Yoldaş Dursunun Öyküsü
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Türk insanını diğer insanlardan ayıran belirgin birkaç özellik vardır. Misafirperverlik, sıcakkanlılık, yardımseverlik gibi. Tüm bu meziyetler geçen zamana, değişen ve bozulan yaşam kültürümüze inat istisnai bazı olayları saymazsak hala T.C. kimlik, cilt, sıra, hane numaramızdan sonra en belirgin gayri resmi kütük bilgilerimizdir. Bir kere çok misafirperver bir millet olduğumuz bizzat yabancılar tarafından tespit ve tasdik edilmiştir övünmek gibi olmasın. Bırak Akdeniz’i, Ege’yi Palandöken, Erciyes gibi zemheri iklime sahip coğrafyalarda bile mevzu “sıcakkanlılık” olduğu zaman akan sular durur, donan sular çözülür gözünü sevdiğim. Bu konuda “İSO 9001” kalite belgesini bizatihi Kuzey Yarımkürenin nispeten kutuplara yakın soğuk memleketlerinde yaşayan İskandinav ve Rus güzellerinin test ederek onayladıkları rivayetten öte bir vakıadır.
Yabancılara ilginç gelen bir başka huyumuz daha var ki, o da aşırı yardımsever ve yufka yürekli oluşumuzdur. İşte bu özelliğimize güvenerek bu gün sizlerden Katmandu ’da Rus konsolosluğunda mahsur kalmış bir hemşerimi ailesine kavuşturmak için vereceğim banka hesap numarasına yardımda bulunmanızı rica edeceğim. Gönlünüzden ne koparsa.
Hoppala, şimdi nerden çıktı bu böyle, tanımam etmem, sonunda bir çapanoğlu çıkmasın, tufaya gelmeyelim şeklinde şüpheli ve endişeli düşüncelere kapılmanızı gayet normal karşılıyorum. Aslında işin içinde paranın olduğu durumlarda hep kenarda durmayı yeğlemişimdir. Hep sui zandan korkmuşumdur, Allah muhafaza. Lakin işin iç yüzünü bildiğimden her şeyi göze alarak, hayatımda ilk defa bir hayır işine soyunuyorum, bu yüzden vicdanen gayet müsterihim.
Anlatınca bana hak vereceğinizden hiç şüphem yok.
*****************
Her şey bir elektronik firmasında müdürlük yapan çok samimi bir arkadaşımın bir akşam üstü telefonla beni araması ile başladı. Çalıştığı iş yeri bu arkadaşımı başarılı ve özverili çalışmalarından dolayı bir haftalığına, tüm masraflar şirketten iki kişilik Uzakdoğu tatili ile ödüllendirmiş. Telefonda, bana hanımın uçak fobisi olduğunu, bu yüzden bu yolculuğa isterse beraber gidebileceğimiz söyledi. Bende düşünmek için yarına kadar müsaade isteyip telefonu kapattım. Tevekkeli değil bir haftadır benim külüstürün üstüne kuşun biri dadanmış, pisleyip duruyor, araba amfibi kamufle edilmiş askeri araca dönmüştü nerdeyse …ok lekelerinden. Demek ki kısmetimizde seyahat varmış. Allah biliyor ya o kadar çok bunalmışım ki, kaç yıldır doğru dürüst tatil yaptığım yok. Yarını bekleyemedim, cayar mayar maazallah, hemen telefona sarıldım. Dedim aşk olsun yani, arkadaşlık öldü mü, sen gününü ve saatini söyle yeter.
Uzatmayayım o hafta sonu Sabiha Gökçen Havalimanından ver elini Katmandu . Birkaç aktarmadan sonra vardığımız Katmandu’da , bir şekilde kalacağımız otele yerleştik, o gün güzelce bir uyku çektik, yol yorgunluğunu atmak için. Akşama doğru uyandığımızda güzelce karnımızı doyurduktan sonra arkadaşım gel dedi şehri bir ufak, turalayalım, tanıyalım yarına yabancılık çekmeyiz.
Allah biliyor ya Uzakdoğu denince başka hayaller kurmuştum laf aramızda. Şehri dolaşırken beni ve arkadaşımı ufak, ufak bir pişmanlık almaya başladı. Şehir baştan aşağı neredeyse tapınaklarla dolu ben diyeyim tekke, siz deyin zaviye. Bizim ki bir ara rahibin birisini çevirip “nayt külüp, pavyon, vomen, vomen, karı oğlum karı var mı” diye tarzanca bir şeyler sormaya kalktı. Ben zavallı rahiplerle beraber şaşkın, şaşkın ne yapıyor bu manyak derken birden jeton düştü, ve hemen kendisini engelledim. Çüşş yani oha oğlum, Allahtan rahipler niyetini anlamadılar da rezil olmadık, tövbe, tövbe. Bırak ya dedi arkadaş, “ulan şansa bak buraya gelene kadar Urfa ya balıklı göle giderdik daha iyiydi anasını satayım, hiç olmazsa sevaba girerdik”.
Dedim, ayıp, ayıp her yerde belli etme Türklüğünü (yukarıda en belirgin meziyetlerimizi sayarken erkeklerdeki “uçkura düşkünlük” mevzusunu unutmuşum), gel hele elbet buralarında bir Cumhuriyet Meydanı vardır, biraz daha dolaşalım. Daha ilk geceden memleket özlenir mi. Bir gariplik çöktü, bir gariplik çöktü ki. Hafiften "Oy Trabzon, Trabzon” türküsünü mırıldanıyorum. Birden sonradan Rus Konsolosluğu olduğunu öğrendiğimiz bir binanın önünden geçerken demir parmaklıklarla çevrili bahçesinden birisi bize seslendi.
—Hişşt, hişt bakar mısınız, sizler Türk müsünüz?
Bak sen Allahın işine, bizden başka enayilerde varmış memlekette, Katmandu’ya gelen. Yanına yanaştık, otuz otuzbeş yaşlarında orta boylu, atletik yapılı, dazlak kafalı (Yul Braynır’ın çekik gözlü olmayanı) birisi. Lan oğlum necisin, ne iş yaparsın, ne işin var Allahın dağ başında (Burada dağ Himalayalar oluyor, yanlış anlaşılmaya).
Biz sorduk, o anlattı;
Adı “Dursun Brüt”, aslen Trabzonlu, İstanbul’da ikamet ediyormuş. Su tesisatçısı, aynı zamanda koyu bir Ülkücü azılı bir antigomonis.
Malum aliniz bütün dünyayı kasıp kavuran “küresel kriz” her ne kadar memleketimizi teğet geçti deniliyorsa da, geçerken bıraktığı rüzgar bile osuruktan nem kapmaya meyilli, spekülatif bir yapıya sahip olan memleket ekonomisinin tarumar olmasına yeter de artar. Piyasada kombi, brülör, hidrofor, kalorifer kazanı, radyatör, su tesisatı yalıtım vs üzerine kendi yağıyla kavrulmaya çalışan “Dursun Brüt” kardeşimizde yağ da bitince tencerede dibine alır. Ekonomik krizi bir şekilde atlatmak için, müteşebbis ve girişken bir yapıya sahip olan dostumuzun aklına birçok parlak fikir gelir ve Nepal’ın Katmandu vilayetinde 250 dairelik bir kooperatifin su tesisatı işinin ihalesine girer. İhalede Rus ve Çinlilerle çekişen “Dursun Brüt” ihaleyi kazanır ve yanına iki kalfası Savaş ve Müslüm ve takım taklavatı da alarak Katmandu’nun yolunu tutar. Bir akşam iş çıkış şöyle bir şehri dolaşalım derler (bizim gibi). Otele gelip güzelce bir duş alıp temiz elbiselerini giyerler. Bizim “Dursun” o akşam, İstanbul’dayken Mahmutpaşada işportadan beğenerek aldığı iki beden büyük “kavuniçi” renkli gömleğini ve şıpıdak terliklerini giyer. Saç stili(sıfır numara) ve kavuniçi gömleği ile tıpkı Budist rahiplere benzeyen “Dursun” ve arkadaşları iki tane Budist rahibin dikkatini çeker. Rahipler bu sempatik üçlünün yanlarından geçerken “Dursun” a dönüp, gülerek Nepalce “ hoii nee bakioo san Daa-la’y la-ma” (Türkçesi: Dalay Lama sizi kutsasın kardeş) der. Rahiplerin bu iltifatını “ne bakıyorsun lan dallama” diye anlayan “Dursun” o sinirle “tutmayın beni ulaan” diye narayı da atarak, yaratana sığınıp kafayı rahibin burnuna yapıştırır. (Bu arada bir başka belirgin meziyetimiz daha meydana çıkıyor. Aşırı asabilik, hemen parlamak). Bir anda ortalık ana baba gününe döner. Kardeşlerinin darp edildiğini duyan “Şaolin tapınağı” rahipleri (üstelik hepside karetecimi) olay mahalline gelerek, bizimkileri hacamat ederler. O hengâmede Savaş ve Müslüm ağız burun dağılmış, kan revan içinde “Türk Konsolosluğu” na sığınırken, ayak serçe parmağındaki nasırına kötü bir darbe alan sevgili “Dursun” fazla kaçamaz ve can havliyle kendini ancak “ Rus Konsolosluğu” na atabilir ve canını kurtarabilmek için acilen siyasi sığınma talebinde bulunur.
Olayın açıklık kazanmasından sonra, olayı “skandal” olarak yorumlayan “Türk Konsolosluğu” Nepalle olan ilişkilerimizin selameti açısından olayın basına yansımasına engel olurlar ve tedavileri yapıldıktan sonra ilk uçakla Savaş ve Müslümü memlekete yollarlar, ne halin varsa gör diyerek, “Dursun” uda gurbet ellerde bırakıp bir darbe daha vururlar.. Rus konsolosluğunda mahsur kalan, pardon sığınan “Dursun” ise “ulan kadere bak, yıllarca gomonistlerle mücadele ettim, şimdi onlara müdana ediyorum, ya sabır” diye söylenip, tespih çeke, çeke günlerini geçirir garibim.
Katmandudaki “Rus Konsolosluğunda” bir yandan Rusça öğrenerek, bir yandan da konsolosluk görevlileri ile Rusya- Türkiye ilişkilerinin dünü, bugünü, yarını hakkında hararetli tartışmalar yaparak günlerini geçiren “Dursun” konsoloslukta tanıştığı “Gurban İbramova” isimli Çeçen asıllı bir Rus görevliden buradan kaçmak için “bir sahte pasaport, bir sahte kimlik, birde peruk ayarlamasını” rica eder. Heyhat ki bizim “Dursun” da Rus görevlinin “pasaport, kimlik ve peruk” karşılığında rüşvet olarak istediği bir kasa votka ve 235bin Nepal rupisini karşılayacak para yoktur. Zira kavga sırasında cüzdanını ve kredi kartlarını düşüren “Dursun” un cebinde beş kuruşu yoktur.
Katmandu’ dan ayrılırken son kez yanına uğradık, kucaklaştık. Gözyaşlarına hâkim olamayan “Dursun” elime bir küçük not sıkıştırdı, baktım “Da svidanya ena dabro prajalovat şyastya izdarovya azsytziti fitvsey duşi pazdravlyayu sri, nema problema.” Rusça yazılmış, bir şey anlamadım. Bir şey anlamadığımı suratımdaki ifadeden anlayan "Dursun" ,Ağabey Ruslar kıllanmasın diye Rusça yazdım Türkçesi, “Bütün sevdiklerime selamlarımı yolluyorum, beni merak etmesinler, dualarını esirgemesinler, tek sıkıntım özlem, başka hiç bir sorunum yok” diye fısıldadı
Benimde gözlerim doldu. “Dursun” a merak etmemesini, Türkiye dönünce olayı kamuoyuna duyurup gerekli parayı toplayacağıma söz verdim.”
Son bir daha arkama baktım, göz kırparak aynı anda "YOLDAŞ DURSUN” üzülme, bütün dualarımız seninle diye bağırdım (çaktırma, maksat Rus yetkililer kıllanmasın)
Sevgili dostlar durum bundan ibarettir, en kısa zamanda Banka hesap numarasını buradan yayınlayacağım. Elden nakit kabul edilmemektedir, lütfen ısrar etmeyiniz
İsmet BABAOĞLU
YORUMLAR
Ağyar
sevgili ismet abıı
ben halen burdayım rus konsolosluğunda alesya ısımlı bı bayanla arakadaş oldum bana cok yardımcı oluyor onun pc sındende nete girmeme musade edıyor cok iyi bir insan her şeyını ! benimle paylaşıyor alesya sayesınde gunlerım bıraz daha iyi gecıyor .arada
şehrin icıne de cıkıyorum alesya bana ayrdımcı oalacak telefonda acaam aileme her şey daha iyi olacak sankı fakat abı senın bu yardım işinı ıhmal etmeyesın cok önemli o:)
Dursun Nepalde tarafından 8/23/2011 7:22:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ağyar
Yardım işini hiç merak etme. Gerçi bu seneden geçti ya sen biraz saha sık dişini. Seneye kısmet, sonraki sene belki ama bir sonraki sene “garandi” diyorum sana.
Eyvallah sevgili Dursun, teşekkürler.
Selamlar
Ben Trabzoun'un geliniyim ve aynı zamanda karadenizin kızıyım. Nasıl öfke ile kalkıp, zarar ile oturduğumuzu en iyi şekilde bişlirim. Bizim dilimiz bir durmuş olsa ya da duyduğumuz bir şeyi bir kaç dakika düşünüp de cevap versek, ya da öfkemizi kontrol edebilmek için ona kadar saymayı öğrensek başımıza hiç bir zaman bunlar gelmeyecek. Dursun umarım yaşadıklarından bir ders almıştır. Türkiye'ye döndüğünde bin defa düşünüp, ir defa cevap verme zahmetine katlanır.
Teşekkür ederim bu güzel yazınız için. Saygı ve sevgiler
Ağyar
Türkan hanım değerli yorumunuz için çok teşekkürler, saygı bizden, selamlar
tam bir mizah yazısı
zeka parıltılarıyla dolu
hamsideki omega 3 ün eseri bu
bende de var:))))))
Ağyar
Saygılar, selamlar
Pazar pazar..
iyi oldu okumak kalemi gercektende.
Aglamsa mi gülsem mi cxeliskisi icinde ayriliyorum sayfadan.
Memleket koskoca TÜRKIYE varken,
hevesiniz ici tapinak dolu ruhsuz insanligi kaybolmus bir AVRUPA sevdasina kaymasin derim...
Zira Allah icin yasamali ve memleketinde verilmeli son nefesler
Ne yapilyiorsa vataninda yapmali insan elbette yasam geregi acilmalarda lacak lakin terazi saglam tutulmali.
Bizler yandik gurbette vatan hasreti ile Türkiynein kiymetini bilmeyenlere sitemim!
Burnu havali istegi bitmeyen alisveris hastasi bayanlara, uckuru elinde gezen beylere ve sayamadigim sudan sebeplerle Türkiyeden kurtulma heveslisi insanlara yani;
AVRUPA SEVDALILARINA DUYRULUR !
Saygilarimla
Ağyar
Benim gönlüm yinede gülmenizden yana. Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler
Saygılar, selamlar
Yani Ağyar Dursun'un "kavuniçi " gömleğine mi gülsem yoksa senin onun konuşmalarını gayet güzel sayfaya aktarma mı.Neyse en azından Kaymandu'ya gitmeden aklımazda bulunsun.Fakat keşke Urfaya gitseydin de şöyle Balıklı Göl'ün veya Dede'nin Sarnıcı'nın keyfini sürseydin.Üstüne de bir güzel kebap yeseydin :)
SELAMLARIMLA.
Ağyar
Yorumun için çok teşekkür ederim, seni tekrar aramızda görmek güzel.
Urfa ile ilgili tavsiyeni dikkate alacağım, bilhassa "kebap" kısmını ;-)
Şileye saygılar, selamlar
Davidoff
Süpersin Uşağummmmmmmm.
Bayıldım yazıya. Hele rahipleri yanlış anlama mevzuu var ya. Ben de onlar gibi anlamıştım. Demek ki ben de rehin kalacaktım Rus elçiliğinde.
Haçan Nataşa uğruna tercih edilen bir yer olmasun?
Saygı ve sevgiler. Özlemiştim yazılarını. Allah'a emanet ol kardeşim.
Ağyar
"fazla kurcalamayasun, aman ha!"
Eyvallah çok teşekkür ederim, bende seni ve yazılarını özledim, bilesin.
Selamlar
:)sayfanız gelipde gülümsememek mümkün değil .kutluyorum bu güzek yazı ve şiirleri bizimle paylaştığınız için.selam sevgi ve saygılarımla...
Ağyar
Selamlar
Akşam erken çıktığım için günün yazını görememiştim. Şimdi geldim ve görmek istediğim yazı, günün yazısı seçilince şaşırmadım hiç...
Hak ettiği yerde...Tekrar kutlarım...
Sevgi ve saygı ile...
Ağyar
Saygılar, selamlar
Bitince neredeyse ağlayacaktım - yardım severlik benim için geçerli olmuyor sanırım;baştan sona güldüm çünkü,biraz daha olsaydı biraz daha gülerdim-. Son derece akıcı bir üslûp,okur demiyor hiç sonu nerede bunun. Bir kaç cümlede ya da belki bir iki ya da belki bir kelimede biraz sinirlendim de göz yumayım bir kere dedim. Konuşmak,özgürce harf kullanmaktır diyorum yazım sebebi ama özgürlük de bir yere kadar özgürlüktür,demem o ki koşa koşa yazı sonuna indilerse de bu sefer gözlerim bir dahakine bir daha düşünmeli derim. Ve inanıyorum ki okur ne kadar tebessümle okumuşsa kalem de bir o kadar tebessümle bakmıştır bitince satırlara,keşke sabah okusaydım...
Bir de :
"Allah"
derken mümkünse ekleri ayıralım...
Okunası bir sayfa...
Sevgiyle kalın.
Ağyar
Bu gün yazıyı lise öğrencisi ufak kızımla beraber okuduk,sizin sinirlendiğiniz yerleri bir, bir oda gösterdi bana :-)
Değerli yorumunuz ve uyarılarınız için çok teşekkür ediyorum,
Saygılar, selamlar
Ağyar
Alakanız için çok teşekkür ediyorum, çok sağolun
Saygılar, selamlar
Şimdi ben sana ne desem
Dursunun yerinde sen olasınmı desem burdan gidersiniz nepale haber vermezsiniz
benim orda arkadaşlarım var rahiplerin başıyım diyor ne derece doğru bilmem ....şaka
yani koca asyayı bıraktınız nepale gittiniz oy senin aklına tüküreyim emi bide habersiz..
Türkiyeye dönünce şükür namazı kılsaydın bari...
Bu işin şakasıydı Dursunu kurtarmaya kararlısın koca adam yanındayız merak etme
anlamdığım şu Dursunun yanındakiler şimdi nerde Türkiyeye geldikten sonra Dursun için birşey yapmadılarmı.
Bizler Ülke olarak yardımsever,misafirperver insanlarız ancak erken kızma asabi olma sadece karadenize mahsus bir hastalık şeklidir.....
.................selamlarımla
Ağyar
Dursunu karısı bile boşuyordu az daha, Rusyaya iltica etti diye. Oysa işin iç yüzünü bir ben birde sizler biliyorsunuz yaa!
Selamlar, saygılar
Ağyar
Saygılar, selamlar
Değişik bir tarz... Değişik bir konu...Akıcı bir üslup... Yazıda hak ettiği yerde zaten...Sevgili Ağyar, yazınızın üçüncü parağrafında geçen bir cümle dikkatimi çekti."HEP HÜSNÜ ZANDAN KORKMUŞUMDUR". HÜSN: İYİLİK, GÜZELLİK demek. ZAN: Hepimizin bildiği gibi, sanmak. zannetmek demek. Bence cümle "HEP SUİ ZANDAN KORKMUŞUMDUR" şeklinde olmalıydı.(Belkide yanılıyorum). Bu yorumum yazınızı ne kadar zevkle, dikkatle okuduğumun bir göstergesi... Bizler bu sitede dostuz. arkadaşız alınganlık söz konusu olmaması lazım. Alındınız mı yoksa?... Selam ve saygılarımla...
Aynur Engindeniz
Obu sitenin gülen yüzlerinden biri, alınmaz eminim...
Ağyar
Alakanız ve yorumunuz için çok teşekkür ediyorum,
Saygılar, selamlar
Ben nasıl görmedim bu yazıyı dün.
Hey be! Hemşerim benim, nasıl da ince zeka ürünü bir yazı yazmış...Katmantu ha?
Çok güldüm. Çok beğendim. Seçenlerin yüreğine sağlık...
" Si rosi ar maÖarali" Çaktırma lazlar kıl kapmasın. "Sen iyi bir yazarsın dedim" Aslında harikasın diyecektim de, harikanın lazcası ne bilemedim:)
Selamlar, sevgiler...
Ağyar
Daha yazar bile değilken "iyi yazar", yok daha neler. Aman ha birileri gerçek zanneder sonra neme lazım :-)
Eyvallah benim sevgili kardeşim, değerli hemşerim, çok sağol
Saygılar, selamlar
Aynur Engindeniz
Bu saatte siteye uğramak adetim değildir esasen. Bu bir istisna. :))
Yazar, akıcı bir anlatımı, klasik hikaye biçemini yeğlerken derin mesajlar da vermiş yazıda.
Toplumsal eleştiri içeren çok yanları var bu satırların.
Yazar, kazak-abdal arası bir tutuma sahip; kazakça yaklaştığı konulara Yunusça tasarruf ediyor.
Kırmıyor, bayağılaşmıyor, sığlıktan kaçıyor ve bize pek yakışan arifane duruşu sergiliyor.
Yurdum insanını güzel anlatmış bence.
Saygımla, bizleri güzel yazılarından mahrum etmemesi dileklerimle.
Ağyar
Yorumunuzda bir o kadar Yunusça, çok teşekkürler
Saygılar, selamlar
Kutlarım güne düşen satırları güzel yazınızı beğerenek okudum tebrik ve saygılarımla...
Ağyar
Gösterdiğiniz alaka ve beğenileriniz için çok teşekkür ediyorum
Saygılar, selamlar
Ben de, Türktelekom faturasını yatıramadığı için yazılarını gönderemiyor diye kaygılardaydım.
Demek dört ayak üstü Katmandu'ya düştün ha..
Burnun sürtülmüştür artık; bi daha öyle önceden kedilerinin cinsini bilmediğin yerlere gitmezsin.
Yazmıyorsun diye kırgındım ama affedildin.
Haa;
Dursun'u sittir etti Rus Konsolosluğu bu akşam üzeri. Sebebine gelince "titreyip kendine gelmiş Çeçenin ikramı kımızı içince.
Rahiplere sığındı bu kez.
Ağyar
Anladun oni ;-)
Yok hocam yok, Dursunla akşam telefonla görüştüm, "Das Kapitali" hatmediyormuş, yaa !
Çok teşekkür ederim hocam, eksik olmayın.
Saygılar, selamlar
Paşa'lı hemşehrim, tebrikler, hak eden bir yazı, hakettiği ödülü kazanmış,
daha sık yazarsanız, bir çok arkadaşımız gibi ben de beğenerek okuyacağıma eminim, yazılarınızı,saygılarımla.
Ağyar
güne düşen yazıyı...... ağyarı .....seçki kurulunu kutlarım....saygılar
Ağyar
Sevgili İsmet, nihayet o güzel yazılarından birini gülme krizine yakalanarak okudum. Dursun'un haline gerçekten ben de çok acıdım. Ne yapacak şimdi o garip yaban ellerde?
Bak şimdi, sayfandan okuduğuma göre, Ayhan Sarıkaya da Almanya'ya gidecekmiş. Buradan kendisini uyarma gereği gördüm. Sakın sinirlenip de Alman dazlaklarını kızdırmasın. Yoksa Dursun'un başına gelenler O'nun da başına gelebilir. Henüz Dursun'u kurtarmamışken, Bir de ayhan Bey'le uğraşmayalım demi ya...
Güzel bir komedi idi, ellerin dert görmesin puanım tam. Sevgilerimle...
Ağyar
Değerli yorumunuz için çok teşekkürler, çok sağolun
Saygılar, selamlar
Ben de arkadaşımların gibi bir istekte bulunacağım benimkisi beyaz peçeteye yazılı olacak "Lütfen bizim için daha çok yazar mısınız" gerçekten anlatımınız çok renkli ve güzel . Aynı zamanda konu seçimleriniz de oldukça başarılı. Tebrik ediyorum. Saygı ve selamlarımla..
Ağyar
Beğenileriniz için çok teşekkürler, çok sağolun. Sık yazma mevzusuna gelince, bende çok istememe rağmen hayat koşuşturması içinde zaman bulamıyorum dersem inanırmısınız.
Kısmetse sizin gibi emekli olursam belki daha sık yazarım, şimdilik şartlar elverdiği kadar. Çok sağolun
Saygılar, selamlar
süper, süper!
ne bir dirhem fazla ne bir dirhem az. tam dozunda süper bir mizah. buluşların hepsi özgün. ironilerin hepsi zeka işi. alkış, alkış...
harosa, harosa yoldaş... maksat koministler(!) huylanmasın:)
yalnız bir eleştri, "koyu ve italik yazılmış yerler" komedilerdeki "gülme efekti" gibi olmuş. tırnak yeterdi herhalde diye düşünüyorum değerli yoldaş...
Ağyar
İltifatların için çok teşekkürler
Bende sizin yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum, eleştirilerinizi dikkate alacağıma emin olabilirsiniz. Çok sağolun
Saygılar, selamlar
Dursunun içler acısı durumu, kaleminizle trajikomik hale gelmiş. Eee öfkeyle kalkan zararla oturuyor tabi..
Neyse üzerimize düşeni tabi ki yapacağız. Şimdi siz bize bir an önce, Banka hesep no'ları iletinde Dursun, rus konsolosluğunda yaramazlık yapıp işi daha da çıkmaza sokmasın:)
Sizi okumak keyif Üstad. Tebrik ederim.
Ağyar
Galiba banka hesap numarasına gerek kalmayacak, zira yazıyı okuyan hayırsever bir iş adamı isminin verilmemesi kaydıyla masrafları karşılyacağını vaad etti, yaa :-) .Duy da inanma
Çok teşekkürler, eyvallah, saygılar, selamlar
Sevgili DURSUN, sen hâlâ öğrenemedin mi, bilmediğin bir ülkede sinirle hareket edersen başına geleceklerini? Gördün mü şimdi, ne olacak? Ağyar'ın topladığı paralar yeterli olacak mı? Ama sen merak etme biz milletçe seni kurtarmak için elimizden geleni yapacağız...Ama iki şartım var; "kavuniçi" gömleği bir daha ne olursa olsun giymeyeceksin ve her söylenene sinirlenmeyeceksin.Anlaştıysak elimden gelen yardıma hazırım...
Sevgili Ağyar tarzınız çok farklı ve çok güzel...İşin açıkçası ilk başlarda yazıyı ciddi ciddi okurken " Yazık. Bakalım ne olmuş,elimden ne gelirse yaparım" diye geçirirken, yüzümde bir tebessümle sonunu getirdim...
Siz yazın, biz okuyalım...
Sevgi ve saygı ile
Ağyar
Hiç merak etmeyin Dursun o kavuniçi gömleği bir daha giyemez, zira kavgada paramparça olmuş caanım gömlek :-)
Çok teşekkürler, saygılar, selamlar
ÖFKEYLE KALKAN ZARARLA OTURURMUS . DİLİNİ ANLAMADIĞIN BİLMEDİĞİN YERDE İNSAN BİRAZ AKLISELİM DAVRANIR. BU TİP KAVGACI ŞİDDETE MEYİLLİ KİŞİLERDE NEDENSE KENDİNE ÜLKÜCÜ CAMİADA YER EDİNİYOR . YİNEDE ACIDIM HALİNE YANİ DERS OLMUŞ ONA RABBİM KURTARSIN. ELİMİZDEN GELDİĞİNCE YARDIMCI OLURUZ. ( KEŞKE ARKADAŞINIZLA BİRLİKTE YANINIZDA NE FAZLALIK VARSA VERSEYDİNİZ RABBİM SİZE DAHA FAZLASINI BAHŞEDERDİ BU ŞEKİLDE ÇOK GECİKMELİ YARDIM ULAŞMIŞ OLACAK. (BELKİDE ŞAKA YAZDINIZ:))) DEĞİŞİK YER, KÜLTÜR GÖRMEK İÇİN SİZEDE GÜZEL FIRSAT OLMUŞ. 1 HAFTALIĞINA NEPAL'E İŞ İÇİN GİDEN OĞLUM ÇOK FAKİR BİR ÜLKE OLDUĞUNU SÖYLEMİŞTİ. ÇAYI HARİKA! RENGİ DOĞAL YEŞİL AMA BİZDEKİ SİYAH CAY TADINDA BİR ÇAY KAŞIĞI CAY İLE BİR DEMLİK ÇAY ÇIKIYOR . SELAMLAR GÜZEL İNSAN
Ağyar
Değerli yorumunuz için teşekkürler ediyorum. Her siyasi görüşte olduğu gibi Ülkücülerde de çok değerli insanlar vardır muhakkak. Hepsi bizim "Dursun" gibi değil, gerçi Dursun da kötü değil be. :-)
Sizi tekrar görmek güzel
Saygılar, selamlar
İsmet bey, Tacettin komutanıma katılıyorum, yazılarınız keyifle okunuyor, daha sık yazsanız diye bekliyoruz.
Yazınız kurgu mu, gerçek mi anlayamadım.Gerçekse sizin de başınıza bir şey gelmeden dönmenize şükretmek lazım.
Saygılarımla...
Ağyar
Gönlünüzü ferah tutun, şahıslar dışında hikaye kurgudur :-)
Saygılar, selamlar
İsmet gardaş,yazınızı okudum da;Karadenizin havasından mıdır nedir; hemen parlayıp,öfkeleniyorlar.Ben burada Dursun'a çok kızdım.niye dersen; Allah'ın belası Katmundu'ya para kazanmaya gidiyorsun,adamlar yan baktı diye balıklama atlayıp kavga ediyorsun.Ulan aklını başına alsana.Oraları,Türkiye mi sandın.Biraz sabırlı olsana!Değil mi ya.Sen de ucuz kurtulmuşsun,hemşerinden.İyiki cebindeki paralarının hepsini almamış.
Valla İsmet'ciğim kusura bakma.Ben,bu aralar kesiğim.Yakında çocuklarımın yanına gidecem Almanya'ya.Para lazım bana.Korsana çıkıp zabıtalardan korku belasına para biriktirmeye çalışıyorum.Sen bir iyilk yapsan da;şu zavallı arkadaşın adına da bir hesap numarası açtırsan.Garip ellerde parasız kalmayayım.Olmaz mı,Ağyar'ım.
Hadi seni çok seviyorum.Yine de senin hatırın için dursun'a bir ellilik gönderecem.Güzel bir mizahi yazısıydı.Bu arada Katmundu'daki seyahat anılarının devamını bekliyorum.
Selamlar.Sevgilerimle...
ayhansarıkaya tarafından 6/22/2010 8:09:54 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ağyar
Vallahi bizde ısrar yok, gönlünüzden ne koparsa. Düşmez kalkmaz bir Allah.
Yarın öbür gün Allah korusun Almanyalarda Rus konsolosluğunda mahsuz kalmayacağınız ne malum, dünya hali yaa! :-)
Eyvallah, saygılar, selamlar
sevgili ağyar......içim yandı dursuna....tez hesap numarasını verde bu ay başı üç aylık maaşımdan bir kaç lira göndereyim..... vayki vay garibime ........yıllarca mücadele et.... sonunda sığınma talebinde bulun.....gecenin ilerleyen saatında..... uykuyla mücadele eden gözlerim..... gülmekten ağlamaya başladı.... ne hoş bir tarzın var..... bayılıyorum sana .....saygılar gardaşım biraz daha sık yazamazmısın.....
Ağyar
Sık yazma mevzusuna gelince, kısmet diyorum, lakin malzeme bolda ah! ah! zaman diyorum
Saygılar, selamlar