Neva ‘ya Mektuplar (1)
Bu mektubu, bir haziran sabahının kuşluğa tebdil etmeye başladığı demlerde yazıyorum. Leylin ve Duha’nın Leyla’sı neva merhaba diyorum. Sen gittin gideli hayalini yüreğimde saklıyorum.Gönlümün kubbesinde bir hoş sedasın gittin gideli. Renksin ahenksin ruhuma. Hep neva makamında şarkılar dinliyorum. Sevda seferinde azığım sensin.
Hayal deryasında attığım her kulaç senin hoş sedana yaklaşabilmek adına. Hasret seni çağrıştırıyor. Gül, adına pek yakışıyor. Bazen kızgın bir çölde serap oluyorsun. Bazen engin bir okyanus serinliği. Çoğu kez de nisan yağmurlarıyla yağıyorsun iklimime. Ben hep senin erguvan kokulu ikliminin gümüşî kıyılarını özlüyorum.
Yükü, sevda ve hasret olan turna katarlarıyla selamlar yolluyorum iklimine. Güvercinlerin gözlerinde hayalini görüyorum. İbrişim iplerle hasret kilimi dokuyorum neva. Her düğümü senin adınla atıyorum.Zaman geçip gidiyor,fani ömür miadını dolduruyor. Zaman atı dört nal. Toynaklarında hasret tozuyor. Bir gül açıyor yüreğimde kuşluk vakti. Rengi hayalin oluyor. Dalıp gidiyorum ufuklara. Uzaklardan çok uzaklardan neva sesler, içinde güzelliğinden eser olan nağmeler…
Yaz mevsiminin girizgâhı olan ılık günlerde, ayrılık içimde zemheri misali esiyor. Sensizlik buyduruyor. Hasret sözcüğünün içini sen dolduruyorsun neva. Ayrılık kötü vuruyor. Ben çareyi hayaline tutunmakta buluyorum. Ama şunu bilmeni istiyorum, seni özlemekten asla yorulmuyorum. Hasretin sağanağı altında sözlerimi noktalıyorum. Selam dua ve muhabbetle…
Ankara,04.06.2010 İ.K