- 14842 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
HİTİTLER DE DİN VE DİNE BAKIŞ
İlk insanlardan günümüze her toplumun değişik yapıda değişik karakterde sosyal siyasal yapıları olmuştur bu yapıların içine gerek din gerek ekonomi gerekse hukuk girmiştir. Konumuz olan Hitit dini de bu sistemle bir bütündür. Çünkü ilk insandan günümüze insanoğlunun içinde var olan tapınma hakkı arama dinleri oluşturmuştur. Böylece toplumlar da değişik karakterlerde din anlayışı oluşmuştur batıl ve ilahi batıl çeşitli şekillerde yapılmış olan genellikle insanlar tarafından yapılan putlara tapınmadır. İlahi olan ise yaratıcı tarafından insanlara gönderilen peygamberler aracılığıyla insanlar arasında yaymaya çalışılan tek tanrılı dindir buna Hititler döneminde en iyi örnek mısıra hz. Musa’nın gönderilmesi orda tek tanrılı dini yaymaya çalışmasıdır.
Hitit dinide yukarıda ilk bahsetmiş olduğumuz çok tanrılı din gurubuna girmektedir. Hititlerin çok tanrılı dini var diyoruz ama bu din anlayışı diğer toplumlardan farklıdır çünkü onların binin üzerinde tanrıları vardır. Bunun sebebi de gerek savaşta gerek barışta komşularının da tanrılarını kendi hakimiyetlerine almalarıdır. Hititlerin bu kadar çok tanrıya tapmaları onlara önem vermeleri şüphesiz onların engin hoşgörüsünü ve kültürel mozaiğini bize göstertir. Onların tanrılarının karşısında kendilerini hizmetkar tanrıları ise efendi olarak görmeleri tanrılara ne kadar çok önem verdiklerinin gösterir.
Hititler tanrılarını insanlar gibi algıladıkları için onlara bir insanın duymak istediği ve yapılınca memnun olacağı her şeyi yapmışlar ve felaketlerden tanrılarına sığınmışlardır. Tanrıları kızdırmaktan ve onları sinirlendirmekten kaçınmışlardır.
Hazırlamış olduğum bu seminerde Hitit dini hakkında öğrenilmesi gereken her türlü bilgiyi değişik kaynaklardan araştırıp bilimsel bir şekilde yazmaya çalıştım umarım sizlerinde kullanabileceği ve Hitit dini hakkında bir kaynak olabilecek bir eser olmuştur.
HİTİTLER DE DİN
Din insanların yaradılışından günümüze olmazsa olmazıdır. Eski çağda insanlar doğadan korktukları için ve onu kontrol edemedikleri için kendilerinden üstün olan bu güçlere tanrısal ilahi bir güç gözüyle bakıyorlardı. Bunun sonucu olarak yağan yağmura, suya, ateşe, kara, şimşeğe, yıldırıma ve güneşe ilahi bir güç bağlamışlardır ilk dönemlerde tanrıları kendileri gibi düşündükleri için tanrılar yiyor, içiyor, eğleniyor, aile kuruyor, çocukları oluyor, seviyorlar, kin duyuyorlar veya kavga edebiliyorlardı. Hititlerde çok tanrılı bir inanış vardı az evvelde değindiğimiz gibi suyun, ateşin, yıldırımın tanrısı farklıydı fakat bunların hepsinin üzerinde biri vardı ki o en güçlüsüydü Teşup göğün tanrısı bütün tanrılar onun etrafında toplanmışlardır hatta Hititlerin diğer halklardan aldıkları tanrılar dahi teşupun etrafında bulunmuşlardır. Aşağıda fırtına tanrısının kabartması gösterilmektedir.
2.1 DİN VE DİNE BAKIŞ
Hititlerin dine bakışları hem Anadolu dışından hem de içinden etkileşimle oluşmuştur. Geldikleri yerlerin tanrıları benimsedikleri gibi gelmiş oldukları Anadolu coğrafyasının tanrılarını da benimsemişlerdir. Hititler de devletin ilk dönemlerinde tanrılar küçük toprakların koruyucularıydılar ancak devletin gücünün artması ve Anadolu da bir imparatorluk haline gelmesinden sonra tanrılar kendilerini sarayın ve devletin bekçileri olarak bulmuşlardır. Ancak insanların onlara bakış açıları hiç değişmemiştir. Hititlerin gözünde tanrıları efendileriydi ve insanlar ancak ona hizmet etmek ve saygı duymak zorundaydı çünkü tanrı görevini yerine getirmeyen hizmetkârını cezalandırırdı. Kral dahi bu cezalardan nasibini almaktadır. Buna karşılık ise tanrıdan istedikleri hastalık kıtlık ve düşman saldırılarına karşı devleti korumasıydı. Hititlerin inançları çok tanrılı inanç sistemiydi ve tanrı benimsemekte üstlerine yoktu, Anadolu ya sonradan gelen Hititler kendilerine ait öz kültürlerini yerleştikleri yerde yaşayan Anadolu halkına benimsetmek, zorla benimsetmek yerine kendilerine uygun gördükleri her şeyi alıp dinlerine katmışlardır. Böylece dinleri de kültürleri gibi çeşitlenmiş ve karmaşıklaşmıştır. Eski Hititlere baktığımızda elimizde bulunan kaynaklarda geçen metinlerde Hititlerin 1 kaç tane olduğundan söz edilirken imparatorluk dönemine gelindiğinde sayısının fazlaşmasıyla birlikte hem köken hem de çeşit bakımından çoğaldığı görülmektedir. Bu konudan bahsetmişken Hititlerin bin tanrılı devlet olarak bilindiğine değinmemek olmaz Hititlerin 3,4 tanrıdan bin tanrıya kadar yükselmelerinde tanrı çalmaları ve benimsemeleri çok etkili olmuştur. Tanrı çalmalarından bahsedecek olursak Hititler diğer devletlerden farklı olarak basit kuru kemiklerle uğraşmıyorlar gidecekleri yerlerin tanrılarını çalıyorlardı bunun başlıca sebebi savaş öncesi düşmanı güçsüz bırakmaktı çünkü tanrılar şehirlerin koruyucularıydılar ve çalındıkları zaman o toplum psikolojik olarak çöküyordu çünkü çalınan kültün yerine yenisi yapılamıyordu. Ama Hititler çaldıkları bu tanrıların gazabından korktukları için onlara da kendi tanrılarına gösterdikleri gibi saygı gösteriyorlar ve kurbanlar kesiyorlardı ayrıca komşularının tanrılarını da kendi tanrıları olarak görüyorlar ve onlara da hizmet etmekle kendilerini yükümlü hissediyorlardı ve tanrılara getirdikleri yerlerin dilleriyle hitap ediyorlardı çünkü onların gazabından çekiniyorlardı. İşte bu iki sebep nedeniyle Hitit dini gerçekten çok tanrılı dinlerin en belirgin özelliğini almış ve bin tanrılı olarak bilinmiştir aşağıdaki fotoğrafda yazılı kaya kabartmaları gösterilmektedir.
DİNİ ETKİLEŞİM
ANADOLUDAN ETKİLENMESİ
Yukarıda Hitit dininden bahsederken de belirtmiş olduğumuz gibi Hititler birçok medeniyeti kendilerine örnek almışlar ve dinlerinden etkilenmişlerdir. Nitekim Anadolu halkı da tüm insanlık gibi doğanın karşı konulamayan güçlerine bir anti pati duymuşlar ve bereketi simgeleyen hayata yaşam veren her şeyin anası olan toprak gibi bu bereketi tamamlayan yağmur suyu ve gökyüzünü kutsal saymışlar ve değişik vasıflarda tanrılar benimsemişler. Etkilemişler etkilenmişler Hititleri en çok etkileyen Anadolu topraklarının eski topluluklarından olan ve Hititlerin gelmesiyle yavaş yavaş ortadan kalkan hurilerdir. Zaten Hititler de huri kavminin dinine büyük ilgi göstermişlerdir. Hititlerin tanrı listesinde yüzlerce tanrı adı geçmektedir. Hatta Hititlerin baş tanrısı olan teşup ile eşi hepat Hitit panteonunun baş tanrıları olmuşlardır. Hititlerde adı geçen teşup,hepat, upalluri, güneş tanrısı, şimogi, ay tanrısı kuşuh, yıldız tanrısı şauşka, dağ tanrıları, nemni ve hazzi, Hitit panteonunda yer alan önemli huri tanrılarıdır. Vermiş olduğumuz bilgilere göre hittilerin gerçektende huri etkisinde kaldıkları ortaya çıkmaktadır bunun da başlıca sebebi III. Hattuşilinin hurili eşinin etkisi çok büyük olmuştur. Bunun en açık ve kesin belgesi Yazılıkaya tapınağında görülür. Hitit panteonundan derlenen tanrılar hurri tören düzenine göre sıralanmış ve hurice adlarla anılmışlardır ‘daha evvelki konumuzda değindiğimiz gibi onlar tanrılardan çekindikleri için tanrıları kabul ettikleri ülkelerin dileriyle anıyorlar ve öyle hitap ediyorlardı.’
Hititler gerçektende din konusunda Anadolu halkından çok etkilenmişler ve Hitit dininin ve toplumunun oluşmasında Anadolu kökeni etkili olmuştur. özellikle hattiler ve huriler etkilemişlerdir dersek yanlış olmaz,ancak imparatorluk dönemine gelindiğinde hatti tanrılarının pek etkisi kalmamakla beraber hurilerin de etkisiyle hatti tanrılarının yerini hurili tanrılar yer almaya başlamışlardır. ilk zamanlar hattinin hava tanrısı ve arinnanın güneş tanrıçası olarak bilinen baş tanrılar Hititlerde teşup ve hepat olarak adlandırılmışlardır. Sonuç olarak konumuza şöyle bir göz atacak olursak hititler gerçekten Anadolu da yaşayan halkların etkisi altında kalmışlardır.
ANADOLU DIŞINDAN ETKİLENMESİ
Hititler Anadolu içinden etkilendikleri gibi Anadolu dışından da etkilenmişlerdir bu gerek savaş yoluyla gerek barış yoluyla olmuştur.onlar hem komşularının tanrılarını benimsiyorlar hem de savaş açtıkları ülkelerin tanrılarını benimsiyorlardı hatta onlara kendi dilleriyle hitap ediyorlardı bu sebeptendir ki elimize geçen bir çok belge de tanrılara hitabet değişik dillerdedir. İbadetler dahi bu dillerde yapılmış hatta rahiplerin söyledikleri ilahiler dahi hatti, kizzuwatna, kaşka, vs. dillerinde yapılmıştır. Hitit dinindeki bu karmaşık yapı küçük devletin Anadolu’nun ilk imparatorluğunu kurmasından sonra Hitit dini değişik kökenlerden oluşan bin tanrılı imparatorluk olmuştur. Bu bin tanrı kelimesi bin tanrılarının olduğuna delil olmamakla beraber çok sayıda tanrılarının olmasından dolayıdır. Genel olarak bakacak olursak Hitit dinini Anadolu halkı etkilediği gibi Anadolu dışında bulunan halklar da etkilemiştir. Bunların en önemlileri ‘üçüncü bin yılın sonlarında Anadolu ya gelen Hint-Avrupalı kavimler ve ikinci bin yılda bölgede etkileri giderek artan huriler olmuştur’ şöyle bir değerlendirme yapacak olursak Hititler Anadolu içinden etkilendiği kadar dışarıdan da etkilenmiş ve bin tanrılı devlet olarak anılmasına sebep olmuştur. Ama bu bize onların dinsel hoşgörülerini gösterir.
HİTİT TANRILARI VE TANRIÇALARI
Çok tanrılı dinler de tanrılar oldu gibi tanrıçalar da mevcuttu çünkü onlar tanrıları insan gibi düşündükleri için onlarında dişisi ve erkeği olmak zorundaydı hatta çocukları dahi olabiliyordu.
Tanrılar: ilk başta değişik biçimde ki cisimlere tapınılırken daha sonraları insan şeklinde tasvir etmişlerdir. Tanrıları şekillere dökmüşlerdir bunu da ya kayaya veyahut sert bir cisme kazımışlardır. Bu şekiller onların yerlerini tutardı örneğin yazılı kaya kabartmaları buna çok iyi örnektir. Bazı durumlarda ise tanrıların yerini kutsal hayvanları ya da onlara ait eşyaları karşılarlardı Hitit tanrılarının başında göğün hakimi fırtına tanrısı yer alır bu tanrının değişik yerlerde kültleri mevcuttur. Hititler tanrılara çok değer verirlerdi ve tanrılarının evi olarak gördükleri tapınakları temizlerler ve herkesi kabul etmezlerdi ayrıca tanrılarına oyunlar oynarlar kurbanlar keserek gönüllerini hoş tutmaya çalışırlardı
Tanrıçalarına bakacak olursak Hitit dininde tanrılar olduğu gibi tanrıçalarda mevcuttu bunlar genellikle bereketi temsil ediyorlardı ve kazılarda elimize geçen tanrıça heykellerine göre bu tanrıçalar genellikle oturan veya doğum yapan gebe kadını temsil etmekle birlikte vücut bölgeleri aşırı derece de belirgindi. Tanrıçaları gebe olarak göstermeleri tahminen bereketi simgelemesinden kaynaklanmaktaydı. Hitit tanrılarının ve tanrıçalarının gösterildiği Yazılıkaya da tasvir edilen Hitit panteonunun kadın tanrıçalarının başında fırtına tanrısı teşup un karısı hepat görülmekteydi buradan şu anlaşılıyor ki baş tanrı olduğu gibi baş tanrıçada mevcuttu ve bu tanrıçanın kutsal hayvanı panterdi çünkü yazılı kayada panterin üzerinde tasvir edilmişti.
FIRTINA TANRISI
Hititlerde baş tanrı teşuptu teşup birleştirici güçtü çünkü ona değişik adlarla birçok millet tapıyordu Hitit metinlerinde genellikle hatti ülkesinin gök tanrısı veya göğün tanrısı olarak geçmekteydi ve onu genellikle dağlarda yüksek kesimlerde saymışlardır bu sebeple yüksek yerleri kutsal saymışlardır. aslında bunu şuna bağlayabiliriz Mezopotamya’nın sıcaktan kavrulan kızgın ovalarının aksine Anadolu bulutların ve fırtınaların ülkesi olduğu için Anadolu da ki Hititlerin karakteristik tanrısı fırtına tanrısıdır. Bu tanrının çeşitli tiplerini gösteren birçok yerel anıt vardır. Ve metinlerde bu kültün pek çok kültle ilişkisi olduğunu görürüz Hititler de birçok millette olduğu gibi fırtına tanrısını değişik figürlerde tasvir etmişlerdir. Fırtına tanrısını genellikle dağların tepesinde elinde topuzu boğaların çektiği ilkel arabayı sürerken tasvir edilmiştir. Boğa, fırtına tanrısı teşupun kutsal hayvanıdır. Bazen ayakta duran boğada tek başına teşupu simgeler boğanın tanrıyı simgelemesi naçizane görüşüme göre toprağın ekilmesi çok önemli bir husus olduğundan dolayı ve boğanın da yegâne güç kaynağı olmasındandır. Yani günlük hayatta en fazla lazım olan şey baş tanrıya atfedilmiştir. Nitekim bundan 50 yıl önce de ülkemizde köylüler yemin ederlerken öküzlerinin üzerine yemin ederlerdi.
GÜNEŞ TANRIÇASI (HEPAT)
Hitit dininde tanrıların önemli yeri olduğu gibi tanrıçalarda önemli bir kısmı kaplıyordu, bunların başında teşupun karısı olan hepat baş tanrıçayla aynı öneme sahiptir. Hatta onun için ülkelerin kraliçesi denilmekteydi bu tanrıçanın çok önemli olduğun murşili’nin yıllıklarından öğrenmekteyiz. Yıllıklara göre Hitit ülkesinin topraklarının bu tanrıya ait olduğu belirtilmektedir.hepat ın teşupla evli olduğunu en iyi kanıtlayan belge yazılı kaya kabartmalarıdır .güneş tanrıçası Hititlere Anadolu halkı tarafından aktarılmıştır. Hattilerden olduğu sanılmaktadır. bir belgede hepat için : arinnanın güneş tanrıçası,ülkelerin kraliçesi, Hititlerde tıpkı hattiler de olduğu gibi tanrıçaya değer vermişler hatta ona değişik isimlerde bayramlar yapmışlardır. Güneş tanrıçasının kutsal hayvanı tam olarak bilinememekle beraber yazılı kaya kabartmalarında panter üzerinde tasvir edilmiştir. Ancak değişik yerlerde aslanın üzerinde durduğu da görülmektedir
KAYIP TANRI TELEPPİNU
Mitolojiler her ne kadar gerçeği yansıtmasa da teleppinu hakkında bütün bilgileri mitlerden elde ederiz. Mitte teleppinu kayıp olarak anlatılmıştır. Telepinu fırtına tanrısı teşupun ve güneş tanrıçası hepatın oğludur. Telepinunun önemi şurdan gelmektedir Hititler onu bereket tanrısı olarak görmektedirler bunuda en iyi mitten öğrenizyoruz mite göre telepinunun babası teşup olgunu toprak tanrısı olarak anlatır bunu şurdan çıkarıyoruz ‘benim oğlum güçlüdür sabanla çift sürer tarlaları sular ve ekinin büyümesini sağlar’ bir mitte geçtiğine göre Telepinu kaybolmuştur ve ülkekıtlık ve sıkıntı çekmiştir. Çünkü o olmayınca ne hayvanlar doğurmuş ne de ekilen tohumlar hasat edilebilmiş, çünkü o insanların ve hayvanların çoğalmasını sağlıyordu o kaybolduğunda kadınlar çocuklarını doğuramamışlardır.
KÖY DİNİ
Hitit dininde dini bir bütünlük yoktur din imparatorluk dini ve köy dini olarak parçalanmıştır günümüze kaynak bakımından en çok gelen ve edindiğimiz bilgilerin doğru olduğu din devlet dinidir. Köy dini ise çok az yerde bahsedilmekle beraber günümüze kalan basit kalıntılarda az da olsa yerel dini binalarda bilgiler elimize geçmektedir. Edindiğimiz bu bilgilere göre köy dininde ilk zamanlar tanrıların simgeleri hayvan yada mütevazi kült heykeller iken imparatorlu döneminin sonlarına doğru bu nesneler genellikle kral tarafından armağan edilen insan biçimli imgelerle yer değiştirmeye başlamıştır. Köy dini genel olarak büyüsel nitelikteydi. Çünkü bu dönemlere köy ve kasabalarda büyücülük artmış hatta günlük yaşamın bir parçası olmuştur. Köy dininin bir diğer belirgin özelliği de şenliklerdi şenlikler ilkbahar ve sonbahar da gerçekleşir. Ve bu şenlikler esnasında tanrı heykelleri yerleşim alanı dışında açık havada duvarla ayrılmış bir kutsal alana taşınır. Ve adak şöleni yani kurban kesimine başlanırdı. Buna müteakip savaş oyunları oynanır yarışmalar yapılırdı ardından tanrı heykelleri tapınağa geri götürülürdü
DEVLET DİNİ
Devlet dini Hititlerinin asıl dinidir desek yalan olmaz çünkü gerçektede bin tanrılı olan kesim devletti yani saray eşrafıydı örneğin kutsal bayramlara halk genel olarak katılmaz ve kutsal mekanlara giremezlerdi, devlet dini derken başkentte geçerli olan dindir. Bu dinin koruyucusu savunucusu başrahip olan kraldır kralın yegane görevi tanrılarının gönlünü hoş tutup gazabından kaçınmaktır. Ayrıca krallar tanrıların hizmetkarlarıydılar ve tanrılarını hoş tuttukça tanrılarda ülkede birlik ve beraberliği sağlıyorlardı, tanrı gerektiği kadar hoş tutulmadığı veya ülkenin başına bir şey geldiği zaman ilk suçlu kral gözüküyordu ve kralın omzuna çok yük biniyordu krallar böyle zor durumda kalmamak için tapınağı ziyaret etmeli bütün tanrılarla ilgilenmeliydi hata yaptığında tanrısından af dilemeliydi
KUTSAL KENTLER
Bütün çok tanrılı dinlerde olduğu gibi Hititlerde de çok sayıda kutsal kent mevcuttu bu kutsal kentlerde tapınaklar mevcuttu krallar bu kutsal kentleri ziyaret ederler tapınaklarda tanrılarına hediyeler sunarlardı en önemli kutsal kentler: nerik, karahna ve şemuhadır.
İBADET ŞEKİLLERİ
Temizliğe her şeyden önce önem vermişlerdir. Hatta ibadetin altın kuralı temiz olmak olmuştur. Çünkü tanrılarına dua edebilmek onun huzuruna çıkabilmek, kurban kesebilmek için temiz olmak gerekiyordu, çünkü yapılan ibadetler genel olarak ülkenin başına gelen hastalıklar içindir. Hititler tanrıları insanlar gibi görüyorlar ve kendi yemedikleri şeylari tanrılarına sunmuyorlardı bunların başında da domuz ve köpek gelmekteydi hiçbir kaynakta kurban olarak domuz kesildiğinden bahsedilmemiştir bu da bize ibadetlerinde temizliğe ne kadar düşkün olduklarını gösterir.
ÖLÜ GÖMME ADETLERİ
İki tür ölü gömme adetleri vardı bunlardan birincisi yakma türü kramasyon ölünün cesedi yakılır arta kalan küller pişmiş topraktan testinin içine toplanır ve toprağa gömülürdü ikincisi ise gömme mezar türüydü günümüz gömme adetine az da olsa benzemektedir bu adette ceset pithas denilen büyük bir kabın içine yerleştirilir ve toprağa gömülürdü her iki gömme tekniğini kullanan Hititlerde dikkatimizi çeken bir diğer husus ise mezarlarda çıkan eşyalardı çünkü bazı bilim adamlarına göre Hititlerde ahret inancı var diğer bir görüşe göre ise ahret inancı yoktu, Hititlerden günümüze çok ihtişamlı mezarlar kalmamıştır. Bunu da şuna bağlayabiliriz Hititlerde tanrıların mekanı gökyüzü olduğunda dolayı mezarlar pek önemsenmemiştir
BAYRAMLARI
Bayramlar devlet dininin vazgeçilmez özelliğiydi bayramların yönetimi kral ya da aileden birinin başkanlığı altında yapılmaktaydı ancak kral ve ailesinden herhangi birinin bulunamaması durumunda yerel dinsel merkezlerde bayramların yönetimi tapınak görevlisinin başkanlığı altında yapılırdı bayramlar kentlere göre değişmekteydi bir kentin yılda 11 bayramı var iken başka bir kentin 2 yılda 1 bayram yaptığı yazılı metinlerde geçmektedir.
TANRILARA YAPILAN HİZMET VE DUALAR
Hititler Tanrıları insanlar gibi gördükleri için insanların nasıl ihtiyaçları varsa tanrılarında aynı ihtiyaçları vardır ve tanrılarının bu ihtiyaçlarını gidermek için ellerinden geleni yaparlar karşılığında istedikleri ise tanrının yardım etmesi, şehirlerini düşmandan koruması, sağlık, bolluk, bereket, isterlerdi ve onlara bunlar için dualar ederlerdi dualar 3 guruba ayrılmaktaydı
1.bayramlar da yapılan özel dualar
2.tanrılara yapılan övgüler
3.pişmanlık duaları: bu dualarda insan işlediği günahları tanrıya itiraf eder ve affetmesini dilerdi genellikle krallar bir hastalıkta yada savaş sırasında yenilgi olursa tanrılarına gelip pişmanlıklarını dile getirirler ve bu felaketlerin kendileri yüzünden ülkelerine geldiğini dile getirirlerdi
TAPINAKLARI
Tanrılarda insanlar gibidir onların da kalacakları bir yerinin olması gerekmektedir işte tapınaklar tanrıların evleriydiler bu tapınaklarda tanrı kültleri ve tanrılara ait değerli eşyalar saklanıyordu
YAZILIKAYA TAPINAĞI
Bu tapınağın bu ismi almasında ki sebep tanrıların tasvirlerinin kayalara resmedilmesindendir. Yazılıkaya tapınağı doğal kaya yarıklarından oluşan iki odadır ana oda 20 metre genişlikten başlayarak gittikçe daralmaktadır.ana odanın derinliği de yaklaşık 30 metre kadardır yan oda ise ana odaya nazaran daha küçüktür. Bu oda bir koridor biçimdedir. Bu tapınağın asıl önemli özelliği anlatmış olduğumuz bu yapısından ziyade bu iki odanın duvarlarına işlenmiş olan tanrı ve tanrıça betimlemeleridir. Bir tarafta tanrılar bulunurken diğer tarafta tanrıçalar bulunmaktadır bakıldığında sanki bir orduyu temsil etmektedir. Bu tapınakta görülen tanrılar Hitit devlet dininin resmi tanrılarıdırlar yetmiş bir tanrı tasviri vardır tanrılar ve tanrıçalar kolaylıkla birbirlerinden ayırt edilebilmektedir. Tapınak Hititler için çok mühim önem taşımaktaydı
BÜYÜK TAPINAK
Başkent de bulunan tapınağa büyük tapınak denildiği gibi I nolu tapınakta denilmektedir bu tapınakta iki adet kutsal oda bulunmaktadır. Bu odalar iç avlunun en arkasında bulunurlar ve doğrudan avlu yerine bazı başka küçük odalara bağlanırlar bu odalar tapınağın arka kısmından çıkıntılı oarak inşa edildikleri için pencerelerinden ışık alırlardı tanrı heykelleri burada bulunuyorlardı heykellerin burada bulunması Hititleri ön asya din anlayışından ayırır. Tapınağın yapısından bahsedecek olursak tapınak kare şeklindedir. Bir kenarı yaklaşık 275 metre uzunluğundadır giriş kısmında yıkanma odaları vardır. İçerde ise kült odası bulunmaktaydı, bu odada tanrı heykelleri ve kutsal eşyalar vardı bu eşyalar arsında leopar, aslan ve boğa gibi hayvan tasvirleri heykelleri ve tören kapları mevcuttur
BÜYÜCÜLÜK VE SİHİRLERİ
Eski çağ toplumundan günümüze bütün toplumlarda falcılık ve büyücülüğe inanılmıştır. Fakat Hititler falcılığa ve büyücülüğe diğer toplumlardan fazla önem vermişlerdir. Bunda beklide çok fazla tanrılarının olması etkili olmuştur. Hititlerde birkaç çeşit falcılık mevcuttu bunlar: kuş falı, et falı ve talih falı gibi isimlerdeydiler.
Kuş falı: en çok kullandıkları fal türüdür. Bu fal için yavruluk döneminden yetiştirilen kuşlar kullanılır bu kuşlar özel bir arazide uçurularak yapmış olduğu hareketlere göre yapılan fal türüdür kuşun alçalması yükselmesi ve kanat çırpış şekilleri fal tahmini yaptırır.
Et falı: koyunun karaciğeri üzerindeki girintiler ve çıkıntılar ayrıca bağırsaklarının kıvrımlarının incelenmesine dayanan fal türüdür. Bu fal diğer fallardan farklı olarak geleceği öğrenmek yerine sorulan sorulara cevap aramak için yapılan fallardır.
Talih falı:bu fal türü hala günümüzde kullanılmaktadır bu falı genellikle yaşlı kadınlar yapmaktaydılar oyun taşlarına benzeyen taşların alınması ve seçilmesiyle yapılırdı
Göründüğü gibi Hititlerde falcılık ve büyücülük çok önemliydi onlar tanrılarının verdikleri cezalardan çekiniyorlardı ayrıca almış oldukları cezalardan anlayamadıklarını anlamak için ve nasıl kurtulacaklarını öğrenmek için fal baktırıyorlardı ama kara büyüyü de bir o kadar yasaklıyorlardı kara büyü yapılmaması için ellerinden geldiği kadar sert cezalar koyuyorlardı ve yapan kişiyi de cezalandırmaktan çekinmiyorlardı kara büyüye örnek verecek olursak bir kişi bir yılanı öldürürken birinin adını söylüyorsa o kişinin ölümünü istiyor demektir.bir diğer örnek ise bir insanı dinsel bakımdan arındıracak bir ayinde kullanılmış olan malzemeyi yakarak yok etmek yerine birinin arazisine gömerek o kişinin kötülüğünü istemektir. Bunlar kara büyüye en iyi örneklerdir.bir diğer inançları ise sihircilikti sihirede gerçekten çok inanırlardı hastalıkların tedavisinde kullanırlardı
HİTİT DİNİNİN DİĞER DİNLERDEN FARKI
Her ne kadar çok tanrıdan oluşsa da hatta birçok medeniyetin bin tanrılı devlet olarak nitelese de Hitit dini çok kullanışlı bir dindir ülkeyi dağılmadan bir bütün halinde tutan bu din sistemidir Hitit dini tek tanrılı dinlerin aksine çok sadedir dini değişik şeylere alet etmemişler ve günlük yaşamda kullanacakları şeyler için kullanmışlardır. Sofist düşüncelere alet etmemişlerdir
YORUMLAR
bekir günay
gayet doyurucu bir yazı olmuş.eski toplumlar her zaman ilgimi çekmiştir. tebrikler teşekkürler...
bekir günay
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez. (Zumer Suresi, 3)
Fuat Türker tarafından 6/18/2010 11:28:26 AM zamanında düzenlenmiştir.
bekir günay
EMEKEL OKUDUM GUZEL BİR TARİH GUNUMUZDEN OKUNMASI GECMİŞ TARİHİ ÖRENMEK KADAR GZUEL BİŞİ YOKTUR TABİKİ DUYARLI KALEMİNE SAĞLIK CAN DOST KUTLARIM