- 874 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EGEMENLİK VE ADALET
EGEMENLİK VE ADALET
Her yıl 23 Nisan’da Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını tüm yurtta milletçe kutlanıyor. 23 Nisan 1920’de ilk açılan milli meclisin ve daha sonra tüm yapılan anayasaların temel dayanağı millet idi ve temel esası millet egemenliğiydi. Hatta ilk meclisin duvarına o günlerin ifadesiyle “HÂKİMİYET BİLÂ KAYD U ŞART MİLLETİNDİR” ibaresiyle yazılmıştı.
Halkın yönetimde bizzat yer alması, kendi idarecilerini kendisinin seçmesi ve bunu da seçimlerde oy kullanmak suretiyle gerçekleştirmesi hususunun uygulamada hâlâ yer almasına rağmen daha sonraki dönemlerde, özellikle 61 ve 82 darbe anayasalarında millet egemenliğin yavaş yavaş kale alınmamaya başlandığına hepimiz şahit olduk. Zaten söz konusu anayasalar millete karşı devleti ve sistemi korumak ve tahkim etmek mantığıyla hazırlanmıştı.
Egemenlik milletindir ama millet bu egemenliğini yasayla tespit edilen kurullar aracılığıyla kullanır hükmüyle milletten alınan egemenlik sonucunda ülkemiz alt kurullar, üst kurullar, yan kurullar cennetine dönüştü ve Cumhuriyet Tarihinin seyri içerisinde milletin sadece oy vermekten başka (verdiği oy da millete tepeden bakan birileri tarafından %95 oranında dahi olsa geçersiz sayıldığı) yönetime katılma anlamındaki belirleyiciliği elinden alındı.
Hemen hemen hepimizin hayatımız boyunca mahkemelere işimiz düşmüştür veya en azından Türk filmlerinde görmüşüzdür, mahkeme duvarlarında “Adalet mülkün temelidir” vecizesi yazar. Ayrıca tüm mahkeme kararlarının sonunda hâkimin verdiği kararın Türk milleti adına verildiği ifadesiyle yine egemenliğin millete ait olduğuna atıf yapılır.
Ülkemizde millet egemenliği ve adalet kavramı nazari ve yasal olarak var olsa da uygulama sahasına girdiğimizde bunun izine bile rastlamak mümkün olmuyor. Milleti göbeğini kaşıyan adam olarak gören, kendi istedikleri hayat nizamını dikte ettirmeye çalışan ve kendi öngördükleri iktidarın gelmesi uğruna her türlü yolu mübah gören zümre millete demek istiyor ki; “Sen kumaş kalitesinden anlamazsın, renk zevkin de yok, zaten senin terzin de iyi elbise dikemez o sebeple benim seçtiğim ölçü, renk ve kalitedeki elbiseyi giymek zorundasın.”
Milletin kahir ekseriyetinin iradesi ve talebi yönünde 411 oyla mecliste kabul edilen başörtüsü yasası olsun, 367 ucubesiyle cumhurbaşkanlığı seçiminin iptali olsun bu baskıcı tavrın örneklerine pek çok defa şahit olduk. Millet çoğunluğunun seçtiği milletvekillerinin oyuyla ve meclis çoğunluğuyla gerçekleşen oylamayı iptal eden Anayasa Mahkemesi de yetkilerini aştığı halde iptal kararını millet adına verdiğini açıklamıştı. Üstelik sözde millet adına haber yapan, araştıran ve doğruları yazan güzide basınımız 411 parmağın kaosa kalktığını manşetten vermiş, devrin ana muhalefet lideri de Anayasa Mahkemesinin başörtüsü yasasını iptal etmesini, aksi takdirde kargaşa çıkacağını beyan buyurmuştu.
Siyasi taraf veya iktidar yanlısı olduğumuz sonucu çıkarılmasın, %47 oy almış ve iktidar olmuş bir partiye kapatma kararının eşiğine gelen AYM kapatma kararı vermese de AK Partiye verdiği diğer cezayı millet adına vermişti. Peki, millet bu kararların neresinde?
Şu an gündemde 12 Eylül’de yapılacak referandum var. Siyasi parti liderleri veya münferit olarak milletimiz oyunun rengini ve referandum gününe kadar yapacakları kampanya ve kullanacakları argümanları belirlemiş durumda. Anayasa daha iyi daha kapsamlı yapılabilirdi veya pek çok eksiklikler var denilebilir ve doğrudur, ama tarihçi kimliğimle söylüyorum son iki yüz senelik anayasa tarihimize baktığımızda bu 26 maddelik anayasa değişikliğinin milli egemenlik ve adalet açısından önemli bir aşama ve fırsat olduğu inancındayım. Siyasi bir parti gibi çalışan, verdiği ideolojik kararlar sebebiyle hiçbir surette sorumlu tutulamayan ve milli iradeyi hiçe sayan yargıçların egemenliğinin de son bulacağı kanaatindeyim.
İptal talebinde bulunanların parti proğramlarında da yer alan ve hatta pek çok maddesini açıkça onaylayan derin ve oligarşik güçler milletin reyini ve tercihini bildiklerinden, anayasa paketinin tamamının iptalini istediler. Millete rağmen ellerindeki gücü ve saltanatı kaybetmemek uğruna denedikleri iptal yolu AYM’ de kısmen budansa da anayasa milletin onayına sunulacak.
Anayasanın millet tarafından kabul edileceğine, sözde yasal dayanak ve kurullarla milletin elinden alınan egemenliğin ve milletin hasret kaldığı adalet anlayışının yeniden gerçekleşeceği günler yakındır.
Selam ve dua ile…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.