- 495 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hiç benzemer/ ardahan öyküleri/ 114
".... yığılın irişti’ nin gelini, kızı,
bir benim atımı galdırın
kaldırın anam kaldırın
kaldırın bacım kaldırın."
_ A.Şenlik
Giderik.
Allah koyanda.
Sarıkamış garajı suyun kenarında, uzaktı. Bilet’i kestirende, yukarıda Gazozcular’ın orda bineceğim demiştim.
Hüsnü Emi; emekli olmuş, Turan’ın un dükkanın da oturuyor. Un satıyordu.
Telefon bağlanmışdı. Un fabrikalarına randımanı’na göre sipariş veriyordu. Tezgah’a çok kişi bakıyordu.
"Babam’a diyem. " sene 1980 ile 81 veya 82 olabilir.
Sarıkamış’a yerleşmiştik. Şakka- makka derken. Anlamadık. Olur muydu, olmaz mıydı, derken. Essah, essah yerleşmiştik.
Genç de olsak çocuktuk bunun burasında. Eğlence, oyun gibi geldi bize. Yaşlılar anladılar ki " Göç etmiştik." ne fena birşey etmiştik. Yaşlılar bunun travmasını kandılar, kanmayanlar ise yok sayılmazdı. Bir ikisi vardı..
Taş bile yerinden oynadı mı? Sersebil olur. Sarsaklaşır. Hicret eyleme’nin yeni ismi göç’ün göçenine göçmen, göçer diyorlar. Eskiden: Muhacir derlerdi.
Sarıkamış neyse birde Gebze’ye geldik.
Bizde pek araştırılmadığından, yerinden oynama çocuk işi gibi gelir.
Kanada, Amerika’da sosyoloji bilimi göçleri ve travmalarını araştırmaktadır.
Ağacı yerinden sökersin ya; ağaç’ı başka toprağa bir daha heplersin tuttu mu, tutmadı mı, beklersin? Beklemek gerginliktir. Bıkar usanırsın. Ya o ağaç ne çeker bilir misin? " Babası rahmetlik! " Kolay değil.
"_ Ola Şayin Oğlun nerde? Gözükmer."
"_ İstanbul’a kaçtı. Senin yegenin, daa!"
Heç benzemez buna da!
Gece tren’den geldin. Otobüslen Gebze’ye çıktın. Ev’e geldin. Asansörle sekizinci kat’a çıktın. Evdekilerle sefa-hoş ettin. Yattın.
Sabah seme-seme kalktın. Sesler geler, yoldan.
Benzettin ki: Mal sağına mı geldi? Öyle de benzettim ki, yüz de yüz danalar koz’a girmiştir.
Ece yanlış olmasın? Yok ola Işıkları seçerim göz kapaklarımın arkasındayım ama koluma güneş düşmüş ısıtıyor ki.
Mutlaka Yaylacıktayız. Kalkacam. Serin havasını sarınacam.
Canım, bedenim Ardahan olacak. Çok eminim..
Alabalığa mı gideriz? Hacer’in dereye mi? Sigara içeriz. Şaban da bulunur. Lobut Dayıdan isteriz yada..
Paramız yok ki sinemaya akşam’a gitseydik. Peynir götürür lojmanlarda subaylara satarız. Akşam’a Rahim Öktem’in sinemasında iki film arka arkaya patlatırız.
Dönüşü Işıklı’nın büfeden "it öldüren"i aynen alırız.
Artvinlilerin bostanlara girip " Botanik üzerine " Harvard veya İsrail’lilerin henüz daha akıl edemedikleri genom araştırmalarını yaparız.
" - Çıkın baba bostanımdan ne alıştız yav!.. Abu beli yoksam kafaza geçürürüm!..."
Yekindim, kalkdım. Duvara bakıyorum odanın her eşyası bana bakıyor:
Ben Yaylacık bakıyorum; oda bana Gebze seyreyliyor.
" _ Allahıma , dinime öyle pis oldum ki. Orda bıçağı vursan kanım akmazdı."
_ Taooo! Tren kaçmış. Biz göç eylemişiz halbuki.
_ Eyvahhhhhh!...
Eyvah ki ne eyvah!...
" _ Şayin nerdesin?"
" _ Ben de gettim, canı sağ!..."
" _ Keşke getmeseydin yav!.."
" _ Neydem, Dayın kızı illahladı."
Gitmeye yeğlenmesen kim seni götürebilir. Oltulular der ya: "Arpa ekmeği bahane, kokutana kadar.."
Algısal değişmezlik diye birşey varmış. Siyah denince siyahlar, bir ton olarak aklımıza gelirmiş.
1946.. Alman Geştalt psikologları yaptıkları araştırmalar sonucunda:
Beyaz’ın tek bir beyaz olmadığını ispatlamışlar: Kar beyaz’ı, diş beyazı, kağıt beyazı, kireç, göz akı, pirinç beyazı gibi sonsuz valörler varmış...
Ama ne hikmetse biz insanlar; beyaz dendikte tek beyaz’ı...
Siyah denince tek bir siyahı aklımıza getiririz.
PRAGNANZ ilkesi gereği organizma nesneleri telefatlı algılamaz, bütün.. ve hataları siler yekun’a indirgeyerek temiz, mükemmel olarak algılar.
Ay’ı yüzeyinde girintili, çıkıntılı olarak keşfinden biliyoruz. Resimde çizerken tam bir daire gibi çizmiyor muyuz?
Bunun gibi. Sanatta bir zihinsel sanallıktır. Düşünce ve algı gibi...
Bizim göç etmeler, Şayin düngür gibi.. Conform olmayı çok sevmemizden zaar. Biri Tavukçu açsa o caddeye herkes tavukçu açar’a.. Tektip olmak; Konform demek.. Birbirine benzemek..
Biri bişey yapınca herkesin onu yapmağa başlaması, yapması...
Fanti değil ki hicret eylemek bir el daha oynayalım..
Levent Kırca’nın Dizisinde diyerdi kendisi:
" _ Tekrar’ı yok bunun!.."
Gurbet, sıla nedir bilmezdik.
Hele çoğu annamer göç’üp hicreylediğini.
Saner ki sabah Ardahan’da uyanacağım.
Çoğu yukuda!...
"_Nasıl da göçmüşüz be!.."
"... gurumuş boğazı nefesi çıkmaz
Çıldırın gölleri geriye akmaz,
o taşı vurursan ay topal bir daha kalkmaz
bir menim atımı galdırın.
galdırın bacım galdırın..
kaldırın anam kaldırın.."
_ A. Şenlik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.