- 800 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şanlı Şair Şebinkale'yi Şenlendirdi..
’ Elazığ-Harput ’ isimli şiiri ile 2010 Hikmet Okuyar Türkiye Birincilik Ödülü kazanan Beypazarlı Şanlı Şair Sinem Şanlı ödülünü 19 Mayıs 2010 günü Şebinkarahisar Kalesi’nde aldı.
Özellikleri ve Güzellikleri ile Elazığ ve İlçeleri Konulu 13. Hikmet Okuyar Ödüllü Şiir Yarışması’na ’ Elazığ-Harput ’ isimli güzellemesiyle Ankara’dan katılan Beypazarlı Şanlı Şair Sinem Şanlı yarışma sonucu yapılan değerlendirmede 2010 Hikmet Okuyar Türkiye Birincilik Ödülü kazandı.
Atatürk, Fatih, Bayburtlu Zihni, Namık Kemal, Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Aşık Veysel ve aşık ozan şair şiir yorumcusu bağ bahçe üreticilerinin Piri Dünyaca Ünlü Şair Abdi Beğ gibi halk önderleri halk bilimcileri tarafından çok önemsenen Şiir Şenliklerinin Şöhretler Şehri Şebinkarahisar’da 14 -21 Mayıs 2010 tarihleri arasında geleneksel olarak tertiplenen 7 Gün 7 Gece Şebinkale Şiir Şenlikleri kapsamında aşık ozan ve şairlere birlikte ödül töreni için Türkiye’nin dört bir yanından Şiir Sevdası, Şebinkarahisar Sevdası, Karadeniz Sevdası, Türkiye Sevdası ile Şebinkarahisar’a gelen Beypazarlı Şanlı Şair Sinem Şanlı 2010 Hikmet Okuyar Türkiye Birincilik Ödülü’nü; Türkiye’nin 5 büyük ünlü kalesinden biri olan Şebinkkarahisar Kalesi’nde Şüsiyad Başkanı Şair Yazar Gazeteci Hikmet Okuyar’dan aldı.
Birincilik Belgesi, Türkiye Sevdası, Şebingülü, Şebincevizli Dut Pestili ödülü gibi çamsakızı çoban armağanı ile ödüllendirilen Beypazarlı Şanlı Şair Sinem Şanlı; Elazığ-Harput şiiri ile tanıtım çalışmalarını Ankara Kalesi’nde, Beypazarı’nda, Elazığ ve İlçelerinde devam ettirecek ayrıca Şüsiyad tarafından tertiplenecek; karma şiir sergilerine imza günlerine katılacak.
ELAZIĞ - HARPUT
şafak söküyor dilimi,
beni anlayacaklar ve ilimi,
üç etekliğini giymiş HARPUT kalesi,
taşlarını bir bir dökse,
dökülür gökyüzü nazenin,
güneşi doğum sancısında,
adaklarım tuttu ARAP BABA türbesinde,
ellerimi duasında göğe çıkarken görmüşler,
yağmuru ondan bilmişler,
kuracağım gözlerime KEBAN ı,
aşarsa haddini,
tutulacağım ismi konmamış bir geceye,
lal olduğunu unutuverip,
içinde onca kelebek tutarken,
tersinden öpmüşler,
şiirin yumuk yumuk ellerini de,
maden yatağına BAKIR filizini gelin edip,
zengin bir düşe düşebilirdi de aşk,
sonbaharı yaprak yaprak KURUT muşum,
bir ilahi çeşnisinde,
kendi kendimi yiyeceğim,
HAZAR sız yüreğime bir güvercin kondurup,
maviyi yeşille barıştırabilirsem,
turkuaz kalacağım daima,
şiirlerimi akşamlara taşıyacağım,
tarihe borcumu ödeyebilirsem ellerimle,
yaşlarınızı toplayıp gidip göl olacağım daha,
kurbağalarından öpüp masalların,
suyu küçüklere sunup,
ele avuca sığmadan sözü alacağım,
söz verdim...
su gibi AZİZ olsun diye,
inciler döktüreceğim dökmeden ellerimde,
sinem de bir tutuşmuş yanmış türkü,
bu bahar değilse öbürkü,
türkülerimi çağırdım şiirime,
yine söyleneceğim.... aklı karışık saç tellerimde,
tünemişse umut,
ÇAYDA ÇIRA ile mumları söndürmeyin,
yatsıya kadar yanan yalan değildi ki aşk,
karanlıktan korkan gözbebeklerimi,
çırak vereceğim zamana,
bir dileğim daha var tutacağım ellerinizden,
yıldız gibi...
çıra gibi tutuşsam yüreğimle,
ay tutulur mu bana?
HALAYım geldi el ele tutuşsak, büyüyeceğim,
düşe kalka düşümden yana,
sakız ağacının gölgesindeki çedene ,
anlatılmaz nedene,
yudum yurdum hatırımda hatrı kalan HARPUT,
bağladım yüreğimi yüreğine çaput,
çözemiyorlar...
leblebi tozunu yuttuğum kaldırımlardan,
ıslıklarıma konacak serçe parmağım,
bir AĞIN çağını yaşayacakken,
tunç kafiyelerine kafi gelen tunç bileklerim,
tunç çağından şiirimi çalıp çalıp kaçacak miladım da,
BASKİLimle dağ başlarında avaz avaz,
sesimi bulacağım geri dönerse,
SİVRİCE dilimle ağzım kurumadan göle,
biriktireceğim gözlerimi,
kayıp gittiyse ellerimden kış,
ayak izleri, takipte tutulacakken her alkış,
iki nehir arası çatılmış kaşlarıma,
sıcak kollarını açtıysa ARICAK,
kavuşuyorduk sabaha,
peri çayı nın kenarındaki ilham perisinden,
dinleyeceğim şiirlerimi fısıl fısıl,
duyar mısınız? benden önce,
kafakoçanımı sormasın KARAKOÇAN,
güneşten önce doğdum ben bu topraklara,
toplayın hasadımı,
ırgat bir PALU dan,
faylarımdan önce kırık düşlerimle,
mücadele eden KOVANCILAR,
madem ki MADEN dik,
niye bulamadılar hala bizi?
ALACAKAYA, ölesim tuttu mermerini görünce,
bir mezar taşında bekletmekteyim fatihamı,
öldüm öldüm dirildim...
okumadan geçme dudaklarımı,
kerpiç gibi sallamayın ellerimi,
daha da büyümesin ayrılık,
can evin yıhıla diyen deyimlerinize birşey deyim,
can çıhmadan huy çıkmaz atasözlerimden,
kırıldım düşlerime pencere ardından,
nazar değdiyse yer çatlağıma,
sözlerimin zelzelesinde kalacak gözlerim,
yollara düşen hasretin güvercini posta,
sabahsız uykularımdaki lodosta,
rüzgarın şiddetini ölçeceğim,
yanımdan usulca geçip gittiyse,
rüzgargülü gibi başımı döndürmemeliydi bu sevda,
dönecektim oysa,
rüyalarıma söyleyin erkenden çıkıp gelmesin bir daha,
gitmeyin... dönmeyecekseniz görmeyeceğim rüyalarınızı,
azıklarınızı alın yanınıza,
yazık etmeyin...
GAKKOŞ şivesiyle yol ağzıyla konuşacağım,
ösgemek gözlerimi götürdünüz ardınızdan,
daldıkça umutlanıyorlar,
ağzım dolu dolu susarken,
ikna çabasıyla çağrılan ellerim,
ben de tarihe gittim belki dönemem geri,
iç savaşım kendimle...
kollarıma aldım, yine kaybedeceğim yüreğimi,
FIRAT ı DİCLE ye kavuştura kavuştura,
kendi aşkımı hasretle savuşturacağım.
Beypazarlı Şanlı Şair Sinem Şanlı / ANKARA
Okuyar Kitle İletişim : [email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.