- 904 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yirmi birinde!..
Duydum keklik seslerini göklere yakın dağlardan
Sahipsiz bir güneş kondu çatlak dudaklarıma
Kırışmış bir beden sandım geçen zamanı
Saklasam, yok etsem doğum gününü!
Haziran’ın gölgesinde bir canlı
Sahipsiz bir ‘harf’
Ailesiz bir güneş...
Gün Haziran’ın yirmi biri
Çıplak kanatlarıyla bir melek, göklerden titreyerek iniyor, beyazdan tırsmış bir saatin dalları arasında yol alıyor! Ellerinde nur’dan bir çocuk, bir zaman kim bilir belki de kimliksiz bir hayat. Yaş otuz’un ötesi, gün ağırlaşmış kımıldamak bilmeyen sessizliğiyle ilerliyor, narçiçeklerine saklanan bir tohum inatlaşarak dünyaya doğuyor!
Yitik bir diyarın sahillerine kendini bırakarak, asilce bir harfin kutsal ilk cümleleriyle yağmurdan kapanmayan göğün şırıldayan seslerinin arasına ve çamlardan yüzü görünmeyen dağların uğultularına kendini bırakan canlının ışık saçarak dünyaya uyanması, uyanırken yakında duygularını bırakacağı bir ülkeden habersiz saniye saniye büyümesi…
Kendini kaybeden bir dünyanın adımlarıyla ilerleyen dakikaların soluk almadan her şeyden habersiz, umuda, hasret ve acı eklenmiştir gönül kapısının aralığına!..
Doğum günü ince, tiz bir ses
Üç beş gözyaşı dökerek günaydın der gibi başlar zaman!
Hayırdır, nesi vardı dünyanın?
Sen de mi?
bir meleğin yorgun kanatlarıyla,
belki de şaşkın bir leyleğin kırık gagasıyla
sen de mi düştün kara bir çarşafın içine?
Acısıyla, tatlısıyla büyür yirmi birinde bir çocuk, yağmurlu kentin avuçlarını bırakarak, dalgalı denizlerden uzanarak. Bembeyaz karların tükenmediği, tanrının bile unuttuğu, toz toprak bir ülkeyle dalar rüyanın kıvrak, dalgın yerine…
İşte hayat burada başlar!..
Kimi zaman bir dolu yağardı ülkeye, bazen acı dolu ve endişeli
Bir meşe ağlardı; yaprağında mutluluk, dallarında sevgi…
( Aktı yüreğimde sade sözcükler, dünyalara sığdıramadığım bir ay, dost, arkadaş ve insan için. Tamamlayamamış da olsam iki satır yazmak istedim doğum gününde.)
Doğum günün kutlu, sevinçli ve mutlu olsun…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.