- 886 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Şairim/ Yazarım
Sevgili Kalem dostları, geçen gün çok kıymetli bir Üstadın edebiyatla ilgili bir yazısını okuyunca sizlerle paylaşmayı kendime borç bildim. Bu yazı sevgili Seçil Karagöz’e aittir. Kendisine böyle aydınlatıcı bir paylaşımda bulunduğu için çok teşekkür ederim.
Kendisine ‘Şairim/Yazarım’ diyen yanlış yapar!
Senin şair/yazar olduğuna yaptığın çalışmalar ve gösterdiğin başarılar oranında ancak başkaları karar verebilir. ‘Şair/Yazar değilim!’ diyerek de sözde alçakgönüllü (!) gözükmenin hiçbir anlamı yoktur. Bu, seni gülünç göstermekten öteye geçmez.
Bir de sitelerde, köşelerde, işitsel ve görsel basında kendilerine ‘şair, yazar, ozan, âşık, …’ diyenler ve bunu rumuz ya da meslek adı olarak kullananlar o kadar rahat, mutlu ve pişkin duruyorlar ki alçakgönüllülük onların semtinden teğet bile geçmez!
Her kim ve ne olursak olalım, ilk önce yapmakta olduğumuz işi ‘yaşam biçimi’ olarak benimseyip benimsemediğimiz otomatik olara gündeme gelir. Bununla birlikte kullandığımız dile bakılır ki bu noktada dilin özgün kuram ve yazım kurallarını ne denli doğru, güzel ve yerinde kullandığımız irdelenir.
Elbet yapılmakta olan her işin güçlü kimlik kazanarak meslekleşmesini beklememiz idealdir ancak yapılmakta olan işin ve onu yapmakta olanların sayısı arttıkça kalitesinin azalması doğaldır, zira nitelik ve nicelik zamanla birbiriyle ters orantılı olarak güçlenir veya zayıflar.
Hangi iş ya da meslek söz konusu olursa olsun, o alanda alınan eğitimin gücü, işlevi ve kalitesi son derece önem arz eder ki buna paralel olarak bireyin kararlılığı, başarı azmi ve yoğun çalışması da o işe duyulan saygının göstergesini oluşturur.
Özümüze saygımızla yapmakta olduğumuz işe saygımızın işteş bazında dışımızdakilere duyduğumuz saygı olgunlaşır ki yürek daraltarak, sıkıntı yaratarak, zaman ve enerjilerini çalarak onların izleme, okuma ve üleşme zevklerini azaltmak ve yok etmek gibi bir lüksümüzün bulunmadığının bilincinde olmak zorundayız.
Bir diğer husus ise, çok miktarda yazmak, çizmek kısaca bir şeyler üretmek ne bizim, ne de yaptığımız işin değerini artırır. Böyle bir tutum, sadece ulu orta boy göstermiş ve bir anlamda egomuzu tatmin etmiş olduğumuza işaret eder; hepsi bu kadar!
Ne kadar çok şiir/ yazı yazmış! Vay ne büyük insan! İşte ideal tip!, … gibi beğeni söylemlerimizin bizi hiç de yüceltmediğini/yüceltmeyeceğini biraz anlayabilsek; hem ‘şakşakçı’ durumuna düşmemiş, hem de muhatabımızı megaloman psikozuna itmemiş oluruz.
‘Oku!, Yaz!, Aktar!’ diye kutsal kitabımızda geçen yüce Yaradan’ın kullarına emirlerini çok iyi kavramamız ve bunların tartışmasız kutsiyeti haiz olduğunun bilincine varmamız gerekir ki bunu da sergilediğimiz güzel, özlü, düzgün ve başarılı etkinliklerle, katılım ve katkılarla gösterebiliriz.
‘Dostlar alış verişte görsün!’ anlayışıyla veya ‘Ben de varım!’ dercesine ve üstelik edebi, edepli ve keyif vermekten uzak sözde eserler (!) sunarak hem de sunularına ille ‘yorum’ beklentisi içine girmek ilgilinin ruh sağlığını bir biçimde olumsuz etkiler.
Ziya Paşa ne güzel söylemiş:
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
(Açıklaması: Kişinin aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür.)
Başarılı bir şair/yazar/yorumcu olmak istiyorsak,
__Çok, dikkatle ve özümseyerek okumalıyız.
__Dilin kuram ve yazım kurallarına mutlak uymalıyız.
__Yazdığımızın anlaşılır, güzel ve özlü olması gerekir.
__Çalışmamızın edebi, edepli ve keyif verici olması elzemdir.
__Eserlerimiz yürek ısıtıcı ve dimağ ışıtıcı olmalı; bir şeyler vermeli.
__Yorumlarımız içten ve nezih olmalı; bilimsel bazda edebiyata da bir şeyler katmalı.
__Eserlerimizde şahsiyat yapmamaya yani kişiselliğe kaçmamaya azami gayret göstermeliyiz.
__Çalışmalarımızda söz ve öz bütünlüğünün yanı sıra anlam, anlatım ve sözcük seçimine özen göstermeliyiz.
__Duygu sömürüsünden, özenti ve yapaylıktan, şakşakçılıktan, ‘Al gülüm, ver gülüm!’ anlayışından mutlak kaçınmalıyız.
__Uyduruk, kıytırık, alıntı, çalıntı ve laf kalabalığına asla rağbet etmemeliyiz.
,…
Şunu da her zaman aklımızda tutmakta büyük yarar vardır:
Üslûbu beyan aynıyla insandır!” – (Y. K. Beyatlı)
Şiir ve yazılara yapılan yorumlara teşekkür etmek gerekir zira bunun bir saygı belirtisi anlamında kişinin görgü, bilgi ve nezaketinin derecesini gösterdiğini düşünmekteyim.
Dost bildiklerime yalansız, yanlışsız, kavgasız, tasasız ve güzel yaşantılar dilerim.
YORUMLAR
Eğitimci
HAYIR, EFENDİM! HER İKİ PARAGRAFTA DA KENDİLERİNİ BELİRTTİĞİM SIFAT VE RUMUZLARLA ANONS EDENLERİN HİÇ DE ALÇAKGÖNÜLLÜ OLMADIKLARINI VE PİŞKİN TAVIRLARINI YADIRGADIĞIMI VURGULAMIŞ BULUNMAKTAYIM. İLGİ VE BİLGİLERİNİZE ARZ OLUNUR.
SAYGILARIMLA...
Seçil Karagöz
Üniv. (Yab. Dil) E. Öğretim Görevlisi
Türkiye Kuvayi Milliye Mücahitler Derneği Yazarı
Aynı yazıyı ben de okumuş ve çok zevk almıştım okumaktan. Bir kaç günden bu yana özwl işlerimin yoğunluğu nedeniyle ne yazı okuyabildim ne de yazabildim. Bizler ne şairiz ne de yazar. Kendi çapımızda, birikenleri paylaşıyoruz. Güzel ve faydalı bir paylaşımdı. Saygıyla
Mustafa Sakarya
Senin şair/yazar olduğuna yaptığın çalışmalar ve gösterdiğin başarılar oranında ancak başkaları karar verebilir. ‘Şair/Yazar değilim!’ diyerek de sözde alçakgönüllü (!) gözükmenin hiçbir anlamı yoktur. Bu, seni gülünç göstermekten öteye geçmez.
Bir de sitelerde, köşelerde, işitsel ve görsel basında kendilerine ‘şair, yazar, ozan, âşık, …’ diyenler ve bunu rumuz ya da meslek adı olarak kullananlar o kadar rahat, mutlu ve pişkin duruyorlar ki alçakgönüllülük onların semtinden teğet bile geçmez!
Ben bu iki madde arasında tezatlık gördüm sanki...İlk madde de "Şair/yazar değilim diyerek alçakgönüllü görünmek seni gülünç duruma düşürür derken, İkinci madde de tam tersi söylenmiyor mu? Yoksa ben mi yanlış anlıyorum?
Evet ben kendime şuanda ne şair diyebilirim ne de yazar...Eğer bunu söylersem ben gülünç duruma düşerim... Önemli olan zaten, okuyucunun bunu belirlemesi.
Sevgilerimle kardeşim
Mustafa Sakarya
Eğitimci
MERHABA!
HAYIR, EFENDİM! HER İKİ PARAGRAFTA DA KENDİLERİNİ BELİRTTİĞİM SIFAT VE RUMUZLARLA ANONS EDENLERİN HİÇ DE ALÇAKGÖNÜLLÜ OLMADIKLARINI VE PİŞKİN TAVIRLARINI YADIRGADIĞIMI VURGULAMIŞ BULUNMAKTAYIM. İLGİ VE BİLGİLERİNİZE ARZ OLUNUR.
SAYGILARIMLA...
Seçil Karagöz
Üniv. (Yab. Dil) E. Öğretim Görevlisi
Türkiye Kuvayi Milliye Mücahitler Derneği Yazarı
Mustafa Sakarya
Sevgili Musatafa
Ziya Paşa ve Yahya Kemalden iki güzel deyişle takviye ettiğin bilgilendirici, güzel yazına bir deyişde ben ekleyeyim, gerçi kimin dediğini bilmiyorum ama. İlk bakışta yazı ile alakası yok gibi gözükse de bence çok alakası var, sözüm meclisten dışarı
"Eşeklik ağitimi alır, cehalet eksi bakiye kalır", biraz karışık oldu galiba.
Anladun oni :-)
Saygılar, selamlar
Mustafa Sakarya
Eğitimci
‘’EĞİTİM CEHALETİ ALIR, EŞEKLİK BAKİ KALIR.’’ - (ATASÖZÜ)
PEKİ, EĞİTİMSİZ EŞEKLER CEHALETTEN NASIL KURTULACAKLAR?
İLGİ VE BİLGİLERİNİZE ARZ OLUNUR.
SEÇİL KARAGÖZ
ÜNİV. (YAB. DİL) E. ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
TÜRKİYE KUVAYİ MİLLİYE MÜCAHİTLER DERNEĞİ YAZARI
Ağyar
Bahsi geçen atasözünün orjinal halini pek ala biliyorum. Ortada Mustafa beyin anlayabileceği bir nükteye vurgu yapmıştım. Bayağı ciddiye almışsınız. Rahat olun, kendinizi kasmanıza hiç gerek yok.
Bende;
İsmet Babaoğlu
TRF.İŞL.UZMAN TEKN.
T.E.İ.A.Ş
Ne yapalım şimdi ?
Bilgilendirici, aydınlatıcı ve güzel bir paylaşımdı. Çok beğenerek okudum. Teşekkür ederim. Saygı ve selamlarımla..
Mustafa Sakarya
Aysel AKSÜMER
Ne kadar çok şiir/ yazı yazmış! Vay ne büyük insan! İşte ideal tip!, … gibi beğeni söylemlerimizin bizi hiç de yüceltmediğini/yüceltmeyeceğini biraz anlayabilsek; hem ‘şakşakçı’ durumuna düşmemiş, hem de muhatabımızı megaloman psikozuna itmemiş oluruz.
Değerli paylaşımız için sizi kutlarım.
İçerik yönünden oldukça etkiliydi.
Selamlar...