- 968 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DENİZ KIZI BENİM İÇİN KARAYA VURMUŞ
Beni sana ulaştıran yola yaldızlı bir isim bulmuşlardı sahi,lakin benim aklım söndürmüş isminin cazibesini,yalnız şekli kalmış bellekte.Bu yol,şirin,hafif tombulca taşlardan oluşuyordu.
Yol tutuşum-yamuk taşların da katkılarıyla-iyi sayılmazdı.Uzun bir yol vardı önümde,ama gönlümdeki rüzgar sırtımı okşuyordu,bana güç vermek için.Gönlümde uzun yol kederi değil,vuslatın körüklenen ateşi vardı.Evet,tanrı bana hükmetme görevini sana devretmişti o gecelerde.Dakikalar sonra tanrıçama kavuşacak olmanın verdiği ferahlıkla yolum gitgide genişlemekle kalmıyor,üstüne bir de kısalıyordu.
Tabi her şey mükemmel de değildi.Hınzır yol,her dengesiz adımımda önüme yeni bir taşını daha atıyordu.Kaskatı bir masa örtüsünü andıran bu taşlar dizisi,aynı zamanda bana gecelik bahtiyarlığımın müjdesini de veriyordu.
Kelimelere dalmıştım,bu arada,gece de karanlığını gösterme cesaretini göstermişti.Yürüyüşüm aynı tekdüzeliğindeyken,yolun azizliğiyle yere kapaklanıverdim.
Burnumdan akan kanın bir damlası pusuya yatmış taşlardan birinin üzerine düştü.’’İstediğiniz oldu!’’ diye bağırdım istemsiz.Diğer taraftan da,dudaklarımı sinsi bir tebessümün kuşattığını fark ettim.Cılız bir yıln gibi ruhumu kapladı o kan desenli taşın görüntüsü:’’İşte sevgilinin kırmızı benekli tokaları!’’ deyip,güneşin vekaletinde huzurlu bir başlangıç yapabilecektim ertesi güne,senin gece sefalarıyla bezeli bahçenden dönüşte.
Yürüyüşüm devam ederken,endişeler,sorunlar arkama sessizce yaklaşmışlardı ben farkında olmadan.Sonunda,yine aynı düşünceler beni buldular,her akşam balkonuna yaklaşırken zihnime düştükleri gibi...Senin kibrin geceleyin hiç göze batmıyordu.Kollarındaki sıcaklık kendini beğenmişliğine ’’sus işareti’’ yapıp öyle sarıyordu omuzlarımı.Aslına bakarsan,yürüdüğüm tünelin sonundaki ışık da sendin,her fırsatta ayağıma çelme takan taş da...Evet,sen anlamıyordun belli ki,ama bazen havadaki burnun,sevimli balkonundaki tüm iyi niyeti,tüm o sevgi ortamını içine çekiyordu.Kavgalarımızdan sonra,biz tüm bu sorunları şehvetimizin içinde kaynatıyorduk.Zaten uykuya dalmamızın başka bir yolu da yoktu.
Bu soğukluk,senin bir türlü yadsıyamadığın üstünlük inancından geliyordu ya,biz gene de ortamı ısıtmasını,farklı karakterlerimize inat tenlerimizi harekete geçirmeyi biliyorduk.
Tüm bu zıtlıklara rağmen senin için beslediğim arzuyu,o akıl almaz aşk destanlarına benzetiyordum.Ya sana ne demeli...Söylesene,gözünde,sen güzeller güzeli bir deniz kızı,bense sıradan bir balıkken,nasıl oluyordu da,iki sokak ötedeki bir balkonda,arzu rüzgarlarına kapılmış bir halde yolumu gözleyebiliyordun?