- 478 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
"MENAPOZ" BİR KESİT
Biyoloji, temelini üremenin oluşturduğu bir bilim dalıdır. Bu bilim ya da alt bilim dallarıyla uğraşan çoğu kişi, özellikle canlılığın üreme ile neredeyse özdeşleştiğini gözlemlemiştir. Bir anlamda “üremeyen canlı kabul edilemez”dir bunun diğer bir ifadesi. Bir başka ortak kanı ve gerçekte, kadınların biyolojik işlevsellikleri üreme endeksli olarak daha önemli bulunur. Kadınların önemliliği daha uzun bir yaşamla ödüllendirilmiş gibidir. Çünkü ortaya kesin sayısal veriler koymasam da, kadınların erkeklere nazaran daha fazla yaşadıkları kabul edilir.
Ama ne gariptir ki, yaşanılanlar her ne olursa olsun insanda, üreme kapasitesi kadınlarda erkeklere göre daha erken ve daha hızlı gerileme gösterir. Özellikle, kadınların diğer fizyolojik kapasite değerlerinin çok daha yavaş gerilediği düşünüldüğünde, üreme kapasitesindeki bu erken gerileme, biyolojik alanlarda uğraşanlar için ilginç bir bilmecedir. Kadınlarda, diğer organ ve dokular hala iyi tamir edilebilirken, neden üreme sistemi faaliyetleri 50 yaşlarında durur?
Günümüzde bu konuda yaygın kabul görmüş iki varsayım bulunmaktadır. Varsayımlardan ilki, menapozun modern yaşam tarzımızdan kaynaklanan, uyumsal olmayan yapay bir özellik olduğunu ileri sürmektedir. Diğer varsayım ise, menopozun atasal büyükanalarımızın torunlarının beslenmesine yardımcı olmaları ile ilişkili bir yaşam öyküsü adaptasyonu olduğunu ileri sürmektedir.
Menopozun bir “yanürün” özellik olduğunu ileri süren varsayımın savunucuları, arkeologların eski insanların demografilerinden elde ettikleri verilere göre modern çağ öncesi kültürlerinde erişkinlerin gerçekte 50-55 yaşlarında öldükleri sonucuna varıldığına dikkat çekmektedirler. Eğer avcı-toplayıcı atalarımızda 50-55 yaşlarında ölüm kural idi ise, bu durumda çağımızdaki bireylerin genellikle 80-90 yaş¬larına kadar yaşaması bizim gelişim tarihimizde emsalsiz bir olaydır. Menopoz bir adaptasyon olamaz, çünkü bizim avcı-toplayıcı atalarımız menopozu hiç bir zaman yaşamadılar.
Diğer memeliler insanlarca oluşturulmuş ortamlarda tutulduğunda ve modern tıbbi bakım yapıldığında aynı türe ait doğal yaşayan bireylerinden çok daha uzun yaşarlar. Bu evcil, yani tut¬sak memelilerde (en azından bazı türlerde), dişilerin üreme kapasiteleri ölümden ve erkeklerin üreme kapasitelerinin azalmasından çok daha önce, bir azalma gösterir. Bu nedenle menopozu açıklamak için, bizim modern yaşam tarzımızın atalarımızın yaşadıklarından daha uzun bir ömür sağladığını söylemekten başka bir açıklamaya gerek yoktur.
Yanürün özellik varsayımına karşıt görüş bildirenler, günümüzün avcı-toplayıcı topluluklarında birçok bireyin 60-70 yaşlarına kadar yaşadıklarına işaret ederler. Bu veriler, avcı-toplayıcı atalarımızın demografisinden edinilen arkeolojik bilgilere göre, daha güvenilir işaretler taşıyabilir. Eğer dişi avcı-toplayıcı atalarımızın büyük bir kısmı menopoz geçirecek kadar uzun süre yaşadıysa, bu durumda menopoz gelişimsel bir açıklama gerektirir.
"Büyükana varsayımının" savunucuları, doğumdan sonra da özellikle besin için birkaç yıl süre ile çocukların analarına bağımlı olduklarını belirtirler. Bu durum, özellikle günümüz avcı ve toplayıcı kültürlerde ve özellikle çocukların yapmaları zor olan, fakat erginler için yüksek getirisi olan yiyecekleri analar hasat ettikleri zaman doğrudur. Böylece, bir kadının fazladan çocuğa sahip olma yeteneği, onun büyümüş ancak kendisine halen bağımlı olan çocuklarına bakma zorunluluğu ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca, bir kadın yaşlandıkça birçok ilişkili durumun ortaya çıkması olasıdır: (1) Başka bir çocuğu, doğumdan kendi bağımsızlığını kazanana kadar, bakabilecek uzunlukta yaşama olasılığı azalır. (2) gebelik ve doğum ile ilişkili riskler artar, ve (3) kendisinin kız çocukları, kendi çocuklarına sahip olmaya başlayacaklardır. Büyükana varsayımı, daha yaşlı kadınların üremelerini durdurup, bunun yerine sütten yeni kesilmiş torunlarına bakarak kendi kızlarının daha çok bebek edinmelerini sağlayarak, kendi genlerinden fazladan kopyaları sonraki nesillere aktarabilecekleri bir noktaya ulaşabileceklerini ileri sürer. Diğer bir deyişle, büyükanalar çocuklarına ve torunlarına yatırım yapma arasında bir uzlaşı ile karşı karşıya kalırlar.
Bu konu üzerinde araştırma yapanlar son yıllarda Do¬ğu Afrika’da çağdaş avcı-toplayıcı bir toplum olan Hadza’da menopoza girmiş kadınlar üzerinde çalıştılar. Eğer büyükana varsayımı doğru ise, 50, 60, 70’li yaşlarındaki kadınlar besin toplanmak için sıkı bir şekilde çalışmaya devam etmelidirler. Eğer bu varsayım geçersiz ise, yaşlı kadınların (artık kendilerine bağımlı çocukları olmayan) fazla bir iş yapmamalarını bekleyebiliriz. Gerçekte, yaşlı Hadza kadınları yiyecek sağlamak için diğer herhangi bir gruptaki kadınlardan daha fazla çalışırlar. Ayrıca, yılın belirli zamanlarında, en azından bazı ürünlerin hasat edilmesi için, bu yaşlı kadınlar daha becerikli toplayıcılardır. Yaşlı kadınlar fazla miktardaki besinlerini, tıpkı büyükana varsayımının tahmin ettiği şekilde değerlendirirler: çocukların daha iyi beslenmesini sağlamak üzere besinlerini genç akrabaları ile paylaşırlar.
Bu veriler, birçok yönden büyükana varsayımı ile uyuşmaktadır. Ancak, veriler bunu kesin olarak test etmeyi sağ¬lamamaktadır. Buradaki kritik olan konu, bu yardımsever büyükanaların kızlarının, gerçekten daha çok çocuğa sahip olup olamayacakları ve büyükanalarının kendilerinin daha fazla çocuk sahibi olduklarınkine göre daha yüksek bir uyum gücü elde edip edemeyecekleridir. Araştırıcılar bu konuyu Paraguay’ın Ache avcı-toplayıcılarından elde edilen veriler ile açıklamaya çalıştılar. Araştırıcıların verileri, ortalama 50 yaşındaki bir kadının, hayatta kalma bakımından 1,7 oranında erkek ve 1,1 oranında kız çocuklara sahip olduğunu göstermektedir. Araştırma¬cılar, çocuklarının üremelerine yardımcı olmak suretiyle, bir Ache büyükanasının ortalama olarak kendilerinin çocuk vermelerine göre fazladan %5’lik bir döl sağlayacak kadar toplam uyum gücü kazancı elde edebilecekleri sonucuna varmışlardır. Bu sonuç büyükana varsayımı için bazı küçük destekler sağlamaktadır. Ancak, hem büyükana varsayımının, hem de yanürün özel¬lik varsayımının değerlendirmesini yapmak için birçok kültür üzerinde daha fazla tamamlayıcı veriye gereksinim bulunmaktadır.
Kaynaklar
Demirsoy, A. Yaşamın Temel Kuralları, Meteksan Yayınları.
Komisyon, E. Analiz. Palme Yayıncılık.
YORUMLAR
Ben bir bilim kadini degilim ama okuyan birisi olarak sanirim kadinlarin uzun yasamasinin biyolojik nedeni birincisi dogurganlik özelligine sahip olmalari ikincisi buna ne zaman dur demesi gerektigini bilmeleri ..Ayirca bu bir gerilikse sayet bence bizim acimizdan cok iyidir diye dusunuyorum cunku uzun yasiyoruz .. Ustelik kadinda duran dogurganlik özelligi , cinsellik degil .. Cinselligi sonradan ögrenilen bir duygu durumu diye ele alirsak sayet erkeklerin yaslari ilerlemesine ragmen israrla bazi konularda asiri isteklerinden olsa gerek diye dusunuyorum kisa ömurlu olmalari cunku en cok yaklasik 5500 denildigi dusunuluse ki bu kadinlarda sinirsiz oluyormus .. Yani sex durtuleri ile cinselligi birazcik ayirmak lazim birbirinden diyorum ..Ayrica Sosyolojik ve Kulturel etkiler cinsellikte etkileyici faktörler olabilir ama belirleyici olduklarini da pek sanmiyorum , Kalin saglicakla ...
Guldane Dal tarafından 11/24/2007 12:52:12 AM zamanında düzenlenmiştir.