- 1198 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Siz Kendinizi Unutarak ! İnsanlardan Erdemli Olmayı mı Bekliyorsunuz ?
Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz-hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?
(Bakara 44)
‘’Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz’’
Ayeti kerime’de,Yahudilerin İslam’ın zuhur ettiği dönemlerde,dinin esaslarından sapmış olan tutum ve davranışlarına rağmen.Kendilerini Kitabın ve Şeriatın koruyucuları,Hakk üzere olduklarını ve İnsanların öncüleri olanlardan, iyiliğe çağıran kötülükten nehy edenler olarak görmekte idiler.Bu bakış tarzı Yahudilerin kendilerine belirlemiş oldukları görüşleri idi.Yalnız Hakikatte ortaya koydukları tavır ve davranışları ile,kendi Asli görevlerine ihanet etmekte idiler.Dünya veya Ahiret geleceği konusunda,problemleri yokmuş gibi davranmakta idiler.Kaybetme endişesini kendi gönüllerinde taşımadıkları gibi,hayatlarında da yaşamıyorlardı. Buna rağmen İnsanlara daima dünya ve Ahiret hususunda sürekli telkinlerde bulunur öğüt vermekten geri durmazlardı.
Bu karakter sahibi olan kişiliklerin,kendi heva ve heveslerine teslim oldukları, yapmadığını-yapamayacağını söylemeleri,sahtekarlıktan başka bir yol değildir. Lakin Aklı olan İnsan başkalarını kurtulmasını ve hakikatleri anlamasını istiyorsa kendi kurtuluşunu da düşünmek zorundadır.Aklın asıl değeri İyiyi ve kötüyü belirleyen yönleri kavramada ve hayatın akışını buna göre yönlendirmede ortaya çıkar.
‘’hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?’’
Ayeti kerimede,Kitap ehline özellikle onların kitapla olan ilgilerini belirtmek ve kitap sahibi olduklarını tasvir etmek için üzerinde durulan soyut bir cümleden ziyade.Bu ayet ile onlara bir mesaj verilmek amaçlanmıştır.Verilmek istenen mesaj şu şekilde Siz Kitabı daha derinden kavramak ve daha güzel bir şekilde hayatınızı yönlendirmek için Allah’ın ayetlerini okuyorsunuz,Anlamak için çaba sarf ediyorsunuz,Vahiyle içli dışlı olmanıza rağmen gaflete dalarak bu ayetlerden habersizmiş gibi davrananlar tenkit edilmektedir.
Yahudiler ve Hristiyanlar o günün şartlarında,kendi kitaplarından elde ettikleri doğruları,insanlara anlatmakla beraber kendilerini bu doğrulara karşın müstağni görerek,yaşam ve söylemlerinde meydana gelen çelişkileri,bilgilerine bağlayıp halkı kendilerinin oluşturduğu din olgusuna davet ediyorlardı.Tamamen görsel bir çelişki ifade eden bu durumu,Kuran men etmektedir, bu ayetle ehli kitap uyarılmıştır,bu ehli kitap kavramı içine,biz Müslümanlarda giriyoruz,aynı zamanda bizlerin de bu hatalara düşmememiz için uyarıdır.
‘’Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?’’
Bu ayeti kerimede Kitap ehli olanların,Bilinçlerini ve duygularını harekete geçirmeleri emredilmektedir.Kitap ehlinde bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir sorun olmadığını,Bilgisini kullanmayarak aklını devre dışı bırakmasıdır.Emri bil Maruf Nehyi Anil Münker emrini bilinçli olarak kullanmamasıdır.Bunu yaparken kendini unutmaması, Öncelikle kendi hayatında yaşaması,Söz ve hareket birlikteliğinin olması,Çünkü böyle bir tebliğ metodu sözleri ve eylemleri ile İyiliği emretmesi kötülükten sakındırması eşit davranışlar ile başarıya ulaşabilir.
İnsanlar imtihan gereği ‘’İman’’ ve ‘’Sapkınlık’’ arasında iki yönlü bir mücadele içerisindedir.Biri içe yönelik olan İman ile inanmak,ikincisi ise Eylem ile pratiğe dökmektir,Bu Hareket metodu Mümin kişiliklere aittir.Diğer hareket tarzı olan Sapkınlık ise Nefsini terbiye etmeden başkalarının nefsini terbiye ile uğraşmaktır.
Çünkü her şart ve ortamda İlahi davet metodu ile Tebliğ görevini üstlenen Kişilikler,Bu görevi icra ederken,elbette günahsız değillerdir.Bazen doğru yoldan ayrılabiliyorlar.Fakat yanlışlarının farkına vardıkları an Hakka geri dönüş yapabiliyorlar.
Ayeti özetleyecek olursak Pasiflik ile beraber aktif olmanın yan yana olması değil,O dönemde yapılan hatayı eleştirmek ve yanlış olduğun. idrak ettirmektir Tebliğ görevini üstlenen kişilerin bilinçli bir şekilde anladıklarını dosdoğru bir şekilde uygulamaları ve Tebliğcinin davetinde ki sebatı ve dikkati ile örneklik teşkil ederek başkalarının sapmalarına mazeret olmaması hakkında uyarı niteliğindedir.
Biz Müslümanlar olarak,kurtuluşumuz için bugün insanların çoğunluğunun uygulamış olduğu bin-bir çeşit,hile,tezgah,yalanlama,güzel görünümler,araya vasıtalar koyma,gibi eylemler ile değilde,İnsanın vahiy ile ortaya koyduğu eylemler ve bu eylemleri uygulamada ki çizgi ile alakalıdır.Sorumluluk bilinci ile,Ahirette çetin bir hesabın olduğunu unutmadan,Bizi başarıya ve kurtuluşa eriştirecek olan Amel ve Allah’ın rahmeti ile,her şart ve ortamda dosdoğru bir yol izleyerek Kuran’ın emrettiği esaslara bağlı kalabilmektir,Sağlıklı ve Erdemli bir sonuç ancak ve ancak Allah’a kesin bir şekilde bağlanmak ile gerçekleştirilebilir.
Mevlüt Hönül
30/11/2009
[email protected]
www.medineweb.net