SANDIKLI ANADOLU YUNUS’TUR ŞİİR ŞÖLENİ
Mayıs ayı başlarında Afyon Sandıklı Kaymakamlığından bir etkinlik katılım daveti aldım. Bizim Ece Dergisi sahibi sevgili Ahmet OTMAN ile birlikte katılacaktık bu şölene. Çünkü o da katılacaktı bu davete. Nasıl katılmasın ki? Kimlerin geleceğinden tutun da şölenin tüm afiş ve tanıtım yayınlarını Ahmet OTMAN hazırlamıştı Salihli’de.
Neyse gidiş günü gelip çattı. Ben İzmir’den Ahmet OTMAN Salihliden 12 Mayıs’ta yola çıktık. Beş-altı saatlik bir yolculuğun ardından Sandıklı’ya vardık. Bizi, görevli okul müdürü Osman ULUSOY karşıladı. Sevgi dolu, genç, babacan bir delikanlıydı Osman ULUSOY. Kısa bir tanışmanın ardından konaklayacağımız park otele doğru yola çıktık. Otel şehrin beş-altı kilometre dışındaymış. Otele vardığımızda gözlerime inanamadım. Henüz hizmete yeni açıldığı belli olan otel; 5 yıldızlı SPA açık kapalı yüzme havuzları, geniş ferah büyükçe bir lobisi, aynı özellikte restoranları, toplantı salonları, süit odaları olan güler yüzlü personeliyle insanın kendisini cennet gibi bir yerde hissedeceği mekândı.
Akşama doğru şöleni tertipleyen Sandıklı Kaymakamı Sn. Samet ERCOŞKUN geldi. Kısa bir tanışmanın ardından şölene gelen misafir şair ve yazarlarla hoş-sohbet edildi. Hele kaymakam beyin sıcak, samimi, güler yüzlü ve tatlı dilli, edebiyatı ve sanatı seven birisi olması, insana huzur ve güven veriyordu. Bu da her şeyin üstündeydi. Doğrusu ben kendi adıma bu şölenin, resmî bir kurumun düzenlediği şölen olması hasebiyle önceleri, sıkılacağımı zannetmiştim. Ama kaymakam beyin yukarıda da sıraladığım özelliklerinden dolayı son derece rahatladım. Çünkü şimdiden bu şölenin bir sanat havası içinde, zengin bir programla geçeceği belliydi. İçimden, memurluk hayatım keşke böyle bir kaymakamın hizmetinde geçseydi diye de düşünmeden edemedim.
Şölenin açılışı 13 Mayıs’ta sandıklı şehir merkezinde yapıldı. Başta Afyon valisi, Afyon milletvekilleri, Sandıklı ve çevre ilçelerin kaymakamları, belediye başkanları, yurt içi ve yurt dışından gelen birçok ünlü şair, yazar ve Sandıklı okullarının öğrencileri, öğretmenleri ve halkın geniş katılımıyla çok görkemli bir açılış oldu. Konuşmalar yapıldı, halk oyunları oynandı. Şölenin niçin ve neden yapıldığı halka genişçe anlatıldı.
Öğleden sonra Park Otel konferans salonunda, Başbakanlık Atatürk Kültür Merkezi’nin katkılarıyla “Yunus Emre: Sevgiye adanmış Bir Hayat“ konulu panel yapıldı. Panele ilgi oldukça fazlaydı. Panelde Yunus Emre her yönüyle anlatıldı. Aynı günün akşamı Azerbaycanlı sanatçılardan çok renkli ve hoş sunumlu bir Yunus Emre destanı dinledik. Dinledikçe yüreklerimiz huzur buldu. Ayrıca üstüne bir de Üsküdar musiki cemiyetinin (Amir Ateş Grubu’nun) Yunus Emre’nin eserlerini, gayet başarılı bir şekilde seslendirmeleri ve tasavvuf müziğini incelikle icra etmeleri, gönüllere nasıl şerha şerha Yunus Emre sevgisi ve huzuru doldurdu anlatamam. Hayatımda huzur bulduğum ender anlardan biriydi o gece.
İkinci gün şair ve yazarlar Sandıklı okullarına dağıldılar. Ben de iki şair ve yazar arkadaşla, Yaşarlar Zekiye Ana İlköğretim Okulu’na gittim. Doğrusu öğretmen ve öğrencilerin yoğun ilgisi ve sevgi gösterisi bizi çok memnun etti. Onlarla, yazarlık-şairlik hakkında, okumanın-yazmanın önemi ve Türkçemizi, dilimizi sevmeleri, korumaları ve yaşatmaları konusunda çok sıcak bir sohbet yaptık. Hepsi de nasıl ilgiyle dinlediler bilemezsiniz. Gözlerinin içi gülüyordu her birinin.
Hatıra fotoğrafı da çektirdikten sonra okuldan ayrıldık. Öğle yemeğinin ardından bu kez Yunus Emre ve hocası Tapduk Emre’nin mezarları ziyaret edildi. Burada da yine konuşmalar yapıldı, dualar edildi. İlçe müftülüğünün öncülüğünde Kur’anı Kerim ve ilahiler okundu. Yunus Emre ve Tapduk Emre Türk’e ve Müslümanlığa yakışır bir şekilde yâd edildi.
Aynı günün akşamı Park Otel salonunda bu kez şölenin can damarı olan şiir programı icra edildi. Yurdun dört bir tarafından ve yurt dışından gelen ünlü yazar ve şairler Yunus Emre sevgisini gönüllere nakşeden güzel ve ustaca yazılmış şiirler okudular. Ayrıca Kültür Bakanlığı sanatçıları yanık türküler söylediler. Hele Elazığ Belediyesi Kürsü Başı Korosunun konseri ve halk oyunları gösterisi tam doyumsuz bir müzik ziyafetiydi. Herkes gecenin adeta bitmesini, zamanın geçmesini istemiyordu.
Üçüncü gün sabah kahvaltısı Reşadiye Köyü’nde yapıldı. Tereyağı ve kaymağın, bazlama ve gözlemenin, peynirin-lorun ve yoğurdun en hası, katıksızı, katkısızı burada yendi. Hemen ardından yılkı atlarının gezindiği, ceylanların sektiği, düzünde yamacında çeşit çeşit çiçeklerin, anemonların bittiği; pınarlarından buz gibi suların içildiği Ak Dağlara hareket edildi. Burası gerçekten daha baharın tam ortasını yaşıyordu. Çam ve ardıç ağaçlarının mis gibi yaydığı taze oksijenli havada, doğa sarhoşu olmamak elde değildi. Nasıl olunmasın? Her yer yemyeşil ot, rengârenk çiçek tarlasıydı. Gözler gönüller nasıl bayram etti anlatamam. Hele Ak Dağların doruklarının kar beyazlığı, insanın içindeki kara kara dertleri, tasaları, nasıl silip süpürüp yok ettiğini hiç kolay anlatamam. İnsanın zamanın önüne bir Ak Dağ olup durası geliyor. Gelse de zaman yine alıp başını gidiyor. İnsan zamana yenik düşüyor.
Akdağ’ın eteklerindeki bir dağ evinde, köylü kadınların saç üzerinde pişirdiği sıcak gözlemeler ve içilen demli çaylar zamana yenik düşen bizleri bir parça avutuyor. Aynı günün gecesi Park Otel’de gerçekleştirilen Esat KABAKLI konseri gündüz yorulan yürekleri bayram yerine çevirdi. Gönüller coştu; türküler yaralara merhem edildi. Hele Sandıklı Yaren Gecesi ve Halk Oyunları Ekibinin gösterisi, izleyenleri gülmekten kırıp geçirdi. Meğer biz özümüze ve kültürümüze ne kadar hasret kalmışız. Üçüncü günün gecesinde, doğrusu Yunus Emre sevgisi sanki gönülleri zemzem suyuyla yıkadı. Gönüller arındı, nurlandı.
Doğrusu bu şölen bizi bize ve geçmişimize, tarihimize, kültürümüze; millî değerlerimize nasıl bağladı, kendine getirdi. Yine de tam anlatabildiğimi hiç sanmıyorum. Zaten bu tür seviyeli, geniş katılımlı, zengin şölenler ve etkinlikler sözle anlatılmaz, yaşanır; yaşamak da gerekir.
İsmail GÖKTAŞ
İ Z M İ R
YORUMLAR
Yıllar önce Sandıklı Kaplıcalarına gitmiştim. Sanırım 20 yıl oldu...Mutlaka çok değişmiştir...Siznle birlikte ben de etkinliklerde gibi hissettim kendimi...
Edebiyat adına çok güzel üç gün geçirmişsiniz. Bu arada doğanın ve bazlama, gözlemelerin de tadına varmışsınız...
Sevgi ve saygı ile