- 1245 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SİSTEMSİZLİĞİN DOĞURDUĞU EĞİTİM “SİSTEM”LERİ
SİSTEMSİZLİĞİN DOĞURDUĞU EĞİTİM “SİSTEM”LERİ
Yıllardır okullarımızda uygulanan sınav ve öğretim sistemlerinin üç yılda bir değişmesi günlük elbise değişimine benzedi. Yapbozculuk bir gelenek haline geldi. Aklına bir fikir gelen, hamamda suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimet gibi hamamdan çıplak fırlayıp: “Buldum, buldum!...” diye naralar atarak ve büyük bir kurtarıcı gibi kendini yutturmaya çalışarak buluşunu parlak sözcüklerle anlatmaya başlıyor: “SBS’yi kaldırıyorum.”, “büyük reform”, “dershaneleri etkisiz hale getiriyoruz.” …
OKS’nin yerine SBS geldiğinde de aynı nutukları uzun süre dinlemiştik. Daha üçüncü yılında o “büyük reform” tarih oldu. Yeni Milli Eğitim Bakanımız ve Talim Terbiye Kurulu Başkanımız kanal kanal gezip yeni getirdikleri sistemi anlatmaya çalışıyor: “Eski SBS bir facia”ymış da, “Çocukları ve aileleri yoğun strese sokuyor”muş da, “Onları dershanelere yem ediyor”muş da, “Yeni sınav sistemiyle çocuklar çocukluğunu doya doya yaşayacak”mış da… “Okullar, öğrencilerin zevkle zaman geçirdiği mekanlar olacak”mış da …Daha neler… Sanki okul olanaklarımızı ve kapasitelerini bilmiyormuşuz gibi bize masallar anlatılıyor. Söylediklerine kendileri de inanmıyorlar ya, neyse…
İnsan sevgisini yüreğinin derinliklerinde hisseden idealist insanları öğretmenliğe özendirmedikçe, çağdaş bilgi birikimiyle donanmış ve çağdaş düşüncelerle hareket edebilen öğretmen tipi yetiştirilmedikçe hangi okul yönetim anlayışıyla okulları zevke dönüştüreceksiniz Sayın Bakan?
Dayağı cennetten çıkma olarak niteleyen ve insanı dışlayan anlayışlarla yetişmiş öğretmen tipiyle olur mu bu söyledikleriniz?
Son yıllarda dedikoduları ayyuka çıkan ve birçok okulda sırtını siyasilere dayayan müdür tipleriyle okullarda ne tür yatırımlar yapılabilir?
“Tasavvuf edebiyatı küfür edebiyatıdır, ben bu edebiyat anlayışını anlatmam.” diyebilecek kadar kara cahil edebiyat öğretmenleriyle mi bu kalkınma hamlesi gerçekleşecek?
Hiç merak etmeyin, getireceğiniz sistemi de üç yıl sonra başka birileri, şu demeç verdiğiniz televizyon kanallarında eleştirirken yine kendi getirmeye çalışacağı sistemi övecek. Biz bu filmi yıllardır seyrediyoruz. Alıştık.
Eğitim sistemini dengelemek için iyi niyet yetmez. Çağını iyi kavrayan, sağlıklı düşünebilen, bilgi birikimi oturmuş kadrolarla büyük işler yapılır. Halkını ve ülkesini iyi tanıyan, onlarla yaşayan, öğretmen ve okullarla sağlam iletişimler kurabilen, öğrencilerin sorunlarını irdeleyen ciddi anketler yapabilen insanlarla ciddi eğitim reformları yapılır. Ankara’dan ülkeye bakıp: “Ben bu sorunu çözerim.” mantığını bir kenara bırakarak Bakanlık elemanlarınızı eğitimin asıl yaşandığı yerlere gönderin lütfen.
Eğitimle ilgili bakanlık kararlarında eğitimciler, öğrenciler ve veliler dışlanarak hiçbir “reform” yapılamaz. Bu tutumla olsa olsa kendimizi kandırırız, o kadar.
İçeriği doyurucu olmadıktan sonra getirdiğimiz sistemin adına LGS, OKS, SBS ya da başka bir şey desek ne olur, demesek ne olur?
Bugünkü Milli Eğitim Bakanımız “Bu sistemle çocuklarımız ve velilerimiz maddi-manevi yönden mağdur ediliyor.” dediğine göre bir bakıma haklılığım onaylanmış oluyor. Keşke haksız çıksaydım. Bir eğitimci olarak bundan nasıl üzüntü duyuyorsam gelecek zamanlardaki sözümona sistem değişikliklerinde de aynı üzüntüyü duyacağımı biliyorum. Çünkü yapılan sistem değişikliklerinin gösterişten öte hiçbir anlamı olmadığını biliyorum.
Anımsayacaksınız, o dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, “büyük reform” diye adlandırdığı projesini anlatırken kasım kasım kasılmış ve eklemişti: “OKS kaldırılıyor.” Müjdesini vermişti. Ben de bu aldatmacayı bir yazımın başlığıyla şöyle duyurmuştum kamuoyuna: “OKS Mİ KALDIRILIYOR VATANDAŞ MI KANDIRILIYOR?” Bugün bu başlık, eskiden yapılanlara cuk diye nasıl oturuyorsa yarın da sizin yaptıklarınıza cuk diye oturacak.
Ne demişim 11 Nisan 2007 tarihli o yazımda?
“Dershanelere dünyanın parasını ödemekten kurtarıldığını sanan vatandaş, bu sistemin uygulanmaya başlanacağı 2007-2008’de kazın ayağının hiç de öyle olmadığını görecek ama iş işten geçmiş olacak.” (11.Nisan 2007)
Hadi Sayın Bakanım beni mahcup edin bir kere de hep beraber sevinelim. Keşke buna inanabilsem…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.