- 1584 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Burnunu koluna silen çocuk
Zeynep annesini abdest alırken izliyordu. Annesi önce ellerini üç kere yıkadı. Sonra ağzını üç kere suyla çalkaladı. Ardından burnuna sağ eliyle su çekti ve sol eliyle burnunu tutup sümkürdü.
Zeynep onun hareketlerini izlerken en fazla burnuna su alışı ilgisini çekmişti. Annesinin işi bitince ona şöyle bir soru yöneltti:”Anneciğim sen neden burnunun içine su çekiyor sonra sümkürüyorsun?”
Annesi:”Canım yavrum, çünkü su temizdir ve pisliklerden arınmak ancak su ile mümkündür.”diye cevap verdi.
Zeynep düşüncelere dalmıştı. Annesi kızının omzuna elini hafifçe koyduktan sonra,”Neden böyle düşüncelisin?”diye sordu.
Zeynep:”Okulda Refik diye bir arkadaşım var. Burnu akınca, önlüğünün koluyla siliyor. Sonra önlüğünün kollarında parlak lekeler oluşuyor.”dedi.
Annesi:”Acaba mendili mi yok, sen ona selpak mendilinden vererek yardım edebilirsin.” dedi.
Zeynep:”Birkaç kere teklif ettim ama istemedi,”sana ne !“diyerek kafasını çevirdi.”diyerek bu arkadaşının durumuna çok üzüldüğünü fakat elinden hiçbir şey gelmediğini anlattı annesine.
Annesi:”Öğretmeniniz bu durumu fark etti mi?”diye kızına sordu. Zeynep, onun da Refik’i birçok defa uyardığını, ama arkadaşının söz dinlemediğini söyleyince, annesi Zeynep’e arkadaşının nerede oturduğunu bilip bilmediğini sordu. Zeynep annesine, arkadaşının oturduğu evi tarif etti. Birlikte onlara gittiler. Kapıyı Refik’in annesi açtı. Çok ezik bir hali vardı. Sesi çok hafif çıkıyordu. Çekine, çekine ” içeriye buyurmaz mısınız?”dedi.
Zeynep’le annesi mütevazı döşenmiş bir odaya girdiler. Kanepeye yan yana oturdular. Biraz sonra Refik, gülümseyerek yanlarına gelmişti. Onlara “hoş geldiniz” diyordu. Çok sevimli, kara kara gözleri ve kıvır, kıvır saçlarıyla çok şirin bir oğlancağızdı bu
“Nasılsınız iyi misiniz”ler bitmiş, herkes susmaya başlamıştı. Zeynep’in annesi konuyu açmanın tam sırası diye düşündü. Bir kelime söylemek üzereydi ki ağzı açık kalakaldı. Çünkü tuhaf bir ses duymuşlardı. O esnada pencerenin önünden bir adam geçiyordu. Adam burnundan çirkin bir sümkürme sesi çıkartıyordu. Zeynep ile annesi gayri ihtiyari olarak evin camından sokağa, sesin geldiği yere baktılar. Orada iri yarı bir adam duruyordu. Adam sağ eli ile burnunu sıkıyor, gürültülü bir şekilde kaldırımın üstüne sümkürüyordu. Birazdan sokak kapısının açıldığı duyuldu. Refik heyecanla:”anne babam geldi!” diyordu. Gerçekten o anda odanın kapısı sert bir biçimde açıldı. Ve asık suratlı bir adam kapıda görüldü. Refik annesinin arkasına sindi. Adam kaşlarını devirip kara bakışlarını misafirlere çevirdi. Bakışları,”bunlar da nereden çıktı!” diyor gibiydi. Adamın üstü başı pis, gömleği leke içindeydi. O anda Zeynep’in annesi bir şeye dikkat etmişti. Adamın gömleğinin kollarında parlak, tuhaf lekeler göze çarpıyordu. Gerçeği anlamıştı sonunda. Refik’in niye mendil yerine önlüğünün kollarını kullandığını. Zavallı çocuk, kendisine baba modeli olarak bu adamı almış olmalıydı. Sonraları bu adamın Refik’in üvey babası olduğunu, Refik’i ve annesini her gün dövüp hırpaladığını öğrendiler. Kadıncağız çocuğuyla bir-iki parça eşyasını alıp, Refik’in anneannesinin evine sığınmışlardı. Anneanne temiz, titiz bir kadıncağızdı. Refik’e burnunu lavaboya ya da mendile silmesi gerektiğini tatlı bir dille anlatmıştı. Refik de bir daha o yanlış hareketi asla yapmadı. Temizliği ile örnek bir çocuk oldu. Belediye Temizlik Görevlisi: Yerlere sümkürülmez Sokaklar bizim evimiz Böyle yapanlar sevilmez Biz temizliği severiz. Öğretmen: Sen çok güzelsin çocuğum Burnun akarsa utanma Ayıp değildir temizlemek
Mendile siliver usulca Kötü olan yere sümkürmek
Çocuk: Burnum, burnum
Minik burnum!
Burnum, burnum
Hokka burnum!
Sen olmasaydın
Nasıl yaşardım?
Seninle alırım
En güzel kokuları
Seninle anlarım
Yemeklerin tadını
Seninle koklarım
Leylakları, zambakları
Burnum, burnum
Seni ben çok severim!
Suyla yıkar temizlerim
Mendilime silerim
Burnum, burnum
Fındık burnum!
Sen benim her şeyimsin!
(04.07.2009-İstanbul)
Gülhan Çeliktaş