TÜRKİYENİN GELİŞİMİ VE TURGUT ÖZAL
Bir ülkenin modern, ileri bir toplum olabilmesinde bağımsızlığını sağlamış, milli sınırlarını çizmiş olması ve devlet idaresin millette olması öncelikli şarttır. Bağımsız ve eşit olmayan bir ulusun gelişmesi ve ilerlemesi imkansızdır. O sebeble özgür ve eşit olmak bir ülkenin geleceği için vazgeçilmez bir unsurdur. Bağımsızlığını kazanmış, özgürlüğün ve eşitliğin şartlarını yerine getirmiş yeni bir devletin daha sonra yapması gereken en önemli iş halkın devlete ve rejime alışmasını sağlamaktır. Bunun da ötesinde demokrasiyi sevdirmektir. Ancak o zaman tam anlamı ile laik, demokratik bir toplum olunabilir. Aksi taktirde özgürlük, yasa kitaplarından ileriye gidemez. Bunu yapabilmekse etkili, ne yaptığını bilen, güçlü liderlerle mümkündür. İşte ülkemizin bu liderlerinden biriside Turgut ÖZAL’dır.
Ülkemizin hedefi bellidir. Ülkemizin kurucusu Mustafa KEMAL bunu daha cumhuriyetimizin ilk yıllarında belirlemiştir ‘‘muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak’’ Mustafa KEMAL ülkemizi büyük bir devlet yapmak, halkımızın refahını sağlamak için çalışmıştır. Turgut ÖZAL da onun yolundan gitmiştir. Onun dönemindede büyük adımlar atılmıştır. Turgut ÖZAL’ın yaptıkları ülkemizin kaderinde yeni sayfalar açmıştır. Onun Türkiye üzerinde etkisi ve önemi büyüktür. O halde onu ve yaptıklarını anlamak geleceğimizi planlamada büyük yol gösterici olacaktır.
Turgut ÖZAL’ı anlamak için öncelikle onun neye inandığına bakmak gerekir. Onun inandığı doğrular yaptıkları ile orantılı ve ilişkilidir. Onun fikirleri ve icraatları kompleks yapıdadır. Bu yapının temelinde ise özgürlük vardır. O devletin başlıca amacının bireyin haklarını ve özgürlüklerini korumak olduğunu düşünmektedir. Bir ülkede devlet ne kadar özgürlüğe imkan tanırsa tanısın halk özgür olduğunun, birey olduğunun farkında değilse bu devlet gelişemez, büyüyemez. İşte Turgut ÖZAL’ın başlıca amacıda budur halkı birey ve vatandaş yapmak.
Turgut ÖZAL dinde, vicdanda ve fikirde özgür olunmasını savunmuş bu amaçta çalışmalar yapmıştır. Özgürlük onun için dilediğine inanmak, dilediğini düşünmek ve yansıtmaktır. Ama birde başkasının özgürlüğüne saygı duymak vardır ki bu onda özgürlük kadar önemlidir. Yaptığı tüm yeniliklerde bunu göz önünde tutmuş ve bu hoşgörüyü hissettirmiştir. Türkiye’de özgür düşünce ortamı oluşturmaya çalışmıştır. Biliyordur ki iyi ve yararlı fikirler özgür ortamlarda oluşur.
İnançlara saygı duyulması hususunda bireyler arasında dini ve etnik ayrılıklar olması sebebiyle çıkabilecek karışıklıkları, çatışmaları ve bölünmeleri öngörmüştür.Turgut ÖZAL Pek çok büyük devletin -özelliklede 1700’lerden sonra- bu ayrılıklar sebebi ile dağıldığını görmüştür. Bu bağlamda kişiler veya gruplar arasında karşılıklı hoşgörü olması gerektiğini savunmuş, yasaların hiçkimseye ayrıcalık tanımamasını sağlamaya çalışmıştır. Örnek olarak ABD’yi göstermiştir: çünkü Amerikan vatandaşları pek çok farklı dinden, milletten olmalarına rağmen birlik ve beraberlik içerisinde yaşayıp, toplumu etkileyen olaylarda yan yana durabilmektedirler. Buda onları ne kadarda ayrı olsalarda tek bir ulus yapmaktadır.
Onun başlıca amaçlarından birisi de belkide en önemlisi otoriter, halkın gözünü korkutan ve halkın sahibiymiş gibi davranan devlet anlayışını yıkmaktır. Yerine getirmek istediği ise kişiye ‘‘benim devletim’’ dedirtecek, amacı kişiye değil topluma yararlı olmak olan bir devlet anlayışı getirmektir. Halkın devlete karşı olduğu kadar, devletinde halka karşı sorumluluğu olduğunu belirtmiştir. Devletin halka karşı sorumluluğunun fabrikalar kurup üretim yapmak olmadığını düşünmektedir. Devletin görevinin halka güvenlik ve alt yapı sağlamak olması gerektiğini savunmuştur.
Devleti üretimden hizmete çevirmek amacı ile çeşitli kuruluşlar özelleştirilmiştir. Bu kuruluşların halkın elinde daha yararlı olacağı düşünülmüştür. Birey kendisi üretmeli ve ürettiğini değerlendirmelidir ona göre. Bu yolla serbest piyasa ekonomisine geçilmiş, üretim dış pazara, dışarıdaki büyük kuruluşlarda iç pazara çekilmeye çalışılmıştır. Bu sayede dışarı ile olan ilişkilerimiz gelişmiş ve bir dünya devleti olma yoluna girilmiştir.
Halk üretmeye teşvik edilmiş, üretmek isteyen yatırımcılara çeşitli imkânlar sunulmuştur. Ulaşım ve iletişim gibi üretimin temel faktörlerini geliştirmek amacı ile yatırımlar yapılmıştır. Yollar ve iletişim hatları kurulmuş bu sayede insanların bir yerden başka bir yere seyahat ve mal taşımaları kolaylaştırılmıştır. Onun amacı üreten ve ekonomisini sağlıklı temeller üzerine kurmuş bir Türkiye yaratmaktır. Gelişen ve ilerleyen dünyanın lokomotiflerinin Avrupa ve Amerika olduğuna dikkat etmiştir. Bu yolda Avrupa ve Amerika’yı, onların tekniklerini, bilimlerini, ahlak anlayışlarını yakından incelemiştir. Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin gelişmesine büyük katkıları olacağını düşündüğünden ilk kez onun zamanında AB başvurusu yapılmış, hukukta halkımızın memnun olmadığı, itirazı olduğu konularda AİHM’ye başvuru hakkı tanınmıştır.
Turgut ÖZAL’ın çalışmaları ülkemizi canlandırmıştır. Ülkemiz üretmeye ve gelişmeye başlamış, dünyaya açılmıştır. Onun vatandaşlık ve birey bilincinin oluşmasındaki etkisi ülkemizi dönüşsüz bir ilerleme yoluna sokmuştur. Ekonomideki destekleyici ve yol gösterici tavrı ülkemiz üretiminin gelişmesine ve geleceğimiz ekonomisinin ne yönde akacağının belirlenmesine yardımcı olmuştur.
Turgut ÖZAL bizlere üreten bir Türkiye hazırlamıştır. O Türkiye’ye demokrasiyi sevdiren adamdır. O devleti halka indiren adamdır, bu yüzden o Türk millletince unutulmayacaktır