- 654 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SAATİN YELKOVANI
1989 Yılında Habip Edip Törehan ilkokulunda okul müdürü olarak çalışıyordum.İlköğretim okulları ynetmeliğindeki. Okul müdürlerinin altı saate kadar derse girer maddesine uyarak,Beşinci sınıfların din kültürü dersine giriyordum.Dinkültürüde nerden çıktı diyeceksiniz .Ben dört kademe din kültürü formasyon kazandırma kursuna katıldım ve ikinci bıranşım din kültürü ve ahlah bilgisidir.
Habip Edip Törehan’da beşinci sınıfta Zeynep diye bir kız öğrencim vardı.Babasının mali durumu iyi olduğu için kızına hediye olarak iyi bir saat almış. Zeynep belkide bu saatin sevincine hiç uyumamıştı. Erkenden okula gelmesinden çok sevinçli olduğu belliydi.Okulun girişinde kocaman bir koridor vardı, orada arkadaşlarıyla konuşuyorlar; Zeynep ikiye bir koluna bakıyordu .İçimden yeni almış belli ki dedim. Yanlarına yaklaştım .Beni görünce yüzünde öyle bir sevinç vardı ki, yaşamayan bilmez.Günaydın dediler, bende onlara günaydın dedim , ve yanaklarından birer makas aldım. Bu makas benim adetimdi. Onların çok hoşlarına giderdi.Zeynep hemen atıldı öne; Öğretmenim saatime bakın dedi. Baktım gerçektende kalite olduğu belliydi hayırlı olsun dedim .Bu sözü benden duydu ya; hoplaya zıplaya koridorda koşmaya başladı .Bir yandanda bir şarkı mırıldanıyordu. Onun sevinci benide mutlu etmişti.
Öğretmenler geldi. Saat dokuz oldu. Herkes derse girdi. Yaşar Efendi bana bir Türk kahvesi yaptı. Köpüğü boldu ,içtim.İkinci teneffüsten sonra derse girdiler .Zeynep ağlayarak bana doğru geliyordu. Ağlamaktan derdini anlatamadı. Ama kolunu göstermesi saatine bişey olduğunu anlatmaya yetiyordu. Kaybolduğunu ne olduğunu bilmediğini söylüyordu.Nadide öğretmene vardım bu derse ben girebilirmiyim diye söyledim. O çıktı bengirdim.Saati sordum kimse de olmadığını söylediler. Ben bu saati bulurum dedim.
Herkes eline bir kurşun kalem alsın ve ayağa kalksın dedim.Aldılar :Dışarı çıkın ve bu kalemleri birbirinizin ve hiç kimsenin görmediği yerde kırın gelin dedim.Herkes kuytu bir yer bulmak ve kalemleri kırmak için dağıldılar.Herkes kırdı geldi. Kalemleri yalnız birisi hariç.İsmini şimdi hatırlmadığım bir kızımız kırmamıştı.Tek tek soruldu nerde kırdın falan yerde filen yerde.O ismini hatırlamadığım kıza sordum sen neden kırmadın kalemi ?Öğretmenim siz hiç kimsenin görmediği yerde dememişmiydiniz? Evet dedim .Hiç kimsenin görmediği yer bulamadım, bende kırmadım dedi. Nasıl olur bir kuytu yer bulamadın mı diye sordum. var var ama oradada beni gören vardı dedi. Kim dedim Allah dedi.Ben şaşkındım böyle bir cevap beklemiyordum.Tüylerimi ürpertti.Yakaladım diyede için için seviniyordum.Çok bilmişlik taslayarak işte çocuklar sizi herhalukarda ve her yerde sizi bi gören var. O zaman saati alanıda bi gören var değilmi dedim eveeeeeeeettttt diye bağırdılar.Ben şimdi sizi sınıftan çıkarıyorum. Gidin ama yelkovan üç tur atıncaya kadar serbestsiniz. Üç tur sonra saati burda görebilecekmiyiz bakalım dedim ve çıktık.
Saati alan hangi öğrenciydi ,ismini şimdi hatırlamıyorum ama ,yanlış bakmış olacakki; Odama geldi öğretmenim saatin yel kovanı tam üç kez döndü dedi .Ve saati bana uzattı.Onu gönderdim. Zeynep’i çağırdım .Zeynep saatin yelkovanı üç kez dönmüş bak istersen dedim ve saatini verdim .Ama ne sevinmişti.
YORUMLAR
Çok etkileyiciydi. Tebrik ederim ve paylaşımınız için teşekkürler. Saygılarımla..