Bir Yazarın Yeniden Doğuş Öyküsü - 6
Babam son derece disiplinli; dediğim dedik bir insandı. Onun karşısında herkes fikrini rahatlıkla söyleyebilir ama son sözü daima o söylerdi. Dedeme karşı ne kadar acımasızsa, babama karşı da o kadar sevecendi büyükannem. Tüm dünyası babamın varlığıyla sınırlı gibiydi. Öyle olmasına rağmen yine de onun üzerinde baskıcı kimliğini uygulamış; onun kendisi gibi asil yetişmesi için elinden geleni yapmış! Büyükanneme göre bir erkek nasıl olması gerekiyorsa babam da öyle olmak zorunda bırakılmış. Annem ise…..
Annemi anlatmak istemiyorum. Galiba benim Aynur’a karşı bu kadar ilgisiz ve dayatmacı olmamda onun daha çok suçu var.
……………………………………………………………………………………………………………………………………
Elleri titreyerek dosyada çalakalem yazılmış yazıları okumaya başladı Aynur.
……………………………………………………………………
Kitabımın ana karakteri Burak.
Babasının sağlığında mutlu bir çocukluk geçiren Burak onun ölümüyle adeta dünyaya küsmüştür. Bunda babasının alacak verecek davası yüzünden gözlerinin önünde katledilmesi sebep olmuştu. O zor dönemlerde tek dayanağı ve sığınacak limanı annesiydi. Fakat annesi kocasının ölümünü kabullenememiş ve girdiği bunalımdan bir türlü çıkamıyordu.
Burak kendine çıkar bir yol ararken sınıfta bir arkadaşının tavsiyesiyle girdiği bir toplulukta gençler arasında henüz yeni yayılmaya başlayan “Ölümsüz Ruhlar Tarikatı” ile tanışmıştı.
Bu tarikatın amacı ölümsüzlüğü bulmaktı ve bunu da öldürerek elde edeceklerine inanıyorlardı. Henüz gerçekleştirdikleri bir ölüm yoktu; çünkü bunun için şartlar oluşmamıştı.
Olaylar da Burak ve o tarikata üye dokuz arkadaşı çevresinde gelişiyor.
Hepside bir şekilde sevdikleri insanları kaybetmiş ve ölümü kabullenmekten çok isyan yolunu seçmiş kişiler.
Kitabın girişini henüz dokuz yaşında vahşice öldürülen bir kızın cinayet dedektifi Engin ve onun yardımcısı Kemal’in olayı aydınlatmak için araştırma yaptıkça rastladıkları ilginç öyküler. Sonun da cinayeti aydınlatıp tarikatı deşifre eden polislerden Engin Burak’ın annesinin üniversite yıllarında sevdiği ve evlenecekleri zaman bazı aksiliklerden dolayı ayrılmak zorunda kaldığı Gülçin olduğunu anlayınca delilleri karartmasıyla gelişiyor.
Kemal ise aldığı tüm tehdit ve engellemelere rağmen bu olayın peşini bırakmıyor ve sonuna kadar gidiyor.
…………………………………………………………………………………………..
Birkaç tane daha cümle vardı gelişigüzel yazılan, ama onları okuyamadı Aynur. Çok kötü bir yazıyla yazılmıştı. Elindeki dosyayı masanın üzerine bıraktı ve kızının uyanıp uyanmadığını kontrol için üst kata çıktı.
Cansu yeni uyanmış yatak keyfi yapıyordu.
Annesini görünce hasretle boynuna sarıldı.
Beraber kahvaltılarını yaparken babasını görmek istediğini ve onu da hastaneye götürüp götüremeyeceğini sordu.
Anne kız hastaneye beraber geldiler.
Babasını halen hiç kıpırdamadan yatar vaziyette görünce içi yandı Cansu’nun. Derin bir nefes aldı. Ne o babasına sevdiğini söylemiş; ne de babasından sevgi sözü duymuştu bugüne kadar. Ya şimdi ona bir şey olur ve ben asla onu sevdiğimi söyleyemezsem diye sessiz gözyaşları döktü.
Her ne kadar şimdiye kadar uzak dursa da babasından her çocuk gibi o da babasını çok seviyordu ve her genç kız gibi babasına hayrandı.
Annesi bir kez daha doktorla konuşmak için odadan dışarıya çıkınca yatağın kenarına oturdu Cansu. Bir süre öylece babasını izledi ve her ne olursa olsun onu çok sevdiğini söylemeye karar verdi. Çekinerek ellerini avucunun içine aldı.
………………………………………………………………………………………………………………………….
_ Artık geri dönmeliyim.
_ Bunu nasıl başaracağını biliyor musun?
_ O sürekli arkamda kalan ışık! Biliyorum ki o ışığı yakalayabilirsem geri dönüş yolunu da bulabilirim.
_ Eee yakala öyleyse ışığını!
_ Bunu nasıl başaracağımı söylemedin ki henüz.
_ Cevabı sende saklı aslında!
_ Bende mi saklı?
_ Kitabını hatırla ve o kafanda tasarladığın dokuz yaşında ki kızın katliamını.
_ Kitabımla ne alakası var!
_ Şöyle sakin kafayla hiç düşündün mü? Sence neden dokuz yaşında ve bir kız?
_ Bir sebebi yoktu. Öylesine tasarlanmış bir şeydi.
_ Hiçbir şey öylesine tasarlanmaz ve gelişmez. Sen o kızı katlettirirken aslında Cansu’yu düşünüyordun.
_ Saçmalama o benim kızım! Ona böyle bir kötülük yapmam, yapamam!
_ İyice düşün bakalım. Cansu’nun kendisi değildi elbette! Onun varlığı sana hep acizliği çağrıştırmadı mı? Son çıkardığın kitabının kötü olması ve eleştirilmesi için hep onu suçlamadın mı? O sence geçmişin ve geleceğindi. Onda kendini görüyordun.
Sevgiye ve ilgiye muhtaç ama bunların hiç birini veremeyen! Büyükannen ve baban böyle öğretmişlerdi çünkü. Çocuk onlara göre disiplin içinde ve yalnız büyürdü. Sevgiyle büyüyen çocuk şımarık olurdu. Öyle olunca da sokakta yetişen çocuklardan ne farkı kalırdı.
Sen de ömrün boyuna o sevgiyi aramadın mı?
Kızına sana gösterilmeyen sevgini pekâlâ verebilirdin ama yine de sana öğretilenlerden dolayı gururuna yedirip te çok istediğin halde onu sevdiğini söyleyemedin. Bundan sonra da söyleyemeyeceğin için sırf kendi vicdanını rahatlatmak için onu beyninde öldürdün. Aslında öldürdüğün o değil senin hem geçmişin, hem geleceğindi. Kızın sadece bir araçtı.
_ Haklısın galiba! Şimdi yanımda olsa ve ona sıkı sıkı sarılsam. Onu ne kadar çok sevdiğimi söylesem!
_ Bak kim geliyor!
_ Bu ışık!
_ Işığa dikkatle bak!
_ Yine o kız geliyor. Yine sadece bir gölgeden ibaret!
_ Dikkatle bak!
Daha dikkatle baktıkça ilk başta gözlerini gördü. O gözler!
O gözleri tanıyordu!
Sonra yavaş yavaş ağzı, burnu oluştu. Karşısında duran artık sadece gölge değildi. O küçük kız kızı Cansu’ydu işte!
Ona elini uzatıyordu.
Tüm vücudunun buz gibi olduğunu hissetti. Titreyerek elini uzattı. Avuçları bir birine değince sıcak bir şeyler aktı içine doğru ve o sıcaklık kalbine ulaştı.
Ömrü boyunca taş gibi olan kalbinin eriyerek kum tanesine dönüştüğünü hissetti! Bu acıdan çok huzur veriyordu ona.
Buz kesen vücudu ve kalbi artık sıcacıktı.
“Lütfen benimle gel babacığım” diyordu kızı. “ Seni çok seviyorum ve bunu söylediğim için de asla pişman değilim”
Kızının elinden sıkı sıkı tuttu ve “Ben de seni çok seviyorum kızım. Canım benim. Can suyum benim” diyordu.
“Yolu göster bana ve ikimiz birlikte çıkalım bu karanlıktan” dedi sonra.
Birlikte el ele ışığa doğru yürüyüşe geçtiler.
Bu kez arkasında kalmıyordu ışık ve çok daha kuvvetli yanıyordu.
Bu sevgi ışığıydı; bunu anladı. Bu kez daha bir sıkıca ve daha sevgi dolu tuttu can suyunun elini.
………………………………………………………………………….
_ Doktor Bey çabuk olun. Eşim kendine geliyor sanırım.
_ Siz dışarıda beni bekleyin lütfen! Ben kontrollerini yapayım.
Ama Cansu’nun elini sıkı sıkıya tutmuş ve bırakmıyordu.
Yavaş yavaş gözlerini açtı ve kendine geldi.
Bir elini Aynur, diğerini Cansu tutmuş sevgi dolu gözlerle kendisine bakıyorlardı.
“Aramıza hoş geldin” dedi Aynur; gözyaşları içinde.
Bir gece daha hastanede gözetim altında tuttuktan sonra ertesi gün taburcu oldu.
Eve gelince ilk iş çalışma odasına girmek oldu. Masanın üzerindeki tüm araştırma dosyalarını ve karalamalarını çöp kutusuna attı. Soran gözlerle bakan eşine ve kızına bu roman konusunun iyi bir fikir olmadığını, bundan çok daha güzel bir konu bulduğunu söyledi.
Hem kitap yazmak için araştırma gerekmediğini, tam tersine kalemi nereye götürürse oraya gideceğini söyledi.
Sevgiyle her ikisine de sarıldı ve “Bugün bir yazarın yeniden doğuşu” dedi.
Onlar bir birlerine sevgiyle sarılmış odadan dışarıya çıkarlarken çöp kutusunun huzursuz bir biçimde kıpırdadığını görmemişlerdi.
……………………………………………………………………………………….
Siz beni yok ettiğinizi sanıyorsunuz ama ben yine geleceğim ve intikamım bu kez çok daha kötü olacak!
...... SON.....
YORUMLAR
daha nicelerinde buluşmak arzusu ile inş...
cuman hayır ve afiyet getirisn çokca...hayırlı tatiller olsun inş...
sevgimle çooook...
N. B. Ç.
Çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle; her daim...
Çok şükür bir insan daha İNSANLIĞINI hatırladı.:):)
Ne kadar büyük bir yargı var değilmi içimizde.
Hep yapmak istediğimiz ama bizi vazgeçiren bir uyanık göz var.Adına vicdan ve sevgi diyorlar .
Ben seviyorum bunları ,hep ikiz kardeş yada kankardeşi gibi düşünüyorum.saygımla ,yeni bir doğum daha gerçekleşti .Vatana millete hayırlı olsun.Kutlarım.
Puanımı söylemelimiyim.aslında ben her okuduğum yazara 10 veriyorum.bunu buraya yazmak gereği duymuyorum.ama öyle olmalıymış gibi geliyor,bilemiyorum:
:(
okuduklarımın hepsine 10:):)
N. B. Ç.
Bence değil.
O sizin alçak gönüllülüğünüzden.
Çok teşekkür ederim.
Sevgilerim çokça...
Tacettin kardeşimin yazısı da çok güzeldi fakat ben bu gün bu yazıyı kendimin seçtiği
GÜNÜN YAZISI
olarak ilan ediyorum.
Uzun cümleleri ustalıkla kullanmanız ve hoş diyaloglar bu kararımda etkili oldu.
Emek de çok fazla. Çalıdan dolandırmalar yok.
TEBRİKLER.
N. B. Ç.
Günün yazısı olmak güzel fakat sizden böylesi övgü duymak çok daha güzel. :))
Saygılarımla...
Sevgi, her şeyin özü olan,yazının ana fikri olarak işlenen , her zaman etrafımıza vermekle artan, sevgi.
Her zaman çevrenizde, sizi gerçek anlamda sevenler bulunması dileklerimle, hayırlı cumalar, sevgi ve dualarmla.
N. B. Ç.
Sonsuz sevgiler ve size de hayırlı cumalar...
Harikaydı. Duygu fırtınası vardı satırların arasında, ta okuyucuya kadar esen...Çok güzel bir finaldi. Sevginin hammadde olmaktan çıkıp, işlenişine tanık olduk. Tebrik ederim arkadaşım. Sevgilerimle...
N. B. Ç.
Sevgilerimle...
em kitap yazmak için araştırma gerekmediğini, tam tersine kalemi nereye götürürse oraya gideceğini söyledi.
Güzel bir öykü okuduk usta kalemden. Yazarımız sonunda doğruyu buldu. Başka öykülerinde buluşmaktır dileğim.
Kalem eline yakışıyor. Sevgilerimle...
N. B. Ç.
Sevgilerimle...