- 570 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dilinde aşk vardı yüreğinde ihanet-2 Bir sevda masalıydı bizimkiBölüm -11
Bir sevda masalıydı bizimki – Bölüm 11
1
Gözlerimi açtığımda ilk olarak yattığım odanın tavanını gördüm. Kafamın içi bom boş. Sanki koyu bir sis bulutunun içinde yolunu kaybetmiş gibiydim. Yattığım karyolanın yanı başında bir kadın oturuyordu. Kendime geldiğimi henüz fark edememişti. Gözlerimi kapatıp uzun, uzun düşündüm. Kimdim ve burada ne arıyordum. Kıpırdanınca kadın bana dönüp bakması ile yerinden fırlayarak kapıyı açıp seslendi ‘’ Hemşire hanım, hemşire hanım çabuk gelin kendine geldi’’ . Kendine gelen kimdi. Etrafıma bakındım odada benden başka yatan yoktu ‘’Ben miydim kendine gelen? Bana ne olmuştu ki’’
Odaya giren hemşire yatağın yanına geldi bana doğru eğilip:
_ Günaydın. Nihayet uyandın demek.
Veda:
_ Çok mu uyudum. Ne oldu da yatıyorum burada?
_ Yaklaşık bir aydır bu yatakta yatıyorsunuz. Ama sen bunları düşünme şimdi doktorun sana gerekli bilgileri verecek çok büyük bir tehlike atlattınız.
Veda:
_ Hiçbir şey hatırlamıyorum sanki kafamın içi bomboş. Kaza falan mı geçirdim?
Hemşire
_ Onun gibi bir şey Veda Hanım.
Veda:
_ Benim adım Veda mı? Allah’ım adımı bile hatırlamıyorum.
Hemşire doktoru bulmak için dışarı çıkınca karyolanın yanı başında oturan genç kadın sandalyesine tam karşıma gelecek şekilde oturdu. Bir an yüzünde söze nereden gireceğinim sıkıntısı belirdi ve kayboldu. Karar vermenin rahatlığı ile sevecen bir sesle konuşmaya başladı.
_ Çok şanslı bir kız imişsin Veda. Eğer kocamın iş arkadaşı Seyfi Bey, otelde bulunduğun odanın önünden tesadüfen geçiyor olmasaydı belki de bugün sen bu yatakta değil bir mezarda olurdun. Bu arada adımı söylemeyi unuttum. Adım Feyza, aramıza hoş geldin.
Veda:
_ Ne yazık ki ben adımı sizden öğrendim, biliyorsunuz adım Veda. Beni bulduklarında çok mu kötüydüm? Daha da önemlisi şimdi ne olacak? Bu halimle ben ne yaparım, nereye giderim?
Feyza:
_ Eşim ve ben tedavin için elimizden geleni yapacağız. Birkaç güne kalmaz taburcu olursun. İyileşene kadar artık bizim misafirimizsin. Anlaştık mı Veda?
Veda:
_ Anlaştık.
Mart ayının başlarında yatırılmış olduğum hastaneden Nisan ayının ortalarında çıkartılarak Necmi Bey ve eşi Feyza hanımın evine yerleştim. Varlıkları yerinde olan çok iyi niyetli bir aile idiler kısa zamanda kaynaştık ve aramızdan resmiyet kalktı Feyza benden birkaç yaş büyük olmasına rağmen bana adıyla hitap etmemi istedi. Bu arada tedavim hızla devam ediyordu ve bende hızla iyileşiyordum. Seyfi ağabey sık, sık uğruyor ve sağlığımla ilgileniyordu. Bu arada güzeller güzeli Şirvan bebekle tanıştım Şirvan’ı ilk kucağıma aldığımda altı aylıktı. Fırsat buldukça Feyza ile ya da hep beraber gezmeye çıkıyorduk. Burnumdaki kırıktan eser kalmadı. Geleceğe umutla bakmaya başladım. Bir de geçmişimle yüzleşebilseydim.
2
Derebükü Kasabası
Daha çocuk yaşımda aile ocağımdan koparılıp bir daha geri dönmeyeceğimi bahçe kapısını açıp bahçeye girdiğim anda yüreğimin en derin noktasında hissetmiştim. Aradan geçen uzun yıllar bu düşüncemi perçinledi. Önce Veda, daha sonra Selma Ablam Gözlerimin önünde bu dünyadan kayıp gittiler. Hasan ve Cevat babalarını hiç tanımayan bu çocuklar annelerine doyamadan küçücük bir yavru iken yetim kaldılar. Bu benim eve dönüş yoluma bir daha açılmamak üzere tamamen kapattı. Ve ben çocuk yaşımda iki çocukla dul bir kadın durumundaydım. Ama yalnız da değildim. Arkamda bir iki kişi değil koskoca Derebükü kasabası vardı. İlkokul müdürü Cemil Bey, Nurettin amca, Murat bey. Hepsi bir dediğimi iki etmediler. Hele Cemil Bey, tayini Hakkâri’nin bir kasabasına çıktığı zaman sevinçten havalara uçtu. Sözleri dün gibi hala kulaklarımda çınlıyor, ‘’ Ben büyük şehirlerin şatafatlı okullarında görev yapmaya alışık değilim. Ben Anadolu’nun en hücra köylerinde görevimi yapmak için bu mesleği seçtim’’. Ama ne var ki bizden ayrılmanın verdiği üzüntü gözlerinden akan yaşlardan daha iyi anlaşılıyordu.
Ben üzerime düşen görevimi en iyi şekilde yerine getirdiğime inanıyorum. Hasan ve Cevat benim gurur kaynağım. İnanıyorum yaşasalardı Selma ve Hasan Cevat’ta ancak çocuklarından benim kadar gurur duyarlardı. Şimdi bir tek eksiğimiz kaldı onu da halledebilirsem her şey çok daha güzel olacak. Aslında Hasan’ bu iş yarı yarıya halloldu da Cevat’ tık yok. Ne demek istediğimi anlamışınızdır. Hasan geçen ay Nazlıcan’la kendi aralarında söz kesmişler. Gözlerinin içi gülüyordu bu evde nihayet mutluluk rüzgârları geçte olsa esmeye başladı.
3
Ayşenaz:
_ Bugün erken geldin seni bu saatte beklemiyordum.
Hasan:
_ Oradan oraya koşuşturmaktan canım çıktı abla. Sabahtan akşama kadar kooperatifteydim. Öğleden sonra partiye uğradım. Biliyorsun yakında seçim var. Ha bu arada Fötr Salim’i gördüm Sana selamı var.
Ayşenaz:
_ bana sormadan iş yapıyorsun. Bana kalsa seni bulaştırmazdım politikaya. Senin işin tarlalar bahçeler. Bu kadar siyaset yapasın diye mi okudun ziraatı? Kızım Nazlıcan nasılmış.
Hasan:
_ Daha iki gün önce gördün. Ben senin kadar özlemiyorum. Abla bir şey senin dikkatini çekmiyor mu?
Ayşenaz:
_ Ne gibi bir şey deli oğlan.
Hasan:
_ Sevgili kardeşimin bugünlerde hiç sesi soluğu çıkmıyor. Cevat ne zaman böyle sessiz kalsa Altında bir bit yeniği vardır.
Ayşenaz:
_ Hadi, hadi Cevat’la uğraşma. O akıllı uslu bir çocuk. Ne yaptığını bilir. Sen onu bunu bırakta, bu hafta sonu Nazlıcan’ı getirsene.
Hasan:
_ Ya öyle yağma yok bu hafta sonu Nazlı ile Manisa’ya gezmeye gideceğiz. Yani bu hafta sonu bizden sana hayır yok ablacığım.
Tuğrul Ahmet Pekel/ 2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.