- 1298 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sonu Gelmeyen Bir Bekleyiş
İnsanları tanıyamamışım..her geçen gün bir kez daha böylelermiş diyebiliyorum.aslında canımın yanması da cabası..doğrudur acıyı tam anlamıyla tanımlayamam.ama benim bile şu küçük yüreğime dolan acı yetiyordur onu anlatmaya.çok başka tanımışım dünyayı çok başka bilmişim..aslında dünyayı istediğim gibi görmüşüm istediğim gibi yaşamışım..öyle değilmiş her türlü pislik varmış..pislik demeye bile utanıyorum..bu kadar mı hayattan haberdarsızım diye düşünüyorum..insanların yüzüne bakınca onları hep kendim gibi görüyorum..kız erkek olsun art niyet aramıyorum fikirlerinde düşüncelerinde..ama yanılıyorum bir kez daha bir kez daha yanılıyorum.çok mu safım diyorum kendi kendime..evet çok cahilim bir şey bilmiyorum..peki bu zamana kadar ben ne öğrendim hayattan yaşamdan.doğruyu gördüm yanlış doğrunun zıttıdır dediler yanlışı öyle anladım ama hiç görmedim şahit olmadım..bir bebek doğduğunda ne kadar tanıyor olabilir ki dünyayı yaşamı hayatı..işte yanlışları iğrençlikleri gördükçe o bebek gibi hissediyorum kendimi..ben aslında hiç tanıyamamışım ne dünyayı nede insanları..bir günümden doğan tecrübelerim var bunlar biriktikçe çok biliyorum derdim..yanıldım aslında ben hiçbir şey bilmiyormuşum..bilseydim yanlışları iğrenç suratları namussuzları da bilirdim.onları yaşadıkça biliyorum tanıyorum.buda acı veriyor.hayalimdeki gibi sanmışım hayalimde yarattığım bir dünyayla yaşamışım ben..insanları kendim gibi sanmışım..çok değer verdikçe kaybettiğimde anladım..kimse ben değilmiş bende kimse değilmişim..bunları anladıkça yanan yüreğim acıyı öğreniyor olsa gerek.hani bebek demiştim ya doğduğunda ne kadar tanıyor olabilir dünyayı diye işte bir kez daha karşıma çıkıyor bu söz insanları tanıdıkça bir kez daha küçüldüğümü hissediyorum bu küçüklük değersiz varlık yada diğer anlamıyla mahcupluk değil..bu küçüklük tıpkı az öncede dediğim gibi bebek olduğumu hissediyorum..bir şey bilmeyen insanların kötü oyunlarıyla karşılaşmamış sadece kendi dünyasında yarattığı rollere büründürmüş olarak gören biriymişim.çok başka çok başka görmüşüm..elimi attığım yer sağlam sanarken hep kırılmaya meyilli birer daldan bile ince çubuklarmış..ince çubuklar..gökyüzü gibi görmüşüm insanların gözlerini o kadar duru o kadar sessiz o kadar masum yüzleri ben kendi yarattığım insanlar olarak görmüşüm.ama öyle değillermiş hepsi birer yalanmış..benim dünyam sadece saf temiz içten masummuş.ama aslında hayat o kadar da temiz değilmiş.anladım..geç mi anladım erken mi onu da bilmiyorum.bildiğim bir şey varsa oda bu dünya benim dünyam değil.bu hayat benim hayat değil..hep bekledim..biri vardı biliyordum..sıcak elleriyle ellerimi tutacak beni bu yalan hayattan çekip alacak bana en sade masumluğu öğretecek işte insanlar bu yavrum diyecek birini bekledim.yanlışı gördüğümde gözlerimi kapatacak iğrenç suratlardan beni saklayacak birini bekledim..bir gülüşüyle beni kendine haps edecek bir bakışıyla içimi titretecek sıcak kucağında saçlarımı okşayıp beni uyutacak ve uyandığımda ilk gözlerimi onun gözlerinde açacak birini bekledim..sadece doğruların olduğu masum insanların olduğu bir dünya kurup içinde benimle yaşayacak ve her ne olursa olsun o dünyada beni bırakmayacak birini bekledim..ama yokmuş..benim dünyamla bu dünya bir değilmiş benim istediğim insanla bu dünyadaki insanlar bir değilmiş..bekledim bekledim..peki ne geçti elime hiçbir şey..ne için yaşadığımı ne için savaş verdiğimi unutarak bekledim..belki de daha çok beklemem gerek belki de daha çok yaşamam gerek belki de daha çok aramam gerek...ama yok,buldum dediklerim bile birer yalanmış..peki nerde hata yaptım..kurduğum dünyaya yanlışı sokmamakla mı kurduğum dünyaya iğrenç suratları olan kişilikleri olan karaktersizleri almamakla mı yaptım yanlışı.hayır asıl yanlışı;tanıyorum diyip de aslında hiç tanımadığım insanları hayatıma almakla yaptım..bir şey dese biri bilemem belki de..belki de cevap bile veremem.bu benim hiçbir şey bilmiyorum anlamına gelmez..bana ne sorduğu ne dediği önemli..eğer güzellikleri saflığın ne olduğunu masumluğun ne olduğunu hiç yanlışı pisliği görmemiş insanları sorarsa işte bunlar benim bildiklerim diyip cevap verebilirim fakat insanların ne kadar kalleş ne kadar vurdum duymaz ne kadar iğrenç ne kadar pislik ne kadar acı verici ne kadar tanıdığına pişman ettiren ne kadar aşağılık olduklarını söyle deseler bilemem..çünkü benim bile tanıdığım en kötü insan en kötü varlık;değer verip de verdiğim değeri hak etmeyen insan sanıp da karşıma alıp konuştuğuma pişman ettiren varlığını büyük bir şey sandırıp aslında ne kadar küçük olduğunu gösteren oldu...sahi en kötü insan benim tanıdığım insan mıydı..hayır değilmiş..benden çok tanıyan bilen birinin en kötü insanın tarifini yaptığında anladım..değilmiş benim bildiğimi sandığım insan en kötü insan değilmiş..peki en iyisini tanıdım mı :) onu da tanıyamamışım en iyi insana bile rast gelmemişim en iyisi bu dediklerimden bile iyileri varmış koruyup kollayan gece gündüz yanında olan acılarını saran varlığıyla ısıtan en iyi insanlar varmış...peki ben nasıl tanıdım insanları nasıl bildim onları iyisini kötüsünü nasıl ayırt ettim..onu bile yapamamışım iyisini kötüsünü bile tanıyamamışım..benim bildiklerim sadece kendi kurduğum dünyanın birer varlıklarıymış...soruyorum dünyaya soruyorum benden çok bilenlere 18 yıl boyunca ben ne kazandım kaybettiklerimi hayal bile edemezken kazandıklarımı nasıl öğrencem nasıl bilicem..bilmediğime göre,ben bir şey kazanamadım mı..yada kazandığım tek şey yalansız saf temiz masumiyetin olduğu bir hayal dünyası mıydı..bu kazanmak mı hayır değil bu sadece benim kurduğum benim küçüklükten beri hayal ettiğim bir dünya..bana bir şey kazandıran olmadı ki..ben bir şey kazanamadım ki..ağlıyorum ağladığımı sanarak tıpkı yere düşüp dizlerinin verdiği acıya ağlayan çocuklar gibi ağlıyorum sadece.canımın yandığını sanarak bir terk ediliş gibi acıyorum sadece...bekliyordum ya hani hala bekliyorum..beni yine kurduğum dünyamda yalnız bırakmayacak birini bekliyorum benimle gülecek benimle ağlayacak birini hala bekliyorum...bekleyişlerim sonu gelmez bir ızdırap gibi...acıyor canım bir terk ediliş gibi acıyor..çok değil ama sadece beni yakıyor...gözlerimin buğusunda taşıdığım bir isim var ağlamamak için değil onu kaybetmek istemediğim için ağlamıyorum...bekleyişlerim sonu gelmez bir ızdırap...olsun ben yinede bekliyorum...son nefesimin bile beni ısıtır umuduyla bekliyorum..toprağa söz verdim bir kere kurtuluş değil bu kaçış değil ben sadece söz verdim..verdiğim sözü tutmasını bilirim tıpkı bu zamana kadar yanlış yapmamaya söz verdiğim gibi tıpkı annem hayır dediğinde bunu yapmayacaksın söz mü dediğinde ona söz verdiğim gibi söz verdim...gidiyorum bitti demeye korkar bir halim var bugün dönüşü yok biliyorum der gibi bir halim var...sahi her gidişin bir dönüşü olduğu gibi bu gidişinde bir dönüşü yok mu gittikten sonra arkaya bakamayacağını baksan da göremeyeceğini bile bile gider mi insan işte ben gidiyorum...varlığımın masumluğumun saflığımın verdiği bir edayla gözlerimdeki gülüşü kaybetmeden bu yalan dünyaya veda ederek gidiyorum...yanıyor bütün vücudum yanıyor bütün benliğim bütün ruhum,acının verdiği yaktığı yangınlar gibi yanıyor acıyor bütün bedenim...sızlıyor ellerim ayaklarım her yerim sızlıyor...içimde kıyamet koparır gibi bir sancı var...ihanetin bedelini öder gibi bir işkence var...ağrının bütün vücuduma yayıldığını hissediyorum...işte o anın geldiğini dönüşü olmayan bir yola girdiğimi hissediyorum...sevdiklerim geliyor gözümün önüne annem babam kardeşlerim...bir de o..o geliyor gözümün önüne bir sıcaklık geliyor soğuk suların döküldüğü yere... içtenlikle hıçkırır gibi ağlayışlarım geliyor...çırpınıyorum...denizde yüzmeyi bilmeyen boğulma telaşıyla çırpınan biri gibi çırpınıyorum...yaralı kuş gibi çırpınıyorum..neden peki?bu gidişe ben yol vermedim mi bu dönüşü olmayan bir gidişi ben istemedim mi.istedim evet ben istedim e peki neden bu çırpınmalar neden bu haykırışlar neden..yoksa beklediğimi mi buldum yoksa o beklediğim ben vazgeçerken mi geldi..hayır o bana veda etmeye gelmiş...yaralı kuşun bir köpeğin ağzındaki bütün çırpınışlarına rağmen kurtuluşu olmayacağını bildiği gibi bende biliyorum artık...işte veda etmeyi uğurlamayı bende şimdi onun bana veda etmesiyle öğrendim...gidiyorum..onu bekleyerek gidiyorum,son nefes bile beni ısıtır umuduyla gidiyorum...hoşçakal bile demeden gidiyorum belli mi olur belki arkamı döndüğümde eli omzumda olur gitme dediğinde ona dönüşüm sımsıcak sarılışım benim bütün yaşama sevincim olur..gözlerime gözleriyle dokunmayı öğretir belki...belkilerle yaşıyorum son ana kadar belkilerle dayanıyorum..gidiyor muyum peki gitme zamanı geldi mi geldi de çoktan geçti bile.bense hala o beni bu yalan dünyadan çekip kurtaracak mutluluğu tattıracak birini bekliyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.