- 1526 Okunma
- 28 Yorum
- 0 Beğeni
Sokaklardaki Çocuklarımız!!!!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bugünler malum, İstanbul’da sağanak yağışlı havalar hakim. Bir ara yağmur aralanınca, yapmam gereken alışveriş için, dışarı çıktım.Dönüş yolunda elimde poşetlerle, eve varmak için adımlarımı hızlandırdım.Yine ayni çocuk karşımda.Elinde satmak için uzattığı mendiller, sırtında ince bir penye, aşağı yukarı on onbir yaşlarında, zayıf kuru bir erkek çocuk.
Bundan birkaç ay önce de, üzerinde okul kıyafeti, yanıma yanaştı:
-Mendil alır mısın abla? Öyle mahzun ve mazlum duruşu vardı ki, uzmanların, sokak çocuklarından bir şey almayın, bu onlara iyilik değil kötülük olur. Para kazandıklarını görünce, eve dönecekleri varsa da dönmezler, uyarısına rağmen, bir mendil parası verdim, o mendilin kendisinde kalmasını, mutlaka okula gitmesini söyleyerek yanından ayrıldım.
Gerçi üstü başı temiz, sokak çocuğu görünümünde değil. Muhtemelen, harçlığını çıkarmak için mendil satıyor. Dün ayni çocuğu, ayni caddede görünce, acelem olduğu için ilgilenemedim, fakat içim sızladı.Muhtemelen ailesi tarafından, para kazanması için, sokaklara gönderilen çocuklardan biri.Müsait olduğum zaman , ayni caddede onunla buluşup, konuşmaya özen göstereceğim
-Heyhat, dedim, kimileri bir yavrum olsun diye kıvranıp, çalmadık doktor kapısı bırakmazken, kimisi de, geçim derdini küçücük yaşlarda, o ufak omuzlara yüklemekte bir sakınca görmüyor.
Çocuk, bir ülkenin umudu, geleceği, yarınlarımızı emanet edebileceğimiz her şeyimiz. Bizim ülkemizdeki kadar, tevekkel,
-saldım çayıra, Mevlam kayıra, zihniyetiyle büyüyen çocuklar, mutlaka dünyanın bir çok ülkesinde vardır.
Bütün çocukları sevip koruyup kollama isteğime rağmen, beni kendi ülkemin çocukları ve onların gelecekleri daha çok düşündürüyor.
Neden bakabileceğimiz kadar çocuk sahibi olmuyoruz?
Neden eşler, birbirleriyle anlaşıp anlaşamayacaklarını anlamadan bir çok günahsızı dünyaya getirip, sonra üç çocuk ondan, iki çocuk ondan, bir sürü analı babalı yetim ve öksüzler ordusunu artırıyoruz?
Ülkemiz, mutlu azınlık dışında, orta hatta orta halin altında geçim şartlarına sahip bir ülke.
Hepimizin çocukluğumuzu düşünürsek, normal şartlarda, idareli yaşayan ailelere sahiptik.
Yine de az kazanırlarsa, bulgur bulamaç, çok paraları olduğunda baklava börek yedirerek,
ele güne muhtaç etmeden yetiştirdiler bizi.
Ailelerimiz geçim şartlarına bakmadan, altı yedi veya daha fazla çocuk sahibi olmayı da düşünmediler. İki kardeşi alınlarının akıyla, hayata kazandırdı annemiz, babamın vefatından sonra.
Kitle iletişim ve medyanın böyle yaygın olmadığı, bilgilenme ve haber almanın, günlük gazeteler ve haftalık bazı dergilerle sağlandığı yıllarda, insanlar hiç de cahil değildi, nüfus planlaması hakkında.
Şimdi her mahallede birkaç sağlık ocağı, ücretsiz bilgilendirme ve sağlık desteğine rağmen, parası olan olmayan, yarınlarını düşünmeden çocuk dünyaya getiriyor.
Sonra her köşe başında su ve mendil satan çocuk manzaraları…
İçim acıyor, üzülüyorum, sinirleniyorum.
Okuma alışkanlığı çok az olan bir ülkeyiz. TV ler deseniz, eğitim adına hiçbir şey yok. Saçma sapan, nasıl sevgili bulunuru gençlere öğretmeyi kendilerine amaç edinmiş, okul dizileri, karşı cinse kendimizi nasıl beğendirebilirizin dışında, genel kültür, görgü ahlak içeren yayınlar hak getire.
İki cümleyi, düzgün bir şekilde bir araya getirebilen, kaç tane lise öğrencisi sayabiliriz.
Çok olumsuz bir yazı oldu, farkındayım, gittikçe ümitlerim azalıyor.
Yapmayalım, ne olur, tertemiz bir kağıt gibi ellerimize verilen yavruları, doğdukları andan itibaren yalan kutusu tv ye mahkum edip, sonra içi boş tef gibi dokunduğumuz anda tın tın ses veren, bilgisiz, kültürsüz, konuşma adabı bilmeyen, yeri gelip, bu hallerinden kendileri de sıkılan, yapma biblolara çevirmeyelim .
Onlar, sevgi şefkat ilgi bekliyorlar bizden, hayata hazırlamak için kendimizde bir şeyler olmalı ki, onlara verebilelim.
Eğitebileceğimiz, doyurup, sevip, sarmalayabileceğimiz kadar çocuk sahibi olalım.
Onlar bu dünyaya isteyerek gelmiyorlar. İnsandır yavrusunu, hayatını kazanıp, okulunu bitirip iş güç sahibi olana kadar koruyup, kollayan. Belgesellerdeki vahşi dediğimiz yırtıcılar bile, kendisi karnını doyurmayı öğrenene kadar, yavrularını doyuruyor.
Düzgün aile yapıları olup, evlatlarını en güzel şekilde yetiştirip, onların mürüvvetleriyle sevinip mutlu olan aileler mutlaka ki var Rabbime şükür. Olmasa zaten, içinde yaşanmaz bir hale gelir toplumumuz.
Okuyan arkadaşlar kusura bakmayın, bazen üzüldüğüm bir olayda, kalemime (işin doğrusu, klavyenin tuşlarına) hakim olamıyorum.
Hiç kimseyi suçlamıyorum, hiç kimseye öfkem yok, sadece üzüldüğüm bu konuyu, siz arkadaşlarımla dertleşerek paylaşmak istedim. Eğer fazla sert yazıp, canınızı sıktıysam affola, çocuklar benim için her zaman hassas bir konu, hoşgörünüze sığınıyorum!!!
YORUMLAR
MÜKEMMEL BİR KONU VE ELE ALINIŞI HARİKA BİR TEZ. KATILIYORUM. KOCAMAN TEBRİKLERİMLE HANDAN HANIM...
FACEDE MUHAKKAK PAYLAŞMALIYIM DEDİM... TEŞEKKÜRLER....
adalet morkoç tarafından 6/10/2010 9:37:19 AM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
handan akbaş
yayına yetişemedim.....kutlamamı kabul edin....bu kalem zaten belli.... tebrikler handan hanım kutluyorum....saygılar
handan akbaş
handan akbaş
Dünyaya gelen çoçukların suçu değil .Tüm suç büyüklerin .İşte acınacak halimiz. Maalesef çoçuklarımıza sahip çıkamıyoruz..Doğur ve sorumsuzca at sokağa .İnanın yüreüim sızlıyor ve dilenen çoçuklara dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.Ama işte cahil anne eğitimsiz ana babanın durumu.
Gündemde olan konuyu dile getirmişsiniz fakta elimizden gelen ne??Keşke birşeyler yapabilsek..
Sizi ve yazınız kutluyorum
Sevgilerimle..
handan akbaş
Son satırları okurken keşke dedim! Dert olan bu yazınız olsa, yazınız da kurgu olsa ve yaşanma ihtimali de sıfır olsa ki maalesef gerçeğin ta kendisi. Çocukluğu büyüdükten sonra anladığımı görüyorum kendime bakınca ve çok sevmeyen ben artık bir bebek gördüğümde dualarla bakıyorum minicik gözlerine. Ne suçları var ki de yaşamak bazen işkenceye yatırılmak gibi oluyor onlara ve tek suçluları da bilinçsiz,mümkünse cahil ebevynler diyorum. Hayat şartları çok zor bu zamanda,kimsenin buna aksi görüş belirtmesi imkansızdır hatta şu dediğiniz orta hal bile yok gibi. Böyle olunca işte her ne hikmetse iş çocuklara düşüyor. Bir baba 30-40 yaşlarında ya da anne aynı zamanlarında bir çocuktan nasıl para bekler aklım almıyor hiçbir zaman da aklımda sığacak yer bulmaz inşallah kendine. Ama durum vaziyet kimse inkar edemez ki böyle.
Uzmanların söyledikleri evet doğrudur belki ama kendi keyif işleri olmuyor bazılarının ve eve dönüldüğünde şiddet de olası olunca kaçışlara sebep aramak anlamsız olmaz mı? Sonra köprü altlarında ölü bulmak onları ya da cam pencere kırmaya sebep kişiler aramak da anlamsız olmaz mı...Çocuklardan önce büyükleri eğitmek gerekiyor sanırım ve büyükleri eğitmek için de dünyayı değiştirmek sanırım...
Yine de düşen vardır elbet bizlere misalen o dediğiniz programları izlemeyerek primsiz kalmalarına sebep olmak, çocuklarımızı farklı yönlere sevk ederek daha bilinçle hayata bakmalarını sağlamak. Ve unutmamak da gerek ki her çocuk yarının büyük dediğimiz,erişkin dediğimiz oluyor. O halde kendi evimizden başlamalı artık nereye kadar faydalı olunursa.
Güzel bir yazı idi ve güncel ki sanırım dünya ömrüce de güncel olacak bir problemipaylaştığınızdan ötürü teşekkür etmeli. Ama yazım hataları vardır bir daha gözden geçirmeye ne dersiniz.
Sevgilerimle.
handan akbaş
Biz eli kalem tutanlar, güzel şiirler, öyküler, anılar yazalım ... Yazalımda , arada birde toplumumuzun dertlerine de dokunalım...Buda güzel bir hizmet... Sizin yaptığınız gibi... Öyle olunca, yazıda usta bir kalemden çıkınca layık olduğu yeride buluyor tabii... Tebrikler.... Selamlar...
handan akbaş
Kutlarım handancığım yazını.dilerimki daha daha daha çok böyle güzellikleri görürüz:)
handan akbaş
İnsanlar kötü bir durumu ortaya koymaya bile çekinir oldu.
" Sen daha oralarda mısın?" diyorlar.
Rahatsızlık veren bir konuyu çok duyarlıca ve çok güzel işlemişsiniz.
Tebrik ederim.
Selam ve sevgiler.
handan akbaş
Engin Tatlıtürk
Hamd olsun iyiyim.
İşlerim yoğun ve siteye uğrayamıyorum o kadar.
Selam ve sevgiler.
handan akbaş
Bir ay önce amcamın vefatı nedeniyle İstanbul a gitmiştim. Orada taziyeleri kabul ederken, dostları onunla ilgili hep güzel anılardan bahsediyorlardı. Ve anlatılan bir anı, bu yazıyı okuyunca yeniden hatırıma geldi. Bir ayağı sakat bir çocuk mendil satmak için amcamın dükkanına gelmiş. Amcam kendi eczenesinde mendil satmasına rağmen ondan mendil almış. Bu arada çocuğun sakat ayağı dikkatini çekmiş ve onu bir hastanede ameliyat ettirip iyileştirmiş. Ailesiyle konuşup okuması için ona aylık bağlamış. Ve ben amcamın cenazesi için oraya gittiğmde o mendilci çocuk da oradaydı. Ama ne mendil satıyordu ne çocuktu artık. O artık üniversite okuyan bir gençti. İşte deniz yıldızı hikayesi gibi, her çocuğun kaderini değiştremeyiz, fakat bir tane de olsa hayatını iyi olarak etkileyeceğimiz bir çocuk mutlaka vardır.
Bu anlamlı yazınızdan dolayı sizi tebrik ederim.
handan akbaş
Mustafa Sakarya
Günün yazısı ve yazarı Handan ablamı kutluyorum...
handan akbaş
GÜNE DÜŞMEYİ HAKETMİŞ YAZINIZI YÜREKTEN KUTLARIM DEĞERLİ KALEM..
ONLARA HER BAKIŞIMDA İÇİM YANIYOR YÜREĞİM BURKULUYOR AMA ELİMDEN DE BİR ŞEY GELMİYOR..BU ÇARESİZLİK İÇİNDE KIVRANIP DURUYORUM..SUYUN TEMİZ AKMASI İÇİN ÖNCE DERE YATAKLARI TEMİZLENMELİ DİYORUM HEP KENDİME..DOĞAN BU ÇOCUKLARIN SUÇU YOK BU ÇOCUKLARI DÜŞÜNMEDEN DÜNYAYA GETİREN EBEBEYNLERİN SUÇU BU..ÇARE BULMAK SORUN DEĞİL ÇAREYİ UYGULAMAK İŞTE GERÇEK SORUN BURDA BAŞLIYOR...:((
NE YAZIK Kİ....
KALEMİN VE YÜREĞİN HER ZAMAN DAİM OLSUN..
SAYGILARIMLA....
handan akbaş
Handan Hanımcığım yazınızın içeriği ve sizin bu konudaki hassasiyetiniz satırlara çok güzel yansımıştı.. Haklı başarınızı kutluyorum tebrik ederim. Sevgilerimle...
handan akbaş
Hepimizi derinden etkileyen bu çocuklarla ilgili yazınız için teşekkür ederim..ama bir de madalyonun öbür tarafında bakarsak, sokaktan, hanımevladı yetişen çocuklardan belki daha cevval, tuttuğunu kopartan, ayakta kalmasını becerebilen çocuklar da çıkabilir..bu söylediğim zor görünüyor gibi görünse, kulağa iyi gelmese de nadide çiçek gibi yetişen de dışarıya uyum sağlayamıyor..cam fanusun içindeki çocuktan da hayır gelmiyor..dengeyi bulmak da çok zor galiba..bütün çocukların yüzü gülsün..
duyarlı kaleminiz için kutluyorum..
Sevgilerimle,
handan akbaş
Çocuklarım büyürken, sokak sokak gezmeden, evden okula okuldan eve veya spora giderek, çocukların yapması normal uğraşlarla meşguldüler.Kocaman adam oldular, uyum problemi falan da yaşamadılar.
Farklı görüşlere saygılıyız, yorumunuz için teşekkülrer.
handan akbaş
handan akbaş
handan akbaş
Sevgili Handan arkadaşım o kadar güzel yazmışsın ki, aldı beni nerlere götürdü bir bilsen...
Ne kadar doğru söylüyorsun; Kimileri çocuk hasretiyle yanarken, kimileri kıymetini bilmiyor.Evin yükünü o minicik omuzlarına yüklemekten hiç bir üzüntü duymuyorlar...
Evladımı kaybettiğimde Rabbim affetsin haşa isyan değildi.Hep öyle dedim "çiçek gibi bakarken, üzerine titrerken neden benim çocuğum?" Yoo sakın "Öbür çocukların yaşamaya hakkı yok mu?" demeyin...Tabi ki var ama anlatmak istediğimi anladın sanırım değil mi?
Keşke herkes bakabileceği kadar çocuk dünyaya getirse...
Sevgilerimle...
handan akbaş
handan akbaş
İşte burada hayatın hiçte eşit olmadığı ortaya çıkıyor.Sıcacık evlerinde oyuncakları ile oynayan,ya da bilgisayar başında çerezi kolası önünde duran çocuklara bakıyorum bir de sokaktaki hayatın tokadını yemiş yavrulara.Ona o mendili sattıran ana babalara da çok sözüm var.Anladım,fakirsiniz,yiyecek ekmeğiniz yok.Peki o çocuğun satacağı mendile kadar mı düştünüz.İşin kolayına kaçmaktır bu.Mendilden ziyade millet acır da üç beş kuruş verir mantalitesi hakim o katı yürek ve beyinlerinizde.
Bu dünya da çocuk heryerde çocuktur deriz ya.Öyle değil.Çocuk Afrika da aç,Türkiye'de sefil.Sokaklardaki çocuklar sefillik bir yana kelle koltukta geziyorlar.Organ mafyasından tutunda dilenci çetelerine kadar onları hedeflerine almış çok kötüler var.
Kutlarım duyarlı yüreğinizi Handan abla.Torunlarınız çok şanslılar bence.Selam ve saygılarımla.ERen
handan akbaş
Haklısın, bazıları doğuştan şanssız gelir bu dünyaya!
Güzel temennilerin için çok teşekkürler EREN ,selam ve dualarımla.
Sevgili kardeşim, sert yazdıysam diyorsun da, yumuşak bile yazmışsın. Sahipsiz çocuklar için ne desek az. Bakıyorum dilencilere, kucaklarında el kadar bebekler. Ayakları çıplak, üzerlerinde kaban yok. Kar fırtına, yağmur...Sonra da diyor ki, çocuğum için yardım edin...Be kadın, çocuğunu önce sen düşün, kendinle beraber onu da sefil ediyorsun!
8-9 yaşlarında kızlar, akşamın bir saatinde böylesine büyük bir şehirde çöp topluyor, mendil satıyor...Peki sokaklara bu kadar aşina bu kızlar 14-15 de ne oluyor dersiniz...
Yazık ki, ne yazık...
Bilmiyorum daha ne yapılabilir. Eğitimse, eğitimin her aracı elimizin altında. Görmek ve öğrenmek istemeyene başka nasıl anlatılır iyi doğru ve güzel...Bilen varsa anlatsın...
Çok güzel bir yazıydı. Her açıdan beğendim.
Sevgilerimle..
handan akbaş
Haklısın yerden göğe kadar hemde.
Çocuklar bu gelişim çağında doğru dürüst türkçe kullanmıyorlar.
En güzel lafları,lan ,oğlum,hayvan gibi şeylerkonuşuyorlar kızlar da aynı:((.konuşulmamasını hiç istemediğimiz dillerle birbirlerine hitap ediyorlar.
İleriye gidemiyoruz,geriliyoruz.Rabbim akıl fikir versin.Sevgimle kutlarım yağmur hala yağıyor mübarek nede güzel yağıyor.:)
handan akbaş
Bir_Kucuk_Ask
handan akbaş
Toplumun içindeyken uzak yaşamak insanlığımıza sığmaz çok haklısınız Handan Hanımcığım hem de yerden göğe kadar.. Ben de gittikçe yozlaşan ve kalitesi düşen insanlardan dolayı üzgünüm. Dün kızımla dışarıdan gelirken otobüste arka sıralarda ayaktaydık. Zaten bana kimse yer vermiyor Allaha şükür sağlığım yerinde diyor umursamıyorum ama orta kısımda bir genç çiftimiz yanlarında bir büyük ya anneanne ya da babaanne bilemiyorum. Çocuk daha aylık belli ağlıyor otobüsün üstten tutunma bantlarına uzanıyor babanın kucağında her frende sendeliyor adamcağız. Ayaktalar yani... Sonra çocuk ağladı anne küçük bir içi süt dolu biberon uzattı. O kadar içim yandı ki söylenmeye başladım "Ayıp ya neden kimse yer vermiyor" diye kimse umursamadı. Soınra yineledim sözlerimi ama tık yok.. Sonra kızım anne sus artık baksana kimse yer vermiyor dedi bana.. Sonra benim önünde durduğum bey inmek üzere kalktı hemen çantamı koltuğa koydum ve seslendim. İnanırmısınız o kadar yorulmuşlarki babaanneymiş gelen bebeği kucakladı ve ben ortadan almaya çalıştım çocuğu o esnada öndeki bir beye ayakkabısı gelmiş çocuğun adam homurdanıyor. Neyse onları oturttum kadın nasıl teşekkür etti bana anlatamam.. Bana hala yazarken bile sinirliyim.. Bu kadar olmamalı o kadar insan çeşit çeşit yaş grubu bebekli birine uzun bir süre yer vermediler.
Bizim örf ve adetlerimize neler oluyor diye çok üzüldüm. Handan Hanımcığım toplumumuza bir haller oluyor. Teşekkürler çok güzeldi anlatımınız. Duyarlı yüreğiniz için kutluyorum. Sevgilerimle...