- 751 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İŞÇİ SINIFI DEVRİMCİDİR
AMA İŞÇİ SINIFI DEVRİMCİDİR !!!
Sınıf çatışması üzerine oturtulmuş bir toplumda tarafsız sosyal bilim düşünülemez.Resmi ya da liberal olsun,bütün burjuva bilim, şu veya bu şekilde ücret köleliğini savunmaktadır.Oysa işçi sınıfı, bu köleliğe karşı tarih sahnesine çıktığı günden beri amansız bir savaşım başlatmıştır.Şöyle bir tarihe göz atın:1848 devriminden 1871 Paris komünine, Paris komünü’nden 1905 Rus ihtilaline,Rus ihtilalinden 1917 ekim devrimine giden süreçten günümüze kadar devam edip gelen bu tarihsel süreç, gelinen aşamada daha büyük deneyim ve tecrubeler sınıfa kazandırmıştır.
1871 Paris komünü, tarihte zorun rolünü ıspatlayarak burjuva reformlarının evriminin son noktası olmuştur.Sınıfın özgürlüğü savunulacaksa,bu birikim açığa çıkarılmalı ve anlaşılmalıdır.
Eğer bir ekonomik ve sosyal dönüşüm,geniş halk kitlelerinin bilincinde devrimci bir değişime ve dönüşüme eşlik etmiyorsa, o hareket ve değişim eski orjinine en kısa sürede rücu edecektir,ve bu bir retorik veya biçim olmanın ötesine geçemeyecektir.Kapitalizmin ayaklarıyla yürüyerek,kapitalist üretim ve tüketim biçimlerini model alan, onu taklit eden anlayış işçi sınıfı anlayışı olamaz.Burjuva kapitalist devlet muhaliflerini yok etmek üzerine inşa edilmiştir,ve devlet ortaya çıktığı günden bu güne kadar hep böyle davranmıştır. Elbette devrim doğası gereği,yönetenlerden,eski düzenden hoşnut olmayan çoğunluğun ayağa kalkmasıdır.
YENİ KENDİSİNİ DAYATMIŞKEN ESKİ, MEFTA OLMUŞ BİR SİSTEM ÜZERİNDEN, ESKİSİNE BENZER GEREKÇELERLE KİTLELERDEN GELEN DEVRİMCİ TALEPLERİN YOKSAYILDIĞI BİR DURUMDA, SINIF ÇIKARLARINDAN BAHSEDİLİR Mİ ?
Unutulmamalıki hegemonyanın tarihi özel mülkiyetin tarihiyle aynıdır ve yatsımak durumunda olduğumuz ve ya kaldığımız güç, konjoktürel değil,tarihseldir.Bizim için sorun mevcut devlet mi? Tarihsel hegemonya mı?Hiç bir örgüt,parti veya gurup bunları dikkate almadan siyaset yapamaz.
Tekel işçileri direnişi, burjuvaziyle uzlaşarak 78 gün sürmedi,o direniş eksi 10 derecelerde,büyük bir kararlılıkla,devrimci sınıf tavrıyla 78 gün siper-siper direnilerek tarih yaptı.Ancak bu topraklarda tarih, hep burjvazi tarafından alçakça tersyüz edilerek yazılmış ise de.bu topraklarda boy veren işçi sınıfı mücadelelerinin ve devrimci mücadelelerinin gerçek anlamda devrimci bir kaydı da devrimciler tarafından tutulmaktadır. Yanlış yerde durarak,yanlış yerde saf tutarak doğrular savunulamaz.Burda temel sorun sistem tarafından dayatılan deği,somut gerçeği görebilmektir.
Yenilgi ve eziklikten mutluluk duyan ruh halinin,başarılara kilitlenmiş, kazanmayı esas alan kurmay kafalarla yer değiştirmesi elzemdir.Bu durumu psikolojide şöyle tanımlamak mümkün: Doğrulardan uzaklaşarak doğrularla çatışma.Yanlışlarının özrünü utanç kabul etmiş,ya da suçluluk duygusu olarak algılamış,deneyimlerini bilinç dışına atarak,iterek,bunları hiç yapmamış,hiç yaşamamış gibi davranmak ilkel insanın tavrıdır.Hatta bu tutum,çoğu duygu,dürtü,pratikte yaşadığı olay ve olgulara karşı, onları yalnız yoksayma,bastırmakla kalmaz,bunları dışarıya aktararak yansıtır ve ilkel savunma düzeneklerini devreye sokar.
Bu davranış siyasi bir tutum değildir,bir nevrotik hastalıktır.Bu hastalık bireyi örgütsel bir yapıya,ve ya bir guruba’’kötü ben’’ile iyi ben’’arasında bocalamaya,ve iyi ile kötü arasında bir seçim yapmaya zorlasada,sonuç;iyi ile kötünün olumlu yönde değerlendirilip,sonuçlanması olmayacaktır.Bu çoğul kişilik bilgi arşivlemek,deneyim arşivlemek yerine o birikim ve deneyimleri imha etmekle meşguldür.
Bu tür kişiler kendi dünyasında,gerçek düşün dünyasında,pratik dünyalarında zafersel doyumlara ulaşamadıkları için,zafersel doyumlar sağlayamadıkları için,kendi düşler dünyasına hapsolarak doyuma ulaşmaya çalışırlar.
Erdoğan Ateşin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.