- 687 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Rastgele doğmuş, Rastgele ölmüş.
Etrafı kalabalıkmış. Hepsi aynı yerde yaşıyormuş ama yüzleri farklı yönlere bakıyormuş. Severmiş hepsini, onlardan pek sevgi göremese de. Ya da belki sevmek zorunda hissedermiş, çünkü onlara benzemezmiş, yalnızlığını bu şekilde unutturmaya çalışırmış kendine. Diğerleri çok gösterişliymiş, ilgiyi hep onlar çekermiş. O ise, yok gibiymiş, kimsenin de umurunda değilmiş. Alışmış bu duruma; varla yok arasında olmaya. Her gelen diğerlerine bakarmış, iltifatlar hep onlaraymış. O ise, bakmaya bile korkarmış. Zaten küçük olan bedeni diğerlerinin arasında iyice kaybolmuş. Sonra bir gün, biri yaklaşmış yine. Bir süre gezdirmiş gözlerini hepsinin üzerinde. Sonra onunla göz göze kalmış. Tüm dikkatini ona odaklamış. Diğerleri çok şaşırmış, tabii o da. İlk kez biri diğerleriyle değil de onunla ilgileniyormuş. Yanlarına yaklaşan, biranda koparmış onu diğerlerinin arasından. Koptuğu an bitmiş hayatı, ölmüş. Rengarenk – güzel çiçeklerin arasında rastgele biten bir otmuş, sürüden fırlayıp gelen rastgele bir koyunun midesini boylamış. Kurtarıcısı katili olmuş – rastgele doğmuş, rastgele ölmüş.
Nuriye DOĞU