ŞÖLENİ ARDINDAN ANILARIMDA KALANLAR
Değerli Türkçe öğretmeni, gazeteci, şair, yazar, Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Sargın’ın (9-10-11 Temmuz 2010) Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni’ne daveti beni çok memnun etti. Mümkün olduğu kadar vatanımın her ilini hatta her beldesini görmek için gayret sarfederim ama Yozgat ilimize gitmek bugüne kadar nasip olmamıştı.
Geçen yıl da davetliydim, gitmeye de kararlıydım ama çok sevdiğim bir arkadaşımın kızının düğünü ile etkinlik günü (4-5 Temmuz 2010) çakıştığı için gidememiştim. Bu yıl kafama koymuştum, mutlaka gidecektim. Beni üzen bir gerçekle karşılaştım. Adana’dan Yozgat’a direk otobüs yokmuş. Ya Ankara’ya ya da Kayseri’ye gidip oradan Yozgat’a giden bir otobüs arayacaktım. Kuzenimin eşi Mustafa Yentürk Yozgatlı’dır. Kuzenim Türkan Yentürk’ü ve Yozgatlı öğretmen arkadaşım Şerafettin Ayık’ı aradım. Onlar da eskiden aktarmalı olarak gittiklerini, uzunca bir süredir de Yozgat’a gidemediklerini belirttiler.
Süngüsü düşmüş asker gibiydim. Ne olursa olsun Yozgat’a gidecektim, ölüm olmadıkça hiçbir şey beni yolumdan döndüremezdi. Araştırmalarım sonunda Adana’dan Yozgat’a sadece iki firmanın direk giden otobüslerinin olduğunu öğrendim. Bu defa saatler uymuyordu. Saat 15.00 te binip gece yarısı oraya varmanın bir anlamı yoktu. Üstelik etkinliğin birinci gününde orada olamayacaktım.
Arkadaşım Münevver Düver, bir firmadan Yozgat’a direk olarak bilet aldığını söylediğinde sevinçten uçacaktım neredeyse...Adı geçen firmadan telefonla 8 Temmuz 2010 tarihinde saat 20.00 için iki kişilik yer (23-24 numaraları) ayırttım. "Yarın saat 15.00’e kadar ayırıyoruz." dediler. Yine de içim rahat etmedi, bir aksilik çıkmaması için aynı günün akşamı biletleri almaya çocuklarımı yolladım. Eyvah, korktuğum başıma gelmişti. Biletimiz satılmıştı. Üstelik başka boş yer de yoktu. Gidemiyordum Yozgat’a...
O gece hiç uyuyamadım. Ertesi gün firma yöneticisini aradım. Bu davranışlarının hiç de etik olmadığını belirttim. Özür dilediler ve bir saat içinde sorunumu çözdüler. Biraz arka sıralarda da olsa aynı otobüsten 2 bilet almayı başardım. Zafer kazanmış bir komutan edasıyla son hazırlılıklarımı tamamladım.
Kızım Sena ile firmanın Atilla Altıkat Köprüsü’nün yakınındaki bürosuna gittik.Arkadaşım Münevver Düver oradaydı. Kırmızılar içinde çok şık göründü gözüme. Biraz sonra Mansur Ekmekçi bizleri yolcu etmeye geldi. Dilerdim ki o da bu etkinlikte bulunsun. Davetli olmasına rağmen işi çıktığı için Yozgat’a gidemiyordu. Yozgatlı dostlara ve şair arkadaşlara bol bol selam söyledi.
Altıkat’tan servislerle Adana Otogarı’na gittik. Asker yolcu eden vatandaşlar vardı, ellerinde ay-yıldızlı Türk bayrakları ile o kadar gururluydular ki ağlamaya başladım, baktım ki Münevver de ağlıyor. Çünkü o günlerde Yozgat da iki şehit vermişti ve bu iki genç güle oynaya davulla zurnayla askere gidiyorlardı. İşte Türk milletinin farkı, işte milletimin büyüklüğü, işte vatan aşkı buydu. Kınalı kuzularla bizler de fotoğraf çektirdik. Kütahya’ya gidiyorlarmış. Başarılı bir askerlik diledik, onları sevgi ve saygıyla uğurladık.
Otobüsümüz gelmişti. Miraç Kandili gecesi çıktığımız yolculuğun kazasız belâsız geçmesi için bol bol dua ettim. Mersin üzerindenmiş güzergâhımız. Afet Kırat ile kızı Ayten de Mersin’den otobüsümüze bindiler. Çok mutlu olduk. Yanımızdaki koltuklarda İskenderun’dan binip Samsun’a giden dünya tatlısı iki genç kız vardı. Onların güzel, esprili sohbetleri bu uzun yolculuğun sıkıntısını dağıttı. Gamze’yi, Seboş’u hiç unutmayacağım.
Sekiz saatlik keyifli yolculuk sonrası 9 Temmuz Cuma sabahı saat 4.00’te Yozgat’a vardık. Vakit çok erken olduğu için kimseyi aramadık, makûl bir saat olmasını bekledik. Saat 6.00’da YOŞAY üyesi Erdoğan Bektaş bizi karşılamaya geldi. Bektaş, aslında köyde yaşamasına rağmen bizi karşılamak için köyden yetişemeyeceğini bildiğinden o gece Yozgat’ta kalmış. İki taksi tutarak bizleriAvcı Şair olarak bilinen Ahmet Yetim’in işyerine götürdü. Demli çaylar eşliğinde bol bol şiir okuduk. Ahmet Yetim’in şiirleri çok güzeldi. Gerçekten çok güzel ve özel bir şiir dinletisi oldu. Sonra Erdoğan Bektaş, bizleri lokantaya götürdü. Sıcacık mercimek çorbası içmek çok iyi geldi doğrusu!
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün fuayesine gittik. Orada Yozgatlı dostlarımız biri çok sıcak karşıladılar. Çok güzel bir kahvaltı sofrası kurdular. Mis gibi demli çaylar bardaklarımızdan hiç eksilmedi. Yozgat’ın meşhur sıcacık parmak ekmeğiyle orada tanıştım. Peyniri, zeytini, balı, yeşil biberi, domatesi, salatalığıyla harika bir yaz kahvaltısıydı. Yozgatlıların misafirperverliğini bilirdim ama bu kadarını hayal bile edemezdim doğrusu.
Yozgatlı şairleri, yazarları tanıyordum. Kars’ta tanışmamızla başlayan dostluk ebedî olarak sürer inşallah! Orada bizlerle yakından ilgilenen çok değerli biri daha vardı. Önceden görmemiştim, sordum, hayret ettim. Neden mi meğer Yozgat İl Kültür Müdürü Sayın Bahri Akbulut’muş. Sabahın erken saatlarinde konukları karşılamak için seferber olanlar arasında bir bürokratın olmasına çok alışkın değildim. Şaşırdım. (Kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunarım. )
Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Sargın koşuşturuyordu durmadan. Salim Gülbahçe de konukları rahat ettirmek için elinden geleni yapıyordu. Ben en çok Sayın Osman Yüksel’e teşekkür ettim. Neden mi? Çay tiryakisiyim, beni çaydan mahrum bırakmadı hiç... Kimse gücenmesin! Farklı illerden gelen şairler, ozanlar fuayede toplandık, sohbet ettik, fotoğraflar çektirdik. Emine Sevinç Öksüzoğlu bir gün önceden gelmişti. Uzun zamandır görüşemiyorduk, Almanya’da bir üniversitede görevli idi. Bir de baktım eli kolu dopdolu bir Türkiye sevdalısı geliyor. Sayın Hikmet Okuyar’ı Yozgat’ta görmek güzel bir sürpriz oldu. Sohbetler doyumsuzdu.
Kahvaltı bitiminde şehir turuna çıktık. Askerlik Binasını dıştan gördük; çok güzel tarihî bir binaydı. Saat Kulesi çok zarifti. Çapanoğlu Cami oldukça büyük, ihtişamlı bir camîiydi. Karslıoğlu Konağı çok güzel restore edilmişti. Başçavuşoğlu Camî’nin önünden geçtik. Yozgat Etnoğrafya Müzesi’ni gezdik. Görevli bayan her eserle ilgili uzun uzun bilgiler aktardı bizlere...
Çapanoğlu’nun saati ilgimi çekti. Tavandaki işlemeler, resimler muhteşemdi. Aynalı körüğü de gördük. Hani bir türkü vardır: "Aynalı körük gelmezse ben gelin gitmem!" diye... Ben aynasını göremedim ama olsun. Bir anne olarak kızım Sena’ya "Aynalı körük gelmezse sen gelin gitme kızım!" öğüdünde bulundum. Bu arada günlerden cuma olduğu için erkek arkadaşların çoğu cuma namazına gittiler. Bizler gezimizi sürdürdük. Otobüs firmalarının azizliğine uğramamak için dönüş biletlerimizi aldık.
Yozgat İl Kültür Müdürlüğünde toplandık. Otobüsler geldi, bizleri kalacağımız yere götürdüler. Yozgat Bozok Üniversitesi Öğrenci Yurdu’na gittiğimizde kimliklerimizi bıraktık, kalacağımız odalar belirlendi. Odalar dörder kişilik son derece güzel ve genişti. Yepyeniydi herşey...Odaya girer girmez sağda banyo, tuvalet ve lavabodan oluşan bölümün kapısı göze çarpıyordu. Aynı anda üç kişi buradan yararlanabiliyordu. Solda geniş bir koridorda karşılıklı gardroplar yer alıyordu. Yepyeni, pırıl pırıldı dolaplar. Tam karşıda ise dört yatak, dört etajer ve her iki yatağın arasında birer çalışma masası ve dolabı göze çarpıyordu. Bizim zamanımızda böyle güzel yurtlar yoktu. Burası yurt değil, âdeta beş yıldızlı oteldi.
Eşyalarımızı odalarımıza yerleştirdikten sonra aynı otobüslerle dinletinin yapılacağı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün fuayesinde toplandık. Saat 17.00- 20.30 arası şiir dinletisi yapıldı.
Yozgat, dinleti öncesi iki şehit vermişti. O şehitler hepimizin evlâdıydı. Yozgatlılar kadar bizler de buruktuk. Yozgat Merkez ilçeden şehit düşen Mustafa Tekgül ’ün resmi cenaze töreni 7 Temmuz 2010’da yani iki gün önce devlet erkânının katılımıyla gerçekleşmişti. Bu nedenle 11. Sürmeli Festivali’nin tüm eğlence programları Yozgat Valiliğinin aldığı bir kararla iptal edilmişti. Ancak şiir programının (saz ve eğlence kısmı hariç) yapılmasına izin verilmişti. Dinletide okuyacağımız şiirleri bu nedenle değiştirdik. Vatan, millet, bayrak, asker, şehit konulu şiirlerimizden okuduk.
Yozgat çok şanslı bir il. Şair bir valiye sahip olmanın ayrıcalığını yaşıyor Yozgatlılar..."Medeniyetlerin Buluştuğu Kent Yozgat" konulu şiir ve makale yarışması sonuçları açıklandı. Plâketler verildi. Bu arada "Medeniyetlerin Buluştuğu Kent Yozgat" şiirimle şiir dalında jüri özel ödülü kazandım. Ayrıca aynı konulu makale dalında da jüri özel ödülüne lâyık görüldüm. Dinletinin sunucuları Yozgat Sarıkayalı Şair Kelami Akdemir ve Tokatlı Şair Süreyya Kaya mükemmellerdi. Çok duyarlı biri olan Yozgat Valisi Sayın Necati Şentürk de okuduğu bir şiirle hepimizi derinden etkiledi.
Şiirler okunduktan sonra Yozgat’ın meşhur testi kebabının tadına bakmak için çok güzel bir yer olan Kule Restoran’a gittik. Baylar centilmenlik gösterdiler, merdiveni kullandılar. Bayan olmanın ayrıcalığını yaşadık, bizler asansörle çıktık. Restoran beşinci kattaydı. Belki de bu yüzden oraya "Kule Restoran " adını vermişlerdir.Tertemiz, geniş bir salondu. Hizmet kusursuzdu. İsteklerimiz anında getiriliyordu. En önemlisi de güleryüzle hizmet etmeleriydi.
Yozgat Valisi Sayın Necati Şentürk, testiyi kırarken dinletide okunan şiirleri kitaplaştırma sözünü verdi. Böyle bir gelenek varmış. Testi kebabının testisi özel birine kırdırılıyor ve bir de söz alınıyormuş. Yemeklerimizi neşeyle yedik, bol bol sohbet ettik, fotoğraflar çektirdik. İsmen tanıdığımız şairleri sanaldan uzaklaşıp gerçek hayatta tanımak çok hoştu. Sanki yıllardır görmediğimiz bir yakınımıza kavuşmuş gibi sevinçliydik.
Yemekten sonra kalacağımız yurda götürüldük. Orada da Yozgatlı ev sahiplerimiz şiirlerini okudular. Okadar yorgundum ki deliksiz bir uykudan sonra gözümü açtığımda saat 6.00 idi. Hazırlanıp aşağıya bahçeye indiğimizde çoğunluğun bahçede olduğunu gördük. "Günaydın" faslından sonra kahvaltı yapmak üzere Türk Eğitim Sen salonuna götürüldük. Bir grup bizden evvel kahvaltı yapmıştı. Bizler de kahvaltıdan sonra İleri Gazetesi’ni ziyaret ettik. Ahmet Sargın bu gazetenin köşe yazarlarındandır. Burada toplu fotoğraf çektirdik. Gazete binasının tam karşısında park vardı. Orada da toplu fotoğraflar çektirdikten sonra birkaç basamak çıkarak çay bahçesine gittik. Çay içip sohbet ettik.
Çamlık Milli Parkı’nı gezmek üzere minübüslere bindik. Çamlık’ta asırlık ağaçlar vardı. Hatta bazı ağaçlar 200- 300 yıllıktı. Buradaki "Kara Çam" ağaçlarının bir eşi daha Kafkaslar’daymış. Başka hiçbir yerde yokmuş bu tür Kara Çam ağaçlarından. Yozgatlılar, Çamlık, asırlık çam ağaçları, özellikle de Kara Çam ağaçlarıyla haklı olarak iftihar ediyorlar. Çamların arasından ışıl ışıl berrak bir gölet göz kırpıyor bizlere...Cevdet Dündar Göleti yüzümüze gülüyor. Yozgatlılar vefakâr insanlar..
. Belediye eski başkanlarından rahmetli Cevdet Dündar’ın adını bu gölete vermişler. Çamlık ve gölet çok hoşumuza gitti. En çok burada fotoğraf çektirdik.
Çamlık gezimiz bitince minübüslere binerek Sorgun’a hareket ettik. Sorgun çok şirin bir ilçe...Yimpaş Kültür Parkı’nı gezdik. Sorgun Belediye Aile Çay Bahçesi de havuzlar, minik köprüler, çiçekler, ağaçlar, heykellerle süslü çok güzel bir bahçeydi. Orada Sorgun Belediye Başkanı Sayın Ahmet Şimşek’in öğle yemeği ikramı olan kıymalı pide yedik, bol bol ayran içtik. Kıymalı pideleri az uz değil, giysilerde battal boy olur ya, bu da kıymalı pidenin battalı...Ancak bir Adanalı olarak salata ve yeşillik türleriyle, limonla lahmacun, etli pide tükettiğimiz için gözlerim boşuna domates, yeşil biber, limon ve yeşillik aradı.
Saat 15.00 civarında Sarıkaya ilçesine hareket ettik. Sarıkaya Belediye Parkı’nda arkadaşlarla çay sohbeti yaptık. Belediye Çay Bahçesi dedikleri yer çok güzel, turistik bir yer... İki hanımefendi sıkma, börek yapıyorlar sıcak sıcak... Dekorlarda ise kilimler, kilim motifleri kullanılmış. Bambu rahat koltuklar içine kilim desenli yuvarlak minderler yerleştirmişler, yuvarlak bambu masalar üzerine de cam kesmişler. Çok şıktı.
Ben kaplıcaya girme düşüncesinde olmadığım için yanımda banyo için gerekli malzeme getirmemiştim. Neslihan Yazıcılar’ın "Hadi Harika Abla..." demesiyle oradan mayo alarak kaplıcaya gittim. Zaten oradaki dükkânlarda herşey var ve çok ucuz. Gerçi benim mayom daha giyerken yırtıldı ama olsun! İyi ki girmişim, dizimdeki sızı banyo sonrası geçti. Sonbahara doğru Sarıkaya Kaplıcaları’na gidip bir hafta kalmayı plânlıyorum. Günde üç banyodan 21 banyo almak gerekiyormuş. Herkese bu kaplıcaları tavsiye ederim.
Banyo sonrası aynı bahçede oturduk, dondurma yedik. Sarıkaya bambaşka bir yer. Her taraftan şifalı kaynak suları ve tarih fışkırıyor. Sarıkaya Antik Tiyatro, Sarıkaya Roma Hamamı beni büyüledi. Mermer üzerinde bin bir nakış, bin bir motif... Diğer Roma eserlerinden farklı olarak burada yılan resimleri de nakşedilmiş. Yılan eczacılığı, tıpı, kısaca sağlığı sembolize ediyormuş. Demek ki o zamanlardan beri bu kaplıcaların şifası biliniyormuş. Rehberimiz o kadar güzel bilgiler verdi ki ilgiyle dinledik. Hayran kaldım Sarıkaya’nın tarihî dokusuna ve kaplıcalarına.
Akşam yemeği Sarıkaya Belediye Başkanı Sayın Ali Osman Erbir tarafından organize edilmişti. Mercimek çorbası, pirinç pilavı, salata ve testi kebabı elbette...19.00-20.30 arası akşam yemeğinden sonra Sarıkaya Şiir Şöleni’nin yapılacağı bahçeye geldik. Çok güzeldi.Sahne gayet mükemmel bir şekilde hazırlanmıştı, dev ekrandan şiir okuyanları daha rahat görme imkânı sağlanmıştı. Bahçe tıklım tıklım idi. Sarıkaya halkı sanatı seviyor.Ne güzel!
Belediyelerin sanata bu kadar sahip çıkmaları beni çok etkiliyor. Türkiye’mizin değişik illerinde, ilçelerinde olan etkinliklerde gördüğümüz kadarıyla Kars Belediye Eski Başkanı Sayın Naif Alibeyoğlu, Bursa Yıldırım Belediye Başkanı Sayın Özgen Keskin, İznik Belediye Başkanı Sayın Kadri Eryılmaz , Tarsus Belediye Bakanı Sayın Burhanettin Kocamaz, dışında Yozgat Belediye Başkanı Sayın Yusuf Başer, Sarıkaya Belediye Başkanı Sayın Ali Osman Erbir, Sorgun Belediye Başkanı Sayın Ahmet Şimşek sanata , kültüre, şaire sahip çıkanını maalesef sıkça göremiyoruz. Bu nedenle en kalbî duygularla kendilerini selâmlıyorum. Onların izinden başka belediyelerin de gitmelerini diliyorum. Yol, su hizmetleri önemlidir ancak inanın kültür faaliyetleri de en az onlar kadar önemli, değerlidir. Bizler yurdun dört yanından gelen ozan, yazar, şairler olarak sizleri anlatacağız dilimiz döndüğünce... Bazen berbat olanlar varsa (Bekilli Etkinliği gibi) onları da yazacağız. Eleştirelim ki aynı hataları tekrarlamasınlar. Daha iyiye, daha güzele doğru yol alsınlar.
Çok güzel bir dinleti oldu. Elbette dinletinin güzelliğinde Kelâmi Akdemir Beyefendi ve Süreyya Kaya Hanımefendi’nin payları oldukça fazladır. Geç saatlerde Yozgat’a döndük.
Ertesi sabah valizlerimizi de alarak otobüslerle konakladığımız yerden ayrıldık. Elimizde valizlerle dolaşmamak için eşyalarımızı terminale bırakıp sabah kahvaltısı için Kent Park’a gittik. Yemyeşil çimenler, renk renk çiçekler, havuz, nostaljik öğelerle süslü harika bir parktı.
Çok keyifli bir kahvaltıdan sonra Sayın Ahmet Sargın güzel bir konuşma yaptı. Bu kahvaltımızın sponsoru Yerköy Genç İş Adamları Dernek Başkanı Sayın Ayhan Çelik de bir konuşma yaparak seneye mutlaka Yerköy’e beklediğini, bu yıl Yerköy ilçesi programa alınmadığı için üzüldüğünü belirtti. Gelecek yıl yapılacak şölende kahvaltı için Yerköy’e davet etti.
Yozgat İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahri Akbulut Beyefendi de oradaydı. Zaten etkinlik boyunca bizi hiç yalnız bırakmadı. Katılım Belgelerinin Takdim Töreni yapıldı.
Herkes çok mutlu görünüyordu. Yine de ayrılık saati yaklaştığı için içimizde biraz burukluk vardı. Saat 13.00 itibariyle dönüş yolculuğu başladı. Aslında Yozgat Fuarı’nı gezecektik ama arkadaşlarımızı yolcu etmek istedik. Bu nedenle onları terminale götüren otobüse bizler de bindik. Adanalı arkadaşlarım, kızım ve ben beş kişi Yozgat’tan en son ayrılacak gruptuk.Otobüsümüz saat 21.30 da Adana’ya hareket edecekti. Biz de o saate kadar şehri gezmeye karar verdik. Şair Ahmet Yetim Bey, Bozok Şairi Yaşar Bey ile bize haber yollamış. Kızıma bir tablo hediye etmek istediğini, tabloyu almadan Adana’ya dönmememizi söylemiş. Tabloyu almaya gittik, bu arada bize bol bol çay ısmarladı yine...
Bu kez Bozok Şairi Yaşar Yiğitsoy , davet etti bürosuna. Ahmet Yetim Bey ile büroya giderken tablonun camı kırılır endişesiyle tabloyu terminale bırakmak üzere taksiye bindik. Bir de baktık ki Ankara’ya dönen şair arkadaşlarımızın otobüsü hareket etmek üzere. Onlarla vedalaştık. Bu arada YOŞAY başkanı ve üyeleri de terminaldeydi. Biz "Yaşar Yiğitsoy’un bürosuna gidiyoruz. Çaya davetliyiz." diyince "Biz de geliriz işimiz bitince..." dediler.
Bozok Şairi Yaşar Yiğitsoy , bizi çok güzel karşıladı. Mis gibi demli çayın kokusu dışarıya taşmıştı. Tatlı ve tuzlu pastalar, kurabiyeler almıştı çayın yanında atıştırmak üzere. Biraz sonra Ahmet Sargın, Osman Yüksel, Salim Gülbahçe de geldiler. Yaşar Ağabey’in akrabası bayan da bizlerle ilgilendi, hal hatır sordu. Ahmet Beyler gelirken bir de karpuz getirmişlerdi. Adana karpuzuymuş. Güldüm, "Adana’da da Diyarbakır karpuzu revaçta..." dedim. Karpuzumuzu iştahla yedik. "Çamlık’a gidelim, biraz gezelim." önerisi kabûl gördü.
Çamlık’ın tepesinde bir düğün salonu vardı.
Tesadüfen sünnet düğününe de şahit olduk. Çamdan beş adet minik oda yapmışlar. Geniş penceresinden Yozgat’ı kuşbakışı seyrettik. Manzarası muhteşemdi. Eskiden oralarda kar kuyuları varmış. Ağustos ayında bile kuyularda kar olurmuş. Karsambaç yaparlarmış. Nostaljik bir ortam, yer minderleri, yer sofrası ile kendimi farklı bir boyutta hissettim. Kalaylı bakır tasla ayran içmenin zevki bambaşkaydı.
Oradan ayrıldıktan sonra piknik alanına geldik. Alucralı Şair arkadaşımız Yavuz Kayacık memleketine döneceği için bize katılamadı. Yozgat kıymalı pidesi, gazoz, karpuzdan oluşan azıklarımızla piknik yaptık. Orada Yozgatlı hanımefendilerle sohbet ettik.
Artık dönüş saatimiz yaklaşmıştı. Yozgatlı dostlarımız da misafirlerini en iyi şekilde ağırlamak için çok çaba sarfetmişlerdi. Onlar da belli etmemeye çalışsalar da çok yorgun görünüyorlardı. Bizi terminale kadar bıraktılar.
Yozgat’ı kültüre verdikleri önemle, cömertlikleriyle, misafir kıymeti bilmeleriyle her zaman güzel hatırlayacağız. Hoşçakal Yozgat! Hoşçakal yiğidin harman olduğu yer! Hoşçakal !
HARİKA UFUK
ADANA
15 Temmuz 2010
Saat: 20.00
karşılaştığımız ilk günden ayrıldığımız ana kadar.....her türlü ikram ve saygıyı gördük....misafir olmayı ve ağırlamayı ilke edinen.....en zor anında bile gülen.... çakır gözlü yakışıklı ahmet kardeşi yakından tanıdık....her yerde içtenlik ve samimiyet gördük.....bu tür yaklaşımların yalnız oralarda olduğunu misafirpelverliğinin...henüz erozyona uğramadığını gördük....ağırlandık....zor koşulları kolaya çeviren yozgatlı gardaşlarımızın ilgilerini gördük....insanlık arkadaşlık gördük....kıt koşullarda her şeyiyle koşuşturan.....adlarını sayamadığımız tatlı insanlar gördük....güzellikler yaşadık.....kent parkta......arkadaşlarımızı kahvaltıya beklerken bizimle yakınen ilgilenen yaşı bizden büyük olduğu halde bize yer veren.....MİSAFİRİN YAŞI HER DAİM EV SAHİBİNDEN BÜYÜKTÜR DİYEN YAŞAR YİĞİTSOY ABİMİZİN....mütevazılığını gördük...yozgat festivali bende derin izler bıraktı....valimize belediye başkanımıza....ahmet sargın kardeşimize ve tüm görevli yozgatlılara canı gönülden teşekkür ediyor saygıyla selamlıyorum...